Son Konu

Turk Sosyolojisi

bilgiliadam

Yeni Üye
Katılım
16 Ağu 2017
Mesajlar
1,516,397
Tepkime
42
Puanları
48
Credits
-46,831
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Turk Sosyolojisi Tarihi
turk sosyolojisinin ana sorunları
Turk Sosyolojisi hakkında bilgi

ANKARA EKOLU

Ankara ekolu 1939 yılı sonlarında Ankara Universitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakultesinde oluşmaya başlayan ve Amerikan Sosyolojisini ulkemizde temsil etmeyi amaclayan bir sosyoloji anlayışına sahip olan Niyazi Berkes, Behice Boran ve Mediha Berkes tarafından oluşturulmuştur Ankara ekolu, batılılaşma ile evrenselliği ozdeş kabul etmektedir

Ekol milli ilim anlayışına karşı cıkarak evrensel ilim anlayışını savunur Bilimin ancak batı ile temaslarının başladığı tarihten sonra oluşmaya başladığını one surer Batı bilim anlayışına kaynaklık eden humanizmayı ele alır Humanist olabilmemiz icin Yunan ve Latin kulturunu, tarihini oğrenmemiz gerektiğini ve batıyı sevmeyenin hic bir şeyi sevmeyeceği savunulur

Ekole gore humanizma, iktisadi yapının ve ticaretin cok canlı bir şekilde işlediği İtalya ’da, değişen sosyal şartların bir urunu olarak doğmuştur Ekol, bilim anlayışlarındaki evrensel cerceveyi, sanat ve edebiyat sosyolojisine de uygulamışlardır sanatcılar tarafsız olarak değerlendirilmelidir Sanatcılar icinde yaşadıkları toplumsal tabakalardan birine mensup oldukları icin o sosyal tabakanın butunu icindeki yerlerini vurgulamaya calışırlar Ekole gore sanatcı yaşadığı toplumdan etkilenirken, toplumu da etkilemeli ve onunu batılılaşmasına onculuk eden bir rol oynamalıdır

Ankara Ekolunun laiklik anlayışı; laiklik din ile devlet işlerinin birbirinden ayrımı değildir ‘Laiklikle sosyal hayatın bircok alanları ile din arasındaki ilişkinin cozulmesi kastedilir Yalnız siyasi ve dini otoritelerin ayrılması değil, ailenin, ekonomik hayatın, hukukun, kıyafet vesairesin dini olculerden ve kaidelerden ayrılması demektir ’

Ankara ekolu, Amerikan sosyolojisiyle Kara Avrupa'sı sosyolojisini iki ayrı dunya olarak değerlendirir Ankara Ekolune Amerikan Sosyolojisinde onemli bir yeri olan ırkcılık teorilerini eleştiri Ulkemizde ırkcılar etkinliklerini hızla arttırırlar Onlara karşı mucadeleyi Ankara Ekolu verir Ekole gore ırkcılık bizim kulturumuze tamamıyla yabancıdır Dış kaynaklıdır Turk halkı arasında ırkcılık goruşleri yaşanmamıştır Ankara Ekolunun kesin kanısı; ‘Dunya medeniyetini hicbir ırk tek başına yaratmamıştır Medeniyet tum insanlığın kurduğu muşterek bir eserdir ’

Ekol, faşizmi, kapitalizmin cokuş doneminde ortaya cıktığını ve buyuk sermaye sahiplerinin menfaatlerini yığın hareketleri yaratarak korumasına vasıtalık eden muhafazakar bir rejim olarak tanımlar Darvinizmin ileri fikirlerinin zayıflamasına burjuvazinin neden olduğunu soyler

Ekol, ulkemizde sosyoloji araştırmalarının yapılamayışını iki nedene bağlar;

Bizdeki sosyoloji okullarının dogmatik doktrinler ileri surerek, siyasete karışarak ideoloji yapmaktan ileri gidememişlerdir

Sosyoloji ders programlarının hazır formuller halinde oğrencilere verilmesi, olaylar arasındaki ilişkilerin tahlili ve tenkit etmek suretiyle tartışılmaması

Ankara Ekolu, batıya, sosyolojisine baktığı gibi bakmaz Batı ile butunleşme ozlemle vurgulanır Toplum olarak yapılması gereken şey garp medeniyetini en kısa zamanda benimsemektir Kısmi etkilenmeler yeterli olmamaktadır

