Forumdas
Editor
- Katılım
- 6 Ara 2022
- Mesajlar
- 7,544
- Tepkime
- 15,298
- Puanları
- 113
- Konum
- adana
- Web
- forumdas.com.tr
- Credits
- -90
Yasama organı
Yasama organı; yasalar geçirme, değiştirme ve yürürlükten kaldırma gücü olan bir tür katılımcı meclistir. Bir yasama organınca oluşturulan yasalara hukuk ya da yazılı kurallar denir. Yasa çıkarmanın dışında, yasama organlarının genellikle vergileri yükseltme, bütçeyi ayarlama ve öteki gelire ilişkin yasa tasarıları sunma yetkisi vardır. Yasama organları pek çok adca bilinir, en ortak olan [daha fazla özel anlamı olsa da] parlamentodur.
Parlamenter sistem hükümetlerinde, yasama organı resmen en yücedir ve yürütücü olarak iş yapacak başbakan sanında meclisinden bir üye atar. Bir başkanlık sisteminde, kuvvetler ayrılığı genel kuralına göre, yasama organı hem yargı hem de yürütme ile birlikte bağımsız ve denk bir devlet erki olarak değerlendirilir.
Bir yasama organının özel bileşen[ler]i bir [ya da birden fazla] tartışan ve yasa tasarılarını oylayan meclistir. Yalnızca bir kurumu olan bir yasama organı tek meclislidir. Türkiye tek meclisli ülkelerden biridir. Çift meclisli bir yasama organı genellikle bir senato ve bir meclis olarak tanımlanan, görevlerinde, güçlerinde ve üye seçimi için kullanılan yöntemlerde sık sık farklılık gösteren iki ayrı meclise egemendir. Çok daha seyrek olanıysa üç meclisli yasama organlarıdır; sonuncusu Güney Afrika'da beyaz azınlığın egemenliğinin düşüş yıllarında yaşamıştı.
Pek çok parlamenter sistemde; senato yalnızca bir öğüt ve denetim kuruluşuyken meclis daha güçlü bir kuruluştur. Oysa, başkanlık sistemlerinde, iki kuruluşun güçleri sık sık benzer ve eştir. Federasyonlarda, senato bütün eyaletleri temsil etmesiyle ayrılır, aynısı Avrupa Birliği'nin uluslarüstü yasama organında da geçerlidir. Bu amaçla, senato ister devlet/eyalet hükümetlerinin temsilcilerini kapsayabilir, Avrupa Birliği'nde ve Almanya'da olduğu ve Birleşik Devletler'de 1913'ten önce olmuş olduğu gibi; isterse - Avustralya'da ve bugünkü Birleşik Devletler'de olduğu gibi - daha küçük nüfuslu devletlere/eyaletlere eşit temsilcilikler devreden bir reçeteye göre seçilir.
Yürütme erki
Yürütme erki; devlet kamu yönetiminin günlük yönetimi için tek yetkiyi ve sorumluluğu alan devlet gücüdür. Gücün ayrı devlet erklerine bölüştürülmesi cumhuriyetçi güçler ayrılığı düşüncesinden gelir.
Yürütme yetkilisi, yasa çıkarmadan (yasama organının görevi) ya da onları yorumlamadan (yargının görevi) sorumlu değildir. Yürütmenin görevi yasama organınca yazılmış ve yargı düzenince yorumlanmış yasaları uygulamaktır.
Sorumluluk
Yürütme erkinin yerine getirmesi gereken en yüksek beş görev şunlardır:
Devlet Başkanı - ulusun simgesel önderi
Hükümet Başkanı - devletin işlevini yerine getirir, kamu yönetiminin başındadır ve yasaları nasıl uygulayacağını kararlaştırır
Başdiplomat - devletin büyükelçilerini denetler ve dış siyaseti belirler
Başkomutan - devletin silahlı güçlerine komuta eder ve askeri siyaseti belirler
Başyasamacı yeni bir yasanın geçişini ya da geri çevrilişini zor kullanarak yasama organını etkiler (bu, veto gücünün kullanımını da içerir)
Yargı
Yargı (yargı erki olarak da bilinir); egemenlik ya da devlet adına hukuku yorumlayan ve ona başvuran mahkemeler düzenidir. Yargı ayrıca uyuşmazlıkların çözümü için bir işleyiş de sağlar. Kuvvetler ayrılığı öğretisi altında, yargı genellikle yasa çıkarmaz (bu, bütün üyelerin hazır bulunduğu bir yüksek tabakada, yasamanın sorumluluğundadır) ya da yasaları uygulamaz (bu da yürütmenin sorumluluğundadır), daha çok yasaları yorumlar ve onları her hukuksal olayın gerçeklerine uygular. Bu devlet erki sık sık "Yasalar önünde herkes eşittir." ilkesini sağlama almakla görevlendirilir. Genellikle bir son-başvuru mahkemesinden (yüce divan ya da anayasa mahkemesi denir) ve daha düşük mahkemelerden oluşur.
