Vajinusmus Kavramı
Vajinaya giriş teşebbüslerinin yarattığı stres ile ortaya çıkan cinsel birleşmeyi engelleyen veya az da olsa ağrılı biçimde yapacak kadar izin veren, vajinada ki kaslarda istemeden tekrarlayıcı kasılmalara neden olan bir cinsel işlev bozukluğudur.
Vajinismus ‘vajinanın dış üçte birindeki kaslarda cinsel birleşmeyi engelleyecek şekilde, sürekli olarak ya da yineleyici bir biçimde istem dışı kasılmalar olması’ seklinde tanımlanmaktadır. Bu istemsiz kasılmalar jinekolojik muayenede görülebildiği gibi bazı kadınlarda sadece cinsel birleşme sırasında görülebilmektedir. Vajinadaki kasılma çoğu vakada cinsel birleşmeye izin vermemektedir. Daha az sayıdaki olguda, zorlama ile giris olabilmekte ancak birleşme ağrılı ve acı verici olmaktadır.
Vajinusmusun Yaygınlığı Ve Sıklığı
Vajinismus, evlilik yaşamı içinde cinsel birleşmenin gerçekleşmesine engel olan durumlar içinde sık görülen nedenlerden biriyken genel popülasyon içindeki oranının %3-13 arasında; kliniğe başvuran cinsel işlev bozuklukları arasında ise %21-48 arasında olduğunu bildiren çalışmalar vardır. Batıda yapılan çalışmalarda tüm kadın cinsel işlev bozuklukları için de en sık rastlananı azalmış cinsel istek olarak ortaya çıkmasına karşın, doğu ülkelerinde vajinismus ilk sıralarda yer almaktadır. Ülkemizde görülen tüm cinsel işlev bozuklukları arasında vajinismusun % 43-73 arasında değişen oranlarda ve ilk sırada yer aldığı görülmektedir.
Vajinusmusun Çeşitleri
Başlangıcına göre birincil ve ikincil olarak tanımlanırlar.
Birincil Vajinusmus
Vajinismik yanıt, cinsel birleşmeye yönelik ilk girişimde ortaya çıktığında yani öncesinde hiç cinsel birleşme sağlanamamışsa birincil (primer) bir sorun olarak değerlendirilir. İlk cinsel birleşme girişiminde vajinusmus sorunu ile karşılaşan kadın, normalde tüm cinsel aktivitelere katılabilmesine rağmen cinsel birleşme aşamasına geldiğinde oluşan kasılmalar sonucu cinsel birleşmeyi tamamlayamaz. Genellikle bu durum ilk gece korkusu, cinsel alanda ki bilgi eksikliği, cinsel yanlış davranışlar kadının cinsel organları hakkında olumsuz ve yanlış düşünceleri sonucu ortaya çıkar. Cinsel terapi kliniklerine başvuran hastaların büyük bir kısmına birincil vajinusmus tanısı konulmaktadır.
İkincil Vajinusmus
Cinsel birleşmenin ağrısız ve cinsel haz eşliğinde gerçekleştiği bir dönemden sonra vajinismik yanıt gelişirse bu durum ikincil (sekonder) vajinusmus olarak değerlendirilir. Nadir olarak görülen sekonder vajinusmus psikosomatik bir bozukluk olarak tanımlanabilir. Eşe karşı olumsuz duygular, tekrarlayan vajinal enfeksiyonlar, genital bölgeye yönelik epizyotomi ve benzeri yaralanma ve ameliyatlardan sonra gelişebilir.
Sekonder vajinusmus genellikle disparoniye bağlı olarak gelişirken nadiren de daha önceden tedavi olmuş olan kişilerde de problemin tekrarlaması şeklinde de oluşabilir.
