Sen ki hilkat denilen ummanın
En buyuk incisisin
O, bu ulvi vatanın talihinin
En guzel yıldızıdır
Bir dehaet ki guneşten yuksek
Ve semavat ile unsiyeti var
Sen dururken ona gelmez noksan
Kaplıdır toprağı zırhınla senin
Hep rehakar değil ey Gazi
Bu musellah vatanın sen hem de
Ebedi bekcisisin
Bu mesalipzede cemiyyete sen
Yeniden bir vatan ettin ihda
Goruyor şevki tuluunla senin
Yeni bir iydi zafer İstanbul
Kendi asarı dehanın belki
Sen de hayretcisisin
Kainatlarda tecelli buyuran
Halikın sende o hasiyyeti var
Abdulhak Hamit Tarhan
10 KASIM TURKUSU
F Husnu DAĞLARCA
Ataturk! Anıtkabir devrimlerini soyler,
Bozkır ovalarına, Erciyese Ağrıya,
Ulusun egemen olduğunu
Ozgur olduğunu
Haykıracağım haykıracağım işte,
Senin sustuğunca!
Yolunda yuruyeceğim Ataturk;
Ana baba oğul kız,
Dere tepe bucak koy,
Yeryuzu yaşamalarımla değil
Oralarda, Senin gittigince!
Edirne'den ardahan'a kadar
Bir toprak uzanır
Boz kanatlı uveyikler ustunde ucar
Ardahan'dan edirne'ye
Edirne'den ardahan'a kadar
Kopdağı'nda akar bir ceşme var
Serce parmak kalınlığında suyu
Haram etmiş gece gunduz uykuyu
Akar da akar
Samsun'un evleri denize bakar
Sokakları yosun icinde
Caparlar, takalar, manavlar
Bilyalar gibi suyun yuzunde
Bir iner bir kalkar
İstanbul'da bir yar sevdim
İnsanı gunaha sokar
Savaştepe koprusunden gecen tirenler
Sel olur ızmir'e akar
İzmir'in denizi kız, kızı deniz
Sokakları hem kız hem deniz kokar
Guneyde mis kokulu bir ağac
Yuvarlak yaprakları ince
Yaz gelip de guneş vurunca
Dallarından bal akar
Bu toprak bizim yurdumuzdur
Deli gonul yucesine cıkar
Bir uveyik olur ucar gider
Ardahan'da edirne'ye
Edirne'den ardahan'a kadar
Fazıl Husnu Dağlarca
On Kasım'larda Yurumek
Ataturk'um işte 10 kasım yine
Dalgalanır ağaclarla oğullar
Dalgalanır oğullarla nineler
Dalgalanır ninelerle genc kızlar
Ozlemin ta yureğime işlemiş
Seni bulmak, seni gormek icin ben
Butun toprakaltıyla barışacağım
Ereceğim sana usta, barışta, başarıda
Oyle
Guclusun ki
Gucleneceğim
Oyle yucesin ki, yuceleceğim
Duşune duşune seni kocaman kocaman
Dağlara, dağlara karışacağım
Ozan mıyım, ordu muyum, su muyum anlaşılmaz
Cağlar upuzun allığı yureğimde ulkunun
Sanki bayrak bir kalemdir, sanki gokler bir kağıt
Sanki ellerim gece
Sanki ellerim gunduz
Yazacağım seni daha, bir daha
Ben senin olumunle yarışacağım
MUSTAFA KEMAL'İN KARTALI
Fazıl Husnu Dağlarca
Masaldı dağlar, taşlar gercekten masaldı ha
Geciyordu Mustafa Kemal Camlıbelden
Yabanın kurdu kuşu seyrine inmiştiler
Kara pencelerle, ak gagalarla
Susmuştu yeryuzu efsaneler icinde
Masaldı dağlar, taşlar gercekten masaldı ha
Ona iyce yaklaşan kocaman bir kartaldı ha
Bakır kızıllığındaydı tuyleri, kor alevindeydi gozleri
Kondu ilk kayaya, duşen bir ruzgar parcası gibi
Sevgiyle bakıştılar
Tanış cıktılar sanki kainatlar ustunde
Ona iyce yaklaşan kocaman bir kartaldı ha
Kartal ucup gidince ortalık boşaldı ha
Kayboldu mucizesi havaların
Neydi, nasıl bir parıltıydı, bilemedi kimseler
Kimin aşkıydı, inmişti semalardan toprağa, paşam?
Kalmadı sonsuzluk, haşmet, gurur
Kartal ucup gidince ortalık boşaldı ha
Aman aman bu kartal vallahi bir faldı ha
Vatan goklerinden vatana soyler:
Kocaman zafer bayraklarının geleceğini
Kocaman gunlerin ucunda
Anladı Mustafa Kemal, kimseye soylemedi
Aman aman bu kartal vallahi bir faldı ha
Mustafa Kemali de Mustafa Kemaldi ha
Unutmadı kartalı hic
Gun doğarken kızaran yamaclarda aradı
Bekledi kanat seslerini fırtınalardan
Kartal değilse de kartal vefalıydı
Mustafa Kemali de Mustafa Kemaldi ha
Artık butun mevsim yapraksız bir daldı ha
Yoktu Mustafa Kemalin umduğu
Gelmiyordu kartalı geriye şahikalardan
Uc yıldır gelmiyordu
Konmuyordu buyuk habercisi zaferin
Artık butun mevsim yapraksız bir daldı ha
Kanatları amma da al aldı ha
Hangi şehitler seslenmiş belli değil
Bir 30 Ağustos gunu gorundu Mustafa Kemalin kartalı
Koca kanatlarını cırptı boşluğa
Sallandı gok
Kanatları amma da al aldı ha