Uyku Apnesi uyku sırasında kendini horlama ve nefes durması ile gösteren hayatı tehdit eden, birçok kronik hastalığın oluşmasına sebep olan tedavi edilebilen bir hastalıktır. Ekseriyetle erkeklerde daha sık görülür. Bu bireyler çoğunlukla kilolu, kısa boyunludur. Zayıf bireylerde ve bayanlarda da görülür. Toplumda görülme sıklığı %3-5 ortasında değişmektedir. Çocuklarda bilhassa geniz eti ve bademcik iltihaplanması olanlar, yüz ve çenede anatomik bozukluğu durumlarında da sıklıkla görülür.
UYKU APNESİ BELİRTİLERİ NELERDİR?
Uyku apnesi horlama, uykuda nefes kesilmesi, gündüz uyuklama, gece idrara çıkma, uykuda terleme, sabah yorgun uyanma, konsantrasyon bozukluğu, çabuk sonlanma, unutkanlık, anksiyete bozukluğu , depresyon yahut iş sorunları üzere birçok belirti ile karşımıza gelebilir. Çoğunlukla bireyler hasta olduklarının farkında değillerdir. Hipertansiyon, diayabet, kalp ve hudut sistemi hastalıkları bu bireylerde daha yaygın görülür. Bağışıklık sisteminin zayıflaması nedeniyle enfeksiyonlara karşı hassaslıkları fazladır. Ayrıyeten bu hastalık durumlarında trafik kazaları ve iş kazaları sıktır.
UYKU LABOTUVARI NE İŞE YARIYOR?
Uyku apne sendromunun kesin tanısı uyku laboratuvarı incelemesidir. Gece uyku incelemesi ile uykunun evreleri, teneffüs, hareket ve kalp fonksiyonları takip edilerek hastalık teşhisi yapılır.
UYKU APNESİ EVRELERİ
Uyku apnesinin hafif, orta ve şiddetli evreleri mevcuttur. Uyku incelemesinde saatte teneffüs durması sayısı 5 ile 15 ortasındayken hafif, 15-30 orta ve 30’un üzerindeyse ağır diyoruz.
UYKU APNESİ TEDAVİSİ
Çocuklarda geniz eti, boğaz yolunu tıkayan bir durum varsa bunu almak genişlemesine neden oluyor. Bunun dışında aygıt tedavisi ile teneffüs yolunun açık kalmasını sağlayarak bedenin oksijenlenmesi artırır. Böylece hastanın güzelleşmesine katkı sunar.
Uyku apnesi tedavi edilmediğinde tansiyon, kalp yetmezliğine, uykuda ani ölümlere dahi sebep olmaktadır. Bilhassa tansiyonu ve kalp yetmezliği olan hastaların acil olarak tedavi olması gerekmektedir. Uyku apnesi olan beşerler diyetle kilo veremezler. Bu hastalar lakin tedavi olduktan sonra kilo vermektedirler. Tedavi olduktan sonra, şeker ilaçlarını azaltan, tansiyon ilaçlarını bırakan, kilo veren hastalarımızı görebilmekteyiz. Kişinin kalp damar sisteminden metabolizmasına kadar önemli formda tesir eden bozukluk olduğu için tedavisini ihmal edilmemesi gerekiyor. Hastaların bütüncül formda kıymetlendirilmesi ve tedavilerinin yapılması kıymetlidir.