Son Konu

Yaratılış Efsaneleri

bilgiliadam

Yeni Üye
Katılım
16 Ağu 2017
Mesajlar
1,516,397
Tepkime
31
Puanları
48
Credits
-6
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Yaratılış hikayesi
Yaratılış destanı
Yaratılış destanı ile ilgili
tureyiş destanı

Yaratılış Efsaneleri

Orta Asya'da yaşayan Turk toplulukları arasında dunya ve insanın yaratılışı hakkında bircok efsane saptanmıştır Bu efsaneler yakın cağlarda derlendikleri icin İslamlık, Hıristiyanlık, Budizm, Maniheizm gibi dinlerden etkiler taşımaktadırlar Ancak bunlar genel yapısıyla erken donem Turk mitolojisinin izlerinin gorulduğu onemli urunlerdir
Aşağıda, Altay Turkleri'ne ait iki yaratılış efsanesi verilmiştir Bu iki efsane temel olarak birbirlerine benzerler; ama ayrıldıkları noktalar da vardır; aralarındaki farkları, okuyunca anlayacaksınız İlk efsane W Radloff tarafından saptanmıştır; ikinci efsane ise V Verbitskiy tarafından saptanmış olup ilk efsaneden daha değişik bir soyleyişe sahiptir İki efsanede de tek bir yaratıcı Tanrı vardır Birinci efsanede Tanrı; Kayra Kan, Kuday ve Kurbustan adlarını taşırken, ikinci efsanede Ulgen, BayUlgen adlarına sahiptir İki efsane de dış etki (Cin ve İran) taşırlar

Bu yaratılış efsanelerinde İran mitolojisinin ile Mani dininin etkisinin olduğu gorulmektedir İkili duşunce ilkesi (dualizm) İran mitolojisinin en onemli ozelliğidir İran mitolojisinde Hurmuz, iyilik ilahıdır ve gokte oturur; Ehrimen ise yeraltında karanlıkların ilahıdır Aynı durum Altay Turkleri'nin yaratılış destanlarında da vardır Altay yaratılış destanlarında da Tanrı Kuday gokte oturur, Şeytan Erlik ise yer altında Ama Erlik, Tanrı değildir; yalnızca guclu bir kormos'tur (şeytan) Turk Tanrı duşuncesi, İran mitolojisindeki ikili ilah sistemini tek ilahlı sisteme cevirmiştir

İran mitolojisinde Hurmuz, bircok yaratık yaratır ve Ehrimen de bunların bir bolumunu kendisine vermesini ister; ama olumsuz yanıt alır Aynı durum Altay yaratılış efsanesinde de soz konusudur Tanrı Kuday (Ulgen) da bircok yaratık yaratır ve Erlik bunların bir kısmını kendine ister ama Tanrı bunu reddeder

Altay yaratılış destanlarında, herşeye gucu yeten ve gunumuzdeki Tanrı inancının aynısı olan bir inanış yoktur Altay yaratılış destanlarında Tanrı'ya yaratma eyleminde kimi varlıklar yardım eder (mesela Ak Ene ve Kişi yani Erlik) Bu yuzden bu efsanelerde her şeye kaadir bir Tanrı imajı yerine, yaratma eyleminde ceşitli varlık ve nesnelere başvuran bir ilah portresi cizilmiştir

Verbitskiy'in saptamış olduğu yaratılış efsanesinde (aşağıdaki ikinci efsane) balığın dunya ile ilgili simgeselliğine yer verilmiştir Bu efsaneye gore dunyanın altındaki uc balığın, dunyanın dengesini sağlamada rolu vardır Burada balığa kutsallık verilmiş ve dunyanın dengede durmasının simgesi olmuştur Bu ozellik eski Hint mitolojisinde de vardır Balığın burada kullanılması aynı zamanda onun insanın yaratılışının, yaşamın yeniden doğuşunun, bolluk ve bereketin simgesi olmasından ileri gelmiştir Kimi araştırmacılar gore Kırım Turkleri de benzer bicimde, dunya okyanusunda buyuk bir balık bulunduğunu ve balığın uzerinde boynuzlarıyla dunyayı taşıyan bir boğa olduğunu ileri surerlerdi