Vajinusmus Kadınlarının Özellikleri
- Genel olarak kötümser bakış açısına sahiptirler,
- Daha çok içine kapanık kişilerdir. Duygu ve düşüncelerini ifade etmekte zorlanırlar,
- Kabul görme, onay arama ve kendini feda şemalarına rastlanabilir,
- Zamanla terk edilme ve kötüye kullanma şemaları gelişebilir,
- Ailelerinde çatışma ve sorunlara tanıklık etmiş olma olasılıkları yüksektir,
- Düşük kendilik algısı içindedirler. Kadınları zayıf ve çaresiz olarak görürler,
- Sadece penis vajen birleşmesine değil diğer bazı durumlara da kaygı ve korku tepkisi verebilirler. Kaygılı bir psikolojik yapıları vardır,
- Beden algılarıyla çok barışık değillerdir. Özellikle cinsel organlarına yönelik beğenmeme tutumları vardır,
- Vajinusmuslu olguların çoğunun kocalarıyla kardeş gibi yaşayan çocuksu kadınlar oldukları ve ailelerine karşı bağımlı olduğu söylenir,
- Vajinusmuslu kadınların öfkeyi ifade etmede güçlük çektikleri ve aşırı onay gereksinimi olan kişilikleri olduğu belirtilmiştir.
- Çoğunlukla eğitim düzeyi yüksek kadınlardır,
- Yetişkinliği ve evliliği benimsemekte zorlanabilirler,
- Genellikle 20 yaş üzerinde ki kadınlardır.
Literetürde ki çalışmalara bakıldığında vajinusmusun kesin budur denen kanıtlı bir nedeni yoktur. Alanda çalışan klinisyenlerin görüşlerine dayanarak ancak olası nedenler üzerinde durulmaktadır.
Cinsel yanlış düşüncelerden kaynaklı sorunlar
Bireyin küçük yaşlardan itibaren cinsellikle ilgili yanlış kaynaklardan ya da kulaktan dolma bilgileri yüzünden cinsel yanlış düşünceler edinebilmesi mümkündür. Bu yanlış düşünceler de vajinusmus geliştirmesine zemin hazırlayabilecekken bazılarını şu şekilde sıralayabiliriz.
Cinsel bilgi eksikliği
Uygun bir cinsel eğitim almamış olmak bilinmeyene karşı korku ya da çekinme geliştirebilirken, hurafeler ya da erken yaşta bilgilendirme de yine aynı etkiyi gösterebilmektedir. Cinsel bilgi eksikliği bazı durumlarda fiziksel olarak cinsel organların tanınmaması, cinsel organın giriş yerinin bilinmemesi gibi durumları doğurabilmektedir.
Cinsel fobi ve kaçınmalar
Bazı kadınların kendi organının doğuştan dar, kızlık zarının çok kalın ve eşinin penisinin de çok büyük olup kendisine zarar vereceğine ve canının çok yanacağına dair düşünceleri (ilk gece korkusu) penise ve cinsel birleşmeye karşı fobi geliştirmesine neden olabilirken, bazıları ise meninin kokusundan ya da üstüne bulaşmasından tiksindiği için kaçınma sergileyerek vajınusmusa zemin hazırlayabilmektedirler.
Yapılan bir araştırmaya göre vajinismus ile ilk gece ağrılı cinsel birleşme arasında anlamlı istatistiki sonuç bulunmuş ve ilk gece ağrılı cinsel birleşme olan olgu grubunda, olmayanlara göre vajinismus oranı daha yüksek çıkmıştır.
Engman (2007) tarafından yapılan çalışmada vajinismus yaşayan çiftlerin ilişkiye girmeyi terk etmelerinin sebepleri çeşitli başlıklar halinde açıklanmıştır. Buna göre, cinsel ilişki sonrası oluşan ağrı, penetrasyon sırasındaki ağrı ile hemen hemen aynı derecede ilişkiye girme kararının kesilmesinin bir nedeni olarak belirlenmiştir. Ayrıca penetrasyon sırasındaki çok güçlü ağrı, cinsel ilişki sonrası çok güçlü ağrı, ilişki sırasındaki şiddetli ağrı, söz konusu ağrı yüzünden çiftlerin cinsel ilişkiye girmemeye karar vermesi, cinsel ilişki korkusu, partnerin acı oluşumu yüzünden cinsel ilişkide bulunmak istememesi, partnerin ağrıdan çekinerek penetrasyon gerçekleştirememesi gibi kaygılar vajinismusa neden olabilmektedir.
Anne olursa genç kızlığım elden gidecek korkusu ve ya anneliğin getirdiği sorumlulukları yerine getiremeyeceğim korkusunu yaşayan kadınlarda da vajinusmus görülmektedir. Benzer bir şekilde gebe kalırsa doğum sırasında çocuğun vajinadan çıkarken vücutlarına zarar vereceği ve fazla acı duyacağı korkusunu yaşayan kadınlarda cinsel birleşmeye izin vermeyebilmektedirler. Ayrıca çocukluktan beri kızlık zarının korunmak zorunda olan ve kaybedilmemesi gereken en değerli varlığı olduğu telkinlerine maruz kalan kadın evlendiği zaman bilinç dışı olarak bu değeri kaybetmekten korktuğu için cinsel ilişkiye girmeyebilir.