Ankara ekolu kendisini yeni bir dunya goruşunun temsilcisi olarak tanıtmak ister Bu yeni dunya goruşu uretime onem verdiği icin bazı konular daha ay8ıcalık kazanır Ekonomi uretimin temelidir Şehirler, endustri toplumunun ozelliklerini taşırken, koylerde uretimin en kucuk birimi olarak karşımıza cıkar Ankara ekolunun gozde konuları ekonomi, şehir, endustri ve koy sosyolojisi olmuştur

Ekolun şehir sosyolojisi konusundaki goruşleri aynı zamanda ekolun Batılılaşma ve toplumsal değişme konusundaki goruşlerini de yansıtır Ekole gore, değişmenin, ilerlemenin yolu doğu toplumundan batı toplumuna ‘koyden şehre ’ tarımdan sanayiye doğru bir değişimdir Garp medeniyeti şehirli medeniyetidir Garp medeniyetinin memleketimize girmesinde ve yaygınlaşmasında şehirlerimiz oncu rol oynar Koy kalkınması da şehirleşmenin genişlemesidir

Koylerle şehirler arasındaki zıtlık, tarım, ticaret ve sanayi arasındaki ayrılıktan kaynaklanır Farklılıkların Nedeni:

Tarımın yeri kucuk yerleşimler, ticaret ve sanayinin yeri buyuk nufuzların yaşadığı şehirlerdir
Toprağa sahip kişi hem sermayenin sahibi hem işletici ve idarecisi hem de bilfiil calışan kimsedir Tarım amelesiyle aralarında ihtisaslaşma yoktur

Koylerin iktisadi yapısı akrabalık ve komşuluk temeline dayalı ve orf ve adetlere gore tanzim olur Zirai kalkınmayı sağlamak icin modern tekniği, makineyi ziraate sokmak, kucuk koylu işletmeleri makinelerin iş gorebileceği buyukluğu getirmek gerekir Bunun icin;

Devletin elindeki toprakları topraksız koyluye dağıtmalı
Koylerdeki toprak sahiplerini teşkilatlandırmalı
Devlet orta ve kucuk koylu ureticileri, ağalara ve esnafa karşı korumalı
Mevcut devlet ziraat işletmelerini en ileri teknik ve teşkilatla geliştirmeli

İSTANBUL EKOLU

Bu ekol icinde Hilmi Ziya Ulken, Fahri Fındıkoğlu ve Nurettin Sazi Kosemihal bulunmaktadır Fransız kaynaklı ve felsefi ağırlıklı olan bu ekol geleneksel sosyolojiyi devam ettirir Toplumsal cıkarları, ulke gercekleri ve pratik sorunların sosyolojik boyutu anları fazla ilgilendirmez Tum olayları batılı bir anlayışa gore değerlendirirler İşledikleri konular ve aktardıkları teorilerin toplumla bağlantısı yoktur Ekol, Ziya Gokalp ’in etkisi altındadır Fransız sosyolojisinden beslenir Aynı zamanda bu ekolde Alman sosyolojisinin etkisi de hissedilir Bu ekolun temsilcileri aynı sosyoloji anlayışına sahiptir

Hilmi Ziya Ulken eklektik eğilimler taşırken, Marksizmi hatırlatmadan gecemez

Fındıkoğlu da eklektik, fakat Alman sosyolojisinden kaynaklanan ‘sosyal siyaset ’ anlayışını ulkemize aşımak ister

Kosemihal, Le Play devamcılarınca geliştirilen tecrubi sosyoloji anlayışının universitedeki temsilcisidir

Bu uc temsilci sosyologtan cok felsefi ağırlıklı duşunceler ileriye suren filozof tipli bilim adamlarıdır İstanbul ekolu bilimi tek yol, ilmihal, dogma, iman vs olarak asla kabul etmez Hilmi Ziya Ulken bu anlayışın felsefi boyutlarını ‘Aşk Ahlakı ’ adını verdiği kavramla acıklar Aşk Ahlakı ile metafizik boyuttan rasyonel zihniyete ulaşmak ister

İstanbul ekolu ile Ankara ekolu bilim anlayışı farklıdır İstanbul ekolunun bilim anlayışı Ankara Ekolunden daha teorik ve felsefi iceriğe sahiptir İstanbul ekolu demokratik yonetimde ilericiliğin ve gericiliğin belirleyicilerini de saptar Buna gore modern demokrasi ictimai meseleye birinci dereceden onem vermeli, toprak ve işci meselelerini halletmelidir Bu meseleye karşı care oluşturan goruşlere ve partilere ileri, bu meseleyi hice sayan ictimai goruşlere ve partilere gerici demişlerdir Ekole gore demokratik cemiyetlerdeki hurluğun gercekleşebilmesi icin toplumunu o siyasi partilere sahip bir parlamento tarafından idare edilmesi gerekir Bu partiler toplumsal sorunlar karşısındaki goruşlerini acıklamalıdır

