Doğumdan itibaren beklenilen yaşam süresinin uzaması ile birlikte unatkanlık (demans) da oldukça sık karşılaşmaya başladığımız geriatrik sendromlardan bir tanesi olmuştur. 65 yaş üzerinde popülasyonda %5 oranında görülürken, 85 yaşından sonra bu oran %35-50’lere çıkmaktadır. 2015 yılı itibariyle tüm dünyada yaklaşık 47.5 milyon demanslı birey bulunurken 15 yıl sonra bu rakam 75.5 milyon olacaktır.
Bireylerde hafıza, öğrenme, hatırlama, oryantasyon, dil fonksiyonları, algılama, karar verme, plan yapma, yürütücü işlevler ile kişilik değişiklikleri, duygu-durum bozuklukları ve kişisel bakım, günlük temel-enstrümental yaşam aktiviteleri gibi kognitif, davranışsal ve işlevsel alanlarda ilerleyici kayıp görülmektedir. Demansın en sık nedeni Alzheimer Hastalığı olmakla birlikte serebrovasküler hastalık (inme), Parkinson hastalığı, Lewy cisimcikli demans, frontotemporal demans, metabolik hastalıklar ve vitamin eksiklikleri de demansa yol açabilmektedir. Hastalık sinsi ilerlediği ve çoğu zaman semptomları normal yaşlılığın bir sonucu olarak kabul edildiği için tanı ne yazık ki geç konulmaktadır. Oysa erken dönemlerde tanı konulduğunda hem hastalığın ilerleyişi yavaşlatılabilmekte hem de hasta bakıcı yükü hafifletilebilmektedir.
Mini mental durum değerlendirme testi, üç kelime ve saat çizme gibi testler uygulanarak hastaların kognitif fonksiyonları değerlendirilebilmektedir. Demansla kolaylıkla karışabilen normal yaşlanmaya bağlı unutkanlıkta ise günlük hayatın etkilenmemesi, yeni şeylerin öğrenilebilmesi, yargılama-karar vermenin normal olması ve klinik tablonun ilerleyici olmaması tanıyı destekleyici önemli ipuçlarıdır.
Medikal ve non-medikal olmak üzere birbiriyle kombine edilebilen farklı tedavi seçenekleri bulunmaktadır. Tedavi sonucunda hasta günlük yaşam aktivitelerine devam edebilmekte, davranışsal semptomlar ve bakıcı yükü azalmakta, bakımevlerine yerleştirilmesi uzamakta, bilişsel ve fonksiyonel bozulma yavaşlamaktadır.