Son Konu

Turkiyedeki Tarihi Yerler Hakkında Bilgi

bilgiliadam

Yeni Üye
Katılım
16 Ağu 2017
Mesajlar
1,516,397
Tepkime
32
Puanları
48
Credits
-6,413
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Turkiyedeki Tarihi Yerler Hakkında Bilgi
Turkiyedeki Tarihi Yerler
Turkiyedeki Tarihi Yerler Bilgi


AYASOFYA



İstanbul'da Bizans devrinden kalan en unlu kilisedir 1453'te Fatih Sultan Mehmed'in İstanbul'u almasıyla camiye cevrilmiş, 1935'te muze oluncaya kadar bu amacla kullanılmıştır Buyuk Kostantinos'un İstanbul'u imparatorluk merkezi haline getrip kenti yeni baştan ele alması sırasında bugunku Ayasofya'nın yerinde bir kilise yaptırılmış, MS326 yıllarına rastlayan bu ilk yapıdan sonra MS 360'ta imparatorun oğlu Konstantinos kucuk geldiği veya bir depremde yıkıldığı icin yapıyı yeni baştan daha buyuk olarak ele aldırmıştır Buyuk kilise (Megale Ekklesia) adıyle anılan ve bazilikal bir plan gosterdiği sanılan yapı V yuzyıldan sonra daha cok Hagia Sophia adıyle tanınmış ve bu ad sonuna kadar yaşamıştır

404 tarihinde bir ayaklanma sırasında yanan kilisenin yerine Theodosios II devrinde 415'te yapılan yenisinin bazı kısımları bugunde gorulmektedir Bu yapının batı yuzunu suslediği anlaşılan sutunlu galeri ile narteks duvarlarını bir kısmı 1935 yılında yapılan kazılarla bugunku Ayasofya'nın batı avlusunda ortaya cıkmıştır

532 yılında cıkan yangından Ayasofya kurtulamamış, ayaklanmadan sonra Justinianos'un cağında ikinci bir orneği olmayacak buyuklukte ve ozellikte bir yapı istemesi uzerine, devrin iki onemli mimarından Aydınlı Anthemios ile Miletoslu İsidoros sorumluluğu yuklenmişler, yangınların etkileyemeyeceği her turlu malzemenin en zengin şekilde kullanılacağı bir kilisenin yapımına girişmişler 537 tarihinde tamamlanan yapı, buyuk bir acılış toreninden sonra imparatorun Ey Suleyman seni gectimdemesine sebep olacak kadar etkileyici olmuştu

Zaman icerisinde bircok yangın ve deprem atlatan Ayasofya, 29 Mayıs 1453'te İstanbul'un Turkler tarafından alınmasından sonra Fatih Sultan Mehmet tarafından camiye cevrilmiş ilk Cuma namazı burada kılınmıştı Camiye cevrilmesi sırasında yapının ana cizgileri korunmuş, figurlu mozaiklere bile dokunulmamıştır Bunlar ancak Kanuni devrinde badanayla ortulmuştur Guneydoğudaki buyuk dayanak duvarların Fatih devrinde yapıldığı, ayrıca tuğla minarenin eklendiği kabul edilir Sultan İkinci Bayezid devrindeyse kuzeybatıdaki ince minare, Sultan İkinci Selim devrinde de Mimar Sinan tarafından batıdaki iki kalın minare eklenmiş ve yer yer dayanaklarla kuvvetlendirilmiştir Mimar Sinan'ın yaptığı dayanaklar ve onarımlar yapının bugune kadar ulaşabilmesini sağlamıştır

Bu yapının cevresinde Bizans devrinden kalan ek yapılar vaftizhane ve hazine dairesidir Bu ek yapılardan vaftizhane Osmanlı devrinde Sultan Mustafa ve İbrahim'in turbesi olmuş, Sultan İkinci Selim turbesi Mimar Sinan, Sultan Ucuncu Murad turbesi de Davut Ağa tarafından yapılmıştır Ayrıca Sultan Ucuncu Mehmed'in kendi turbesi, bir okul binası, Sultan Birinci Mahmud doenminden ozellikler taşıyan bir şadırvan ve imaret yapının cevresinde yer alır

