bilgiliadam
Yeni Üye
Turklerin Orta Asyadan Cıkıp Anadoluyu Yurt Edinmek İstemelerinin Sebebleri
Turkler anavatanları olan Orta Asyada buyuk devletler kurmuşlar, kulturel, sosyal ve siyasal bazı sonuclara ulaşmışlardır Ozellikle siyasal yapılanma bakımından dunyanın en buyuk devletlerini, imparatorluklarını (Buyuk Hun İmparatorluğu ve Gokturk Devleti) kurduklarını biliyoruz Orta Asyanın Anayurt olarak değerlendirilmesi her ne kadar bugun bazı tarihciler tarafından benimsenmese de, genel ekseriyet bu fikri kabul eder Zaten tarihi olaylar ve gercekler de bunun doğru olduğunu teyid eder Cunku bugun anadoluda yaşayan boy ve oymakların, aşiret ve grupların tarihsel izlerini aradıklarında karşılarına cıkacak yer ortaasyadır
Orta Asyada Turklerin yaşadıkları bolge Altay dağlarından Cin seddine; Baykal golunun kuzeyinden Tibet yaylasına kadar olan yerlerdir Turkler yuzyıllarca burada yaşamışlar, burada ceşitli devletler ve imparatorluklar kurmuşlar, kulturel calışmalar yapmışlardır Bir bakıma Turklerin dunyayı ve evreni ilk yorumlamaya calıştıkları ve dunyaya ilk baktıkları yerdir Orta Asya
Orta Asyada boylesine devletler ve imparatorluklar kurarak başarılar elde etmiş olan Turkler, daha sonra ceşitli siyasi, iktisadi, sosyal ve kulturel sebeplerden dolayı zayıflamışlar, duşmanlarına ve dış guclere karşı olan ustunluklerini yitirmeye başlamışlardır Devlet icinde kardeş kavgaları başlamış, ic bunalımlar gun gectikce artmaya yuz tutmuştur Butun bunların tabii neticesi olarak da Turkler yekpare yaşama bicimini yavaş yavaş kaybetmeye başlamışlardır Zaten tarih boyunca ortada bir gercektir ki, Turkler ne zaman kendi ic kavgalarına başlamışlar işte o zaman bozulmaya, dağılmaya, zayıflamaya yuz tutmuşlardır Ki bize gore bu alışkanlık hala da devam etmektedir Ne zaman ki inandıkları değerlere karşı olan mesuliyetleri ve samimiyetleri ikinci planda kalmıştır, işte o zaman ferdi ve nefsi gaye ve değerler on plana cıkmış ve topluluk olarak gerilemeye, başkalarının egemenliğine girmeye başlamışlardır
Orta Asyada birlik ve beraberliklerini yitiren Turkler, iktisadi yonden de pek iyi değillerdi Orta Asyanın Bozkır iklimi, coğrafi durumun musait olmaması, iklimin sıcak ve kurak olması da Turkleri rahatsız eden, onları yeni arayışlara ve hal careleri bulmaya sevkeden amiller olarak zikredilmektedir
Nitekim Kafesoğlunun da belirttiği gibi tarihi kayıtlarda Turk goclerinin de iktisadi sıkıntı, yani Turk anayurt topraklarının gecim bakımından yetersiz kalması dolayısıyla olduğu bir gercektir Buyuk olcude kuraklık, nufus kalabalıklığı ve otlak darlığı Turkleri goce mecbur etmiştir
İcinde bulundukları siyasi ve iktisadi durumun bu zorluklarını gozonunde bulunduran Turkler, kendilerine daha iyi ve daha uygun yerler aramak gayesiyle anavatanlarından bir bir ayrılmaya başladılar Turklerin bır kısmı Hazar denizinin kuzeyinden Avrupaya doğru, diğer bir kısmı da Hazar denizinin guneyinden İran ve İran uzerinden de Anadoluya doğru goc ettiler