Pek çok yargıda yargı erkinin yargısal denetim yoluyla yasaları değiştirme gücü vardır. Yargısal denetim gücü olan mahkemeler devletin yasalarını ve kurallarını bir anayasanın hükümleriyle çelişkili bulursa bozabilir. Yargıçlar bir anayasanın yorumlanması ve uygulanması için bir eleştirmen güç atarlar, böylece ortak hukuk ülkelerinde genelgeçer bir anayasal hüküm topluluğu yaratılmış olur. Son onyıllarda yargı anayasaca kurulmuş ekonomik haklara ilişkin ekonomik konularda etkinleşmiştir; çünkü ekonomi bilimi doğru yasal yorumlama ile ilgili soruların içyüzünü anlama koşulunu koyar. Çoktan beri devletin ekonomik siyasetinden bağımsız kuramsal bir yasal belge olarak anayasasını işlemeyi sürdüren ve siyasal ve ekonomik düzende geçişler yaşayan bir ülkede, yürütme ve yasama erklerinin ekonomik işlerinin yargısal denetiminin uygulaması büyümüştür.
1980lerde, neredeyse on yıldır Hindistan Yüce Divanı, Hint Anayasası'nın birkaç metninin çok geniş bir yorumlamasını kullanarak yoksul ve ezilen adına kamu yararı davasına özendirmekteydi.
Geçiş yaşayan ve gelişen ülkelerin pek çoğunda yargının bütçesi neredeyse bütünüyle yürütmenin denetimindedir. Bu durum, yargıya eleştirel mali bir bağımlılık yarattığından güçler ayrılığının temelini çürütür. Yargı için harcama yapan hükümet de içinde olmak üzere doğru ulusal servet dağılımı anayasal ülke ekonomisinin konusudur. Yargıda yozlaşmanın iki yöntemini ayırt etmek önemlidir. Bu iki yöntem; özel kişi ve [bütçe tasarlaması ve çeşitli ayrıcalıklar yoluyla] devlettir.
"Yargı" terimi hem bir yargının çekirdeğini oluşturan yargıçlar, sulh hakimleri ve öteki yargıcılar gibi topluca çalışanları, hem de düzenin düzgünce işlemesini sürdüren kadroları belirtmek için de kullanılır.
Yasama organı; yasalar geçirme, değiştirme ve yürürlükten kaldırma gücü olan bir tür katılımcı meclistir. Bir yasama organınca oluşturulan yasalara hukuk ya da yazılı kurallar denir. Yasa çıkarmanın dışında, yasama organlarının genellikle vergileri yükseltme, bütçeyi ayarlama ve öteki gelire ilişkin yasa tasarıları sunma yetkisi vardır. Yasama organları pek çok adca bilinir, en ortak olan [daha fazla özel anlamı olsa da] parlamentodur.
Parlamenter sistem hükümetlerinde, yasama organı resmen en yücedir ve yürütücü olarak iş yapacak başbakan sanında meclisinden bir üye atar. Bir başkanlık sisteminde, kuvvetler ayrılığı genel kuralına göre, yasama organı hem yargı hem de yürütme ile birlikte bağımsız ve denk bir devlet erki olarak değerlendirilir.
Bir yasama organının özel bileşen[ler]i bir [ya da birden fazla] tartışan ve yasa tasarılarını oylayan meclistir. Yalnızca bir kurumu olan bir yasama organı tek meclislidir. Türkiye tek meclisli ülkelerden biridir. Çift meclisli bir yasama organı genellikle bir senato ve bir meclis olarak tanımlanan, görevlerinde, güçlerinde ve üye seçimi için kullanılan yöntemlerde sık sık farklılık gösteren iki ayrı meclise egemendir. Çok daha seyrek olanıysa üç meclisli yasama organlarıdır; sonuncusu Güney Afrika'da beyaz azınlığın egemenliğinin düşüş yıllarında yaşamıştı.
Pek çok parlamenter sistemde; senato yalnızca bir öğüt ve denetim kuruluşuyken meclis daha güçlü bir kuruluştur. Oysa, başkanlık sistemlerinde, iki kuruluşun güçleri sık sık benzer ve eştir. Federasyonlarda, senato bütün eyaletleri temsil etmesiyle ayrılır, aynısı Avrupa Birliği'nin uluslarüstü yasama organında da geçerlidir. Bu amaçla, senato ister devlet/eyalet hükümetlerinin temsilcilerini kapsayabilir, Avrupa Birliği'nde ve Almanya'da olduğu ve Birleşik Devletler'de 1913'ten önce olmuş olduğu gibi; isterse - Avustralya'da ve bugünkü Birleşik Devletler'de olduğu gibi - daha küçük nüfuslu devletlere/eyaletlere eşit temsilcilikler devreden bir reçeteye göre seçilir.
