nicebayan
Yeni Üye
Türkiye'de Birincil Müzeyi Kim Kurmuştur,
Müze Sanat eserlerinin saklandığı ve insanların bunları görüp faydalanmaları için özel binalarda sergilendiği yerler Müze kelimesi eski Yunancada “bilimler tapınağı manasındaki “Mouseion kelimesinden kazanç
Dünyada ilk müze, miladdan önce üç yüz yılında İskenderiye'de birinci Ptolemaios vaktinde kurulmuştur Müze adı verilen ilk yapı, doğrusu bir üniversitedir Sanata ve bilime bedel veren okulların bir araya toplanmasından meydana getirilmiştir Bu ilk müzede, sanat eserlerinden ziyade eski kitaplar vardır Daha sonraki yıllarda zamanla müzeler, sanat eserleriyle doldurulmuştur
Müzeler, toplumların bilim ve sanat ürünleri ile yer altı ve yer üstü zenginliklerini kanıtlamak, tarihin eski dönemlerinde yaşayan toplumları bilim ve sanat açısından inceleyerek, hem günümüzü ayrıca de geleceği aydınlatmak, bireylerin geçmişi daha iyi tanımalarına olasılık sağlamak amacıyla oluşturulmuş kurumlardır
Müzelerde yer alan nesnelere ait bilgiler müze içinde ve dışarıya yazılı ve sözlü olarak açıklanır Müzeyi gezen ziyaretçilerin müzedeki eserler hakkında detaylı bilgi edinmeleri sağlanırOnlara müzelerle ilgili bilgiler verilir
Müzeler ülkelerin kültürel değerlerinin oluşmasına kayda değer katkılarda bulunurlar
Bilim,
sanat,
folklor ve
antika eşyalar gibi farklı alanlara yönlendirilmiş konulardaki eserleri bir arada sunabileceği gibi
doğa,
etnografya ve
havacılık gibi sadece tek bir konuyu taşıyan eserleri de sergileyebilirler
Bugünkü şekliyle müzeler, 1453'te Fatih Sultan Mehmed'in İstanbul'u fethetmesinden ve 1492'de Amerika kıtasının keşfedilmesinden sonra, insanların geçmişte yapılan eserlere aleyhinde ilgilerinin artması ve Eski Yunan, Roma, Asur, Babil uygarlıklarının incelenerek devlet adamlarının bu incelenen eserleri satın almaları, keza denizaşırı ülkelere dışarı giden seyyahların buralardan getirdikleri antika eşyaları(eski eserleri) toplamaları ile ortaya çıkmıştır
Eski eşya ve eski eser toplama merakı on altıncı yüzyılın başında tüm dünyada yayılmış, toplanan eşyalar sonra müzeler için araç gereç teşkil etmiştir On yedinci yüzyılda ise, bilim belirlenmiş Bu derneklerin, üyeleri, çalışmak için malzeme aradıklarında müzelerden faydalanmışlardır
Ilk çağdaş manada müze, 1683 yılında İngiltere'de Oxford Üniversitesinde kuruldu Bu müzede eski eser toplama meraklılarından Eliashmole'nin koleksiyonlarından faydalanıldı ve kurulan müzeye “Ashmole Müzesi adı verildi daha sonra on sekizinci yüzyılda müzeler herkesin istifade edebileceği kurumlar haline getirildi Bu devirde Sir Hans Sloane adında meşhur bir eski eşya toplama meraklısı, ölmeden önce tüm kolleksiyonunu İngiliz Parlamentosuna hediye etti ve bu eserler 1759'da kurulan Ünlü British Museum'un temelini meydana getirdi
Amerika'da ise birincil müze, 1773'te Charleston şehrinde kuruldu Aynı müze bugün de açıktır Bu müze, Charleston kitaplık kurulunun çalışmalarıyla açıldı Müzenin salonlarında Güney Carolina'nın eski eserleri de sergilendi