Kadının kendisinin çirkin ve yetersiz olduğunu düşünerek yoğun endişe ve cinsel ilişkide başarısız olacağı, eşini tatmin edemeyeceği korkusu yaşaması da başarısızlık ve performans anksiyetesi olarak vajinusmusu tetikleyebilmektedir.
Cinsel organlardan iğrenme
Vajinusmuslu kadınların kendi cinsel organları hakkında iğrenme, hoşlanmama ve utanma gibi duygular taşıdıkları görülmektedir. Bu duyguları da kendisi gibi vajinusmuslu olan, seksten zevk almayan, cinselliği kötü bir durummuş gibi algılayan ve hatta utanan annelerinden rol model aldıkları ortaya koyulmuştur.
Cinsel mitler
Porno başta olmak üzere, cinselliğin fıkralara ya da esprilere konu oluşu, kadını cinsel bir meta olarak sunan basında yer alan yayınlar, kadınları değersizleştirmekte ve böylece bireyin bilinçaltına mitlerin yerleşmesine zemin hazırlamaktadır. Cinsel işlev bozukluklarına neden olabilecek birçok cinsel mit mevcuttur. Özellikle vajinusmus açısından etkili olabilecekler şu şekilde sıralanabilir.
- Cinsellik konuşmak ayıptır. Cinsel birleşme kötü ve yanlış bir şeydir.
- Cinsel birleşme kadının görevidir, arzulasa da arzulamasa da kocası isterse yapmak zorundadır.
- Cinsel birleşmeden erkek zevk alır, kadın almaz, ayıptır, acılıdır.
- Cinsel organlar pistir, kokuludur ve saklanıp dokunulmamalıdır.
- Cinsellik evliliğin devamı için muhakkak yapılması gereken bir iştir.
- Sevişmeyi başlatan kadın ahlaksızdır.
- Penis vajinaya giremeyecek kadar büyüktür.
- Yaradan geçmişte yaptığım yanlış bir şeyden ötürü beni cezalandırıyor o yüzden vajinusmus oldum.
Çocukluk döneminde ebeveyn ilişkisinde ki bozukluklar kişinin sonra ki yaşantısında kendi ilişkisini, kişiler arası ilişkilerini ve cinselliğini olumsuz yönde etkileyebilir. Ebeveynler arasında ki ilişkide duygu, sevgi eksikliği ve fiziksel yakınlığın geliştirilememesi gibi sorunlar, normal bir ilişkinin ya da cinselliğin gelişmesinin önünde bir engel olabilir. Bu sorunlu büyüme evresi kişisel ilişkilerde ve dolayısıyla cinsel ilişkide özgüven eksikliği oluşmasına neden olabilir.
Katı dini ve ahlaki inançlar
Bazı insanlar cinselliğin günah veya ayıp olduğu yönünde katı mesajlarla büyütülürler. Yetişkin olduklarında da doğal olarak hissedecekleri cinsel arzularını günah korkusuyla bastırırlar. Vajinusmuslu kadınların bir kısmında dinsel şartlanma görülür. Bu hastaların büyüdüğü evlerde ebeveynler normalden daha fazla dini kurallara uymalarını isterler. Cinsel ilişkilerde sorumluluğun gelişmesine izin vermezler ve cinsellikle ilgilenmemeyi yüceltirler. Bu tür evlerde cinsellik bir sıkıntı kaynağıdır. Dinsel ve ahlaki değerler cinsel ilgi ve ilişkilerin hepsinde suçluluk ve utanç ortaya çıkarıcıdır. Bu ailelerde genellikle cinsel ahlak saplantısı olan babalar vardır. Eşinin ve kızlarının cinsellikle ilgilenmemesini ve yüksek ahlaki bir düzey tutturmasını ister. Bu istekleri yerine getiren ve kızlarını da buna uymaya zorlayan ise genellikle annedir.