Ekole gore Tanzimat, kendisinden onceki nizamı beğenmeyen ve kurduğu nizamı gormek isteyen toplumsal hayatın her sahasında yeni bir duzenleme girişiminde bulunan bir dunya goruşudur Ekole gore Tanzimatla birlikte muslumanların hristiyanlara ustun olduğu goruşu de yok oluyor Ekole gore aile hayatımızdan iktisadi hayatımıza kadar tum toplumu sarsan; sosyal tabaka ve zumrelerin nizamlarını yitirmelerine yol acan Tanzimat ic şartlar kadar dış şartların zoruyla olmuştur

Tanzimatla beraber fen ağırlıklı bilim dallarının yanında sosyal ağırlıklı bilimlerde ulkemizde ağırlığını hissettirmiştir Gazeteler yayımlanmaya başlamış ve Turk fikir adamları bu gazeteler sayesinde fikirlerini yayarak, goruşlerini halk kesimlerine kadar ulaştırmışlardır Ekole gore asıl siyasi felsefe Genc Turklerin hareketi, Ziya Gokalp ’in ictimaiyat cereyanı ve Prens Sabahattin ’in ‘mesleki ictima ’ sı vasıtasıyla ulke sorunlarına eğilen toplumsal felsefe halini almıştır

İstanbul ekolunu, Ankara ekolunden ayıran en onemli ozelliğinden bir tanesi koy sosyolojisine onem vermemiş olmasıdır Uc hocanın birlikte kaleme aldıkları tek makale; Karataş Koyu monografisi, yuzeysel bir incelemedir Ama buna karşın koy sosyolojisinin gecmişi hakkındaki en onemli makaleyi İstanbul ekolu yayımlamıştır 1940 ’larda ve daha sonraları Ankara ekolune karşı besledikleri sempati kaybolmaya başlamıştır Buna gore Ankara Ekolu alt yapının sut yapıyı belirlediğini one surmektedir

Batı konusu da iki ekolunde goruşleri paralellik gosterir Batı ile evrensellik ozdeştir Dunyada gecerli olan tek medeniyet Batı medeniyetidir ve bizimde en kısa zamanda bu medeniyete katılmamız gerekir Fransız Devrimi, evrimci bir gelişmenin urunu sayan ekol, bizdeki Batılılaşmanın da evrimci bir yol izlemesi gerektiğini savunur

İstanbul Ekolu sosyalizm ile komunizmi kesin olarak ayırır:

Sosyalizm, sanayileşmeye bağlı iktisadi duşunce tarzıdır

Gunumuzde Batı ulkelerinin sosyalizm anlayışı ile komunizm anlayışları kesin olarak ayrılmıştır

Komunzm, calışanların tum haklarını ve ozgurluklerini elinden alarak onu kole gibi calıştırırken; sosyalizm ‘mulkiyette orta yol ’ anlayışı getirmiştir

Ulkemizde işci sendikalarının kurulması gerekir, sendikaların gelişebilmesi icin işcilerin, dış tesirlere kulak asmamaları, milli cıkarları korumaları, siyaset yapmamaları, kendi cıkarlarını savunmaları gerekir

İSTANBUL EKOLUNUN SOSYOLOJİ ANLAYIŞI

Ekol, ele aldığı konunun tarihi gelişim seyrini, ele aldığı konu ile birlikte aktarmasıdır Toplumsal olaylar iki yoldan incelenebilir

a) Doğrudan doğruya gozleyebileceğimiz ve tekrarlanan değişmeler
b) Detaylı gozlemle kavradığımız ve tekrar edilemeyen değişmeler

Ekole gore en geniş ictimai zumre sınıftır ve en buyuk ictimai munasebetler, sınıf munasebetleri ve sınıf tezatlarıdır Sosyologlar toplumsal ilişkiler sahasını oluş sırasında kavrayacak ve canlı olayları tespit ederek toplumun yapısına nufuz edecektir Daha sonra bu izlenimlerini istatistik, tarih gibi bilimler yardımıyla acıklayacaktır İnsan varlığı sosyal bilimlerin ortak konusu olarak ele alınır Sosyolojinin iki onemli konusu hukuk ve iktisat sosyolojisiyle meşgul olmuşlardır Bu konuda makaleler kaleme almışlardır