Müzelerin görevi, sanat ve bilim adamlarına tetkik ettikleri konular üzerinde malzeme sağlamak, halkın kültürünün artmasına tezgâhtar olmaktır Nitekim Amerika ve İngiltere'de müzeler, okullara, istek edildiği vakit, malzeme gönderirler Birtakım ülkelerde de mektep çocukları bir takım dersleri müzelerdeki eserleri inceleyerek öğrenirler
Müzelerin esas görevlerinden biri de, eski eserleri bulmak ve muhafaza etmektir Müzeler; genel müzeler, tabiat, sanat, tarih ve tatbiki bilimler gibi çeşitli kollara ayrılırlar Bunlardan tatbiki bilimlere ayrılan müzelerde yeni çıkmış makinalar, endüstri aletleri sergilenir Bir Takım ülkelerde ise, daha ziyade çocukların istifade edebilecekleri çocuk müzeleri kurulmuştur Sanat eserlerinin bulunduğu sanat müzeleri, dünyanın her yerinde büyük alaka görmüştür Fransa'da yer alan Louvre Müzesi, Ünlü ressamların en kıymetli eserlerinin halka gösterildiği büyük bir müzedir Ayrıca ünlü şahısların doğdukları ve yaşadıkları evleri de müze yapılır Bu alıcı müzelerde genel olarak o kişilere ait eşyalar, hatıralar sergilenir İngiltere'de Shakespear'in doğduğu konut, sonra müze yapılmış ve halkın istifadesine sunulmuş bu alıcı bir müzedir Türkiye'deki Atatürk Müzelerinin bazıları da bu tür müzelerdendir
Son zamanlarda, batı dünyasının en büyük iki müzesi, Paris'te “Louvre ile New York “Metropolitan müzeleri, arasında işbirliği yapıp, bir dünya müzesinin birincil adımlarını atmışlardır Bu kavrayış, müzeciliğe yeni bir manzara getirmiştir Buna göre, müzeler arasında eser değişimi yapılarak insanların her ülkenin tarihi eserlerinden faydalanması imkanı doğmuştur
Türkiye'de müze: Türkiye'de müze kurma düşüncesi on dokuzuncu yüzyılın ortalarında doğmuştur O zamana kadar Topkapı Sarayının bir kısmı müze durumundaydı Bu sebeple ülkemizdeki eski eserler sarayda “Enderun Hazinesi adı verilen dört büyük salonda tutularak korunurdu Bunun yanına “Hırkai saadet dairesi, Topkapı Sarayında kurulmuştu Burada Peygamber efendimizin mukaddes emanetleri (Bkz Mukaddes Emanetler) korunurdu Ülkemizdeki vakıf eserlerin, camilerin, sebillerin korunması da dini sebeplerledir Lakin eski eserlerin sırf tarihe mal olmuş olayları bildirdiği için veya başka milletlere, diğer dinlere ait olduğu ve tarih değeri taşıdığı gerekçesi düşünülerek saklanması ve korunması yapılmazdı Çünkü bunlara değerinde verilmezdi Nitekim Mısır'daki dikili taşların diğer milletler tarafından kendi müzelerine koyulmak üzere alınıp götürülmesi, hatta yakın zamanlarda “Semadirek Zaferi, Lelos Venüs'ü gibi eserlerin Avrupa'ya kaçırılması da bu layık vermeyişin sonucuydu
Türkiye müzelerinin 1847 yılına değin uzanan bir geçmişi vardır İstanbul'un fethinden bu yandan eski ve ganimet olarak alınan silahların saklanması ve teşhiri gayesiyle, Avuç Içi İrini Kilisesine konularak, buranın tarihi eserler deposu olarak kullanıldığı, tarihlerde yazılıdır Daha Sonra buraya “Müzei Hümayun adı verilmiştir Tarihteki farklı alanlara yönlendirilmiş yer değiştirmelerden daha sonra bu müzeye, Galatasaray Lisesi öğretmenlerinden Mr Goold, başlangıçta müdür atama edilmiştir Bu yıllarda Ulusal Eğitim Bakanı olan Safvet Paşa, tüm valilere tamim göndererek, ülke sınırları içindeki eski eserlerin korunmasını istemiştir Eski eserlerin