Son Konu

Türk Denizcilik Tarihi - Donanma-yı Hümayun

iltasyazilim

Yeni Üye
Katılım
25 Ara 2016
Mesajlar
2
Tepkime
1
Puanları
38
Yaş
36
Credits
-2
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Türk Denizcilik Tarihi hakkında veri

Anadolu Beylikleri'nde Denizcilik ve Birincil Türk Donanması:

Medeniyetler'in randevulaşma havzası olan Akdenize bağımsızlık; cihangirlik davasının esas unsurlarından biriydi Romanın bu denize hakimiyeti, onun cihangirlik vasıflarından birini oluşturuyordu Bu sebeple de Akdenize Mare Nostrum (Bizim deniz) diyorlardı Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu, İslamiyet'in doğuşuna değin bu hakimiyeti elinde tuttu Emevîler'in kuruluşundan itibaren Müslümanlar, süratle denizciliğe başladılar Az zamanda Akdeniz hakimiyetini ele geçirdiler ve bir kısım kuzey sahilleri dıştan, bütün kıyılarına dominant oldular ve bunu asırlarca sürdürdüler

Oğuz Türkleri'nin Orta Asyadan Anadoluya göç etmeleri ve ufak Asyada yerleşmeleri ile birlikte Türkler denizlerle başta tanışmış, böylece açık denizlere dürüst yelken açmaya, karşılarına başta meydana çıkan ve sonsuzluğu çağrıştıran bu uçsuz bucaksız mavi suların gizemli dünyasını an be an keşfetmeye başlamışlardır Oğuz Türkleri, Büyük Selçuklu Devleti Sultanı Alparslan liderliğinde 1071 yılından itibaren Anadoluya yerleşmeye başlamış ve 1081 yılına dek öncü Türk Beylikleri, Ege ve Marmara kıyılarına ulaşmıştır Böylece, geçmişten gelip geleceğe uzanacak olan, köklü bir tarihi servet ve geleneğe sahip Türk Denizciliği yeşermeye başlamıştır Türkler, Anadoluya gelişlerinden bir müddet sonradan denizlere egemen olma yolunda hızlı bir gelişim sürecine girdiler Türklerin karasal bölgelerden az önce gelmelerine ve denizcilik tecrübeleri olmamalarına karşın bütün handikapların üstesinden gelerek yüzlerce yıldır denizcilik tecrübesi olan Avrupa devletlerine kök söktürecek bir aşamaya gelme yolunda attıkları adımların ilki İzmirde ufak bir devlet kuran Çaka Bey öncülüğünde başlatıldı

Çaka Bey, Selçuklu Ordusu'nun gözü pek, akıncı liderlerinden birisi olarak, Türkler'in savaşa savaşa Batıya yönelik ilerlemeleri sürecinde, 1078 yılında Bizansa tutsak düşmüş ve İstanbula gönderilmiştir İstanbuldaki tutsaklık döneminde deniz ve denizciliğe aleyhinde heves derecesinde bir ilgi duymaya başlayan Çaka Bey, Bizans İmparatorunun 1081 yılında değişimi sırasında İstanbulda başlayan karışıklıklardan yararlanarak kaçmayı başararak beyliğinin askerleri ile yeniden bir araya gelip İzmiri ele geçirmiş ve bir Türk Beyi olarak kurduğu devletin sınırlarını genişletmeye başlatmıştır Çaka Bey, İzmirde hoş bir tersane yaptırarak tersane civarındaki bölgeyi deniz üs kompleksine dönüştürmüştür Bu aşamadan daha sonra gemi inşa faaliyetlerine geçilmiş, kürekli ve yelkenli gemilerden oluşan 50 parçalık ilk Türk Donanması 1081 yılında yapı edilmiştir Türk Deniz Kuvvetleri'nin kuruluş yılı olarak kabul edilen bu sene içinde Dikte Çaka Bey donanması ile Egenin sıcak sularına yelken açmıştır


Ilk Deniz Savaşı ve Koyun Adaları Zaferi:

Çaka Bey'in komutasındaki Türk Donanması 17 çektiri ve 33 yelkenliden oluşan donanma gücü ile 1090 yılının Mayıs ayı başlarında İzmirden Egeye açıldı Ilk Olarak Bizansın İzmir yolu üzerindeki Midilli Adasını ele geçiren Türk Filosu, Sakız Adasını da ele geçirdikten sonra, keşif kuvvetlerinden, Bizans Donanmasının Çandarlı açıklarından güneye dürüst ilerlemekte olduğu haberini aldı Çaka Bey donanması ile anında harekete geçerek Niketa Kastamonita komutasındaki Bizans Donanması'nı karşılamak üzere seyre başladı