Oğuz gocleri, hem uzun mesafeler katetmek suretiyle yapılmış hem de cok onemli tarihi sonuclar vermiştir Bu gocleri, vatan kurma maksadını guden futuhat karakterize eder Turk goclerini belirli gayelerden yoksun ve sonu birer mechul birer macera hareketi olmaktan kurtarıp başarılı şekilde hedefine ulaştıran başlıca sebep de hemen butun goclerin Turk hukumdar ailesi mensupları tarafından buyuk bir disiplin icinde sevk ve idare edilmesidir Eski Turk hukumranlık anlayışına gore kutsal sayılan hanedan uyelerinin başta bulunması, onlara karşı duyulan saygı ve bağlılık dolayısıyla Turk kutlelerinin umumiyetle birliklerini muhafaza ederek ceşitli iklimlerde tarihi misyonlarını gerckleştirmelerini mumkun kılmıştır Ancak yine de bu Turklerin cok uzun surec bir gocebelik hayat yaşadığı gerceğini ve modern donemlere kadar bu ozelliğini pek yitirmediğini de gostermektedir
Nitekim bugun modernleştiği ve batılılaştığı soylenen Turkiye toplumunun bile gocebelik ve şehirlilik hususunda nereye konulacağı pek cok bilim adamı ve sosyal bilimci tarafından tartışılmaktadır Tabir yerindeyse hala modernliğin en onemli sembollerinden biri olan otomobile bile ata biner gibi binen ve onu adeta şahlandıran insanların bilincaltındaki gocebelik ruhunun devam ettiği tezi hicte yabana atılır bir tez değildir Diğer deyimle İstanbul ve benzeri şehirler hala Turkiyenin en fazla goc alan kesimleri ise ve bu gocler cok hızlı bir şekilde devam ediyorsa, buyuk kentlerimizin onemli bir bolumu varoşlardan oluşuyorsa gocebelikmodernlik hususu dikkatli değerlendirilmelidir
Anadoluya doğru olan bu goclerin, Anadolu iclerine ilk olarak ne zaman başladığı hususunda değişik goruşler mevcuttur Ama genel olarak X yuzyılın ilk yarısı olarak kabul edilir
Kafesoğluna gore, Oğuz ve Turkmen boylarının onemli bir kısmı Selcuklular zamanında Anadoluya yerleşmeye başlamışlardır Ona gore X yuzyılın birinci yarısında Oğuzlar Hazar denizinden Sir (seyhun İnci) ırmağının orta yatağındaki Farab (XI yuzyıldaki Turkce adıyla Karacuk) ve İsficab yorelerine kadar olan yer ile bu ırmağın kuzeyindeki bozkırlarda yaşıyorlardı
Faruk Sumer de Kafesoğlunu teyit etmektedir Yine Turklerin Anadoluya girişlerinin az ve seyrek de olsa X yuzyılda olduğunu belirtmektedir Zaten Turklere Anadolunun kapıları 1071 Malazgirt Zaferi ile acılmıştır denilmesi de bunu teyid eder mahiyettedir Malazgirt Zaferi Turklerin Anadoluya girmelerinin bir bakıma resmi başlangıcıdır
Fakat bu savaştan once Anadoluya Turk akınlarının surekli şekilde yapıldığını, Tekke ve Tasavvuf şeyhlerinin fetihten once bu yorelere kadar gelip yerleştiklerini biliyoruz Bu olaylar fetihten once olduğuna gore Anadoluda Malazgirt zaferinden once yaşayan cok sayıda Turk vardı diyebiliriz Hatta coğu tarihciye gore bunlar bir bakıma Malazgirt zaferinin ve anadolunun fethinin hazırlayıcıları olmuştur
Osman Turana gore ise, fetihten once Anadoluya cok sayıda Turk gelmiş, kimisi icerilere kadar girmiş, kimisi ise karıncalar gibi sınır boyunca yığılmıştı Nitekim ona gore, Buyuk Selcuklular icin Anadolu, gocebe Turk kitlelerinin iskanına yarayan ve Bizans imparatorluğuna karşı İslam hudutlarını koruyan bir uc beyliği mevkiinde idi Hatta bu ulke bazan asi şehzade, boy ve boyların da bir surgun yurdu sayılıyordu Fakat Anadoluda teşekkul eden bu uc beyliği Turk milletinin mustakbel tarihini yapmış; Turk cihan hakimiyetinin doğuşunu ve en yuksek dereceye erişen Osmanlı dunya nizamını yaratan maddi manevi kuvvetlerin de kaynağı olmuştur
Buyuk selcuklular yıkıldıktan ve muthiş bir kasırga ile başlayan Moğol cihan hakimiyeti bir asır surdukten sonra Turkler sozunu artık Orta Asyada değil, kucuk Asyada soylemeye başlamıştır Turkler Malazgirt Zaferine kadar, yarım asır zarfında, Anadolu hudutlarına karıncalargibi yığılıyor, Bizans topraklarına girerek kendilerine yurt arıyorlardı Onlar Abbasiler zamanında bu devletin askerleri ve Turkistandan gelip din uğrunda savaşan gaziler olarak bu ulkeyi daha eski devirlerde de tanımaya başlamışlardı