Ayasofya, bircok ozelliğiyle uzun yıllar bircok mimarı etkilemiş, ceşitli devirlerde gorduğu ek ve onarımlarla bugunku şeklini almış bir yapıdır Mimari ve susleme zenginliğinin yanı sıra her devirde eklenen efsaneleriyle de buyuk bir gecmişi icinde saklamaktadır


TOPKAPI SARAYI

İstanbul'da Sarayburnu sırtları uzerinde, Fatih devrinden Abdulmecid'e kadar Osmanlı padişahlarının oturduğu Topkapı Sarayı şehrin birinci tepesinde, Zeytinlik adı verilen bolgede kuruldu 1478 yılında yapılan 1400 metreleik surlarla cevrili olan Topkapı Sarayı'nın Marmara tarafındaki Otluk kapısı ve Halic tarafındaki Demirkapı'dan başka kucuk olcude beş koltuk kapısı olan Suru Sultani adı verilen surun ana girişi, Ayasofya arkasındaki Babı Humayundur

Topkapı sarayı 700000 metrekarelik bir alanı kaplar, icinde kasırlar, koşkler, devlet daireleri, saray halkına ayrılan koğuşlar, camiler, kutuphaneler ve buyuk bir mutfak vardır Burada yapılan son koşk, Abdulmecid'in Avrupa uslubundaki Mecidiye kasrıdır Onunde toplar durduğundan sahil sarayına Topkapı Sarayı denilmeye başlanmış daha sonra bu ad bugunku Topkapı Sarayı'na verilmiştir