19 Mayıs 1090 tarihinde öğle üzeri her iki deniz filosu, Koyun Adaları yakınlarında karşı karşıya geldi Çaka Bey, Türk Filosu'nu Bizans Donanması'na rampa ederek gemileri birbirine kenetleyerek karşısındakini yok etme hedefini güden bir savaşa girişti Kanlı boğuşma gece yarısına değin sürdü Neticede Bizans Donanması'nın kaçıp kurtulabilen 510 teknesi dışarıya bütün gemileri ya ele geçirildi ya da batırıldı Türkler'in bu ilk büyük deniz savaşı Bizans Donanması'nın yenilgisi ile sona erdi ve düşman büyük bir kayıp verdi

Türk Donanmasının ilk deniz savaşı olan ve tarihe Koyun Adaları Savaşıadıyla geçen 19 Mayıs 1090 tarihli deniz savaşı Türk Donanması'nın büyük zaferiyle sonuçlandı Koyun Adaları zaferinden sonradan Çaka Beyin önderliğindeki Türk güçleri Bizansa ait olan Sisam Adası'nı da ele geçirdi Böylece Ege Denizinin kontrolü adamakıllı Türkler'in eline geçmiş oldu

13 ve 14 asırlarda, MısırSuriye Türk Memlûkları, Akdenizin doğusunda belirlenmiş bir kuvvette deniz gücüne sahip oldular Birincil Anadolu Selçuklu Sultanı Süleyman Şahın ölümünden daha sonra ise İznik Türk beyleri de Marmarada Bizansa aleyhinde bir donanma inşasına başladılar Ama İmparatorluğun deniz kuvvetleri, bu tesisleri tahrip etti Selçuklu Türkleri 13 yüzyıl başlarında, Akdenizde Antalya ve Alanya, Karadenizde ise Sinop ve Samsun Limanları'nda tersaneler kurup, donanmalar vücuda getirdiler İki Denizin Sultanı (Sultanül Bahreyn) ünvanlı Anadolu Selçuklu Sultanı I Alaeddin Keykubat vaktinde yapılan Alanya Tersanesi, Türkler göre belirlenmiş Birincil organize tersaneolarak kabul edilmektedir Anadolu Selçuklu Devletinin Moğol baskısına dayanamayarak 1308 yılında parçalanmasından sonra özellikle Batı Anadoluda bazı Direk Beylikler'i kurulmuştur

Bu Direk Beylikler, (Karesioğulları, Saruhanoğulları, Aydınoğulları, Menteşeoğulları, Candaroğulları) Moğol istilasıyla hızını kaybeden Türk Denizciliğinin gelişim sürecine yeni bir ivme ve yeni bir heyecan kazandırmıştır Balıkesir ve civarında kurulan Karesi Beyliği (13021361) döneminde denizlere büyük tartı verilmiş; Edincikte bir tersane kurularak, gemi inşasına başlanmıştır Bu gemiler keza Marmarada hem de Kuzey Egede Bizans Donanması'nın hareket serbestisini kısıtlamış; bölgedeki deniz güçleri için önemli bir karşı taraf olmuştur Osmanlı deniz gücünün ilk çekirdeğini de bu beylik oluşturmuştur Okumuş civarında kurulan Aydınoğulları Beyliği (13081390) bilhassa Umur Bey döneminde denizcilikte büyük atılımlar yapılmış, deniz gazâ ve seferleriyle adaları ve sahilleri hakimiyetleri altına almışlardır Umur Bey, 13341348 yılları arasında Egede, Bizanslılar ve Cenevizliler'e karşısında büyük başarılar kazanmış; Rodostan Çanakkale Boğazına değin, Mora ve Rumeli kıyıları da dahil elde etmek üzere denizlerde belirlenmiş bir kontrol sağlamıştır Düşmana karşı son derece hamle ve strateji başat şeklinde manevralar yapan Umur Bey, çetin deniz savaşlarından birisinde şehit olmuştur Manisa ve civarında kurulan Saruhanoğulları Beyliği (13131390) ise sürekli olarak Umur Bey'in denizdeki faaliyetlerine takviye vermiş, özellikle Süleyman Bey Umur Bey'in donanmasına gemi, üs ve yenileme yönünden büyük kolaylıklar sağlamıştır