İslam bizans hudut teşkilatında gaza yapan bir kısım Turkler de buralarda yerleşmişti Bizanslılar da Balkanlardan getirdikleri gayri muslim turkleri, aynı askeri maksatla, islamlara karşı kendi hudutlarında tutuyorlardı Bizanslıların islam dunyasına taarruza gectiği ve şarkta hudutlarını genişlettiği sıralarda, yani XI asrın birinci yarılarındadır ki Oğuzlar da Anadolu hudutlarına dayanmış ve akınlara başlamışlardı Turklerin gonullu gazilerinin verdiği bilgilere dayanan Cağrı Bey 1018 yılında, Karahanlı ve Gaznelilerin baskıları karşısında şarki Anadolu iclerine kadar gelip tekrar Turkistana donmuş, kendileri icin zaruret halinde bu uzak diyarda bir yurt aramış ve dolayısıyla mustakbel Turk vatanının keşfetmiştir Cağrı bey 3000 suvarisi ile Horasana donunce kardeşi Tuğrul beye Buralarda bize karşı koyacak bir kimseye rastlamadımderken hem Bizanslılara karşı ustunluk duygularını belirtiyor ve hem de istikbal icin umidli olduğunu ifade ediyordu Bundan sonra yurt arayan Turkmenler gittikce coğalan kabileler halinde Anadolu hudutlarına yığılmış ve sık sık gazalara girişmişlerdi
Fakat yine de Turklerin Anadoluya girmeleri pek kolay olmuyordu Ceşitli zorluklarla karşılaşacakları muhakkaktı Yine Osman Turanın belirttiğine gore, Turk akınları yarım asır surduğu halde Bizansın devamlı mukabeleleri ve gocebeler icin zaptı guc olan kalelerin cokluğu dolayısıyla boy beyleri idaresinde bulunan Turkmenler Anadoluda emniyet bulamamış ve yerleşememiştir; tehlike zamanlarında ya Azarbeycana donmuşler veya Anadoluda sığınak bulmak umidi ile dolaşmış ve Bizans ordularından kacmışlardı
Bu zorluklar ve zor şartlar altındaki mucadeleler Malazgirt zaferine kadar devam etti Fatihten sonra Anadolunun buyuk ve onemli bir kısmı Oğuzlarla ve diğer gocebe Turklerle dolmaya başladı Nitekim Faruk Sumerin belirttiği gibi, fethi muteakip ulkenin her tarafı Oğuz kumeleri ile doldu Bunlar Turkistan ve İranda yaşayan eldaşları tarafından daima besleniyor ve yeni gelenler ile sayıları da bir goc kanalı meydana gelmişti Fetihten sonra Anadolu ile Turkistan arasında bir goc kanalı meydana gelmişti XIII yuzyılın birinci yarısının ortalarına doğru Turkistan, Horasan ve Azerbaycandan Anadoluya birbiri arkasından kalabalık Turkmen kumeleri gelmeye başladı
Anadoluya gelen bu Turk boylarının tamamı Oğuzlara ait değildi Elbette coğunluğu Oğuzlardı ama yine de Oğuzların dışında cok sayıda Turk soy ve oymakları da vardı Ahmet Uğurun belirttiğine gore, Anadoluya hemen hemen butun Oğuz boyları ve Turk oymaklarından insanlar gelmiştir Fakat nufus yonunden cok olan boy Selcukluların bağlı olduğu Kınık boyu idi Bayındır, Afşar, Kayı, Cepni, Salur, Bayat, Yıva bunlar da sırasıyla gelirler Oğuz boyları dışında Anadoluya goc eden Turk grupları da şunlardır: Karluk, Kalac, Cığıl, Kanglı, Uygur, Kıpcak Bunların lehceleri Oğuz lehcelerinden ayrı ise de Oğuzlar arasında eriyip gitmişlerdir Yani Anadoluya hemen hemen butun Oğuz boyları ve Turk oymaklarından insanla gelmiştir