Gerek İstanbul ekolu gerekse Ankara ekolu sanat ve edebiyat sosyolojisiyle yakından ilgilenmişlerdir İstanbul ekolune gore roman aracılığıyla toplumların ve sınıfların hakim değerlerini saptamak mumkundur

İstanbul ekolune gore dunyada tek bir medeniyet vardı O da garp medeniyetidir Bu manada garplılaşmak demek kapalı medeniyetten acık medeniyete gecmek demektir Rasyonel duşunce, ilik ve felsefe bu medeniyetin eseridir Ekol, her şeyimizle Batılı olmamız gereğini savunur

İstanbul ekolunun yakından takip ettiği konulardan biri de din sosyolojisidir Ekol, tek tanrılı dinlerin, eski dinlerin izlerini taşıdığı ve idin bir tekamul cizgisi izleyerek gittikce mukemmelleştiği fikrindedir Ekol, İslamiyet ’te eski dinlerin izlerini arar

Ekol, daha cok gelişebilmemiz ve daha cabuk Batılılaşmamız icin liberalizm yerine iktisadi devletciliğin yararlı olacağını ve bu nedenle TC ’nin devletciliği benimsediği goruşundedir

GENEL DEĞERLENDİRME

1940 ’ların sosyolojisi aslında dergiler etrafında şekillenir Orneğin Fındıklıoğlu ’nun cıkardığı İş Dergisi Alman ağırlıklı fikirleri tanıtırken, idealizm eğilimleri taşıyan Mehmet İzzet ’e geniş yer verir; Gokalp ’i tanıtır Alman sosyal bilimcilerin yazıları da yer alır Sosyal Siyaset konularını ele alarak işler

Hilmi Ziya Ulken, İnsan Dergisi ’ni yayımlar Derginin amacı memleketi tanıma meselesine birinci dereceden ehemmiyet vermek ve Durkheim sosyolojisinden ziyade Sabahattin ’inin ileri surdukleri tecrubi sosyoloji yonunun tutulmasıdır

İstanbul ekolu, ders notları ile daha teorik sosyoloji konularını Sosyoloji Dergisi ’nde yayımlar

Fındıklıoğlu, milliyetcilik duygularına hitap eden yazılarına Cığır Dergisi ’nde yer verirken, Ulku ’de de yazar Ayrıca İstanbul Universitesi İktisat Fakultesi Dergisi ile İstanbul Universitesi Hukuk Fakultesi Dergisi ’nde de yayın hayatına devam eder

Ankara ekolune gelince, AUDTCF Dergisi ve Yurt ve Dunya Dergisi ekolun goruşlerini acıklamakta kullandığı dergilerdir Toplumda tek konuyu ele alarak durum tespitinde bulunmuş ve olayları irdeleme yolunu secmiştir Bu konuların başında sosyal değişme, Batılılaşma, ekonomi sosyolojisi, koy sorunu, genclik, ırkcılık, aile sosyolojisi konularını sayabiliriz Ama ekol, sosyal değişme ve sosyal değişmeyle Batılılaşmak konusunda yoğunlaşmışlardır

Ankara ekolune gore gunluk hayatta ne kadar cok teknik arac kullanılırsa o kadar hızlı değişme meydana gelir Değişmeyi hızlandıracak guc de devlettir Tum değişme cabalarının varacağı son nokta Batı uygarlığına her şeyimizle katılabilmektir Taklitci bir batıcılık yarar sağlamaz Dikkat edilmesi gereken nokta Turkiye ’nin bağımsızlığını koruyarak Batının yerinde yer almaktır Bağımsızlığını kaybetmiş Turkiye Batının ancak somurgesi olabilir

Ankara ekolu yeni disiplinleri; koy sosyolojisi, şehir ve endustri sosyolojisi, ekonomik sosyolojini sistemli bir şekilde işlemiştir Bu ozellikler Ankara ekolunu İstanbul ekolunden ayırır Koyun ciddi bir şekilde universiteye girmesi Ankara ekoluyle olmuştur Koy konusunda amac Batılılaşma yanında kırsal kesimin hızını tespit edip, uygulanabilecek teorilere ulaşmaktır

Ankara Ekolunun Turk Sosyolojisine getirdiği konuların başında şehir ve endustri sosyolojileri vardır Ekol, şehirleşme hızının batılılaşmaktaki etkisini araştırır Koylerden goc eden kitlelerin toplumsal değişimde rolu iki yonludur; sanayileşme ve şehirleşme