korunması yolunda bu tamimden sonradan birara, müze müdürlüğü kaldırılmıştır Fakat sonradan Ahmed Vefik Paşanın başbakanlığı zamanında, müze müdürlüğü baştan kuruldu Bu kez müdürlüğe yine bir tanıdık olmayan olan B Dethier getirildi Alman asıllı olan bu müze müdürü, 1874'te ilk defa asarı Atika Nizamnamesi (Eski Eserler Tüzüğü)ni çıkartmıştır Bundan sonra eski eserleri toplama, saklama işi, iyi yürümüş bu devrede Bilhassa manâlı olarak, Fatih devrine ait Çinili Köşke kazıbilimsel nitelikte parçalar nakledilerek burası genel karakterde bir müze haline sokulmuştur sırası gelmişken Avuç Içi İrini Kilisesi ise askeri müze olarak kullanılmıştır
1881'de Alman asıllı müze müdürü M Dethier'in ölümüyle Çinili Köşkteki müzenin müdürlüğüne tahsis edilen Osman Hamdi Bey, Türk müzeciliğinin önderi sayılır Osman Hamdi Bey vaktinde ikinci kez asarı Atika Nizamnamesi hazır ve süre içinde farklı alanlara yönlendirilmiş tarihlerde yapılan çalışmalarla birim bölüm tamamlanarak bugünkü kazıbilim müzeleri meydana getirilmiştir Osman Hamdi Bey vaktinde birçok İstanbul'da elde etmek üzere, yurdun çeşitli yerlerinde çoğu müze açılmıştır
Yakın zamanlarda İstanbul'da Eski Şark Eserleri Müzesi, İstanbul Arkeoloji Müzeleri, tarihi değerleri yüksek olan el yazma eserlerin bir araya toplandığı Türk ve İslam Eserleri Müzesi, Askeri Müze, Ankara'da Anadolu Medeniyetleri Müzesi gibi yeni yeni müzeler kazandırılmıştır
Yurdumuzda müzeler, bugün, Kültür Bakanlığına bağlıdır Bakanlıkta, bir Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü vardır Bu genel müdürlüğe ast olarak, şube müdürlükleri, müze müdürlükleri, müze memurlukları ve en son olarak da müze muhafızları kazanç Büyük müzelerde ayrıca müdür yardımcısı ve yazı işleri büroları da vardır
Müzelerimizdeki tarihi eşyaların, demirbaş kayıt defterlerine kaydı yapılır Fişleri, sicilleri, bastırılmış katologları vardır Özellikle İstanbul Topkapı Müzesi, Resim Heykel Müzesi ve Ankara Etnografya Müzesi bu bakımdan çok gelişmiş durumdadır Yurdumuzun her ilinde Müzeler Genel Müdürlüğüne yan olarak arkeoloji müzeleri bulunur Bu müzelerde, her çeşit tarihi sanat eserleri, teşhir edilir Yurdumuzun dört bir yanında binlerce yıllık tarihi harabeler vardır Bu kalıntılar üzerinde yapılan kazılarla, prehistorik ve ilkçağ uzmanları, binlerce tarihi eser bulmaktadır Keza yurdumuzda tarih çağlarının çeşitli devirlerine ait, anıtlar, yapılar da arkeolojik bakımdan tarihi değerinde taşır Ulusal servetimizi meydana getiren tüm bu tarihi hazinelerimiz, bugünün dünyasında devletimiz açısından ve turizm bakımından tükenmez zenginlik kaynaklarımızı meydana getirir
Yurdumuzun her ilinde kendi çapında, tarihi eserleri bünyesinde toplayan, çok çeşitli müzelerimiz de vardır Bunlardan en önemlileri: Konya'da Mevlana Müzesinde, çok zengin el yazmaları, yazı levhaları, halılar, kumaşlar, seccade ve diğer eserler vardır Ankara'da Etnoğrafya Müzesi, Kazıbilim Müzesi; İzmir'de, İzmir ve Efes Müzesi, Bergama Müzesi; Bursa'da Bursa Müzesi, bu müze de tarihi eser bakımından çok zengindir Bunlardan diğer, Amasya, Antakya, Antalya, Kütahya, Samsun, Sivas müzeleri de varlıklı tarihi esere sahiptir *
