Son Konu

Yeşilçam Anıları

nicebayan

Yeni Üye
Katılım
24 Ara 2016
Mesajlar
378,708
Tepkime
2
Puanları
38
Yaş
35
Web
nicebayan.com
Credits
-1
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Türk Sinemasından Anılar

Milliyetçi Facia
Fuat Uzkınay'ın kızı Mutena Uzkınay, 14 Kasım 1989 tarihli Bağımsızlık Gazetesi'nde, Ilk Türk Filminin çekimini şöyle anlatıyor: ‘1876 OsmanlıRus Savaşı esnasında Rusların diktikleri Ayastefanos Anıtı'nı, İttihat ve Terakki Fırkası yıkma kararı aldı Yıkımı bir Avusturya şirketi filme elde etmek istiyordu, fakat bir Türkün filme alması istendi Göreve babam yerinde görüldü Avusturya şirketinin kameramanı Mordo, babama alıcıyı kullanmasını öğretti ve birincil Türk filmi çekilmiş oldu Dinamitle yıkılan anıtın çekiminde babamı ve kamerayı bir yere bağlamışlar zarar görmesin diye Buna daima gülmüşümdür''

Yüksek Maliyetli Testi
Türk sinema tarihinin ilk konulu filmlerinden biri olan Binnaz, kontrollü bütçeyle çekilen bir film Cemil Filmer ‘Hatıralar ’ adlı kitabında çekimlerle ilgili anısını şöyle anlatıyor ‘‘ Yapımcılığı üstlenen Malul Gaziler cemiyeti, masrafları kısmak için bir memur görevlendirmişti Bir sahnede evin beyinin karısına sinirlenerek sürahiyi aynaya doğru fırlatıp ikisini aniden parçalaması gerekiyordu Memur itiraz etti Ahmet Fehim 'Kuzum efendim, cam sürahi yerine, toprak testi kullanırız, ayna yerine pencereden dışarı fırlar, olur biter' dedi Görevli bu sefer 'O süre dekorun ardındaki biri dursun da testiyi düşmeden yakalasın' demez mi?''

Ilk Sansür
Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın romanından sinemaya aktarılan ‘Mürebbiye ’nin (1919) Türk sinema tarihindeki yeri fazla bambaşka Fotoğrafta görülen Madam Kalitea (üstte), filmlerinde aileleri parçalayan vamp oyuncu Mürebbiye'de canlandırdığı Anjel, Paris'ten İstanbul'a birlikte geldiği sevgilisinden ayrıldıktan sonradan İstanbullu bir ailenin yanında mürebbiye olarak girip ailenin üç erkeğini baştan çıkarıyor Filmi seyreden işgal makamları 'Anjel'in şahsında işgalciler küçük düşürülüyor' diyerek filmin İstanbul dışarıda gösterilmesini yasaklıyorlar Bu Vesile Ile Mürebbiye de Türk sinema tarihinin birincil sansürlü filmi oluyor

Münir Özkul Dolmuşta
Münir Özkul, Ayhan Işık'ın cenaze namazına gitmek için dolmuşa binmiş
Camiye yaklaştıkça başı sonu muhakkak olmayan bir kalabalıkla karşılaşmış
Pek bir kalabalıkmış ama Münir Özkul,
Kalabalığa bak Sevenlerinin bu dek fazla olduğunu bilmezdim
Diye mırıldanmış
Bunun üstüne dolmuş şoförü de
Sen bundan başka kendi cenazeni gör abi demiş

Ertem Eğilmaz film çekerken
Ertem Eğilmez, çok disiplinli, biraz da huysuz yönetmendi Lakin filmlerindeki espri anlayışından mahrum değildi şüphesiz Tam tersine, müthiş esprisi olan bir adamdı
Müjdat Gezen'in aktardığına kadar, bir gün Eyüp sırtlarında film çekiyorlardı Sette işlerin en civcivli anıydı Giyimi kuşamı sürükleyici, meraklı bir adam, kamerayı işaret ederek, Ertem Bey'e sordu:
Beyefendi, şu delikten ben de bakabilir miyim?
Yoğun meslek arasındaki bu istek, Ertem Eğilmez'i çok kızdırdı Meşhur yönetmen, tanıdık tiz, parazitli ses tonuyla adama bağırdı:
Kimsiniz beyefendi, çalışırken neden araya giriyorsunuz?
Efendim ben doktorum Daha açıkçası jinekologum Sinemaya fazla meraklıyım Kameradan bakmak istiyorum
Eğilmez, meraklı jinekologa pek bir cevap verdi ancak, sette sıkı disipline karşın büyük bir kahkaha tufanı patladı:
Beyefendi, siz muayenehanenizde çalışırken ben gelip 'Bakmak istiyorum' desem kabul eder misiniz?


