Anksiyete, kaygı bozukluğu olarak tanımlanabilir. Her insan kaygıyı deneyimlemektedir. Önemli bir gelecek planı da kaygı yaratabilir, evinize gelecek misafirler için ne hazırlayacağınızı düşünmek de kaygı yaratabilir. Genel olarak kaygı normaldir aynı zamanda kaygı, oluşabilecek muhtemel tehdit ve tehlike durumlarında vücudun hızlı hareket edip cevap verebilmesi için gerekli bir duygudur. Normalde yaşanan kaygı seviyesi bireyin kendi kendine atlatabileceği bir seviyedeyken, anksiyete bozukluklarında genellikle kaygı seviyesi ekstrem bir seviyededir.
Bazı insanlarda bu kaygı uzun süreli olabilir veya başka yönlere de evirilebilir, bu da yaygın anksiyete bozukluğu olarak adlandırılır. Bu uzun süreli anksiyete, ortamlardaki tetikleyicilere karşı aşırı duyarlı olmak, kaygı uyandırabilecek her türlü ortamdan uzaklaşmak, sürekli kötü bir şey olacakmışçasına gergin olmak gibi hayatın gidişatını ileri derecede etkileyecek sonuçlar doğurabilmektedir. Yaygın anksiyete bozukluğuna sahip olan bireyler günlük hayatlarındaki en küçük olay dahil olmak üzere hayatlarındaki birçok konu hakkında süregelen bir kaygı durumundadırlar. Bu kaygı durumu kronik ve son derece aşırıdır. Hatta bu kaygı durumu kişinin günlük hayatına son derece büyük etkiler bırakmaktadır, birey genel sorumluluklarını veya yaşantısını devam ettirmekte zorluk çekmeye başlayabilir. Bireyler bu kaygıyı kontrol etmekte çok zorlanır ve kendi kendilerine kontrol etmeleri imkansıza yakındır, bazı rahatlama teknikleri ilaç veya psikoterapinin yanında yardımcı olarak kullanılabilir. Bireyler genel olarak kaygılarını iş, aile, sağlık, sorumluklar, yakın çevrenin başına gelebilecek durumlar gibi kişisel konularda yaşarlar.
Yaygın anksiyete bozukluğunu doğru teşhis etmek için bazı önemli noktalar vardır bunlar:
-
Aşırı kaygı halini dışında en az üç adet daha semptom bulunması gerekmektedir -
Tüm semptomların her hafta en az 6 boyunca deneyimlenmesi gerekmektedir -
Aşırı kaygı durumunun ana sebebinin uyuşturucu madde veya herhangi bir ilaç olmadığına emin olunmalıdır.
-
Sinirli, gergin hissetmek -
Kötü bir şey olacakmışçasına huzursuz olmak -
Terleme veya sıcak basması -
Titreme -
Nefes alışverişinin hızlanması -
Kalp atışlarının hızlanması -
Uyku kalitesinin düşüşü, uyuyamama -
Mide problemleri -
Kolay yorulma -
Vücut ağrıları -
Nedensiz korku
Eğer bir anksiyete bozukluğuna sahip olduğunuzu düşünüyorsanız şu durum ve belirtilere dikkat edin:
-
Kaygının ve hislerinizin kontrolünüzden çıktığını hissetmek -
Kaygının ve hislerinizin hayatınızı ve ilişkilerinizi aşırı derecede etkilemeye başlaması -
Uyuşturucu madde veya alkol kullanımı -
İntiharla ilgili düşüncelerinizin oluşması gibi durumlarla karşı karşıya kalıyorsanız ertelemeden bir psikoloğa başvurma zamanınızın geldiği anlaşılmaktadır.
Yaygın anksiyete bozukluğu neden kaynaklanır?
Tek bir sebebi olmamakla beraber insandan insana değişebilecek nedenleri vardır. Genetik olarak ailede anksiyete bozukluğu öyküsü olan biri varsa sonraki nesillerde de anksiyete bozukluklarına rastlanabileceği ortaya çıkmıştır. Fakat genetikle beraber çevresel faktörler de çok etkilidir. Herhangi bir travma, büyük veya küçük çaplı değişiklikler, iş hayatındaki değişimler gibi çevresel faktörler de genetik yatkınlık olmadan kişide anksiyete bozukluğu olmasına neden olabilir. Ayrıca çevresel faktörlerin varlığı genetikte yatanı da ortaya çıkarabilir. Biyolojik açıdansa beyindeki kimyasal bozukluklar anksiyete bozukluğunda önemli rol oynamaktadır. Ayrıca sürekli ve ağır stres etkisinde kalan bireylerde daha çok kendini göstermektedir.
Anksiyete bozukluklarında risk faktörleri nelerdir?
Yukarıda da bahsedildiği gibi, genetik ve dış faktörlerin beraber çalışmasından dolayı risk faktörleri de önemlidir. Bunların arasında:
-
Düşük sosyoekonomik düzey -
Belirli konularda çocuklukta yaşanan travmatik olaylar -
Cinsel istismar -
Ebeveyn kaybı -
Bireyin mizacı -
Stres bulunmaktadır.
Anksiyete bozukluklarının genelinde en çok tercih edilen yöntem ilaçlar ve psikoterapidir. Ayrıca rahatlama teknikleri de bireyin düşüncelerini az da olsa bastırıp bireyin kaygı seviyesini azaltmakta kullanılmaktadır. Çoğu belirtinin fiziksel olmasından dolayı ilk önce yapılacak başka tetkikler olacaktır ve yapılan tetkiklerin sonucuna göre teşhis koyulmaktadır.
Tedaviler çeşitlidir ve kişiden kişiye göre etkileri değişir bu yüzden tek tedavi yöntemi yoktur. İlaç olarak çoğunlukla anti-depresanlar kullanılmaktadır. Anti-depresanlar yaygın anksiyete bozukluğunun tedavisinde çok etkilidir ve ciddi yan etkileri yoktur. Hızlı bir tedavi sağlar, yaklaşık 2-4 hafta arasında birey sağlığına kavuşabilmektedir. Psikoterapinin ilaçlardan daha etkili olduğu söylenemez sadece psikoterapi biraz daha uzun vadeli bir tedavi yöntemidir. Bilişsel davranışçı terapiyle beraber anksiyeteye sebep açan bazı düşünce ve şemalarla ilgili düzenlemelere yardımcı olan psikoterapi, 2-4 haftadan daha uzun sürede etkili olmaktadır fakat uzun vadede daha kullanışlı bir tercihtir.
Her hastaya her tedavi uymayabilir bu yüzden tedavinin şeklini ve süresini psikoloğunuzla görüşerek belirlemenizde fayda var.
Peki anksiyete ataklarını azaltmak için ne yapabilirsiniz?
-
Bilinçlenin, anksiyete bozukluğunuzu öğrenmek tedavi olurken size fayda sağlayacaktır. -
Tedavide önemli rolü olan rahatlama teknikleri ve meditasyonu öğrenin. Bu teknikler kaygı düzeyiniz sizi rahatsız ettiğinde rahatlamanıza yardımcı olacaktır. -
En önemlisi bir psikoloğa başvurun.