Müze Sanat eserlerinin saklandığı ve insanların bunları görüp faydalanmaları için özel binalarda sergilendiği yerler Müze kelimesi eski Yunancada “bilimler tapınağı manasındaki “Mouseion kelimesinden kazanç
Dünyada ilk müze, miladdan önce üç yüz yılında İskenderiye'de birinci Ptolemaios vaktinde kurulmuştur Müze adı verilen ilk yapı, doğrusu bir üniversitedir Sanata ve bilime bedel veren okulların bir araya toplanmasından meydana getirilmiştir Bu ilk müzede, sanat eserlerinden ziyade eski kitaplar vardır Daha sonraki yıllarda zamanla müzeler, sanat eserleriyle doldurulmuştur
Müzeler, toplumların bilim ve sanat ürünleri ile yer altı ve yer üstü zenginliklerini kanıtlamak, tarihin eski dönemlerinde yaşayan toplumları bilim ve sanat açısından inceleyerek, hem günümüzü ayrıca de geleceği aydınlatmak, bireylerin geçmişi daha iyi tanımalarına olasılık sağlamak amacıyla oluşturulmuş kurumlardır
Müzelerde yer alan nesnelere ait bilgiler müze içinde ve dışarıya yazılı ve sözlü olarak açıklanır Müzeyi gezen ziyaretçilerin müzedeki eserler hakkında detaylı bilgi edinmeleri sağlanırOnlara müzelerle ilgili bilgiler verilir
Müzeler ülkelerin kültürel değerlerinin oluşmasına kayda değer katkılarda bulunurlar
Bilim,
sanat,
folklor ve
antika eşyalar gibi farklı alanlara yönlendirilmiş konulardaki eserleri bir arada sunabileceği gibi
doğa,
etnografya ve
havacılık gibi sadece tek bir konuyu taşıyan eserleri de sergileyebilirler
Bugünkü şekliyle müzeler, 1453'te Fatih Sultan Mehmed'in İstanbul'u fethetmesinden ve 1492'de Amerika kıtasının keşfedilmesinden sonra, insanların geçmişte yapılan eserlere aleyhinde ilgilerinin artması ve Eski Yunan, Roma, Asur, Babil uygarlıklarının incelenerek devlet adamlarının bu incelenen eserleri satın almaları, keza denizaşırı ülkelere dışarı giden seyyahların buralardan getirdikleri antika eşyaları(eski eserleri) toplamaları ile ortaya çıkmıştır
Eski eşya ve eski eser toplama merakı on altıncı yüzyılın başında tüm dünyada yayılmış, toplanan eşyalar sonra müzeler için araç gereç teşkil etmiştir On yedinci yüzyılda ise, bilim belirlenmiş Bu derneklerin, üyeleri, çalışmak için malzeme aradıklarında müzelerden faydalanmışlardır
Ilk çağdaş manada müze, 1683 yılında İngiltere'de Oxford Üniversitesinde kuruldu Bu müzede eski eser toplama meraklılarından Eliashmole'nin koleksiyonlarından faydalanıldı ve kurulan müzeye “Ashmole Müzesi adı verildi daha sonra on sekizinci yüzyılda müzeler herkesin istifade edebileceği kurumlar haline getirildi Bu devirde Sir Hans Sloane adında meşhur bir eski eşya toplama meraklısı, ölmeden önce tüm kolleksiyonunu İngiliz Parlamentosuna hediye etti ve bu eserler 1759'da kurulan Ünlü British Museum'un temelini meydana getirdi
Amerika'da ise birincil müze, 1773'te Charleston şehrinde kuruldu Aynı müze bugün de açıktır Bu müze, Charleston kitaplık kurulunun çalışmalarıyla açıldı Müzenin salonlarında Güney Carolina'nın eski eserleri de sergilendi