Osmanlı Kuruluş Dönemi Türk Denizciliği:

Yeni kurulmakta olan Osmanlı Beyliği de ufkunu denizlere çevirmişti Söğüt'ün bağrında sessiz sedasız çimlenen bu filiz kısa zamanda alperenler, gazidervişler ve garipyiğitler yoluyla etrafına dal budak salarak kökleşti Bir yelken direği geleneği olarak sürekli gazâOsmanlı Devleti'nin kuruluşunun ve yükselişinin en önemli dinamiği oldu Karamürselin 1323 yılındaki fethi ile Marmara Denizine ulaşan Osmanlı Beyliği, 1324 yılında Batı komşusu Karesi Beyliğinden yardım maksadıyla Mürsel Bey komutasında gönderilen 24 gemiden oluşan zor bir uçtan bir uca denizlerle tanışmış ve zinde bir Deniz Kuvveti'ne gidecek uzun yoldaki ilk kararlı adımlarını atmıştır

Osmanlı Beyliği, Doğu Marmarada kesin bir egemenlik sağlayınca, deniz gücünün kurumsallaşması için gerekli çalışmaları başlatmıştır Karamürselde 1327 yılında birincil Osmanlı Tersanesi yerleşmiş, burada birincil Osmanlı savaş gemisi yapı edilmiştir

Donanma hiyerarşik bir sistemle teşkilatlandırılarak, Donanma Komutanına Derya Beyiünvanı verilmiştir Kara Mürsel Bey, Osmanlı Devletindeki ilk Derya Beyiolarak Türk Deniz Tarihinin öncüleri arasında yerini almıştır

Karamürselin fethinden sonra 1334 yılında Gemlik, 1337 yılında ise İzmit dargın; bu vesile ile 1353 yılında Osmanlılar'ın Rumeliye geçişinde büyük rahat sağlanmıştır Karamürselden sonradan Türk Denizciliğinin merkezi önce İzmit, sonra Gelibolu ve sonunda da İstanbul olmuştur

İstanbul'un Fethi ve FatihYavuz Dönemi Türk Denizciliği:

Sultan II Murat'ın gösterdiği ihtimam neticesinde Osmanlı Donanması, TrabzonRum İmparatorluğu'nu denizden tehdit edecek kadar kuvvetlenip, deniz harekâtına alışmıştı Şimşek Beyazıt döneminde Karesi Beyliği gemilerinden de istifade edilerek, Rumeliye geçildikten sonradan yapımına 1390 yılında başlanan Gelibolu Deniz Üssü'nün 1401 yılında tamamlanması ile birlikte Kaptanı Deryaterimi de Osmanlı Deniz Kuvvetleri'nde ve devlet hiyerarşisinde yerini almıştır Kaptanı Deryalık (Deniz Kuvvetleri Komutanlığı) makamı ilk önce bu dönemde resmileşmiş ve Saruca Paşa Türk Tarihi'nin ilk Kaptanı Derya'sı olmuştur Bu dönemde Gelibolu, Çanakkale Boğazı ve Marmarayı korumada kayda değer roller üstlenmiş; bununla beraber Osmanlı Ordusu'nun Rumeli Seferlerinde ileri üs görevi yapmıştır Bir fazla meşhur Türk Amirali gibi, iki büyük deniz haritacısı Piri Reis ve Ali Macar Reis de Geliboluda yetişmiştir Gelibolu Tersanesi'nde Fatih Sultan Mehmetin İstanbulu fethine dek 150 parça gemi inşa edilmiştir Meşhur Türk Bilgini İbni Kemal tarih kitaplarında Geliboluyu şöyle tanımlama etmektedir: Geliboluda doğan çocuklar timsah gibi su içinde büyürler Beşikleri ecel tekneleridir Sabahtan ve akşam gemilerin silistre avazesiyle (sesiyle) uyurlar

Osmanlı İmparatorluğu genişledikçe, Anadoludaki Türk Beyliklerinin etkileri kaybolmuş ve bu beylikler Fatih Sultan Mehmet (14511481) döneminde tamamen İmparatorluk sınırlarına dahil olmuştur Beyliklerdeki denizci kişilik, bir anlamda Akdenize kök söktürecek kuvvetli Osmanlı Donanması'nın doğal daha aşağı yapısını oluşturmuştur Osmanlı İmparatorluğu, bu beyliklerin denizcilik birikimi, üs ve liman kolaylıkları ve tersanelerinden manâlı ölçüde istifade etmiştir Fatih Sultan Mehmet Osmanlı Donanması'nı ateşli silahlarla teçhiz ederek ona stratejik bir ebat kazandırmıştır