Kız çocukları yetiştirilirken ahlaki davranışlar kazandırma çabasında , “bacaklarını kapa”, “eteğini uzun tut”, “erkeklerden uzak dur” gibi yanlış ya da eksik kullanılan ifadeler olumsuz telkin olarak zihinlerinde yer edebilir ve ileride cinsellik yaşayacağında korkmalarına, olumsuz benlik imajını giyinmelerine sebep olabilmektedir.
Baskıcı otoriter baba, zayıf güçsüz anne
Vaijinusmuslu kadınların genellikle anti sosyal ve takıntılı zorlantılı kişilik yapısında ki baskıcı ve otoriter bir babaya sahip olduğu, babanın otorite figürü olduğu bir evde büyüdükleri ve sürekli fiziksel-sözel şiddet gördükleri belirtilmiştir. Ayrıca bu kadınların çocukluk hatıralarında anneye sevgi göstermeyen, onu cinsel bir obje olarak görüp, sürekli cinsel ilişki için zorlayan, otorite saplantısı olan, baskın olmak için ceza uygulayan, alkolik, psikopat ve şiddet uygulayan bir baba tarif edilmiştir. Tarif edilen eşle yaşayan anne de hem kendini hem de kızını şiddetten ve diğer baskılardan koruyamadığından zayıf bir kadın modeli olacaktır. Vajinusmuslu kadınlarda bilinç dışı olarak baba yerine konulan kocanın şiddet uygulayan ve cinsel ilişkiye zorlayan bir kişi olarak algılaması, kendisini annenin yerine koyarak var olmak ve erkek egemen bir topluma başkaldırmak için cinsel ilişkiyi reddetmesi oldukça sık görülen bir durumdur.
Silverstein in yaptığı bir araştırmada incelediği 22 vajinismus vakasının neredeyse tamamının babalarının ahlaki ve cinsel baskı uygulayan kişiler oldukları görülmüş ve bu kadınların öfkelerini ifade edemedikleri, uyumlu ve kabul gereksinimi içinde oldukları, çeşitli korkularının olduğu ve şiddet içerikli rüyalar gördükleri izlenmiştir. Buna karsın bu 22 vakanın çoğunun orgazmik olduğu da görülmüştür. Bu vakaların aile özellikleri incelendiğinde babalarının baskın, tehditkâr, annelerinin seksten hoşlanmayan ve seksi görev gibi yapan kadınlar olduğu, ebeveynlerin ilişkisinde şiddetin ve çatışmaların yoğun olduğu, yatak odalarını ayırdıkları görülmüştür. Bu kadınların babaları izlendiğinde aşırı koruyucu, sedüktif ve sınırların belirsiz olduğu ilişkilerin var olduğu görülmüştür.
Cinselliği değersizleştiren aile
Günah ayıp ya da yasak olarak nitelendirildiği için, cinselliğin hiç konuşulmadığı, değersizleştirildiği ya da sadece erkeğin isteyip de kadının kirli ve pis görüp kızına da bu şekilde yansıttığı ailelerde yetişen kadınların cinselliğe negatif bir şartlandırma geliştirdikleri saptanmıştır.
Çiftin ilişkisinden kaynaklı sorunlar
Eşler arasındaki sıcak ve yakın ilişki cinsel cazibeyi, cinsel çekiciliği pozitif yönde etkileyen ve cinsel birleşme için verimli bir ortam sağlayan önemli bir faktördür. Aşağıda sayılan etmenler çiftin ilişkisinde devreye girdiğinde vajinismik yanıtın gelişmesine neden olmaktadır.
Pasif bağımlı eş : Yakın ilişki kurmakta zorlanan, öncesinde hiçbir bilgi veya deneyimi olmayan, cinsel girişkenliği zayıf bir eşe sahip kadınlarda sevişme sırasında çekingenlik ya da korku ortaya çıktığında birliktelik sekteye uğramaktadır. Bahsedilen özelliklere sahip erkek bu durumda eşini uyarıp rahatlatmaya devam etmek yerine kendisi de ereksiyon kaybına uğradığından aralarında cinsel ilişkiden kaçınma ya da erteleme sorunu ortaya çıkar. Gizli bir anlaşma halini alabilen erteleme sorunu yıllarca sürebilir.
Eşe ve erkeğe yönelik olumsuz duygular : Adil ve eşitlikçi olmayan evliliklerde erkeğin yok edici ya da yıkıcı yaklaşımlarıyla birlikte çiftin arasında doğan güç çatışmaları kadının olumsuz duygular beslemesine ve bu duyguların vajinusmusun gelişimine katkısı olmaktadır.