Müzelerin görevi, sanat ve bilim adamlarına tetkik ettikleri konular üzerinde malzeme sağlamak, halkın kültürünün artmasına tezgâhtar olmaktır Nitekim Amerika ve İngiltere'de müzeler, okullara, istek edildiği vakit, malzeme gönderirler Birtakım ülkelerde de mektep çocukları bir takım dersleri müzelerdeki eserleri inceleyerek öğrenirler
Müzelerin esas görevlerinden biri de, eski eserleri bulmak ve muhafaza etmektir Müzeler; genel müzeler, tabiat, sanat, tarih ve tatbiki bilimler gibi çeşitli kollara ayrılırlar Bunlardan tatbiki bilimlere ayrılan müzelerde yeni çıkmış makinalar, endüstri aletleri sergilenir Bir Takım ülkelerde ise, daha ziyade çocukların istifade edebilecekleri çocuk müzeleri kurulmuştur Sanat eserlerinin bulunduğu sanat müzeleri, dünyanın her yerinde büyük alaka görmüştür Fransa'da yer alan Louvre Müzesi, Ünlü ressamların en kıymetli eserlerinin halka gösterildiği büyük bir müzedir Ayrıca ünlü şahısların doğdukları ve yaşadıkları evleri de müze yapılır Bu alıcı müzelerde genel olarak o kişilere ait eşyalar, hatıralar sergilenir İngiltere'de Shakespear'in doğduğu konut, sonra müze yapılmış ve halkın istifadesine sunulmuş bu alıcı bir müzedir Türkiye'deki Atatürk Müzelerinin bazıları da bu tür müzelerdendir
Son zamanlarda, batı dünyasının en büyük iki müzesi, Paris'te “Louvre ile New York “Metropolitan müzeleri, arasında işbirliği yapıp, bir dünya müzesinin birincil adımlarını atmışlardır Bu kavrayış, müzeciliğe yeni bir manzara getirmiştir Buna göre, müzeler arasında eser değişimi yapılarak insanların her ülkenin tarihi eserlerinden faydalanması imkanı doğmuştur
Türkiye'de müze: Türkiye'de müze kurma düşüncesi on dokuzuncu yüzyılın ortalarında doğmuştur O zamana kadar Topkapı Sarayının bir kısmı müze durumundaydı Bu sebeple ülkemizdeki eski eserler sarayda “Enderun Hazinesi adı verilen dört büyük salonda tutularak korunurdu Bunun yanına “Hırkai saadet dairesi, Topkapı Sarayında kurulmuştu Burada Peygamber efendimizin mukaddes emanetleri (Bkz Mukaddes Emanetler) korunurdu Ülkemizdeki vakıf eserlerin, camilerin, sebillerin korunması da dini sebeplerledir Lakin eski eserlerin sırf tarihe mal olmuş olayları bildirdiği için veya başka milletlere, diğer dinlere ait olduğu ve tarih değeri taşıdığı gerekçesi düşünülerek saklanması ve korunması yapılmazdı Çünkü bunlara değerinde verilmezdi Nitekim Mısır'daki dikili taşların diğer milletler tarafından kendi müzelerine koyulmak üzere alınıp götürülmesi, hatta yakın zamanlarda “Semadirek Zaferi, Lelos Venüs'ü gibi eserlerin Avrupa'ya kaçırılması da bu layık vermeyişin sonucuydu
Türkiye müzelerinin 1847 yılına değin uzanan bir geçmişi vardır İstanbul'un fethinden bu yandan eski ve ganimet olarak alınan silahların saklanması ve teşhiri gayesiyle, Avuç Içi İrini Kilisesine konularak, buranın tarihi eserler deposu olarak kullanıldığı, tarihlerde yazılıdır Daha Sonra buraya “Müzei Hümayun adı verilmiştir Tarihteki farklı alanlara yönlendirilmiş yer değiştirmelerden daha sonra bu müzeye, Galatasaray Lisesi öğretmenlerinden Mr Goold, başlangıçta müdür atama edilmiştir Bu yıllarda Ulusal Eğitim Bakanı olan Safvet Paşa, tüm valilere tamim göndererek, ülke sınırları içindeki eski eserlerin korunmasını istemiştir Eski eserlerin korunması yolunda bu tamimden