Osmanlı Donanması, İstanbulun fethinden sonradan atağa kalkmış ve Türk Denizciliği, tarihinin en parlak dönemine girmiştir Zaferler Yüzyılı olarak adlandırılan bu döneme (14531571) Türk denizciliği, hem askeri denizcilik hem ticaret filoları hem de deniz bilimleri açısından damgasını vurmuştur

Bu konuda Katip Çelebinin yapmış olduğu değerlendirme, deniz stratejisi açısından tarihi doküman niteliği taşımakta ve dönemin devlet adamlarının ileri görüşünü ve jeopolitik dehasını ortaya koymaktadır: Kuytu değildir ama bu Osmanlı Devletinin en büyük dayanağı olup şanına iş baskı edinip, tartı verilmek ön sırada yer alan deniz işleridir Zira bahtı gelişen devletin revnak ve ünvanı iki denize ve iki karaya (Akdeniz ve Karadeniz, Anadolu ve Rumeli'ye) hükmetmektedir Diğer Taraftan, Osmanlı Ülkesinin birçok adalar ve kıyılar olduğundan, hele saltanatın yöresi, yani İstanbulun velinimetinin iki deniz olduğundan belirsizlik yoktur

Fatih Sultan Mehmet'in 1453 baharında gemileri karadan yürüterek İstanbulu fethetmesi sahiden Osmanlı Devletinin stratejik açıdan Deniz Kuvvetleri'ne verdiği önemin de bir göstergesidir Fatih Sultan Mehmet İstanbulun fethinden daha sonra Karadeniz ve Egeden sonra Akdenize yöneldi İmroz, Limni, Taşoz, Semendirek, Midilli ve Eğriboz Adaları da fethedilerek Sakız ve Sisam Adası vergiye bağlandı Ardındaki Akdenizde korsanlık yapan Türk leventleri reislerinden Kemal Reis'in Osmanlı Devleti hizmetine girmesi, donanmaya yeni bir canlılık kattı Akdenizdeki deniz seferleri, İspanya sahillerine kadar uzandı Sultan II Bayezid döneminde, gemicilik daha da gelişti

Fatih Sultan Mehmetin 1455 yılında Kasımpaşada kurmuş olduğu İstanbul Tersanesi (Tersanei Amire) uzun yıllar dünyanın en büyük tersanelerinden birisi olarak bütün yabancı ülkelerin hayranlığını kazanmıştır Sultan II Bayezid döneminde (14811512), Burak ve Kemal Reis'ler denizleri kullanmada gösterdikleri hüner ve deniz savaşlarındaki kahramanlıkları ile büyük saygınlık kazanmışlardır 1495 yılında inşa edilen ve Gökeadı bahşedilen iki büyük gemi bu dönemin eseridir Türk Deniz Tarihinin en büyük bilim adamlarından biri olan ve özellikle kartografi çalışmaları ile tüm dünyada büyük yankılar uyandıran Piri Reis 1513 ve 1528 yıllarına ait iki farklı dünya haritası yapmıştır

Piri Reis'in Dünya Denizcilik Tarihine diğer bir hediyesi de 1521 ve 1525 yıllarında iki kez yayınladığı ünlü, Kitabı Bahriyeadlı kılavuz kitabıdır Bu emsalsiz çalışmada, sanatkâr bir gözlem ile Ege ve Akdeniz her açıdan incelenmektedir

Yavuz Sultan Selimin Mısırı fethetmesi ile Kızıldeniz ve Hint Okyanusu da Türk Denizciliği'nin ilgi alanına girmiştir Yavuz Sultan Selimin Mısıra karşın kara harekatında Osmanlı Donanması çok büyük lojistik destek sağlamıştır Yavuz Sultan Selimin başarıları ve Osmanlı İmparatorluğunun Kuzey Afrikada bir şiddet merkezi haline gelmesi, Akdenizde egemen olarak faaliyet gösteren Türk ve Müslüman denizcileri Osmanlı Devleti ile kaynaştırmıştır