Altay yaratılış efsanelerinin bazı kahramanları yabancı adlar taşırlar; mesela Mangdaşire, ŞalYime, MayTere vb Bu efsanelerin bazı motifleri de Eski Turk kulturunde bulunmamaktadır Mesela Tanrı'nın gokte oturması, yaratma eyleminde nesne ve kişilere başvurması, AkAna, Tanrı'nın insanlarla doğrudan konuşması gibi Altay yaratılış efsanelerinde, Turk destanlarındaki guclu yapı ve gorkem de yoktur Ergenekon Destanı ile karşılaştırılmaları bile bunu kolayca gozler onune serer

Aşağıda iki yaratılış efsanesi de yer almaktadır


Yeriding Putkeni (Yerin Yaratılışı)

Herşeyden once su vardı Yer, ay, gok, guneş yoktu Tanrı (Kuday) ile Kişi vardı İkisi de birer kara kaz gibi su uzerinde ucuyorlardı

Tanrı bir şey duşunmuyordu Kişi, yel cıkarıp suyu dalgalandırdı; Tanrı'nın yuzune su sıcrattı Bunu yapınca da kendisinin Tanrı'dan guclu olduğunu sandı; daha yuksekte ucmak istedi Ama ucamadı; suya duşup dibe battı Boğulmak uzereydi Bana yardım et!diye bağırıp Tanrı'dan yardım istedi

Tanrı Yukarı cık!dedi, o da sudan cıkıverdi Sonra Tanrı, Sağlam bir taş olsun!dedi Suyun dibinden bir taş yukseldi Tanrı ile Kişi, taşın uzerine oturdular Tanrı, Kişi'ye Suya dal, suyun dibinden toprak cıkar!diye buyruk verdi Kişi, Tanrı'nın buyruğunu yerine getirdi Suyun dibinden cıkardığı toprağı Tanrı'ya goturdu

Tanrı, Kişi'nin getirdiği toprağı suyun uzerine serperken Yer olsun !diye buyurdu Buyruk yerine geldi, yeryuzu yaratıldı Tanrı, yine Kişi'ye Suya dal, suyun dibindeki topraktan cıkar !diye buyruk verdi Kişi, suya daldığında, bu kez kendim icin de toprak alayım diye duşundu İki avucuna da toprak doldurdu; bir avucundakini Tanrı'dan gizlemek icin ağzına attı Dileği, Tanrı'dan gizli kendine gore bir yer yaratmaktı Avucundaki toprağı getirip Tanrı'ya uzattı Tanrı, toprağı suyun uzerine serpip genişlemesini buyurdu O'nun suya serptiği toprak gibi, Kişi'nin ağzındaki toprak da buyuyup genişlemeğe başladı Kişi korktu; soluğu kesildi, oleyazdı Kacmağa başladı Ancak, nereye kacsa yanı başında Tanrı'yı buluyordu O'ndan kacamıyordu Caresiz kaldı, Tanrı'ya yalvarmağa başladı: Tanrı! Gercek Tanrı! Bana yardım et


Tanrı, Kişi'ye Ağzındaki toprağı ne icin sakladındedi Kişi, Kendime yer yaratmak icin saklamıştımdiye yanıt verdi Tanrı da, Oyleyse at ağzından ve kurtuldedi Kişi'nin ağzındaki toprak yere dokulurken kucuk tepeler oluştu Tanrı, Artık sen gunahlı oldundedi, Bana karşı geldin Kotuluk duşundun Bundan sonra sana uyanlar, senin gibi kotuluk duşunenler senin gibi kotu kişi olacak; bana uyanlar ise iyi ve pak kişiler olacak, guneş ve aydınlık yuzu gorecek Ben, gercek Kurbustan adını almışımdır; bundan sonra senin adın da Erlik olsun Gunahlarını benden saklayanlar senin adamın olsun, gunahlarını senden saklayanlar benim adamım olsun

Yeryuzunde, dalsız budaksız bir ağac yeşerdi Tanrı, bu dalsız budaksız ağactan hoşlanmadı Dalları, yaprakları olmayan ağaca bakmak guzel değil Bu ağacın dokuz dalı olsun!dedi Dalsız budaksız ağac birden dokuz dallı oldu Tanrı, Dokuz dalın herbirinin kokunden, birerden dokuz kişi turesin; bunlar dokuz ulus olsun!dedi

Erlik, bunlar olurken buyuk bir gurultu duydu Nedir acaba diye duşundu Tanrı'ya gurultunun nedenini sordu Tanrı, Ben bir kaganım, sen de kendince bir kagansın İşittiğin gurultuyu yapanlar benim ulusumdur!dedi Erlik, Tanrı'dan bu ulusu kendisine vermesini istedi Tanrı, Olmaz!diye karşıladı; Sen git kendi işine bak!