sonradan birara, müze müdürlüğü kaldırılmıştır Fakat sonradan Ahmed Vefik Paşanın başbakanlığı zamanında, müze müdürlüğü baştan kuruldu Bu kez müdürlüğe yine bir tanıdık olmayan olan B Dethier getirildi Alman asıllı olan bu müze müdürü, 1874'te ilk defa asarı Atika Nizamnamesi (Eski Eserler Tüzüğü)ni çıkartmıştır Bundan sonra eski eserleri toplama, saklama işi, iyi yürümüş bu devrede Bilhassa manâlı olarak, Fatih devrine ait Çinili Köşke kazıbilimsel nitelikte parçalar nakledilerek burası genel karakterde bir müze haline sokulmuştur sırası gelmişken Avuç Içi İrini Kilisesi ise askeri müze olarak kullanılmıştır
1881'de Alman asıllı müze müdürü M Dethier'in ölümüyle Çinili Köşkteki müzenin müdürlüğüne tahsis edilen Osman Hamdi Bey, Türk müzeciliğinin önderi sayılır Osman Hamdi Bey vaktinde ikinci kez asarı Atika Nizamnamesi hazır ve süre içinde farklı alanlara yönlendirilmiş tarihlerde yapılan çalışmalarla birim bölüm tamamlanarak bugünkü kazıbilim müzeleri meydana getirilmiştir Osman Hamdi Bey vaktinde birçok İstanbul'da elde etmek üzere, yurdun çeşitli yerlerinde çoğu müze açılmıştır
Yakın zamanlarda İstanbul'da Eski Şark Eserleri Müzesi, İstanbul Arkeoloji Müzeleri, tarihi değerleri yüksek olan el yazma eserlerin bir araya toplandığı Türk ve İslam Eserleri Müzesi, Askeri Müze, Ankara'da Anadolu Medeniyetleri Müzesi gibi yeni yeni müzeler kazandırılmıştır
Yurdumuzda müzeler, bugün, Kültür Bakanlığına bağlıdır Bakanlıkta, bir Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü vardır Bu genel müdürlüğe ast olarak, şube müdürlükleri, müze müdürlükleri, müze memurlukları ve en son olarak da müze muhafızları kazanç Büyük müzelerde ayrıca müdür yardımcısı ve yazı işleri büroları da vardır
Müzelerimizdeki tarihi eşyaların, demirbaş kayıt defterlerine kaydı yapılır Fişleri, sicilleri, bastırılmış katologları vardır Özellikle İstanbul Topkapı Müzesi, Resim Heykel Müzesi ve Ankara Etnografya Müzesi bu bakımdan çok gelişmiş durumdadır Yurdumuzun her ilinde Müzeler Genel Müdürlüğüne yan olarak arkeoloji müzeleri bulunur Bu müzelerde, her çeşit tarihi sanat eserleri, teşhir edilir Yurdumuzun dört bir yanında binlerce yıllık tarihi harabeler vardır Bu kalıntılar üzerinde yapılan kazılarla, prehistorik ve ilkçağ uzmanları, binlerce tarihi eser bulmaktadır Keza yurdumuzda tarih çağlarının çeşitli devirlerine ait, anıtlar, yapılar da arkeolojik bakımdan tarihi değerinde taşır Ulusal servetimizi meydana getiren tüm bu tarihi hazinelerimiz, bugünün dünyasında devletimiz açısından ve turizm bakımından tükenmez zenginlik kaynaklarımızı meydana getirir
Yurdumuzun her ilinde kendi çapında, tarihi eserleri bünyesinde toplayan, çok çeşitli müzelerimiz de vardır Bunlardan en önemlileri: Konya'da Mevlana Müzesinde, çok zengin el yazmaları, yazı levhaları, halılar, kumaşlar, seccade ve diğer eserler vardır Ankara'da Etnoğrafya Müzesi, Kazıbilim Müzesi; İzmir'de, İzmir ve Efes Müzesi, Bergama Müzesi; Bursa'da Bursa Müzesi, bu müze de tarihi eser bakımından çok zengindir Bunlardan diğer, Amasya, Antakya, Antalya, Kütahya, Samsun, Sivas müzeleri de varlıklı tarihi esere sahiptir *