Yavuz Sultan Selim denizlerde büyük bir şiddet olmadan Osmanlı Devletinin Kuzey Afrikada tutunamayacağını bildiğinden Veziri Piri Mehmet Paşa'ya şu emri vermiştir: Hristiyan ülkeler denizi gemilerle örtüyor ve benim sularımda Papanın, Fransa ve İspanya Krallarının sancakları dalgalanıyorsa bunun sebebi senin tembelliğin ve benim de hoşgörümdür Artık çok zinde bir Deniz Filosu'ya sahip olma zamanı gelmiştir Büyük bir Deniz Filosu istiyorum

Bu laf, artık kabına sığmayan ve bütün dünyayı ilgi alanına almış bir Devlet'in denizcilik alanındaki fikri daha aşağı yapısının gelişmesinde ve çok kuvvetli bir deniz gücü oluşturulmasında kilit rol oynamıştır Öncelikle büyük bir ihtimamla İstanbuldaki tersanelerin kapasiteleri artırılmış ve denizcilik eğitimi daha akademik boyutlarda ele alınarak denizciliğin yaygınlaştırılıp kurumsallaştırılması çalışmaları yapılmıştır Cezayir'de dünyanın en büyük hristiyan devleti İspanya'ya kök söktüren ve yaptığı savaşlarda onbinlerce İspanyol askerini öldüren ve 70 000 Endülüslü'yü İspanyol zulmünden kurtarıp gemilerle Kuzey Afrika'ya içeren Barbaros Hayrettin Paşa ve beraberindeki leventlerin Osmanlı Devleti'ne katılma arzusu da kabul edilerek Türk Denizciliği'ni zirveye taşıyacak gelişmelerin önü açıldı Sultan Selimin Barbaros Hayrettin Paşa'ya armağan olarak gönderdiği som sırma ayetler yazılı yeşil bayrak ve bandrol ise sürekli olarak Deniz Filosu'nın sancak gemisinde Osmanlı İmparatorluğunun gücünün ve denizcilik bilincinin bir sembolü olarak okyanuslarda şerefle dalgalandı
Kanuni Sultan Süleyman Dönemi Türk Denizciliği:

Kanuni Sultan Süleyman, Belgradı fethettikten daha sonra Rodosu da almaya karar verdi Osmanlı'nın niyetini öğrenen Şövalyeler Kralı Vilye dö Lil Adam hemencecik harekete geçerek savaş hazırlıklarına başladı 300 savaş ve 400 taşıma gemisinden meydana gelen donanmanın sevk ve idaresi ise Kurdoğlu Muslihiddin Reise verildi 4 Haziran 1522de, İstanbuldan harekete geçen Osmanlı Donanması 24 Haziranda Rodosa ulaştı Kanunî Sultan Süleyman ise, 16 Haziranda kapıkulu ve eyalet askerleriyle birlikte, İstanbuldan kara yoluyla harekete geçti Kanunî, Kütahya yoluyla Marmarise, oradan da gemilerle Rodosa çıktı (28 Temmuz) Teslim teklifinin şövalyeler tarafından reddi üzerine, Ağustosun birinci günü kale dövülmeye başlandı Bütün Ağustos ayı, ortak top ateşi ve yine iki taraflı lağım açmakla geçti Açılan top ateşiyle, kalede mühim tahrip yapılmasına rağmen, bu tahrip kısa zamanda düşman göre kapatılıyordu Türk lağımcılarının Rodos burçlarının altına açtıkları lağımlar aralıksız düşman lağımlarıyla karşılaşıyor ve yer altında dehşet boğuşmalar oluyordu

Bu sırada, 4 Eylül günü, İleki Adası'nın Kara Mahmud Reis göre zaptı haberi geldi 6 Eylülde ise Rodosun kuzeybatısında yer alan İncirli Adası ele geçirildi 10 Aralığa değin, şiddetli top atışları, lağımlar ve çoğu kez tekrarlanan umumî hücumlarla, kale tamamen yıpratıldı 18 Aralıkta yapılan bir büyük hücumda şövalyeler, kent içindeki istihkam ve hendeklerin arkasına çekilmeye mecbur kaldılar ve daha artı dayanamayarak teslim oldular (20 Aralık 1522)

Teslim şartları aralarında; şövalyelerin eşya ve top dışındaki silahlarını alıp, on gün içinde Rodostan ayrılmaları; bu günler dahilinde şehirdeki istihkâmların 4 000 yeniçeri tarafından emniyete alınması ve ana kuvvetlerin iki kilometre mesafede beklemesi yer alıyordu Kalenin boşaltma işlemlerinden sonra şövalyeler, Üstâdı âzam gemilerine binip gittiler Rodos Kalesiyle beraber Oniki Adanın tamamı ve şövalyelere ait olan Bodrum da Osmanlı Devletine bırakılmıştı Osmanlı Devletine, 20 000den fazla şehide mâl olan bu fetihten sonradan, Kanunî Sultan Süleyman 29 Aralıkta şehre girip kaleyi gezdi 2 Ocak Cuma günü ise, camiye çevrilen Saint Jean Kilisesinde Cuma namazını kıldı Nâmına okunan hutbeyi dinledi Benzer gün, adadan ayrılıp Marmarise geçti