Anadoluya Selcuklular samanında gelen Turklerin sayısında da ceşitli goruş ayrılıkları vardır Bunun yuz bin, ikiyuz bin, ucyuz bin olduğunu soyleyenler vardır Selcuklunun dortyuzbin kayıtlı askeri vardır Gaza ulkesi olan Anadoluya en az yuzelli bini gonderilmiştir Bu askerlerin boy ve birlikleri, hayvanları, aile ve cocukları, ordunun arkasından gelmekteydi Aşağı yukarı altıyuzbine yakın nufus eder Bunların dışında yaylak, kışlak kurmak, cobanlık, ciftcilik ve ticaret icin gelenlerle bu nufus bir milyonu aşar
Gocebe Turklerin Anadoludaki yayılış tarzları da dikkat cekicidir Anadoluya gelen Turkmenler, geliş kaynağı olarak Bozkır halkıdırlar Onların hayvanlarının otlağı AsyaStep bozkırıdır İşte gelenler de daha cok bu gibi yerleri tercih ettiklerinden, bunlar Kızılırmak havzasına, Doğu dan Kutahyaya kadar yerleşmişlerdir
Yine Faruk Sumerin bildirdiğine gore, fetihler ve ondan sonra gelen Oğuz kumeleri umumiyetle Sivas bolgesinden batıdaki Selcuklu ucuna kadar olan geniş bolgede yerleşmişlerdi
Anadoluya yavaş yavaş yerleşen Turkler, boş durmamışlar, yeni yerleşim merkezleri oluşturmaya calışmışlar, eski mesleklerinin yanı sıra burada da gecimlerini sağlamak icin yeni meslekler ve iş alanları tespit etmişlerdir Fakat onların hicbir zaman unutmadıkları en onemli mesele Anadolunun Turkleştirilmesi meselesiydi Cunku onlar da biliyordu ki Anadolu Turkleşmediği muddetce kendileri ne rahat edebilecekler, ne de bir yurda sahip olabileceklerdi Selcuklular zamanında başlayan bu Turkleştirme ve İslamlaştırma hareketleri hemen hemen Osmanlıların zamanına kadar surmuştur Nitektim Osmanlı devletinin kuruluşu sırasında dikkati ceken en onemli vakalardan birini Cengiz Orhonlu, yollar boyunca tekke ve zaviyelerin cokluğu olarak tespit eder
Tekkeler ve zaviyeler, dervişler ve onların talebeleri bu yerlerde insan sevgisini esas alarak, yabancıların kalbini islama, doğruluğa ve hakka ısındırmak şartıyla faaliyet gosteriyorlar ve bunda da oldukca başarılı oluyorlardı
Osmanlı Devletinin kuruluş devrinde de Turkleştirme ve İslamlaştırma faaliyetlerinin hızla devam ettiğini biliyoruz Cengiz Orhonlunun da belirttiğine gore, kuruluş devirlerinde aşiretler bir iskan unsuru olarak yeni ele gecen memleketlerin Turkleştirilmesinde kullanılmışlardır Onlar muhariplik vasıfları ve yerleşik halka nazaran bir teşkilat ve disiplin icinde kabiliyetleri bakımından Osmanlı devleti icin askeri bir kıymet de ifade etmekte idiler
Turklerin Anadoluya girmeleri ve Anadoluyu islamlaştırarak bir yurt edinmeleri icin gecen zaman zarfını X yuzyılla XIV yuzyıl arası olarak gosterebiliriz Yani Turklerin Anadoluya girip yerleşmeleri ve orasını kendilerine bir yurt ve vatan edinmeleri tam 4 asırlık bir zaman zarfında gercekleşmiştir
İşte bu dort asırlık zaman zarfğında Turk boy, kabile, aşiret ve oymakları Anadoluya akın akın gelmişler, yerleşmişler ve Anadolunun dort bir yanına dağılarak burasını kendilerine yurt ve mekan edinmişlerdir Araştırma konumuzu teşkil eden Tulekler (tolekler) de bu zaman zarfında Anadoluya gelmişler ve yerleşmişlerdir Fakat sozkonusu boy veya oymak ilk gocler esnasında mı gelmişlerdir, oğuzlarla beraber mi gelmişlerdir, yoksa Oğuzların Anadoluya yerleşmelerinden sonra mı gelmişlerdir
Burada şunu belirtmekte fayda vardır ki, Tuleklerin Anadolunun ceşitli yorelerinde gruplar ve kitleler halinde onemli olcude fazla miktarda olması; kendilerinin daha cok Orta Anadolu Turk kulturu izlerini taşıması onların Arta Asya Menşeili bir Turk boyu olduğunu ortaya koymaktadır kanaatimizce Tulekler fetihten sonra Anadoluya gelmişler ve onlar da diğer Musluman Turk boy, kabile ve aşiretleri gibi islamlaştırma ve Turkleştirme faaliyetlerine katılışlardır