Erlik'in canı sıkıldı Hele bir gidip şu insanları goreyim diyerek kalabalığın yanına vardı Orada insanlardan başka yaban hayvanları, kuşlar ve daha nice yaratıklar vardı Erlik, Tanrı bunları nasıl yarattı acaba, bunlar ne yer, ne icerler diye duşundu O duşune dursun, insanlar ağacın yemişlerinden yemeğe başlamışlardı Erlik baktı ki, insanlar ağacın yalnızca bir yanındaki yemişleri yiyorlar, ote yandakilere ellerini surmuyorlar İnsanlara bunun nedenini sordu İnsanlar, şu yanıtı verdiler: Tanrı bize şu yandaki dort dalın yemişini yemeği yasakladı Biz yalnızca Tanrı'nın izin verdiği, ağacın gundoğusundaki yemişlerden yiyoruz Şu gorduğun yılan ile kopek, yasak yandaki yemişleri yemememiz icin bekcilik ediyor Bundan sonra Tanrı goğe cıktı Beş dalın yemişi de bizim aşımız oldu


Bu yanıt, Erlik'i sevindirdi Erlik Kormos, insanlardan Torungey denilen erkeğe yaklaştı Ona Tanrı size yalan soylemiş Asıl, yasakladığı yemişlerden yemeniz gerekir Onlar daha tatlıdır Bir deneyin; goreceksinizdedi Erlik, uyumakta olan yılanın ağzına girdi; ağaca cıkmasını soyledi Yılan, ağaca cıkıp yasak yemişlerden yedi Doğanay'ın karısı Eje, yanlarına geldi Erlik, Torungey ile Eje'ye de yasak yemişlerden yemelerini soyledi Torungey, Tanrı'nın sozunu tutarak yasak yemişlerden yemedi Karısı Eje dayanamadı, yedi Yemiş cok tatlı idi Alıp kocasının ağzına surdu Torungey ile Eje'nin tuyleri birden dokuldu Utandılar Kacıp, herbiri bir ağacın ardına saklandılar

Derken Tanrı geldi Butun ulus, kacışıp bir koşeye gizlendi Tanrı, Torungey! Torungey! Eje! Eje! Neredesinizdiye haykırdı Torungey ile Eje Ağacların arkasındayızdediler, Karşına cıkamıyoruz, utanıyoruzSonra, olanları bir bir anlattılar Tanrı, bildiği şeyleri duymanın ofkesi icinde herbirine ayrı cezalar verdi Şimdi sen de Kormos'ten (Şeytan'dan) bir parca oldundiyerek yılana verdi ilk cezayı İnsanlar sana duşman olsun; seni gorunce vurup, ezip oldursunler!dedi Eje'ye dondu, Sen, Kormos'un sozune uydun Yasak yemişi yedin Cezanı cekeceksin Cocuk doğuracaksın Doğururken de acı cekeceksin Sonunda oleceksin, olumu tadacaksınTorungey'e de şoyle diyerek cezasını verdi: Kormos'un aşını yedin Benim sozumu dinlemedin, Kormos Erlik'in sozune uydun Onun adamları onun dunyasında yaşar, karanlıklar dunyasında bulunur Benim ışığımdan yoksun kalır Kormos bana duşman oldu; sen de ona duşman olacaksın Benim sozumu dinleseydin, benim gibi olacaktın Dinlemediğin icin dokuz oğlun, dokuz da kızın olacak Bundan sonra ben, insan yaratmayacağım Artık, insanlar senden tureyecek


Tanrı, Erlik'e de kızdı Benim adamlarımı nicin aldattın ?diye sordu ofkeyle Erlik Ben istedim, sen vermedindedi, Ben de senden caldım Artık, hep calacağım Atla kacarlar ise duşurup calacağım İcip icip esrirler (sarhoş olurlar) ise birbirlerine duşurup doğuştureceğim Suya girseler, ağaclara cıksalar bile yine calacağımTanrı da, Oyleyse; dokuz kat yerin altında ayı, guneşi olmayan karanlık bir dunya vardır Seni oraya atıyorumdiyerek Erlik'i cezalandırdı Her şey bitince, butun insanlara birden şoyle dedi: Bundan sonra kendi yemeğinizi kendiniz kazanacak, gucunuzle elde edeceksiniz; benim yemeğimden yemek yok Artık, yuz yuze gelip sizinle konuşmayacağım Bundan sonra size MayTere'yi gondereceğim