3 Ocak günü Okumuş, Midilli, Karasi, Menteşe, Saruhan sancakbeylerine, Anadolu Beylerbeyi Kasım Paşanın nezaretinde Rodostaki inşaat, imar ve iskân işleri bitinceye kadar adada kalmalarını emredip, İstanbula döndü Rodosa anında Türk göçmenleri yerleştirilmeye başlandı Ada bir bayrak yapılıp, Cezâyiri Bahri Sefîd eyaletine bağlandı Sancakbeyi olarak Mehmed Bey atama edildi Bundan daha sonra birçok cami, imaret, okul, medrese ve yol yapılıp ada imar edildi

Barbaros'un Kaptanı Deryalığı:

Barbaros'un Osmanlı Devleti'nin Kaptanı Deryalığına atanması İspanya'da büyük korkuya sebep oldu 1534'ün Ağustos'unda 80 parça gemi ve 8 000 savaşçıdan oluşan donanması ile Akdeniz'e açılan Barbaros Messina Boğazı'nın İtalya yakasındaki Reggio Limanı ile Sicilya Adası yakasındaki Messina Limanı'nı ele geçirdi Zengin bir kale olan Arçile'yi yağma etti Santa Luka, Sidraro, Fondi ve İsperlonga kent ve kalelerini zapt ve tahrip etti Toplam 18 kale fetheden Barbaros, kale anahtarlarını, 16 000 esir ve 425 sandık ganimet eşyasını 40 kadırgayla İstanbula gönderdi İtalya'nın güney sahillerini vurup Sardunya Adası'na çıkarak büyük savaşlar yaptı

Kanuni Sultan Süleyman'ın Barbaros'u İstanbul'a çağıran emri Cezayir'e ulaşınca 3 gün büyük ziyafetler veren Barbaros Cezayir'den İstanbul'a hareket etti 19 gün İstanbul'a ulaşan Barbaros Padişah'ın huzuruna çıktı Sultan Süleyman'ın Mücahit Lalamdiye kendisini onurlandırdığı Barbaros karşılaştığı iltifatların ardından baş başa kaldıkları bir mecliste son olayları ve yapılacakları Padişah'la görüştükten sonra Tersane Başmühendisini çağırtarak 30 yeni gemi yapılmasını emretti Bahar gelince de Osmanlı'nın karadan başlattığı Arnavutluk seferinde orduya denizden desteklemek için Padişah'ın emriyle Adriyatik Denizine girdi Ama Mustafa ve Hüsrev Paşa haber göndererek Barbaros'tan askerleriyle karaya çıkıp saldırıya karadan destek olmasını istediler Barbaros ise donanma askerinin karaya çıkmasının deniz usullerine aykırı olduğunu, hem Padişah'ın kendisini denizde görevlendirdiğini bildirerek teklifi kabul etmedi Ama Arnavutlar Venedikliler'e çoktan haber uçurup Barbaros'un karaya çıkacağını ispiyonladılar Bunu duyan Venedik donanması heyecanla Derhal bittin Barbarosdiye derhal harekete geçti Yaşayacağı zaferin müjdesini uykusunda bölge Barbaros uyanıp rüyasını bir hocaefendiye anlatım tarzı ettirirken ufukta da Venedik Donanması göründü Kahkahalar ve alaylarla adamakıllı yaklaşan düşmana oyun oynayan Barbaros leventlerin karaya çıktığı izlenimini devretmek için gemileri uzun bir vakit hareket ettirmedi Düşman en ince ayrıntısına kadar yaklaşınca da her zaman birlikte sancaklarını çekip, toplarını ateşleyerek düşman gemilerinin içine dalan Türk Donanması 30 gemilik Venedik donanmasından 14'ünü batırıp 16'sını da ele geçirerek şanlı bir şekilde İstanbul'a döndü

