Çin'in Zhengzhou kentine 19 Temmuz'da 624 mm yağmur düştü. Bu, neredeyse bir yılda düşen yağmur miktarına denk. 200 bin kişi tahliye edildi, 33 kişi de hayatını kaybetti. Bundan bir hafta önce Almanya'nın batısında bir sel felaketi yaşandı. 177 kişi hayatını kaybetti, 100 kişi kayboldu. Komşusu Belçika'da da 37 kişi seller nedeniyle yaşamını yitirdi.
Aynı Çin gibi, iki Avrupa ülkesi de olağanüstü düzeylere ulaşan sağanak yağışlardan olumsuz etkilendi. Bu trajik olayların olası nedenleri arasında iklim değişikliği gösterildi.
Hava olaylarının önümüzdeki 20 yıl boyunca "giderek kötüleşeceğini" düşünen dünyaca ünlü iklim uzmanı Prof. Dr. Veerabhadan Ramathan, "Bu sıra dışı hava olayları artık o kadar yoğun ve sık yaşanıyor ki, bunları küresel ısınmaya ve iklim değişikliğine bağlamak çok da zor değil" uyarısını yaptı. 2021'de dünya genelinde birçok hava olayıyla ilgili üst üste rekorlar kırıldı.
ABD ve Kanada, geçen ay devasa bir alanın üzerinde oluşan ısı kubbesi nedeniyle tarihin en sıcak Haziran'ını yaşadı.
24 ve 30 Haziran tarihleri arasında Kuzey Amerika'daki birçok yerde 1200'den fazla kez gündüz, 1500'den fazla kez de gece sıcaklık rekoru kırıldı. Kanada'nın sıcaklık rekoru British Columbia bölgesindeki Lytton'da üst üste üç gün boyunca kırıldı ve 49,6 derece ile rekor seviyeyi gördü. Hemen ardından çıkan orman yangınları bu kenti tamamen yok etti. Her iki ülke de hala sıcak hava dalgasının etkisi altında ve ardından gelen kuraklıkla bağlantılı orman yangınları yaşanıyor.
Kaliforniya eyaletinde yılın bu dönemine kadar 5 bine yakın yangın görüldü. Yangınların sayısı, 2020'ye kıyasla ciddi miktarda artmış durumda.
Dünyanın başka yerlerinde Rusya'da da başkent Moskova 120 yılın en sıcak Haziran gününü yaşarken, dünyanın en soğuk bölgelerinden biri olan Sibirya'nın bazı yerleri son 150 yılın en kurak yazını yaşadı ve çıkan orman yangınlarının da Temmuz ayı rekorunu kırması bekleniyor.
Hindistan'ın ulusal meteoroloji kurumu, Mayıs ayında, başkent Yeni Delhi'nin Ağustos 2020'den bu yana yüksek sıcaklıklardan yağışa kadar her ay hava olaylarıyla ilgili en az bir rekor kırdığını bildirdi.
2019'da yapılan bir araştırma, o yıl içerisinde Mayıs ve Ağustos ayları arasındaki dönemde kuzey yarım kürede bulunan 29 ülkede yaklaşık 400 sıcaklık rekorunun kırıldığını oraya koydu.
İklim uzmanı ve meteoroloji tarihçisi Maximiliano Herrera, 2021'de şimdiye kadar 26 ülkede 260'tan fazla sıcaklık rekoru kaydedildiğini bildirdi.
İklim araştırmacısı Geert Jan van Oldenborgh, "Kırılan rekorların sayısı gerçekten şoke edici, bu kadarını beklemiyorduk. Ancak en büyük sorun, bu yoğunlukta rekor kırılabileceğini öngörememiş olmamız." Çevre analisti Roger Harrabin'e göre, iklim alanında çalışmalar yapan bilim insanları, hızla ısınan bir iklimin sonucunda ani sağanakların kötüleşeceği ve sıcaklık dalgalarının daha zararlı bir hal alacağı konusunda yıllardır doğru uyarılar yaptılar.
Örneğin, 2004'te bilim insanları, bir önceki yıl Avrupa'da 30 bin kişinin ölümüyle sonuçlanan kavurucu sıcak hava dalgasını inceledi ve 20'nci yüzyılda insan faaliyetlerinden kaynaklanan emisyonların bu tür olağanüstü hava olaylarının olma olasılığını ikiye katladığı sonucuna vardı. Ancak uzmanlar, bu tür aşırı olayları tahmin etmenin giderek zorlaştığını belirterek, Almanya ve Belçika'daki seller ile Kuzey Amerika'daki ısı kubbesinin büyüklüğünü tahmin edemediklerini itiraf ediyorlar.
Prof. Dr. Ramanathan, "Benim tahminim, ne yaparsak yapalım, ısınmanın aşağı yukarı beş yıl içinde veya en geç 2030'a kadar 1,5C'ye ulaşacağı yönünde. Bu durum, yaklaşık 2040'a kadar devam edecek ve ardından küresel ölçekte iklimle ilgili atılan adımların etkisinin görülmesiyle bu eğri de aşağı doğru bükülmeye başlayacak. Şimdi harekete geçersek 2040 sonrası soğutmaya başlayabiliriz" diye konuştu. Bununla birlikte, bir zamanlar ekosistem açısından kritik rol oynayan yangınların artık çok daha sık ve şiddetli bir hal aldığına dair kaygılar giderek artıyor.