Sarayın ilk avlusunun icindeki koşklerden sadece ikisi bozulmadan bugune kadar gelmiştir Bunlardan biri 1472'de yaptırılan Sırcasaray oteki ise sur uzerindeki Sultan İkinci Mahmud tarafından yaptırılan Alay koşkudur
3 Nisan 1924'de Bakanlar kurulu kararı ile muze haline getirilen sarayın Alay Meydanı denilen birinci avlusunda, sağından Defterdar dairesi, solunda ic cephane arasından gecen bir yolla cifte kuleli orta kapıya ulaşılır Babusselam adı verien bu kapının temeli Fatih Sultan Mehmed zamanından kaldığı sanılıyor, fakat Kanuni devrinde kuleler değiştirilmiş, Sultan Ucuncu Mustafa zamanında ic tarafı geniş sacaklı bir revak yapılmıştır Bu kapıdan gecilerek girilen ikinci avlu sarayın ana sınırlarının başladığı yerdir İkinci avlunun sağ tarafında Dolap ocağı, Marmara'ya bakan sınır boyunca Mimar Sinan'ın yaptığı mutfaklar, Aşcılar koğuşu, hamamı, camii, ayrıca Vekilharc dairesi ve Yağhane vardır Avlunun sol tarafındaki revakların sonunda, sadrazamın başkanlığında vezirlerin toplandığı ve uzun sure devletin yonetildiği Kubbealtı denilen iki kubbeli daire vardır Burası da Kanuni zamanında yapılmıştır Kubbealtının arkasında yuksek bir kule yer alır İkinci avlunun sonunda bulunan ve ucuncu avlu veya Enderun'a gecişi sağlayan buyuk kapıya Akağalar kapısı denir Bugunku bicimiyle Sultan Ucuncu Selim devrinde yapılan bu kapının iki yanında Ağa dairesi ve Akağalar koğuşu vardır Bu kapının ic tarafında uzanan ucuncu avlunun icinde temeli Fatih'ten kalan, sonraları değiştirilen, ic suslemesi ve kapıları XIX yy uslubunda yenileştirilen Arz odası vardır Arz odası elcilerin ve vezirlerin kabulunde kullanılırdı
Enderun kutuphanesi sarayın kutuphanelerinin en buyuğudur Ucuncu avlunun sağ tarafında Enderun mektebi, meşkhanesi, Seferli koğuşu, bugun Hazine dairesi olan ve Fatih devrinden kalma koşk, Sultan İkinci Selim devrinden kalma bir hamam kalıntısı, solda Silahdar hazinesi ve Mukaddes emanetlerin saklandığı dort kubbeli Hırkai Saadet dairesi vardır Burada sol tarafta, uzeri tonozla ortulu, Ağalar camii vardır Caminin arkasında, Haremin ikinci girişinin hemen yanında bulunan ve Ağalar koğuşuna bitişik cok kucuk kagir yapıda padişahın yemeğinin ozel olarak hazırlandığı Kuşanedir Ucuncu avludan yokuş iki yol ile dorduncu avluya inilir Bunlardan sağdakinin iki tarafında Kilerli koğuşu ve Hazineli koğuşu, otekinin sol yanında Emanet hazinesi dairesi bulunur Dorduncu avlunun Marmara'ya bakan yuzunde Fatih devrinden kaldığı sanılan bir koşk bodrumunun ustunde Anadolu yakasına ve denize bakan bir noktada Cadır koşku ve Abdulmecid tarafından yaptırılan Mecidiye kasrı vardır Bu yapının yanında, Esvap odası denilen ufak bir bina ve Sofa camii adı verilen minareli kucuk bir cami yer alır Yenikoşk de denilen Mecidiye kasrının onunden aşağı kapıyı giden bir yol vardır Buradan bugun Gulhane Parkı denilen, Sarayburnu bahcesine cıkılır Harem denilen kısmın kubbealtı yanında acılan ve 1588 tarihli Araba kapısı denilen esas girişinden başka, ikinci avluya ve ucuncu avluda Akağalar dairesi yanında Kuşane kapısı ve Raht hazinesinin arkasından dışarı parka acılan bire de Şal kapısı vardır Zuluflu Baltacılar dairesi ile Hırkai Saadet dairesi arasındaki alanda bulunan Harem, eğimli bir arazi uzerinde kurularak, 400 yıl boyunca devamlı değişikliklere uğramış ve son olarak bugunku gorunumunu almıştır Harem, 250 kadar oda, hamamlar ve aralarda bulunan avlulardan kuruludur Haremin yonetimine bakan gorevlilerin (Kara ağalar) Darussaade dairesi, cariyelerin dairesi ve Hastanesi, Veliaht ve Valide Sultan dairesi, Şehzadeler dairesi ve Gozdeler dairesi gibi herbirinin bir cok bolumu olan dairelerden başka, bir de Hunkar dairesi vardır

YEDİKULE ZİNDANLARI


İstanbul'u guneybatı'dan cevreleyen kara surları ve kuleler topluluğudur Yedikule Hisarı, ya da Yedikule Zindanları da denilmektedir I Theodosius tarafından bir zafer takı yaptırılmış, 412 yılında bu tak, şehrin giriş kapısı olmuş, II Theodosius tarafından kapının sağ ve sol taraflarına birer kule ekletilerek kara surlarına bağlanmıştır Şehrin en buyuk caddesine acılan bu kapıdan genelde zaferden donen imparatorlar gecerlerdi Kapının kemer ve cephesi altın yaldızlarla susuludur bu nedenle Yaldızlı Kapıdenilmektedir IV Kantakuzenos tarafından kulelerin yanlarına birer kule daha eklettirildi XV yuzyılda orta gecidin yuksekliği 8m'den 4m'ye indirilmiş ve bu gecit kapatılmıştır Fatih, İstanbul'un fethinden sonra 1470'de farklı yuksekliklerde uc kule yaptırmış,oteki kulelere ve surlara bağlatmıştır Kulelerin sayısı yediye cıkmış ve hisar gorunumu almıştır

Kulelerden biri Bizanslılar doneminde tutuklular ve idam mahkumları icin kullanılırdı Burada işkence aletleri, hucreler ve kuyular bulunmaktadır