Turkler anavatanları olan Orta Asyada buyuk devletler kurmuşlar, kulturel, sosyal ve siyasal bazı sonuclara ulaşmışlardır Ozellikle siyasal yapılanma bakımından dunyanın en buyuk devletlerini, imparatorluklarını (Buyuk Hun İmparatorluğu ve Gokturk Devleti) kurduklarını biliyoruz Orta Asyanın Anayurt olarak değerlendirilmesi her ne kadar bugun bazı tarihciler tarafından benimsenmese de, genel ekseriyet bu fikri kabul eder Zaten tarihi olaylar ve gercekler de bunun doğru olduğunu teyid eder Cunku bugun anadoluda yaşayan boy ve oymakların, aşiret ve grupların tarihsel izlerini aradıklarında karşılarına cıkacak yer ortaasyadır
Orta Asyada Turklerin yaşadıkları bolge Altay dağlarından Cin seddine; Baykal golunun kuzeyinden Tibet yaylasına kadar olan yerlerdir Turkler yuzyıllarca burada yaşamışlar, burada ceşitli devletler ve imparatorluklar kurmuşlar, kulturel calışmalar yapmışlardır Bir bakıma Turklerin dunyayı ve evreni ilk yorumlamaya calıştıkları ve dunyaya ilk baktıkları yerdir Orta Asya
Orta Asyada boylesine devletler ve imparatorluklar kurarak başarılar elde etmiş olan Turkler, daha sonra ceşitli siyasi, iktisadi, sosyal ve kulturel sebeplerden dolayı zayıflamışlar, duşmanlarına ve dış guclere karşı olan ustunluklerini yitirmeye başlamışlardır Devlet icinde kardeş kavgaları başlamış, ic bunalımlar gun gectikce artmaya yuz tutmuştur Butun bunların tabii neticesi olarak da Turkler yekpare yaşama bicimini yavaş yavaş kaybetmeye başlamışlardır Zaten tarih boyunca ortada bir gercektir ki, Turkler ne zaman kendi ic kavgalarına başlamışlar işte o zaman bozulmaya, dağılmaya, zayıflamaya yuz tutmuşlardır Ki bize gore bu alışkanlık hala da devam etmektedir Ne zaman ki inandıkları değerlere karşı olan mesuliyetleri ve samimiyetleri ikinci planda kalmıştır, işte o zaman ferdi ve nefsi gaye ve değerler on plana cıkmış ve topluluk olarak gerilemeye, başkalarının egemenliğine girmeye başlamışlardır
Orta Asyada birlik ve beraberliklerini yitiren Turkler, iktisadi yonden de pek iyi değillerdi Orta Asyanın Bozkır iklimi, coğrafi durumun musait olmaması, iklimin sıcak ve kurak olması da Turkleri rahatsız eden, onları yeni arayışlara ve hal careleri bulmaya sevkeden amiller olarak zikredilmektedir
Nitekim Kafesoğlunun da belirttiği gibi tarihi kayıtlarda Turk goclerinin de iktisadi sıkıntı, yani Turk anayurt topraklarının gecim bakımından yetersiz kalması dolayısıyla olduğu bir gercektir Buyuk olcude kuraklık, nufus kalabalıklığı ve otlak darlığı Turkleri goce mecbur etmiştir
İcinde bulundukları siyasi ve iktisadi durumun bu zorluklarını gozonunde bulunduran Turkler, kendilerine daha iyi ve daha uygun yerler aramak gayesiyle anavatanlarından bir bir ayrılmaya başladılar Turklerin bır kısmı Hazar denizinin kuzeyinden Avrupaya doğru, diğer bir kısmı da Hazar denizinin guneyinden İran ve İran uzerinden de Anadoluya doğru goc ettiler
Oğuz gocleri, hem uzun mesafeler katetmek suretiyle yapılmış hem de cok onemli tarihi sonuclar vermiştir Bu gocleri, vatan kurma maksadını guden futuhat karakterize eder Turk goclerini belirli gayelerden yoksun ve sonu birer mechul birer macera hareketi olmaktan kurtarıp başarılı şekilde hedefine ulaştıran başlıca sebep de hemen butun goclerin Turk hukumdar ailesi mensupları tarafından buyuk bir disiplin icinde sevk ve idare edilmesidir Eski Turk hukumranlık anlayışına gore kutsal sayılan hanedan uyelerinin başta bulunması, onlara karşı duyulan saygı ve bağlılık dolayısıyla Turk kutlelerinin umumiyetle birliklerini muhafaza ederek ceşitli iklimlerde tarihi misyonlarını gerckleştirmelerini mumkun kılmıştır Ancak yine de bu Turklerin cok uzun surec bir gocebelik hayat yaşadığı gerceğini ve modern donemlere kadar bu ozelliğini pek yitirmediğini de gostermektedir