Murat Soydan saçına Meç yaptırırsa

Sene, 1970 Türkan Şoray ile Murat Soydan 'Bülbül Yuvası' adlı bir filmde oynuyorlardı

Filmde rol icabı Murat Soydan'ın saçlarına 'meç' yapılması gerekiyordu Soydan bunun basit bir şey olduğunu düşünerek kuaförün yolunu tutuyordu

Kuaföre nasıl bir meç istediğini anlattıktan sonradan da koltuğuna kuruluyordu Aradan birkaç saat geçtikten daha sonra canı sıkılmaya başlıyordu

İşin hiç de pek basit olmadığını anlıyordu sonunda Başını soktuğu aletten sıkılıyor, sonradan yavaş yavaş fenalık geçirmeye başlıyor ve en sonunda bayılıyordu Derhal makineden çıkarıp, eline yüzüne kolonya döküyorlardı, ayıltmaya çalışıyorlardı

Murat Soydan ayrıntılarıyla ayılıp kendine geldikten sonra bir daha böyle bilmediği işlere girmeyeceğine dair yemenler ediyor 'Bu kadınlara Allah sabır versin Her hafta bu işkenceye dayanılır mı?' diyordu



İzzet Günay'ın burnu nasıl kırıldı

Filmin adı ''Çifte Nikah''tı Yönetmeni ise Hulki Saner O günleri hiç unutmuyor İzzet Günay Filmin çekildiği yeri bile hatırlıyor

Bir söyleşisinde ''Şu Anda Erler Film''in olduğu Nişantaşı''ndaki Kodaman Sokak''ta Ant Film Platosu vardı'' diyor ''Orada çekiliyordu film''

Nasıl unutsun oysa, o film yüzünden burnu kırılmıştı ünlü sanatçının Peki nasıl mı? Sadri Alışkın kırmıştı Tabii oysa bir kaza olmuştu, yanlışlıkla vurmuştu

Filmin bir bölümünde Sadri Alışılmış''la İzzet Günay''ın ağız dalaşı sahnesi vardı Sadri Baba yumruk atacaktı İzzet Günay''a Günay''ın, yumruk savrulduğu anda kafasını geriye doğru çekmesi gerekiyordu

Fakat birazcık geç kalmıştı bu hareketi yapmakta Ve şiddetli bir yumruk yemişti Sadri Alışkın''tan Derken burnundan boşanan kan ve kırılan burun kemiği Anında hastaneye kaldırılıyordu ve ilk müdahale yapılıyordu O günden daha sonra İzzet Günay ne zaman burnunu sıvazlasa aklına Sadri Alışık geliyor



Cüneyt Arkın şarkıcı olursa

Dönemin meşhur yıldızları 1970''li yılların başında birer birer sahneye transfer olmaya başlamışlardı

Ilk Kez oyuncular, sinemadan bir yılda kazandıklarını, sahnede bir ayda kazanmaya başlamışlardı

Sonraları az kalsın gelenek haline geldi sinemadan sahneye aktarma olayı Dahası, bayan ya da erkek ayrım etmiyordu Ünlü bir film yıldızı elde etmek, sahneye transfer için yeterliydi

İşte bu meşhur sanatçılardan birisi de Cüneyt Arkın''dı 1980 yılının Ağustos ayında ilk kez İzmir Fuarı''nda sahneye adım atmıştı Natürel ilk günler yoğun ilgi görmüştü meşhur usta

Fakat bu olay yani, ünlü film yıldızlarının sahneye çıkması o güne dek sık sık yaşandığından kamuoyu kadar epeyce kanıksanmıştı Cüneyt Arkın azıcık geç kalmıştı yine de birincil günler meslek yapmıştı

Ne var fakat daha sonraları sahne için yerinde olmadığı ortaya çıktı ünlü sanatçının Sahneye birbirinden hoş altı kızla çıkmasına rağmen halkın ilgisi gitgide artarak azalıverdi Bu şart ise ayrıca Arkın''ı hem de gazino patronlarını sıkıntılı etmeye başladı

