bilgiliadam
Yeni Üye
Turk denizciliğinin başlangıcı, Turk denizciliği ne zamanbaşladı, Turk denizciliğinin gelişimi
TURK DENİZCİLİĞİMİZİN GELİŞİMİ
Turk denizciliğimiz ve gemilerimizin gecmişi ile savaş denizciliğimizin gecmişi ortaktır Hem savaş bahriyesinin hem de ticari bahriyenin gemileri aynı tezgahta (Tersanei Amirede) yapılmaya başlanmış olmakla beraber, kısa sure sonra iki gemi grubunun birbirinden ayrılması gerektiğinin farkına varıldı Ardından da ticari gemicilik (denizcilik demek gerekiyor ancak gercek anlamıyla denizcilik serbest girişimciliği goremiyoruz) sureci başladı Ancak bu surec hicbir zaman Batı'daki gelişmiş denizci ulusların duzeyine ulaşamadığı gibi, planlandığı hız ve sistematik icinde de yurutulemedi
Denizciler ile tuccarlar arasında belirli anlaşmazlıkların bulunmasına karşılık, Avrupa'daki yoneticiler devletlerinin gelişimi, zenginliği, bağımsızlığı ve savunması acısından denizin onemini kavramışlardı Avrupa'nın kurulmasında ve ardından Avrupa kimliğinin oluşmasında bu olgu onem taşımıştır Bu olgu İtalyan kentlerine bakıldığında kolayca doğrulanır; ne Venedik ne Cenova ve hatta ne de Floransa denizden destek almadan o ustun konuma ulaşabilirdi İber yarımadası ceşitli durumlar sergiler: Katalonya ve Valencia Krallığı denizsiz duşunulemezdi; Kastilya, Cantabria kıyılarındaki etkinlikle ayakta kalabilirdi ama uc yanını cevreleyen Katolik krallıkların cağını beklemek zorunda kalırdı Akdeniz, Endulus ve BaskPortekiz her şeyini denize borcluydu ama ancak 1385'te Aljubarrota'da sona eren ve Kastilya zincirlerinden kurtulmasını sağlayan savaşın ardından bunun ayrımına vardı Aynı şey denizlerdeki kaderi ancak Yuz Yıl Savaşı'nın sonunda anakaradan suruldukten sonra ortaya cıkan İngiltere icin de soylenebilir ama İngiltere daha catışmalar sırasında adalı konumunun getirdiklerini hissetmişti ve gelecekteki tum tarihi bu cercevede belirlenecekti Aynı zamanda Fransa da savunmasının ve ticari cıkarlarının gerektirdiklerinin ayrımına varmış ve daha 13 yuzyılda Philippe August yonetiminde buna yonelik bir dizi adım atmıştı; 14 yuzyılda V Charles ve 16 yuzyılda XII Louis'den IIHenry'e kadar olan tum kralların yonetimi altında bu girişimleri surdurecekti Boylece 16 yuzyıla değin Avrupa krallıkları zamanla ama ayrı ayrı denizlerdeki cıkarlarının ayrımına vardılarBu ayrımın adı da ekonomik cıkardı
Denizcilik yalnızca bir askeri donanma gucu olarak değil, bilim, endustri ve ticaret olarak da denizcilik sektorunun gelişmesi demektir Denizcilik gucu ticari ve savaş bahriyesinin birlikte hareket etmesini ifade eder Osmanlı deniz gucu 15 ve 16 yuzyıllarda Akdeniz'in stratejisini belirleyen en buyuk guctu Doğu Akdeniz ticaret yolu tamamen Osmanlı denetimi altındaydı
İnsanlık tarihi yerinde saymayıp keşif ve icatlar ardı ardına patlayınca bunlara ayak uyduramayan Osmanlı'nın 17 yuzyılda icine duştuğu duraklamadan1 denizcilik kurumları da payına duşeni almıştır Ozellikle Avrupalıların yeni bir hamle yaparak, kalyon olarak adlandırılan yuksek guverteli gemileri savaş ve ticaret gemisi olarak kullanmaya başlamaları, Osmanlılar'ın okyanuslara acılmadıkları icin buna cok gec gecişleri, Osmanlı denizciliğini 17 yuzyılda once bir duraksatacaktır Bu durum, 1682 yılında kalyonların Osmanlı harp filosunda ana unsur gemi olmalarına dek surecektir
Buna bakarak Osmanlı'da ticari bahriye olmadığı hukmu verilmemelidir Ticareti Bahriye de 16 yuzyılda limanlar arası taşımacılığı ve ticareti denemiştir 17 yuzyılda da yine ozel kişilerin sahip oldukları gemiler bizim sularımızda, bizim kara topraklarımızda ticaret işine girmişlerdir Hatta devlet bunlara bir olanak da tanımıştır Herhangi bir deniz savaşı sırasında ticaret gemisiyle donanma hizmetine girenlere vergi muafiyeti koymuştur Bu muafiyet 18 yuzyılda anlaşılamayan bir nedenle kaldırılmıştır Bu yanlış karardan sonra deniz ticaretimizde yavaş yavaş zayıflama başlar