ABD Küresel Değişim Araştırma Programı'nın 2017 tarihli bir raporunda, son yıllarda "orman yangınları faaliyetinde derin bir artış olduğuna" dikkat çekildi.
Orman yangınlarına yönelik risklerin artmasının nedenleri arasında havaların daha sıcak olması, daha kuru koşulların oluşması, kuraklığın artması ve yangın mevsiminin de uzaması gösteriliyor. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli de (IPCC) dördüncü değerlendirme raporunda şu değerlendirmelere yer verdi:
"Orman yangınları ve böcek istilası gibi olumsuzluklar artıyor. Toprakların daha da kuruması ve büyüme dönemlerinin uzamasıyla bu olumsuzlukların sıcaklıkların arttığı bir gelecekte sıklaşması çok muhtemel. Yaz mevsiminin daha sıcak geçmesiyle yıllık yangın çıkma riski ihtimalinin de yüzde 10 ile 30 oranında artması bekleniyor."
Bilim insanları, ormanda yaşayan toplulukların artan yangın riskine karşı daha dirençli olmalarına yardımcı olacak önlemler geliştirmenin gerekli olduğunu söylüyor. Bu önlemler arasında yerleşim yerlerinin etrafındaki alanların yönetimi ve yangın risklerini azaltmaya dönük eğitimlerin artırılması öncelikli geliyor.
Peki böyle giderse 500 yıl sonra neler olabilir?
Sanayi Devrimi'nden beri katlanarak artan sera gazı emisyonları küresel ısınmaya sebep oluyor. Özellikle insanlar Dünya'yı birçok yönden değiştiriyor. Şu anki küresel krizin başlıca sorumlusu olan insanlar, çoğunlukla atmosfere gezegenin ve atmosferin kaldırabileceğinden daha fazla sera gazı salan fosil yakıtları yakarak iklimin değişmesine neden oluyor.
Normalde sera gazları, bir seranın camının yaptığı gibi Güneş'ten gelen ısıyı hapsediyor ve Dünya'nın daha sıcak olmasına sebep oluyor. Havaya atılan çok fazla karbondioksitin sonucu, sıcaklıkların artması ve bu da Grönland ve Antarktika'da tehlikeli derecede sıcak yaz günlerine ve buzların erimesine neden olabilir.
Eriyen buz tabakaları deniz seviyesini yükselterek, Bangladeş gibi su seviyesinin altında olan kıyı bölgeleri tehlikeye atıyor. Böyle devam etmesi durumunda, 500 yıl sonra Hollanda'nın bir kısmı, ABD'nin bazı eyaletleri, Afrika ve Asya'da birçok ülkenin haritadan silinme riski var.
Bunun yanı sıra, küresel ısınma iledaha güçlü fırtınalar olacak, orman yangınlarının önüne geçmek neredeyse imkansız hale gelecek.
Kuraklık nedeniyle birçok ülkede normal yaşam imkansız hale gelecek ve toplu göçler olacak. Dünyanın tüm canlıları risk altında kalacak. Bu değişiklikler, büyük ölçüde insanların yollarını değiştirmeye ne kadar istekli olduklarına bağlı olarak, 500 yıl içinde çok farklı bir gezegene yol açabilir.
Son 500 yıla baktığımızda, Dünya'nın biyosfer adı verilen canlı kısmı çarpıcı bir şekilde değişti. Günümüzde insan sayısı yaklaşık 500 milyon kişiden 7,5 milyarın üzerine çıktı. Bu süre zarfında insan faaliyetleri nedeniyle 800'den fazla bitki ve hayvan türü yok oldu. İnsan nüfusu arttıkça, diğer türlerin yaşam alanı küçüldü. Deniz seviyesinin yükselmesi, daha da az toprak anlamına geliyor ve artan sıcaklıklar, birçok türün daha iyi iklimlere göç etmesine neden olacak.
Dünyadaki tüm değişikliklere insanlar neden olmuyor, ancak insanlar bazılarını daha da kötüleştirdi.
Günümüzün büyük hedefi, en çok emisyona sebep olan fosil yakıtlardan kurtulmak. Bu, dünya çapındaki ülkeleri ve içindeki insanların aynı amaç için çalışmasını gerektiren küresel bir sorun. Teknoloji şüphesiz önümüzdeki 500 yılda da gelişecek. Ancak şimdiye kadar, teknoloji çözümleri iklim değişikliğini çözecek kadar hızlı büyümedi. Aynı şeyleri yapmaya devam etmek ve daha sonra başka birinin bu karışıklığı düzeltmesini beklemek riskli ve pahalı bir kumar olur. Yani, bu şekilde yaşamaya devam edersek, 500 yıl sonra Dünya tanınmaz hale gelebilir.
Eğer iklim krizi sıcaklık ortalamalarını 3 derece arttırırsa (ki büyük ihtimal), Türkiye'de orman yangını çıkabilecek gün sayısı senelik 40 gün daha artıyor.
Ve maalesef Türkiye iklim krizini önlemeye yönelik olan Paris Anlaşması'na taraf olmayan 6 ülkeden biri durumunda.
Bindiğimiz dalı kesiyoruz!
Kaynak: BBC, Euronews, Time, Al Jazeera, Bundle