Osmanlılar'da da mahkumlar, savaşta ele gecirilen elciler icin hapishane olarak kullanılmıştır Ana kapının solunda bulunan mermer kulenin icinde Kanlıkuyuadı verilen derin bir kuyu bulunmaktadır Mahkumlar bu kuyunun kenarında idam edilir ve başları kuyunun icine atılırdı Kuyunun dibinde Marmara Denizi'ne acılan bir tunel bulunmaktadır Kuyuya atılan başlar deniz sularının kuyunun dibine vurmasıyla denize suruklenirdi Bu kulenin orta karında biri kucuk ve penceresiz, diğeri buyuk iki oda vardı Burada bircok siyasi tutuklu hapseldilmiş, Sultan II Osman'da Yedikule'de oldurulmuştur Bugun muze olarak kullanılmaktadır

RUMELİ HİSARI

İstanbul'un Avrupa yakasında aynı adlı semtte bulunan, Bopazkesen Hisarı olarak bilinen kale

Boğazın en dar noktasında ve Anadolu Hisarı'nın tam karşısındadır 1452 yılında II Mehmet tarafından İstanbul'un fethini kolaylaştırmak, Boğaz'dan gelecek yardımı kesmek icin yapılmış ve inşaatı sadece 4 ay surmuştur Planı kabaca dortgen biciminde, uzunluğu yaklaşık 250 m, eni ise 50125 m arasında değişmektedir Uzun kenarı itibariyle kıyıya paralel olarak uzanır

Dortgenin kuzey ucunda Sarıca Paşa Kulesi, guney ucunda ise Zaganos Paşa Kulesi yer almaktadır Herbiri yapımı yonetmiş olan Paşa'nın adını almış uc kule vardır Ortada ise Halil Paşa Kulesi vardır Kalenin beden duvarları ustunde seğirdim yolu yer almaktadır Bir savunma onlemi olarak seğirdim yolu hisarı cepecevre olacak şekilde yapılmıştır; butun burclarda kesintiye uğramaktadır Boylelikle, duşman beden duvarını bir aşıp seğirdim yoluna ulaşırsa, her iki yondende ilerleyebilmek icin de karşısına cıkan burcun icinden gecmek zorundaydı

Rumeli Hisarı, Osmanlıların eline gectikten sonra onemini yitirdi Zamanla icine ahşap evler yapılmış, boylelikle konut bolgesi haline gelmiştir 1918'de bir olcude onarılmıştır 1953'te ise, icindeki butun evler yıkılarak buyuk bir onarımdan gecmiştir Bahcesi park olarak duzenlenmiş, yalnız minaresi kalan ortadaki camiinin yeri, arazinin eğiminden yararlanılarak acık hava tiyatrosuna cevrilmiştir Gunumuzde de Rumeli Hisarları konseri ismiyle burada her yaz etkinlikler duzenlenmektedir


YENİ CAMİİ



Sultan III Mehmed tarafından temelleri atılmış, Sultan II Murad tarafından 1447'de tamamlanmıştır Yeni Cami'ye, Camii Kebir denildiği gibi halk arasında Ucuncu Şerefeli Cami olarak anılmaktadır En onemli Turk eserleri arasında yer alan Yeni Cami'nin felcli bir Konyalı mimar tarafından yaptırıldığı soylenir

Cami altı koşeli sutun uzerinde buyuk bir kubbe ile bunun iki yanında dordu buyuk, dordu kucuk 8 kubbeyle ortuludur 18 sutun uzerine dayanan 21 kubbeli revakla cevrilidir ve dort minaresi vardır ; biri uc, biri iki, diğer ikisi ise birer şerefelidir (Uc şerefeli minarenin yuksekliği : 67,62 metredir)


KABEİ ŞERİF



Muslumanların kıblesidir Mekke şehrinde Haremi Şerif Camii'nin ortasında bulunur Yapılış tarihi hakkında kesin bir bilgi yoktur Hz İbrahim tarafından yaptırıldığı bilinmektedir İslamiyetten once de Araplar tarafından kutsal sayılan Kabe'de bircok put bulunmaktaydı Mekke'nin fethinden sonra Kabe putlardan temizlenmiş ve onarılmıştır (630)