MayTere, insanlara bircok şey oğretti Arabayı da MayTere yaptı Ot koklerini, yenilebilecek otları insanlara oğretti Erlik, MayTere'ye yalvardı: Ey Gok Oğul, bana yardım et Tanrı'dan izin dile Yanına cıkmak istediğimi soyle Yardım et banaMayTere, Erlik'in dileğini Tanrı'ya iletti Tanrı aldırış etmedi MayTere, altmış yıl yalvardı Sonunda Tanrı, Erlik'e haber gonderdi: Duşmanlıktan vazgecersen, insanlara kotuluk etmezsen sana izin veririm, yanıma gelirsin!Erlik, soz verdi Tanrı'nın katına cıktı Baş eğdi Beni kutsa Bana izin ver, ben de kendime gokler yapayımdiye yalvardı Tanrı, izin verdi Erlik, kendisi icin gokler yaptı Adamlarını topladı, yaptığı goklere yerleştirdi; kendisi de başlarına gecti Cok kalabalık oldular Tanrı'nın en sevgili kullarından olan Mangdaşire, bu duruma cok uzuldu Uzuntu icinde duşundu: Bizim oz kişilerimiz yeryuzunde sıkıntı cekip yoruluyor Erlik'in adamları ise, goklerde keyfedip duruyorMangdaşire, bu uzuntu icinde Erlik'e savaş actı Erlik, daha guclu cıktı Ateş ile vurup Mangdaşire'yi kacırdı Mangdaşire, Tanrı'nın katına cıktı Tanrı, Nereden geliyorsun?dedi Mangdaşire, Erlik'in adamlarının gokte oturması, bizim adamlarımızın ise yeryuzunde binbir gucluk icinde yaşamaları ağırıma gitti Erlik'in yandaşlarını yere indirmek, goklerini başına yıkmak icin Erlik'le savaştım Gucum yetmedi, o beni kacırdıdiye yanıt verdi Tanrı, uzulmemesini soyledi Erlik'e benden başka kimsenin gucu yetmezdedi, Erlik'in gucu senden coktur Ama gun gelecek, senin gucun Erlik'in gucunden ustun olacakMangdaşire'nin yureği serinledi, rahat rahat uyudu


Gun geldi, Mangdaşire gucleneceğini anladı O gun Tanrı, Mangdaşire'yi yanına cağırdı Var git Guclendin artık Erlik'in goklerini başına yıkacak guce kavuşturdum seni Dileğine ereceksindedi, Sana, kendi gucumden guc verdimMangdaşire şaşırdı: Yayım yok, okum yok Kargım yok, kılıcım yok Kupkuru bir bileğim var Yalnız bilek gucuyle Erlik'i nasıl yok edebilirim?Tanrı, Mangdaşire'ye bir kargı verdi Mangdaşire, kargıyı alıp Erlik'in goklerine gitti Erlik'i yendi, kacırdı; goklerini kırdı gecirdi Erlik'in gokleri parca parca oldu, yeryuzune dokuldu O gune değin dumduz olan yeryuzu, o gunden sonra kayalıklarla, sivri dağlarla doldu Gorklu Tanrı'nın ozene bezene yarattığı guzelim yeryuzu eğri buğru oldu Erlik'in butun yandaşları yere dokuldu; suya duşenler boğuldu, ağaca carpanlar sakatlanıp can verdi, sivri kayaların ustune duşenler oldu, hayvanlara carpanlar hayvanların ayakları altında kaldılar