Eşin cinsel beceri eksikliğiürtülerine göre hareket eden erkek kendisine göre daha uzun uyarılma evresi yaşayan kadına yeterince zaman ayırmadığında, birleşme sırasında uygun olmayan tutumları sergilediğinde kadının haz almasını engelleyebilir. Böylece uyarılma ve orgazm sorunu yaşayan kadın için bir sonraki aşama ilişkiden kaçınma olabilir.
Erkekte cinsel işlev bozukluğunun olması :Erkekte ereksiyon veya erken boşalma sorunları olduğunda cinsel birleşmenin yarıda kalması söz konusu olması, çok sayıda başarısız birleşme sonrasında kadında vajinismik yanıtın gelişmesine sebep olabilmektedir.
Cinsel kimlik ve yönelim sorunları
Cinsel arzuyu sadece kendi cinsine duyan kadınlar ayıplanacakları, dışlanacakları ve benzeri korkularıyla bunun bilinmesini istemediğinden ötürü karşı cinsle ilişki kurabilir ve hatta evlenebilirler. Ancak cinsel birlikteliğe sıra geldiğinde bastırılmış arzuları devreye girebilir ve cinsel birleşmeye izin veremeyebilirler.
Kişinin anatomik cinsiyetinden bağımsız olarak kendisini karşı cins gibi hissettiği cinsel kimlik bozukluğu yaşayan kadınlar da cinsel birlikteliğe izin vermeyebilmektedirler.
Cinsel taciz ve travmalar
Çocuklarda cinsel istismarın durumuna göre farklı düzeylerde görülen dört zarar verici faktörden birisi zedelenmiş cinselliktir. Çocuğun psikoseksüel hayatını ve gelecekte ki cinsel davranışlarını etkiler. Cinsel istismara uğramış çocukların erişkinliklerinde cinsellikten kaçış görülmesi mümkündür. Cinsel zedelenme, cinsel norm ve standartlarda karmaşa yaratır.
Genç yaşlarda travmatik cinsel deneyimler yaşayan kadınlarda da vajinusmus görülmesi olasıdır. Tecavüz sonrası ya da istemediği bir kişiyle zorla evlendirilen, ensest ilişkiye maruz kalan, sadist fantazileri olan ve cinsel şiddet gösteren partneri olan kadınlar buna örnek verilebilir.
Psikiyatrik ve psikolojik nedenler
Utanma duygusu yaşayan kimseler değil birbirleriyle sevişmek birbirleri yanında soyunamaz, giyinemez ve birbirlerinin yüzüne istekle bakamazlar birbirlerine çok kibar, çok şefkatli davranırlar. Sanki iki evli insan gibi değil ana-evlat, baba-kız gibi davranırlar. Uzun yıllar birleşmeyip çocuksuz kalmış evlat edinmek isteyen çiftler olduğu bilinir. Huy, tavır, heyecan ve düşünme uyuşmazlığı yaşayanlar; bu kimselerin birbirine yaklaşım zorluğunu arttırır. Hibir zaman birbirlerinden çözüm için yardım istemek akıllarına gelmez ve genellikle başka sebeplerle gittikleri jinekolojik muayenelerde kızlık zarlarının yırtılmamış olduğu tespit edilir.
Pehlivan (2004) ‘ın, kadın psikiyatrik hastaların cinsel yaşam, evlilik, aile planlaması, gebelik ve çocuk sahibi olma ve cinsel yolla bulaşan hastalıklar açısından riskli davranışlarının genel popülasyonla karşılaştırmalı çalışmasında, hasta gruplarında hastalık sonrasında cinsel işlev bozukluğu artışı saptanmıştır.
Depresyon, obsesif-kompulsif bozukluk, anksiyete bozukluğu gibi bazı rahatsızlıklar cinsel isteği azalttığından ya da geçici bir süre yok ettiğinden eğer tedavi edilmezlerse bir sonraki evre vajinusmusun olası nedenlerinden olabilmektedir.