Kabe'nin duvarları siyah taşlardan yapılmıştır 25 cm yukseklikte ve 30 cm kadar cıkıntılı bir mermer kaide uzerinde bulunmaktadır Bu duvarlar yere kadar inen ve yer hizasında kaideye bakır halkalarla bağlanan siyah bir ortu ile ortuludur Tek parca olup her yıl yenilenen ortunun yalnız kapı ve damdaki oluğun hizasına gelen kısmı kesiktir Ortu ipekli bir kumaştan dokunmuş olup, uzerine kelimei şehadet işlenmiş, dama yakın kısmında cevresine altın işlemeli bir şerit gecirilmiş; kemer biciminde olan bu şeride de Kur'an ayetleri işlenmiştir Kabe'nin kuzeybatı duvarında yerden 2 m kadar yukseklikte, yer yer yaldızlı, gumuş kaplı bir kapı bulunmaktadır Kapıya ozel olarak yapılmış tekerlekli bir merenle cıkılmakta ve kapı oyle acılmaktadır Kabe'nin icinde tavana cıkmak icin bir meren ve uc ağac sutun bulunmaktadır İc duvarlar ve yerler mermer kaplıdır Tavanda altın ve gumuş kandiller asılıdır Kapıya yakın bir yerde Haceri esved yerleştirilmiş ve gumuş bir cemberle cevrilmiştir Haceri esved'in tam karşısında Zemzem kuyusunun bulunduğu bina vardır Kabe'nin cevresindeki tavaf yeri mermer doşelidir

Kanuni Sultan Suleyman tarafından tavanı onarılan Kabe, beşinci onarımını I Ahmed doneminde gormuş, IV Murad doneminde cıkan sel baskını sonucunda uc cephesi yıkılmış ve yine aynı padişah tarafından onarılmıştır

SULTANAHMED CAMİİ
İstanbul'da bugunku Sultanahmet semtinde Sultan I Ahmed tarafından yaptırılan cami; medrese, darulkurra, sıbyan mektebi, turbe, arasta, dukkanlar, hamam, daruşşifa, imaret ve uc sebilden oluşmaktadır 16091620 yılları arasında Mimar Sedefkar Mehmed Ağa tarafından yapılmıştır

Duvarlarla cevrili bir dış avlunun icinde yer alan cami, her ikiside kareye yakın planlı bir ibadet mekanı ile bir şadırvan avlusundan oluşur İbadet mekanını orten yirmiki metre capındaki ortak kubbe dort yandan yarım kubblerle cevrilmiş, boş kalan dort koşeye de birer kucuk kubbe getirilerek tam bir merkezi plan şeması oluşturulmuştur Buyuk kubbeyi tyaşıyan kemerlerin oluşturduğu daire kesitli dort filayağı dilimli yapılarak kalınlık etkisinin azaltılmasına calışılmıştır Kubbeye geciş buyuk pandantiflerle sağlanmıştır Caminin duvarları, ikinci pencere sırasına kadar mavi rengin egemen olduğu cinilerle kaplıdır Duvarların ve filayaklarının yarıdan yukarısı, kemelerin, pandantiflerin, yarım kubbelerin ve buyuk kubbenin ici gene mavi ağırlıklı kalem işleri ile bezenmiştir Bu yuzden cami, ozellikle Avrupalılar arasında Mavi Camii olarak bilinir

Dort yanı revaklı şadırvan avlusunun dış avluya bakan iki yan duvarıyla, caminin iki katlı revaklarla zenginleştirilmiş yan duvarlarının ustunde, zemin hizasında abdest muslukları sıralanmıştır İkisi ic avlunun dış koşelerinde, dordu de cami kutlesinin koşelerinde yer alan minarelerin ilk ikisi ikişer oburleri ucer şerefelidir