Erlik, varıp Tanrı'dan kendine yeni bir yer istedi Benim goklerimin yıkılmasına sen izin verdin; barınacak yerim kalmadıdedi Tanrı, Erlik'i yerin altındaki karanlıklar ulkesine surdu Uzerine yedi kat kilit vurdu Burada gun ışığı, ay ışığı gormeyesin Uzerinde sonmez ateşler olsun İyi olursan yanıma alır, kotu olursan daha derinlere surerimdedi Bunun uzerine Erlik, Oyleyse olmuş kişilerin canlarını bana ver; govdeleri senin olsun, canları benimdedi Tanrı, Yo, onları sana vermeyeceğimdedi, İstiyorsan kendin yaratErlik eline cekic, koruk ve ors aldı Vurmağa başladı Bir vurdu, kurbağa cıktı Bir vurdu, yılan cıktı Bir vurdu, ayı cıktı Bir vurdu, domuz cıktı Bir vurdu, Albıs (kotu ruh) cıktı Bir vurdu, Şulmus (kotu ruh) cıktı Sonunda Tanrı, Erlik'in elinden cekici, orsu, koruğu aldı; ateşe attı Koruk bir kadın, cekic bir erkek oldu Tanrı, kadını tutup yuzune tukurdu Kadın bir kuş olup uctu Bu kuş, eti yenmez, tuyu yelek olmaz Kurday denilen kuştur Tanrı, erkeği de tutup yuzune tukurdu O da bir kuş olup uctu; adına Yalban kuşu dediler

Bu olanlardan sonra Tanrı, insanlara Ben size mal verdim, aş verdim Yeryuzunde iyi, guzel, pak olan ne varsa verdim Yardımcınız oldum Siz de iyilik yapın Ben, goklerime cekileceğim, tez donmeyeceğimdedi

Yardımcı ruhlarına dondu: ŞalYime; sen, rakı icip aklını yitirenleri, korpe cocukları, tayları, buzağıları koru Onlara kotuluk gelmesin Sağlığında iyilik yapmış olanların ruhlarını yanına al; kendini oldurenlerinkini alma Zenginlerin malına goz dikenleri, hırsızları, başkalarına kotuluk edenleri de alma Benim icin, bir de kaganları icin savaşıp olenlerin ruhlarını da yanına al, benim yanıma getir

İnsanlar ! Size yardım ettim Kotu ruhları (kormosler) sizden uzaklaştırdım Kormosler size yaklaşırsa, onlara yiyecek verin, ama onların yiyeceklerinden yemeyin; yerseniz, onlardan olursunuz Benim adımı soylerseniz korumam altında olcakasınız Şimdi ben aranızdan ayrılıyorum, ama yine geleceğim Beni unutmayın, geri gelmez sanmayın Geri donduğumde iyiliklerinizin, kotuluklerinizin hesabını goreceğim Şimdilik benim yerimde Yapkara, Mangdaşire ve ŞalYime kalacaklar; size yardımcı olacaklar

Yapkara! Gozlerini dort ac Erlik senin elinden olenlerin canlarını calmak isterse, Mangdaşire'ye soyle; o gucludur

ŞalYime! Sen de iyi dinle Albıs, Şulbus yeraltındaki karanlıklar ulkesinden cıkmasınlar Cıkarlarsa, hemen MayTere'ye bildir Ona guc verdim O, kotu ruhları koğar

PodoSunku, Ay'ı ve Guneş'i bekleyecek Mangdaşire, yeryuzunu ve gokyuzunu koruyacak MayTere, kotuleri iyilerden uzaklaştıracak

Mangdaşire, sen de kotu ruhlarla savaş Guc gelirse benim adımı cağır İnsanlara iyi şeyleri, iyi işleri oğret Oltayla balık avlamayı, tiyin (sincap) vurmayı, hayvan beslemeyi oğret

Sonra, Tanrı uzaklaştı Mangdaşire, Tanrı'nın sozlerini yerine getirdi Olta yaptı, balık avladı Barutu buldu, sincap vurdu Gun geldi, Mangdaşire kendi kendine mırıldandı: Bugun beni yel ucuracak, alıp goturecekBir yel geldi, Mangdaşire'yi ucurup goturdu Bunun uzerine Yapkara insanlara Mangdaşire'yi Tanrı yanına aldı Artık, onu bulamazsınız Gun gelecek, beni de yanına cağıracak Nereye isterse oraya gideceğim Oğrendiklerinizi unutmayın Tanrı'nın yargısı budurdedi