Tıbbi durumlar
Vajinusmus cinsel acıya neden olan bazı medikal durumlardan da kaynaklanabilmektedir. Bunlardan bazıları su şekilde sıralanabilir:
- Vajinanın kazalar , darbeler ya da ameliyatlarla travmaya maruz kalması,
- Düşük, kürtaj, doğum yırtıkları, sert jinekolojik muayeneler, kızlık zarının gergin olması
- Rahim, rahim ağzı, yumurtalık kanserleri, rahim sarkması
- Vajinal ya da üriner enfeksiyonlar, vajinal kuruluk
- Egzama ya da sedef gibi deri hastalıkları
- Alkol madde veya ağır ilaç kullanımı
- Çocuklukta makattan fazla fitil kullanılması
- Ağrı eşiğinin çok düşük olması
- Cinsel yolla bulaşan hastalıklar
Vajinismusun kadın üzerindeki etkileri
Evliliğini devam ettirmek isteyen ve eşini seven kadınlar cinsel ilişkiye giremediği için problemi kendilerinden kaynaklı gördüklerinde ciddi düzeyde özgüven kaybı yaşayabilmektedirler. Bu durum kadının kendisini sürekli mutsuz, huzursuz, gergin hissetmesine neden olur ve bu hal depresyona kadar ilerleyebilir. Depresyon hali günlük yaşantıyı olumsuz olarak etkileyeceğinden diğer sosyal ilişkileri de bozulabilir. Özellikle iş hayatında performans kayıpları, konsantre olamama, dalgınlık gibi belirtiler ortaya çıkabilir. Ailelerin ya da yakın çevrenin çocuk yapın baskısı da eklendiğinde kadın çaresizlik içerisinde kendisini değersiz, yetersiz ve eksik hissedebilir.
Bir yandan vajinusmusu tedavi ettirmek isterken diğer yandan yanlış bilinen faktörlerin etkisiyle tedaviden de korkarak büyük bir ikilem yaşayan birey aynı zamanda tekrarlanan başarısız cinsel girişimlerin sonucunda kendini suçlu hissedebilmektedir. Ayrıca fiziksel olarak acı duyma hali de devam eder. Bu süreçte eğer eşinden de destek görmezse kadın kendini çok daha fazla yalnız ve depresif hissedecektir. Bazen de erkeklerin vajinusmusu kabullenememeleri durumunda kadın küçümseyici, aşağılayıcı tavırlara maruz kalabilir. Bu tür olumsuz sözel tacizler bazen de fiziksel şiddete kadar gidebilir. Böyle evliliklerde erkek eş, kendi erkekliğini ispat etmek, varoluşunu sürdürmek amacıyla eşini aldatabilir. Fiziksel şiddet, aldatma, sürekli küçümseyici tavırlar kadının içinden çıkmakta zorlandığı travmatik bir duruma zemin hazırlar. Uzun süre tedavi edilmeyen vajınusmuslu kadınlarda cinsel işlev, cinsel uyarılma veya cinsel arzu ile ilgili olumsuz faktörlerin ortaya çıktığı gözlemlenmiştir.
Vajinismusun Erkek Üzerindeki etkileri
Vajinusmuslu kadınların genellikle pasif ve daha önce cinsel birliktelik yaşamamış bir eş seçtikleri dikkate alındığında, bu eşlerin fazlaca nazik, kibar ve saygılı oldukları gözlemlenir. Karısına karşı çok anlayışlı, aşırı sabırlı erkek eş, sorunu olduğu gibi kabul edebilir ve bazı erkekler eşini bu haliyle kabullenip tedaviyi düşünmeyebilirler. Bu tip çiftler kendi aralarında gizli bir anlaşma varmışçasına sürtünerek orgazm olmayı öğrenerek cinsel olarak sınırlı ve olumsuz bir uyum geliştirirler. Çocuk sahibi olmak isteyene dek bu anlaşma devam eder. Eğer tam tersi şekilde kadının korkusunu anlamayan bir niteliğe sahip iseler ilişkide ki sorun farklı bir boyut kazanır. Cinsel ilişkiye giremediklerinde eşleri tarafından istenmedikleri, sevilmedikleri veya reddedildikleri hissine kapılabilirler. Bu duygular erkeğin erkekliğini ispat etme ve varoluşunu sürdürme çabasıyla birleşerek şiddet ve aldatmaya kadar gidebilir. Aldatma olmasa bile var olan durumdan kaçmak için eşten ve evden uzaklaşabilir. Kadında olduğu gibi başarısız cinsel ilişki deneyimleriyle birlikte erkekte sertleşme, cinsel doyum, erken boşalma ve cinsel isteksizlik gibi cinsel işlev bozuklukları meydana gelebilir. Bazen de hiç cinsel birliktelik yaşayamayacağını ve baba olamayacağını düşünen erkek kendini sorgulayabilir. Suçlu ben miyim, bu evliliği bitirmeli miyim gibi sorgular erkeğin psikolojisinde bozulmalara neden olabilir.