Türk Denizciliği'nin Yavuz Sultan Selim'le başlayan atılım yüzyılı Kanuni Sultan Süleyman döneminde doruğa ulaşmış ve tüm dünyadaki rakiplerine kök söktürerek Akdeniz'den Ege'ye, Karadeniz'den Manş Denizi'ne, Kızıl Deniz'den Hindistan'a, Endonezya'dan Atlas Okyanusu'na değin her tarafta tepe göstermiştir

Denizcilikte elde edilen bu başarılarda Osmanlı Devleti'nin birçok liman şehrine kurduğu fazla sayıdaki tersanelerin de büyük rolü vardı Bunlardan en büyüğü, şöhreti dünyayı kaplayan Haliç üzerindeki İstanbul Tersanesi'ydi Dünyada eşi olmayan bu tersane kızaklanan gemi ve çalıştırılan emekçi sayısı bakımından da rakipsizdi Her çeşit sanat erbabının çalıştırıldığı Tersane'de ustaların ve mühendislerin tümü Türk'lerden oluşmakta, işçilerin çoğu ise ücretle çalıştırılan hristiyan esirlerden seçilmekteydi Ücretlerini biriktiren esirler değerlerini ödeyerek hürriyetlerine kavuşurlardı Takriben 20 000 kişinin çalıştığı İstanbul Tersanesi'nin kapasitesi öyle yüksekti ancak istenildiği an 1 sene içinde Venedik donanmasının bir eşini inşa etmek ve dekore etmek mümkündü Denizci bir ülke olan Venedik bile, Osmanlı Devleti ile barış halinde olduğu zamanlarda bu tersaneye kadırga ısmarlamaktaydı

Preveze Deniz Savaşı Sürecinde Türk Denizciliği:

Osmanlı Devleti'ne denizlerdeki üstünlüğünün bir sonucu olarak dünyanın dağıtılmış devletlerinden farklı alanlara yönlendirilmiş gerekçelerle destek talepleri geliyordu Bu doğrultuda büyük Hind hükümdarlarından Bahadır Şah da Osmanlı Padişahı'na Hint Denizi'nden Portekiz gemilerinin temizlenmesi ricasıyla çok değerli bir hazine yolladı Hazineyi İstanbul'a getirmekte olan Salih Reis komutasındaki 20 kadırgaya egemen yaparak fethetmek hülyasıyla yola meydana çıkan Andrea Doria, Barbaros'un 40 gemiyle Salih Reis'i gözetmek için gelmekte olduğunu haber alınca hemen uzaklaşarak ortadan kayboldu Define İstanbul'a sağ salim teslim edildikten daha sonra Venediklilerden Syra, Loura, Pathmos, Nio, Stampalie, Egine(Ekin), Paros, AntiParos, Tine adaları da dahil toplam 28 ada ve 7 kale fethederek Osmanlı Devleti'ne bağlayan Barbaros, Naxos(Nakşe) adasındaki dukalığı da boyun eğdirip vergiye bağladı Çerigo (Çuha) Adası ile Girit Adası'nda 80 köy basıp buradaki bir takım kalelerle birlikte Kerpe ve Kaşot Adasını da fethederek harekatlarda ele geçirdiği 20 000 esiri İstanbula gönderdi Venedik'in Adalar(Ege) Denizi ile alakasının tamamıyla kesilmesinden daha sonra ilk olarak İspanya, Almanya, Venedik, Ceneviz, Papalık, Floransa, Portekiz ve Malta gemilerinden oluşan Haçlı Müttefik Avrupa Donanması308i savaş, 300'ü de siklet ve araç gemisi elde etmek üzere toplam 608 gemilik dev bir deniz filosu ile 22 Eylül'de Korfu Adası'nda toplandı Avrupa donanmalarının bir araya gelerek oluşturduğu ve az daha yüzen bir şehri hatırlatan bu büyük müttefik donanmanın kürek çeken onbinlerce forsasından başka 60 000 asker ve 2 500 topu bulunmaktaydı Gözler daha önce denizlerde böyle büyük bir olaya hiç şahit olmamıştı Çokluklarına güvenerek savaşı kazanacaklarına kesin gözüyle bakan batılı krallar, hangi Türk ülkesinin kime ait olacağını şimdiden kararlaştırmış ve kendi arasında pay etmişlerdi bile! 27 Eylül 1538 tarihinde Preveze'de yapılan ve iki taraftan toplam 120 000 kişinin katıldığı savaş sonunda 30 000 mürettebatı ölen düşman gemilerinden 128 tanesine batırılırken, 29'u da 2 775 personeliyle birlikte esir edildi Hiçbir gemisini kaybetmeyen Türk donanmasının kaybı ise 400 şehit ve 800 yaralıdan ibaretti (Preveze Zaferi 27 Eylül 1538) Birleşmiş Haçlı Avrupa Donanmaları'na aleyhinde kazanılan dünya tarihinin bu en ihtişamlı deniz zaferinin müjdesi İstanbul'a ulaşınca Fetihname'yi dîvânla birlikte ayakta dinleyen Kanuni Sultan Süleyman, dört bir yandan fetihnameler yollatarak üzerinde güneşin batmadığı tüm ülkelerinde zaferin şerefine şenlikler yapılmasını emretti Donanmayı Hümayûnla muzaffer bir şekilde İstanbul'a ulaşan Kaptanı Derya Barbaros Hayrettin Paşa hususi bir mecliste günlerce padişahla baş başa kalarak zaferin ayrıntılarını kendisine anlattı