Nitekim bugun modernleştiği ve batılılaştığı soylenen Turkiye toplumunun bile gocebelik ve şehirlilik hususunda nereye konulacağı pek cok bilim adamı ve sosyal bilimci tarafından tartışılmaktadır Tabir yerindeyse hala modernliğin en onemli sembollerinden biri olan otomobile bile ata biner gibi binen ve onu adeta şahlandıran insanların bilincaltındaki gocebelik ruhunun devam ettiği tezi hicte yabana atılır bir tez değildir Diğer deyimle İstanbul ve benzeri şehirler hala Turkiyenin en fazla goc alan kesimleri ise ve bu gocler cok hızlı bir şekilde devam ediyorsa, buyuk kentlerimizin onemli bir bolumu varoşlardan oluşuyorsa gocebelikmodernlik hususu dikkatli değerlendirilmelidir
Anadoluya doğru olan bu goclerin, Anadolu iclerine ilk olarak ne zaman başladığı hususunda değişik goruşler mevcuttur Ama genel olarak X yuzyılın ilk yarısı olarak kabul edilir
Kafesoğluna gore, Oğuz ve Turkmen boylarının onemli bir kısmı Selcuklular zamanında Anadoluya yerleşmeye başlamışlardır Ona gore X yuzyılın birinci yarısında Oğuzlar Hazar denizinden Sir (seyhun İnci) ırmağının orta yatağındaki Farab (XI yuzyıldaki Turkce adıyla Karacuk) ve İsficab yorelerine kadar olan yer ile bu ırmağın kuzeyindeki bozkırlarda yaşıyorlardı
Faruk Sumer de Kafesoğlunu teyit etmektedir Yine Turklerin Anadoluya girişlerinin az ve seyrek de olsa X yuzyılda olduğunu belirtmektedir Zaten Turklere Anadolunun kapıları 1071 Malazgirt Zaferi ile acılmıştır denilmesi de bunu teyid eder mahiyettedir Malazgirt Zaferi Turklerin Anadoluya girmelerinin bir bakıma resmi başlangıcıdır
Fakat bu savaştan once Anadoluya Turk akınlarının surekli şekilde yapıldığını, Tekke ve Tasavvuf şeyhlerinin fetihten once bu yorelere kadar gelip yerleştiklerini biliyoruz Bu olaylar fetihten once olduğuna gore Anadoluda Malazgirt zaferinden once yaşayan cok sayıda Turk vardı diyebiliriz Hatta coğu tarihciye gore bunlar bir bakıma Malazgirt zaferinin ve anadolunun fethinin hazırlayıcıları olmuştur
Osman Turana gore ise, fetihten once Anadoluya cok sayıda Turk gelmiş, kimisi icerilere kadar girmiş, kimisi ise karıncalar gibi sınır boyunca yığılmıştı Nitekim ona gore, Buyuk Selcuklular icin Anadolu, gocebe Turk kitlelerinin iskanına yarayan ve Bizans imparatorluğuna karşı İslam hudutlarını koruyan bir uc beyliği mevkiinde idi Hatta bu ulke bazan asi şehzade, boy ve boyların da bir surgun yurdu sayılıyordu Fakat Anadoluda teşekkul eden bu uc beyliği Turk milletinin mustakbel tarihini yapmış; Turk cihan hakimiyetinin doğuşunu ve en yuksek dereceye erişen Osmanlı dunya nizamını yaratan maddi manevi kuvvetlerin de kaynağı olmuştur
Buyuk selcuklular yıkıldıktan ve muthiş bir kasırga ile başlayan Moğol cihan hakimiyeti bir asır surdukten sonra Turkler sozunu artık Orta Asyada değil, kucuk Asyada soylemeye başlamıştır Turkler Malazgirt Zaferine kadar, yarım asır zarfında, Anadolu hudutlarına karıncalargibi yığılıyor, Bizans topraklarına girerek kendilerine yurt arıyorlardı Onlar Abbasiler zamanında bu devletin askerleri ve Turkistandan gelip din uğrunda savaşan gaziler olarak bu ulkeyi daha eski devirlerde de tanımaya başlamışlardı