Bu durum III Selim zamanında dikkate alınacak, donanmanın ıslahıyla ilgili cıkarılan nizamname ve kanunnameler, bunyevi ticaret gemisi tabir olunan devlet ticaret gemilerinin kurulmasına kadar gidecektir İlk olarak devlet ticaret gemisi kurulması duşuncesi III Selim doneminde ele alınmış ve bunun icin devrin zenginlerine birer gemi almaları ve bunyevi ticaret gemilerinin coğaltılması hususuna gidilmesi emredilmiştir Ve bunun yanında devlet de hem zenginlere2 gemi aldıracak hem de kendi tersanelerinden devlet ticaret gemilerini coğaltmak icin gemiler inşa edecekti
Ancak bu tasarı hem ulkenin icinde bulunduğu koşullar ve hem de Batı'daki devletlerin engelleyici siyasetleri nedeniyle gercekleştirilememiştir Yine de sivil deniz ticaret filosu kurulması ve deniz taşımacılığı oneminin anlaşılması bakımından temel oluşturmuştur denebilir
Osmanlılar 18 yuzyılın mevcut koşulları altında tersaneyi ve ;bu arada gemiciliği geliştirmek icin yeni bazı atılımların yapılması gerektiğini de gormuştu Bu inancın, bu değişimin ozellikle 1770'lerden sonra kuvvet kazandığını soylemek mumkundur 1770'lere kadar Osmanlı denizciliğinin onemli bir faaliyeti gorulmemektedir 1770 yılındaki Ceşme yangını tum yoneticileri denizden gelecek tehlikeye karşı uyarmıştır Denizden gelecek tehlike buyuk bir korku halinde o tarihlerde herkeste egemendi Osmanlı denizciliğinin bu tarihten itibaren vizyon kazandığını ve bazı adımlar atma cabası gosterdiğiniz saptamaktayız Denizciliğin onem kazanması III Selim doneminde Duraklama donemine gore oldukca ileri duzeydedir
III Selim ile başlayan değişim ve yeniliklerde, ekonomik politika bağlamında denizcilik onemli bir yer kazanmaya başladı, Fakat boyle olmasına rağmen III Selim'in denize, denizciliğe vermiş olduğu onem nedeniyle İradı Cedid 3hazinesi denizcilikle ilgili bazı masrafları da sonunda ustlenmek zorunda kaldı Bu masraflardan en onemlisi kalyonlar nevacudu, yani kalyonlarda calışan personelin maaşlarıyla ilgili giderlerdir
Padişah III Selim denizciliğin onemini, deniz ticaretinin gerekliliğini kavrayarak İradı Cedid hazinesinden onemli bir miktarı denizcilikle ilgili konulara seferber etmiştir Bu sadece kalyonlar nevacudu adını verdiğimiz cari harcamayla ilgili gider olarak kalmamış, III Selim zamanında tersanede havuz yapılması icin de onemli meblağlar İradı Cedid hazinesinden harcanmıştır
imagesturklerdedenizciliginbaslamasivegelismesi5b06bcf478ffc
Tersanei Amire adıyla teşkilatlandırılan, Osmanlı'nın en buyuk tersanesi 11 Kasım 1455 tarihinde Kasımpaşa Camialtı Meydanı denilen yerde kuruldu Bunu İzmit, Gemlik, Sinop ve Girit tersanelerinin kuruluşu izledi
III Selim'e gelinceye kadar, yani 16 yuzyılda Turk tersaneleri yalnız Donanmayı Humayun icin gemi yapmıyor, oteki ulkelerin ticaret gemilerinin yapım siparişlerini de kabul ediyordu Ozellikle donemin buyuk denizci milleti olan Venediklilerin 15901616 yıllarında Turk tersanelerine gemi sipariş etmiş olmaları Turk gemi yapımcılığının Batı'nın gemi yapımcılığından ileri olduğu kabul edilmekteydi Bu tercih durumu 1876 yılına kadar devam etti
17 yuzyılın ortalarında Marmara ve Ege denizi adalarındaki Rum asıllı Osmanlı uyruklu gemi sahiplerine karşı, merkezleri İstanbul Yağ Kapanı'nda olan ve Hayriye tuccarları adıyla anılan, buyuk yelken gemisi sahipleri vardı Bunların elinde İstanbul limanına bağlı olarak 2600 adet buyuklu kucuklu yelkenli ticaret gemisi vardı Bu gemilerden 600 tanesi buyuk yelken gemisi idi Bu denizcilik piyasasında 27000 kadar kaptan ve gemi tayfası calışmaktaydı