Hadım Süleyman Paşa da 72 parçadan oluşan Donanma ile 1538 yılında Umman Denizine açılarak Adeni ele geçirdi ve leventleriyle Hindistana gidip Portekizliler'le mücadeleye girişti Doğudaki deniz ticaret yollarının kontrolüne büyük tartma veren Osmanlı Devleti bu konuda uzun yıllar büyük mücadele sarf etmiştir Süveyş Kaptanıunvanı bahşedilen Selman Reis, Piri Reis, Murat Reis ve Seydi Ali Reis gibi ünlü Amiraller Umman Denizi ve Hint Okyanusunda uzun yıllar Portekiz Donanması ve öteki ülkelere karşısında deniz kontrolünü temin etmek için kesintisiz bir mücadele halinde olmuşlardır

Preveze zaferinden bir sene sonradan Barbaros'un yardımcısı Hasan Reis ile Turgut Reis, Nova Kalesi'ni alarak Venedik'i uzlaştırma yapmaya zorladılar Çoğu adasını ve kalesini Osmanlı'ya bırakan Venedik ayrıca 300 000 altınlık ağır bir de tazminat ödemek zorunda kaldı Böylece Akdeniz'deki düşman varlığı bitirilmiş ve Osmanlı hakimiyeti tamamlanmış oldu bu vesileyle Hasan Reis önderliğindeki levendlerin Cebelitarık Kalesi'ni ele geçirerek Cezayir'deki Türk sınırını İspanya topraklarının burnunun dibine dek yaklaştırmasıyla çılgına dönen İspanyollar Preveze'nin intikamını edinmek için Cezayir'e çıkarma gerçekleştirmek için hazırlıklara başladılar 1541 yılında kişisel olarak İmparator Şarlken komutasında, Andrea Doria ile birlikte İspanyol, Alman, İtalyan, Flaman ve Maltalı asilzadelerinin en büyükleri, 36 230 savaşçı ve 4 000 safkan süvari atdan oluşan 516 gemilik Birleşmiş Avrupa Donanması'yla Cezayir önlerine geldiler 1 000'i Türk olmak üzere toplam 9 000 askeri bulunan Barbaros'un vekili Hasan Reis işi sabaha bırakmayarak düşman üstüne bir gece baskını düzenledi Yağan yumurta büyüklüğünde batmış, yağmur ve fırtınayla beraber kalkan kılıçlarla Cezayir sahilleri kilometrelerce binlerce beden, hayvan leşleri ve parçalanmış gemi enkazları ile doldu Düşmanın birbirini çiğneyip kaçıştığını görerek cesaretlenen yerli Arap halktan binlercesi de savaşa katılmıştı Boğulan, öldürülen ve esir edilen düşman sayısı 20 000'i buldu (24 Ekim 1541) Haçlılar, en minik ağırlıklarını bile gemilerine bindiremeden kaçtıklarından elde edilen bu ganimetlerle Cezayir kat kat daha zenginleşti Generaller, amiraller, dukalar, prensler, kontlar, şövalyeler ve Cezayirin fethini bakmak için gelen Avrupa saraylarının en asil bayan ve kızları esir edildi İspanya ve İtalya limanları, Türk Kılıçları'ndan geriye kalan Avrupalı savaşçılarla doldu Avrupa'nın yarısına sahip, dünyanın en büyük hristiyan devleti İspanya'nın İmparatoru Şarlken, bir avuç levendin koruduğu Cezayirden kaçarken, başındaki tâcı fırlatıp denize attı ve başı eğik utançla ülkesine geri döndü *
 
Üst Alt