Dış avluda, caminin guneydoğu koşesinde yer alan ve bir rampa ile cıkılan Hunkar Kasrı bu uygulamanın ilk orneğidir burası bugun Halı Muzesi olarak kullanılmaktadır Caminin bodrumunda da Kilim ve Duz Yaygılar Muzesi acılmıştır

Sultan I Ahmed ile oğullarının ve annesinin turbesi burada bulunmaktadır


EYUP SULTAN CAMİİ


Eyup Sultan Camii, İstanbul'da Halic'in kuzey ucunda Eyup semtinde bulunmaktadır İslamiyet'i ilk kabul edenlerden ve Arapların İstanbul'u kuşatması sırasında şehit olan Hz Eyyubu ElEnsari'nin gomulduğu yerdedir Fatih Sultan Mehmed'in emri ile buraya bir turbe, yanına da bir cami yapıldı 1458 yılında yapılan ilk cami yıkılmış, bugunku caminin ilk orneği olan yapı Sultan Ucuncu Selim zamanında 17981800 yıllarında Uzun Huseyin Efendi tarafından yaptırılmıştı Cami son defa Sultan İkinci Mahmud zamanında tamir ettirildi 1822 yılında deniz tarafına rastlayan minareye yıldırım duşunce, minarelerin ust şerefelerine kadar olan kısmı yeniden yaptırıldı Cami, planı bakımından sekiz payeli camiler grubuna girer

Eyup Sultan Camii'nin cevre duvarı icinde yer alan HzEyyubu El Ensari'ye ait turbe 1458 yılında yaptırıldı Sultan Birinci Ahmed ve Sultan İkinci Mahmud donemlerinde tamir goren turbe 16yy'dan itibaren cinilerle suslendi Turbedeki gumuş şebeke ve şamdanlar son devirlere ait olmakla beraber sandukanın ayak ucundaki kuyunun kabrin keşfi sırasında bulunan pınar olduğu ileri surulur Eyup Sultan Turbesi yuz yıllar boyu İslam aleminin ziyaret yeri olmuştur

AHIRKAPI DENİZ FENERİ

1755 yılında III Osman tarafından yaptırılmıştır İstanbul Boğazı'nın Marmara'ya bakan kısmının batı kıyısındadır Beyaz kule şeklinde olan fener İstanbul'u ceviren surların burclarından birisinin uzerine oturtulmuştur Denizden yuksekliği 40 metredir Her 6 saniyede bir yanıp sonerek gece karanlığında denizcilerin yon bulmalarına ve gemilerin karaya oturmamalarına yardımcı olur Bu fener onemli bir deniz kazasından sonra yaptırılmıştır Bu deniz kazası 1755 yılında Mısır'a gitmekte olan Hacı Kaptan emrindeki bir kalyon fırtınaya tutularak gece vakti Kumkapı' da karaya oturur Olayı oğrenen Padişah III Osman ve Sadrazam Sait Paşa derhal Kumkapı' ya giderek kalyon ve denizcilerin kurtarılmasında hazır bulunur Kurtarılan gemicilerden birisi padişaha şoyle der:

Eğer burada ve surlar uzerinde bir fener yapılırsa, uzağa gidip gelen gemiler ışığı gorunce yollarını bulurlar

Bunun uzerine III Osman bir fener yapılmasını emreder ve Kaptanı Derya Suleyman Paşa da Ahırkapı Feneri'ni yaptırır

ANADOLU HİSARI

1391 yılında Yıldırım Bayezid tarafından İstanbul Boğazı'nın en dar yerinde yaptırılmış surlardır İstanbul Boğazı'nı ele gecirmek ve Rumeli yakınlarında yapılabilecek bir savaşta orduyu karşı kıyıya guvenli bir şekilde gecirmek icin yapılmıştır

Dış taraftaki kale, sur durumundadır Doğubatı capı 65 m, kuzeyguney capı 80 m olup, surların kalınlığı 25 m arasındadır

Surların uzerinde mangallar vardır Hisarı korumak icin surun uzerine silindir şeklinde uc kule yapılmıştır

Alıntdır
 
Üst Alt