TURK DENİZCİLİĞİMİZİN GELİŞİMİ
Turk denizciliğimiz ve gemilerimizin gecmişi ile savaş denizciliğimizin gecmişi ortaktır Hem savaş bahriyesinin hem de ticari bahriyenin gemileri aynı tezgahta (Tersanei Amirede) yapılmaya başlanmış olmakla beraber, kısa sure sonra iki gemi grubunun birbirinden ayrılması gerektiğinin farkına varıldı Ardından da ticari gemicilik (denizcilik demek gerekiyor ancak gercek anlamıyla denizcilik serbest girişimciliği goremiyoruz) sureci başladı Ancak bu surec hicbir zaman Batı'daki gelişmiş denizci ulusların duzeyine ulaşamadığı gibi, planlandığı hız ve sistematik icinde de yurutulemedi
Denizciler ile tuccarlar arasında belirli anlaşmazlıkların bulunmasına karşılık, Avrupa'daki yoneticiler devletlerinin gelişimi, zenginliği, bağımsızlığı ve savunması acısından denizin onemini kavramışlardı Avrupa'nın kurulmasında ve ardından Avrupa kimliğinin oluşmasında bu olgu onem taşımıştır Bu olgu İtalyan kentlerine bakıldığında kolayca doğrulanır; ne Venedik ne Cenova ve hatta ne de Floransa denizden destek almadan o ustun konuma ulaşabilirdi İber yarımadası ceşitli durumlar sergiler: Katalonya ve Valencia Krallığı denizsiz duşunulemezdi; Kastilya, Cantabria kıyılarındaki etkinlikle ayakta kalabilirdi ama uc yanını cevreleyen Katolik krallıkların cağını beklemek zorunda kalırdı Akdeniz, Endulus ve BaskPortekiz her şeyini denize borcluydu ama ancak 1385'te Aljubarrota'da sona eren ve Kastilya zincirlerinden kurtulmasını sağlayan savaşın ardından bunun ayrımına vardı Aynı şey denizlerdeki kaderi ancak Yuz Yıl Savaşı'nın sonunda anakaradan suruldukten sonra ortaya cıkan İngiltere icin de soylenebilir ama İngiltere daha catışmalar sırasında adalı konumunun getirdiklerini hissetmişti ve gelecekteki tum tarihi bu cercevede belirlenecekti Aynı zamanda Fransa da savunmasının ve ticari cıkarlarının gerektirdiklerinin ayrımına varmış ve daha 13 yuzyılda Philippe August yonetiminde buna yonelik bir dizi adım atmıştı; 14 yuzyılda V Charles ve 16 yuzyılda XII Louis'den IIHenry'e kadar olan tum kralların yonetimi altında bu girişimleri surdurecekti Boylece 16 yuzyıla değin Avrupa krallıkları zamanla ama ayrı ayrı denizlerdeki cıkarlarının ayrımına vardılarBu ayrımın adı da ekonomik cıkardı
Denizcilik yalnızca bir askeri donanma gucu olarak değil, bilim, endustri ve ticaret olarak da denizcilik sektorunun gelişmesi demektir Denizcilik gucu ticari ve savaş bahriyesinin birlikte hareket etmesini ifade eder Osmanlı deniz gucu 15 ve 16 yuzyıllarda Akdeniz'in stratejisini belirleyen en buyuk guctu Doğu Akdeniz ticaret yolu tamamen Osmanlı denetimi altındaydı
İnsanlık tarihi yerinde saymayıp keşif ve icatlar ardı ardına patlayınca bunlara ayak uyduramayan Osmanlı'nın 17 yuzyılda icine duştuğu duraklamadan1 denizcilik kurumları da payına duşeni almıştır Ozellikle Avrupalıların yeni bir hamle yaparak, kalyon olarak adlandırılan yuksek guverteli gemileri savaş ve ticaret gemisi olarak kullanmaya başlamaları, Osmanlılar'ın okyanuslara acılmadıkları icin buna cok gec gecişleri, Osmanlı denizciliğini 17 yuzyılda once bir duraksatacaktır Bu durum, 1682 yılında kalyonların Osmanlı harp filosunda ana unsur gemi olmalarına dek surecektir
Buna bakarak Osmanlı'da ticari bahriye olmadığı hukmu verilmemelidir Ticareti Bahriye de 16 yuzyılda limanlar arası taşımacılığı ve ticareti denemiştir 17 yuzyılda da yine ozel kişilerin sahip oldukları gemiler bizim sularımızda, bizim kara topraklarımızda ticaret işine girmişlerdir Hatta devlet bunlara bir olanak da tanımıştır Herhangi bir deniz savaşı sırasında ticaret gemisiyle donanma hizmetine girenlere vergi muafiyeti koymuştur Bu muafiyet 18 yuzyılda anlaşılamayan bir nedenle kaldırılmıştır Bu yanlış karardan sonra deniz ticaretimizde yavaş yavaş zayıflama başlar