Sanayileşen Turkiye ’de koyluler işci sınıfına donuşur Ankara ekolunu İstanbul ’dan ayıran bir diğer ozelliği ekonomi sosyolojisine verdiği onemdir Ankara ekolune gore toplumdaki değişimin ekonomik yapı ile doğrudan bağıntısı vardır Eğer geri kalmışsak, gelenekci bir yaşam tarzı benimsiyorsak nedeni ekonomik yapımızdan kaynaklanmaktadır Kucuk el sanatları ve aile işletmeleri gericiliğin temelidir Şehirleşerek buyuk sanayiye ulaşmamız gerekir Boylece aktif yenilikci bir toplum doğacaktır Toplumdaki her kurumun, her olayın her geleneğin bir gorevi vardır

İstanbul ekolu gelenekci sosyoloji ekolunun devamıdır Ele aldığı konalar Turk Sosyolojisiyle aynıdır Yeni bir iddiası yoktur Ankara ekolu gibi buyuk umutlar taşımaz Oysa Ankara ekolu yeni bir sosyoloji anlayışıyla ortaya cıkmıştır Amerikan sosyolojisi, ele aldığı konular sistemli bir amaca hizmet eder: Toplumun ilerlemesi icin uygun formuller hazırlamak, boylece hem geri kalmışlıktan kurtulunacak ve Batıyla tamamen butunleşilecektir

İstanbul ekolu materyalist ve determinist bilim anlayışının yanında milliyetcilik duygularına da yer verir Geleneksel sosyolojimiz icersinde ozellikle felsefi konulara, Turk duşunce tarihine, hukuk sosyolojisine ve daha pek cok konuya yer verir Bunların yanında İslam Felsefesi, Din sosyolojisi, Ekonomik duşunce tarihi, Aile sosyolojisi, İşci sorunları ve sendikacılık, ırkcılık, Halk edebiyatı gibi konularda yazılar yazmışlardır

İKİ EKOLUN BENZERLİKLERİ:

İki ekolde Batılılaşmayı zorunlu olarak gorurler

İki ekolde demokrasiye inanırlar

Ankara ekolunun Turk duşunce tarihine bakışı eleştirisel bir yaklaşım icerir Konunun derinlemesine gidilmez Duşunurler hakkında ortalama bilgiler verilir İstanbul ekolunun yaklaşımı daha kapsamlıdır Turk duşunce tarihindeki bazı akımların devamını sağlamayı amaclar

Ortak olarak sergilenen ancak zıt olan başka konu iki ekolun bilim anlayışıdır; Ankara ekolu, ‘bilimin toplum cıkarları doğrultusunda kullanılmasını savunur ’ İstanbul ekolu ise soyut ve gundelik cıkarların ustunde bir bilim anlayışına sahiptir

Sanat ve edebiyat konusunda da aynı yaklaşımlar sergilenir Ankara ekolune gore sanat, sınıf cıkarlarının bir urunudur

CIKARABİLECEĞİMİZ SONUCLAR

Turk Sosyolojisi 1940 ’lardan sonra Fransız kaynağı tek olmak ozelliğini yitirmiştir Bu alanı Amerikan ve Alman kaynaklarıyla beraber paylaşmıştır

1940 ’lara kadar tekelci ve monist etkisini surduren Fransız sosyolojisi yani İstanbul ekolunun sosyolojiye sahip olma ayrıcalığı Ankara ekolunun oluşması ile sona ermiştir

Ankara ekolu, Amerikan sosyolojisinin etkisi ile yeni alanlara doğru sistemli bir araştırma faaliyetine girişmiştir Koy ve şehir sosyolojisi onem kazanmıştır Koyden şehre ve şehirden batılılaşmaya doğru bir evrim cizgisini vurgulayarak deneysel sosyolojiye yonelmiştir

Elde edilen tum bilgiler Batılılaşma ve cağdaşlaşma hızını belirlemeyi amaclıyordu

1940 oncesinde olduğu gibi Turk sosyolojisi yalnızca resmi ideoloji sınırları icinde, rejimi savunmakla kalmıyor Problemler oluştukca cozum yolları arıyor

İstanbul ekolu, bazı acıklamalarını tarihe dayandırmış ve Turk tarihini daha bağımsız olarak değerlendirmiştir Ankara ekolu, bilim dunyamıza devrimci katkılarından dolayı sosyoloji bilimini somuta indirgeyerek toplum cıkarları ile ozdeşliği gosterilmeye calışılmıştır Yani sosyoloji toplumun yaşadığı hayattaki cıkarlarından bağımsız ve dogma bir bilim de değildir
 
Üst Alt