Yürütme erki
Yürütme erki; devlet kamu yönetiminin günlük yönetimi için tek yetkiyi ve sorumluluğu alan devlet gücüdür. Gücün ayrı devlet erklerine bölüştürülmesi cumhuriyetçi güçler ayrılığı düşüncesinden gelir.
Yürütme yetkilisi, yasa çıkarmadan (yasama organının görevi) ya da onları yorumlamadan (yargının görevi) sorumlu değildir. Yürütmenin görevi yasama organınca yazılmış ve yargı düzenince yorumlanmış yasaları uygulamaktır.
Sorumluluk
Yürütme erkinin yerine getirmesi gereken en yüksek beş görev şunlardır:
Devlet Başkanı - ulusun simgesel önderi
Hükümet Başkanı - devletin işlevini yerine getirir, kamu yönetiminin başındadır ve yasaları nasıl uygulayacağını kararlaştırır
Başdiplomat - devletin büyükelçilerini denetler ve dış siyaseti belirler
Başkomutan - devletin silahlı güçlerine komuta eder ve askeri siyaseti belirler
Başyasamacı yeni bir yasanın geçişini ya da geri çevrilişini zor kullanarak yasama organını etkiler (bu, veto gücünün kullanımını da içerir)
Yargı
Yargı (yargı erki olarak da bilinir); egemenlik ya da devlet adına hukuku yorumlayan ve ona başvuran mahkemeler düzenidir. Yargı ayrıca uyuşmazlıkların çözümü için bir işleyiş de sağlar. Kuvvetler ayrılığı öğretisi altında, yargı genellikle yasa çıkarmaz (bu, bütün üyelerin hazır bulunduğu bir yüksek tabakada, yasamanın sorumluluğundadır) ya da yasaları uygulamaz (bu da yürütmenin sorumluluğundadır), daha çok yasaları yorumlar ve onları her hukuksal olayın gerçeklerine uygular. Bu devlet erki sık sık "Yasalar önünde herkes eşittir." ilkesini sağlama almakla görevlendirilir. Genellikle bir son-başvuru mahkemesinden (yüce divan ya da anayasa mahkemesi denir) ve daha düşük mahkemelerden oluşur.
Pek çok yargıda yargı erkinin yargısal denetim yoluyla yasaları değiştirme gücü vardır. Yargısal denetim gücü olan mahkemeler devletin yasalarını ve kurallarını bir anayasanın hükümleriyle çelişkili bulursa bozabilir. Yargıçlar bir anayasanın yorumlanması ve uygulanması için bir eleştirmen güç atarlar, böylece ortak hukuk ülkelerinde genelgeçer bir anayasal hüküm topluluğu yaratılmış olur. Son onyıllarda yargı anayasaca kurulmuş ekonomik haklara ilişkin ekonomik konularda etkinleşmiştir; çünkü ekonomi bilimi doğru yasal yorumlama ile ilgili soruların içyüzünü anlama koşulunu koyar. Çoktan beri devletin ekonomik siyasetinden bağımsız kuramsal bir yasal belge olarak anayasasını işlemeyi sürdüren ve siyasal ve ekonomik düzende geçişler yaşayan bir ülkede, yürütme ve yasama erklerinin ekonomik işlerinin yargısal denetiminin uygulaması büyümüştür.
1980lerde, neredeyse on yıldır Hindistan Yüce Divanı, Hint Anayasası'nın birkaç metninin çok geniş bir yorumlamasını kullanarak yoksul ve ezilen adına kamu yararı davasına özendirmekteydi.
Geçiş yaşayan ve gelişen ülkelerin pek çoğunda yargının bütçesi neredeyse bütünüyle yürütmenin denetimindedir. Bu durum, yargıya eleştirel mali bir bağımlılık yarattığından güçler ayrılığının temelini çürütür. Yargı için harcama yapan hükümet de içinde olmak üzere doğru ulusal servet dağılımı anayasal ülke ekonomisinin konusudur. Yargıda yozlaşmanın iki yöntemini ayırt etmek önemlidir. Bu iki yöntem; özel kişi ve [bütçe tasarlaması ve çeşitli ayrıcalıklar yoluyla] devlettir.
"Yargı" terimi hem bir yargının çekirdeğini oluşturan yargıçlar, sulh hakimleri ve öteki yargıcılar gibi topluca çalışanları, hem de düzenin düzgünce işlemesini sürdüren kadroları belirtmek için de kullanılır.