İslam bizans hudut teşkilatında gaza yapan bir kısım Turkler de buralarda yerleşmişti Bizanslılar da Balkanlardan getirdikleri gayri muslim turkleri, aynı askeri maksatla, islamlara karşı kendi hudutlarında tutuyorlardı Bizanslıların islam dunyasına taarruza gectiği ve şarkta hudutlarını genişlettiği sıralarda, yani XI asrın birinci yarılarındadır ki Oğuzlar da Anadolu hudutlarına dayanmış ve akınlara başlamışlardı Turklerin gonullu gazilerinin verdiği bilgilere dayanan Cağrı Bey 1018 yılında, Karahanlı ve Gaznelilerin baskıları karşısında şarki Anadolu iclerine kadar gelip tekrar Turkistana donmuş, kendileri icin zaruret halinde bu uzak diyarda bir yurt aramış ve dolayısıyla mustakbel Turk vatanının keşfetmiştir Cağrı bey 3000 suvarisi ile Horasana donunce kardeşi Tuğrul beye Buralarda bize karşı koyacak bir kimseye rastlamadımderken hem Bizanslılara karşı ustunluk duygularını belirtiyor ve hem de istikbal icin umidli olduğunu ifade ediyordu Bundan sonra yurt arayan Turkmenler gittikce coğalan kabileler halinde Anadolu hudutlarına yığılmış ve sık sık gazalara girişmişlerdi
Fakat yine de Turklerin Anadoluya girmeleri pek kolay olmuyordu Ceşitli zorluklarla karşılaşacakları muhakkaktı Yine Osman Turanın belirttiğine gore, Turk akınları yarım asır surduğu halde Bizansın devamlı mukabeleleri ve gocebeler icin zaptı guc olan kalelerin cokluğu dolayısıyla boy beyleri idaresinde bulunan Turkmenler Anadoluda emniyet bulamamış ve yerleşememiştir; tehlike zamanlarında ya Azarbeycana donmuşler veya Anadoluda sığınak bulmak umidi ile dolaşmış ve Bizans ordularından kacmışlardı
Bu zorluklar ve zor şartlar altındaki mucadeleler Malazgirt zaferine kadar devam etti Fatihten sonra Anadolunun buyuk ve onemli bir kısmı Oğuzlarla ve diğer gocebe Turklerle dolmaya başladı Nitekim Faruk Sumerin belirttiği gibi, fethi muteakip ulkenin her tarafı Oğuz kumeleri ile doldu Bunlar Turkistan ve İranda yaşayan eldaşları tarafından daima besleniyor ve yeni gelenler ile sayıları da bir goc kanalı meydana gelmişti Fetihten sonra Anadolu ile Turkistan arasında bir goc kanalı meydana gelmişti XIII yuzyılın birinci yarısının ortalarına doğru Turkistan, Horasan ve Azerbaycandan Anadoluya birbiri arkasından kalabalık Turkmen kumeleri gelmeye başladı
Anadoluya gelen bu Turk boylarının tamamı Oğuzlara ait değildi Elbette coğunluğu Oğuzlardı ama yine de Oğuzların dışında cok sayıda Turk soy ve oymakları da vardı Ahmet Uğurun belirttiğine gore, Anadoluya hemen hemen butun Oğuz boyları ve Turk oymaklarından insanlar gelmiştir Fakat nufus yonunden cok olan boy Selcukluların bağlı olduğu Kınık boyu idi Bayındır, Afşar, Kayı, Cepni, Salur, Bayat, Yıva bunlar da sırasıyla gelirler Oğuz boyları dışında Anadoluya goc eden Turk grupları da şunlardır: Karluk, Kalac, Cığıl, Kanglı, Uygur, Kıpcak Bunların lehceleri Oğuz lehcelerinden ayrı ise de Oğuzlar arasında eriyip gitmişlerdir Yani Anadoluya hemen hemen butun Oğuz boyları ve Turk oymaklarından insanla gelmiştir
Anadoluya Selcuklular samanında gelen Turklerin sayısında da ceşitli goruş ayrılıkları vardır Bunun yuz bin, ikiyuz bin, ucyuz bin olduğunu soyleyenler vardır Selcuklunun dortyuzbin kayıtlı askeri vardır Gaza ulkesi olan Anadoluya en az yuzelli bini gonderilmiştir Bu askerlerin boy ve birlikleri, hayvanları, aile ve cocukları, ordunun arkasından gelmekteydi Aşağı yukarı altıyuzbine yakın nufus eder Bunların dışında yaylak, kışlak kurmak, cobanlık, ciftcilik ve ticaret icin gelenlerle bu nufus bir milyonu aşar