Sonuçta sahne sevdasından caymak zorunda kaldı Cüneyt Arkın Kendisi çok iyi bir sinema sanatçısıydı ve pek kalacaktı Daha sonraları ne kadar ısrarlı tekliflerle karşılaştıysa da ilk denemesinden daha sonra yeniden sahneye çıkmayı muhakkak reddetti



Filiz AKIN bıçaklandı

Yeşilçam''ın çoğu ünlüsü gibi Filiz Akın da uymuştu modaya Sinemadan sahnelere aktarma olan sanatçılar kervanına katılmış, üstelik epeyce da başarılı olmuştu bu alanda

Sevdiği sanatçıyı, sahnede ve daha yakından görmek isteyen ırk kitleleri, gazinoya saldırı ediyor, hınca hınç dolduruyorlardı salonları Bu açıdan, gazinocuların bir nevi can simidiydi Filiz Akın

Sahnelere transfer olmasının üçüncü yılında yani 1979''da İzmir Fuarı''nda programa çıkıyordu meşhur sanatçı Çalıştığı gazinonun bahçesi her akşam tıklım tıklım doluydu Az Kalsın Fuar''ın bombasıydı

Oysa sıcak bir Eylül günü hiç beklemediği bir olay geliverdi başına Bıçaklanmıştı Akşamüzeri kaldığı Efes Oteli''ne girerken, eli bıçaklı bir zorbanın saldırısına uğramış ve baldırlarından yaralanmıştı

Zait Hiçyılmaz adındaki kavgacı ise kaçamadan kıskıvrak yakalanmıştı Yapılan ilk sorgulamasında Filiz Akın''a aşık olduğunu, yüz bulamayınca da bıçakladığını söyleyen agresif, arkasından ifade değiştirmiş, o dönemin meşhur babalarından Mehmet Nabi İnceler''in kendisini azmettirdiğini söylemişti

İddialar çeşitliydi Kimisi İnci Baba adıyla bilinen Mehmet Nabi İnceler''in Filiz Akın''a aşık olduğunu, meşhur sanatçıdan aşkına karşılık alamayınca da onu bıçaklattığını söylerken, kimileri ise gazino dünyasındaki çekişmeleri sebeb olarak gösteriyordu Sebeb oydu veya buydu Olan Filiz Akın''a olmuş, bacağından yaralanmıştı

Neyse ki çok ucuz atlatmıştı bu talihsiz olayı Ilk müdahalesi hemencecik üretilmiş, korkulacak bir şey olmadığı söylenmişti meşhur yıldıza Bunun üstüne benzer gece yaralı bir halde sahneye çıkan Filiz Akın, gözleri ihtiyar olarak yaptığı konuşmayla da tüm izleyenlerini ağlatmıştı


Öztürk serengil ve Ingmar Bergman

Öztürk Serengil, İsveç'te Ingmar Bergman'la birlikte bir programa davetli oluyor Spiker Hemen karşınızda dört film yaptığı halde bütün dünyanın tanıdığı bir usta ile 227 filmde oynamasına karşın kimsenin tanımadığı bir diğer ressam varBergman afallayarak Serengil'e soruyor: Pardon 227 film mi çevirdiniz, 227 resim mı çektirdiniz?





Fazla hoş ot biçiyon

Çatalca taraflarında bir köyde film çekiyoruz Sabahın beşinde yollara düşüyoruz, saat sekizde ot biçmeye başlıyoruz Evet, üstümde soluk bir hırka, ayağımda şalvar, başımda yemeni harıl harıl ot biçiyorum Natürel, birtakım aksaklıklar oluyor, sahne her tarafta çekiliyor falan, O sırada yanıma köylü bir bayan yaklaşır

Kız, sen hangi köydensin, dedi

Ben de İstanbul'dan gelirken içinden geçtiğimiz bir köyün adını verdim Kadıncağız inandı Konuşmasını sürdürdü:

Fazla güzel ot biçiyon iyi iş yapıyon, bekâr mısın, demez mi? Ben, gülmemek için kendimi şiddet tutarak,

Evet, bekârım, dedim

iyi, iyi, dedi kadın Sende meslek var, seni bizim oğlana alıvereyim bari!»

(seçme parça) *
 
Üst Alt