Bu durum III Selim zamanında dikkate alınacak, donanmanın ıslahıyla ilgili cıkarılan nizamname ve kanunnameler, bunyevi ticaret gemisi tabir olunan devlet ticaret gemilerinin kurulmasına kadar gidecektir İlk olarak devlet ticaret gemisi kurulması duşuncesi III Selim doneminde ele alınmış ve bunun icin devrin zenginlerine birer gemi almaları ve bunyevi ticaret gemilerinin coğaltılması hususuna gidilmesi emredilmiştir Ve bunun yanında devlet de hem zenginlere2 gemi aldıracak hem de kendi tersanelerinden devlet ticaret gemilerini coğaltmak icin gemiler inşa edecekti
Ancak bu tasarı hem ulkenin icinde bulunduğu koşullar ve hem de Batı'daki devletlerin engelleyici siyasetleri nedeniyle gercekleştirilememiştir Yine de sivil deniz ticaret filosu kurulması ve deniz taşımacılığı oneminin anlaşılması bakımından temel oluşturmuştur denebilir
Osmanlılar 18 yuzyılın mevcut koşulları altında tersaneyi ve ;bu arada gemiciliği geliştirmek icin yeni bazı atılımların yapılması gerektiğini de gormuştu Bu inancın, bu değişimin ozellikle 1770'lerden sonra kuvvet kazandığını soylemek mumkundur 1770'lere kadar Osmanlı denizciliğinin onemli bir faaliyeti gorulmemektedir 1770 yılındaki Ceşme yangını tum yoneticileri denizden gelecek tehlikeye karşı uyarmıştır Denizden gelecek tehlike buyuk bir korku halinde o tarihlerde herkeste egemendi Osmanlı denizciliğinin bu tarihten itibaren vizyon kazandığını ve bazı adımlar atma cabası gosterdiğiniz saptamaktayız Denizciliğin onem kazanması III Selim doneminde Duraklama donemine gore oldukca ileri duzeydedir
III Selim ile başlayan değişim ve yeniliklerde, ekonomik politika bağlamında denizcilik onemli bir yer kazanmaya başladı, Fakat boyle olmasına rağmen III Selim'in denize, denizciliğe vermiş olduğu onem nedeniyle İradı Cedid 3hazinesi denizcilikle ilgili bazı masrafları da sonunda ustlenmek zorunda kaldı Bu masraflardan en onemlisi kalyonlar nevacudu, yani kalyonlarda calışan personelin maaşlarıyla ilgili giderlerdir
Padişah III Selim denizciliğin onemini, deniz ticaretinin gerekliliğini kavrayarak İradı Cedid hazinesinden onemli bir miktarı denizcilikle ilgili konulara seferber etmiştir Bu sadece kalyonlar nevacudu adını verdiğimiz cari harcamayla ilgili gider olarak kalmamış, III Selim zamanında tersanede havuz yapılması icin de onemli meblağlar İradı Cedid hazinesinden harcanmıştır
imagesturklerdedenizciliginbaslamasivegelismesi5b06bcf478ffc
Tersanei Amire adıyla teşkilatlandırılan, Osmanlı'nın en buyuk tersanesi 11 Kasım 1455 tarihinde Kasımpaşa Camialtı Meydanı denilen yerde kuruldu Bunu İzmit, Gemlik, Sinop ve Girit tersanelerinin kuruluşu izledi
III Selim'e gelinceye kadar, yani 16 yuzyılda Turk tersaneleri yalnız Donanmayı Humayun icin gemi yapmıyor, oteki ulkelerin ticaret gemilerinin yapım siparişlerini de kabul ediyordu Ozellikle donemin buyuk denizci milleti olan Venediklilerin 15901616 yıllarında Turk tersanelerine gemi sipariş etmiş olmaları Turk gemi yapımcılığının Batı'nın gemi yapımcılığından ileri olduğu kabul edilmekteydi Bu tercih durumu 1876 yılına kadar devam etti
17 yuzyılın ortalarında Marmara ve Ege denizi adalarındaki Rum asıllı Osmanlı uyruklu gemi sahiplerine karşı, merkezleri İstanbul Yağ Kapanı'nda olan ve Hayriye tuccarları adıyla anılan, buyuk yelken gemisi sahipleri vardı Bunların elinde İstanbul limanına bağlı olarak 2600 adet buyuklu kucuklu yelkenli ticaret gemisi vardı Bu gemilerden 600 tanesi buyuk yelken gemisi idi Bu denizcilik piyasasında 27000 kadar kaptan ve gemi tayfası calışmaktaydı