Gocebe Turklerin Anadoludaki yayılış tarzları da dikkat cekicidir Anadoluya gelen Turkmenler, geliş kaynağı olarak Bozkır halkıdırlar Onların hayvanlarının otlağı AsyaStep bozkırıdır İşte gelenler de daha cok bu gibi yerleri tercih ettiklerinden, bunlar Kızılırmak havzasına, Doğu dan Kutahyaya kadar yerleşmişlerdir
Yine Faruk Sumerin bildirdiğine gore, fetihler ve ondan sonra gelen Oğuz kumeleri umumiyetle Sivas bolgesinden batıdaki Selcuklu ucuna kadar olan geniş bolgede yerleşmişlerdi
Anadoluya yavaş yavaş yerleşen Turkler, boş durmamışlar, yeni yerleşim merkezleri oluşturmaya calışmışlar, eski mesleklerinin yanı sıra burada da gecimlerini sağlamak icin yeni meslekler ve iş alanları tespit etmişlerdir Fakat onların hicbir zaman unutmadıkları en onemli mesele Anadolunun Turkleştirilmesi meselesiydi Cunku onlar da biliyordu ki Anadolu Turkleşmediği muddetce kendileri ne rahat edebilecekler, ne de bir yurda sahip olabileceklerdi Selcuklular zamanında başlayan bu Turkleştirme ve İslamlaştırma hareketleri hemen hemen Osmanlıların zamanına kadar surmuştur Nitektim Osmanlı devletinin kuruluşu sırasında dikkati ceken en onemli vakalardan birini Cengiz Orhonlu, yollar boyunca tekke ve zaviyelerin cokluğu olarak tespit eder
Tekkeler ve zaviyeler, dervişler ve onların talebeleri bu yerlerde insan sevgisini esas alarak, yabancıların kalbini islama, doğruluğa ve hakka ısındırmak şartıyla faaliyet gosteriyorlar ve bunda da oldukca başarılı oluyorlardı
Osmanlı Devletinin kuruluş devrinde de Turkleştirme ve İslamlaştırma faaliyetlerinin hızla devam ettiğini biliyoruz Cengiz Orhonlunun da belirttiğine gore, kuruluş devirlerinde aşiretler bir iskan unsuru olarak yeni ele gecen memleketlerin Turkleştirilmesinde kullanılmışlardır Onlar muhariplik vasıfları ve yerleşik halka nazaran bir teşkilat ve disiplin icinde kabiliyetleri bakımından Osmanlı devleti icin askeri bir kıymet de ifade etmekte idiler
Turklerin Anadoluya girmeleri ve Anadoluyu islamlaştırarak bir yurt edinmeleri icin gecen zaman zarfını X yuzyılla XIV yuzyıl arası olarak gosterebiliriz Yani Turklerin Anadoluya girip yerleşmeleri ve orasını kendilerine bir yurt ve vatan edinmeleri tam 4 asırlık bir zaman zarfında gercekleşmiştir
İşte bu dort asırlık zaman zarfğında Turk boy, kabile, aşiret ve oymakları Anadoluya akın akın gelmişler, yerleşmişler ve Anadolunun dort bir yanına dağılarak burasını kendilerine yurt ve mekan edinmişlerdir Araştırma konumuzu teşkil eden Tulekler (tolekler) de bu zaman zarfında Anadoluya gelmişler ve yerleşmişlerdir Fakat sozkonusu boy veya oymak ilk gocler esnasında mı gelmişlerdir, oğuzlarla beraber mi gelmişlerdir, yoksa Oğuzların Anadoluya yerleşmelerinden sonra mı gelmişlerdir
Burada şunu belirtmekte fayda vardır ki, Tuleklerin Anadolunun ceşitli yorelerinde gruplar ve kitleler halinde onemli olcude fazla miktarda olması; kendilerinin daha cok Orta Anadolu Turk kulturu izlerini taşıması onların Arta Asya Menşeili bir Turk boyu olduğunu ortaya koymaktadır kanaatimizce Tulekler fetihten sonra Anadoluya gelmişler ve onlar da diğer Musluman Turk boy, kabile ve aşiretleri gibi islamlaştırma ve Turkleştirme faaliyetlerine katılışlardır