Vajinismusun Evliliğe Etkileri
Vajinismus sorunu yaşayan çiftlerin tedavi alınmadığında zamanla evliliklerinde erezyon meydana gelebilmektedir. Yukarı da bahsedilen erkek ve kadının üzerinde ki etkileri göz önüne alındığında tartışmaların, kavgaların evlilik uyumuna vereceği zarar kulak arkası edilemez. Bunun üzerine bir de sorunun varlığı kadın ve erkeğin ebeveynleri tarafından da fark edilirse bu sorunlar daha da büyüyerek bir evlilik problemi haline dönüşebilir. Özellikle evliliğin ilk günlerinde ailelerin işin içine girmesiyle kızlığın varlığından şüphelenme yada kızlık muayenesi yaptırma gibi kadını aşağılayıcı girişimlerde bulunulması bahsedilen erezyona atılan ilk adım olarak değerlendirilebilir. Ailesine erkekliğini ispat çabasına düşen bazı erkeklerin eşlerine şiddet başta olmak üzere tecavüze kadar giden travmatik bir sürecin yaşanması, evlilik içindeki sıkıntıların bu şekilde genişleyerek büyümesi, kırgınlık ve dargınlıkların araya girmesiyle, ilerleyen zamanlarda vajinismus sorunu hallolsa bile boşanma gerçekleşebilir.
Aile büyüklerinin devreye girdiği durumlardan bir tanesi de (evlilik öncesi yaşanan birleşmenin kadının kirliliği anlamına gelen kültürlerde) erkek tarafının kız tarafına “kızlarının bakire olmadığı, temiz olmadığı” mesajını vermesidir. Kız tarafı vajinusmusu anlamlandıramayıp buna kanarak kızlarının öldürülmesine karar verebilir. Ya da bunun tam tersi bir tavır geliştirerek “kızlarının temiz olduğu erkeğin erkek olmadığı” mesajını karşı tarafa verebilir. Bütün bu kaotik ortam şayet atlatılabilirse bu noktadan sonra çift, öncelikle hocadan hocaya ardından doktordan doktora dolaşma safhasına geçer.
Tedavi sürecinin doğurduğu sonuçlar
Vajinusmusun sonuçları arasında en çok gözden kaçan kısım belki de bu kısımdır. Çiftlerin çoğu, bir uzmandan yardım almadan önce eşe dosta danışarak, ehil olmayan internet sitelerinde, gazete köşelerinde gördükleri yöntemleri deneyerek, sonun da hayal kırıklığına uğramaktadırlar. Ya da benzer bir şekilde cinsel terapi eğitimi olmayan uzmanlardan yardım alarak bir çözüm bulamamak, tek seansta çözüm vaadi ile hem umutların hem de maddiyatın yitirilmesi de hayal kırıklığı yaratan başka bir sonuçtur.
Vajinusmusun, vajina girişiyle ilgili fiziksel engellerden ve cinsel girişle ilgili kaçınma davranışlarından ayırt edilememesi durumunda gereksiz yere himenektomi (kızlık zarının cerrahi olarak alınması) işlemi yapılmaktadır. Vajinusmus şikayeti ile başvuranların sadece %2 sinde gerçekten fizyolojik darlık varken kızlık zarı alınan %40 lık gruba neden cerrahi işlem yapıldığı mesleki etik açıdan sorgulanması gereken başka bir sonuçtur.
Birey ve toplum sağlığı açısından sonuçları
Vajinusmus tedavi edilmediğinde üreme olmaz, ikincil vajınusmuslarda üreme olsa bile tedavi olmazsa yeni birey yukarıda bahsedildiği üzere sağlıksız bir ebeveyn ilişkisinin içine doğar. Sağlıklı bireyler sağlıklı ailelerde yetişirler. Sağlıklı ailenin varlığı ve devamı toplum sağlığı ve iyiliği için elzemdir.