İnsanları kendi haline bırakıp o da gitti



İkinci Yaratılış Destanı


Gok yoktu, yer yoktu Yalnızca, sonu olmayan bir deniz vardı Tanrı Ulgen (Aakay, Kurbustan), bu denizin uzerinde ucuyordu Konacak sert bir yer arıyordu, bulamıyordu Boyle ucarken gonlune doğdu Bir ses Onundeki nesneyi yakaladiye fısıldadı Ulgen, bu fısıltıyı yineledi Ellerini one doğru uzattı O sırada su yuzune bir taş cıkmıştı Ulgen, taşı yakaladı, uzerine kondu Taşın ustunde ne yapacağını duşundu Ucsuz bucaksız suyun icinden Ak Ene (Ak Ana), suzulup Ulgen'in karşısına cıktı ve Yaratdedi; uc kez yineledi Ulgen Nasıl?diye sordu Ak Ene Yaptım oldu de, yaptım olmadı demededi Sonra, Ak Ene kayboldu Bir daha da gorunmedi Ulgen, insanlara şu buyruğu verdi Var olana yok demeyin; vara yok diyen de yok olur!

Ulgen, Yer yaratılsın!dedi; yer yaratıldı Gokler yaratılsın!diye buyurdu; gokler yaratıldı Boylece butun dunyayı yarattı Sonra, uc buyuk balık yaratıp, yeri onların uzerine yerleştirdi Balıklardan ikisini yerin kenarına, ucuncusunu ortasına temel yaptı Ortada bulunan balığın başı kuzey yonundedir Bu balık başını eğerse, kuzeyden yayık (tufan) olur Başını daha aşağı eğerse, yeryuzunde su basmadık bir avuc yer kalmaz Onun icin bu balık, buyuk bir zincirle bir direğe bağlanmıştır Onu, MangdaŞire yonetir

Ulgen, dunyayı yaratırken ay ve gun ışığının dokunduğu Altın Dağ'da oturdu Bu dağ, gok ile yer arasında idi Dunya'nın yaratılışı altı gun surdu Yedinci gun Ulgen yatıp uyudu; sekizin gun kalktı

Bizim Ay ve Guneş'imizin dunyasından başka, doksan dokuz dunya daha vardır Bunların hepsinde birer ucmag (cennet), birer tamu (cehennem) vardır Herbirinde insanlar bulunur En buyuk dunya, Han Kurbustan Tengere'dir BayUlgen, bu alemin yonetimini yardımcılarından olan Mangızın Matmas Burkan adlı ruha vermiştir Bu dunyanın yerinin adı Altın Telegey'dir Cehennemi, Mangız Tociri Tamu'dur Bu tamuyu, Matman Kara adlı bir zebani yonetir

Doksan dokuz alemin ortancası, Ezre Kurbustan Tengere'dir Ezre Tengere'yi, Belgein Keratlu Turun Musıkay Burkan'a verilmiştir Yerinin adı, Altın Şarka'dır Cehennemi, Tupken Kara Tamu'dur Bu cehennemi Matman Karakcı yonetir

Kişioğullarının bulunduğu bizim dunyamız, en kucuk dunyadır Adına, Kara Tengere Dunyası denilir Bu dunyayı, MayTere yonetir Cehenneminin adı, Kara Teş'tir Bu cehennemi, Kerey Han yonetir Bizim dunyamızın uzerinde otuz uc kat gok vardır

BayUlgen, birgun denize bakarken, suyun ustunde bir toprak parcasının yuzduğunu gordu Toprağın uzeri, insan govdesine benzeyen bir kil tabakası ile kaplıydı Ulgen, Bu cansız toprak, kişi olsun!diye buyurdu Toprak, kişi oldu Ulgen, ona Erlik adını verdi; olduğu yere bıraktı Erlik, giderek Ulgen'i buldu Ulgen de onu yanına aldı; kendisine kucuk kardeş yaptı Bir zaman sonra Erlik, Ulgen'i kıskandı Ondan daha guclu olmak istedi Ulgen'e imrendi, Ben de onun gibi olmalıyımdiye duşundu Duşune duşune Ulgen'e duşman oldu Ulgen bunun yerine, Mangdaşire'yi yarattı Sonra da, bizim dunyamızda yedi kişi yarattı Bunların kemikleri kamıştan, etleri topraktan oldu Kulaklarına ufledi, can verdi burunlarına ufledi, akıl verdi En sonra da, yine bir kişi yarattı ve MayTere adını verdi Ona Bu insanları sen yonetdiye buyurdu
 
Üst Alt