bilgiliadam
Yeni Üye
Yoncalığın İnce Yolu turkusunun sozleri
Omer, Gurun ’un Celikanyurt (Yazyurdu) koyunde 1894 yılında Mustafa (Mıstık) ve Fatte ’nin (Fatma) cocuğu olarak dunyaya gelir Yaşıtlarından daha hızlı buyuyerek kısa surede gucu ve fiziki yapısı ile parmakla gosterilmeye başlanır 17–18 yaşlarına geldiğinde bir mandayı kuyruğundan tuttuğunda oturtacak guce erişmiştir Yardımsever, iyi niyetli, biraz icine kapanık, utangac, cabuk ofkelenen, ailesinin ve cevrenin cok cabuk ve fazlaca etkisinde kalan, cok cesur ve inanılmaz gozu karadır Omer 200 metre boyunda 110–120 kg ağırlığında, buğday tenli, kahverengi gozludur Alnının bir karış, ellerinin normal bir insan elinin ikiuc katı buyukluğunde olduğu onu tanıyan yaşlılar tarafından anlatılmaktadır Gucune ilişkin tanık olanlarca anlatılanlar inanılır gibi değildir Yeğeni Omer (Tokuş) ’un şu an kapısında bulunan ve ağırlığı 350 – 400 kg olan kayayı kucaklayarak o sırada yapılmakta olan ev inşaatına taşır1 Koy camisinin yapılması sırasında damın ortulmesi icin konulacak olan iki adet 12 metre uzunluğa ve 2 metre cap ’ a sahip hezanları2 yerine koyar Bu iş normalde cok guclu 8 – 10 işcinin, ancak birlikte yapabileceği bir iştir Yine bir defasında Mıstık kişilerin (Omer ’ in ailesinin) Yanaşması(paralı tarım işcisi) Ahmet dağdan kağnı ile odun indirirken, kağnı camura saplanır Kağnının uzerinde 900–1000 kg odun bulunmaktadır Koşulu bulunan iki camız, Ahmet ’in butun cabalarına ve nodullamalarına3 karşın kağnıyı yoğun camurdan sokup cıkaramaz Kağnı mazıların4 ustune kadar mile5 saplanmıştır Ahmet dağdan inmekte gecikince, Omer Arap Kır Atı ’na atladığı gibi dağın yolunu tutar Ahmet ’i kan ter icinde uğraşırken bulur Hemen camurun yoğun olduğu taraftaki camızı cozer ve yerine kendisi koşulur Ahmet ’e camızı nodullamasını soyler Omer kağnının kendi tarafını camurdan cıkarttığı halde, koşulu olan diğer camız cıkaramaz Omer bu kez de oteki camızı cozer ve camurda kalmış tarafı da cekip cıkarır
Omer ’in gucu duyuldukca, doğruluğunu anlamak isteyen ve gucune guvenen kişiler Omer ’i sınamak isterler Omer kendi ile teke tek guc yarıştıracak kişilere gulup gecer Hatta bazı duğunlerde diğer koylerden gelen duğunculerin uc kişisine karşılık tek başına gosteri yapar Ayakta dururken sağ elinin işaret parmağını alnına koyar Sağ bileğine bağlanmış olan 2–3 metre uzunluğundaki urganı uc kişinin cekerek, işaret parmağını alnından ayıramayacağını soyler Buna inanmayan ve gucune guvenen uc kişi butun cabalarına karşın Omer ’in parmağını alnından ayıramazlar Omer şaşkınlığa uğramış bu uc kişiye bir fırsat daha verir Kendisi ayakta iken ayağının altına koyduğu demir parayı kendisini iterek alıp alamayacaklarını sorar Uc kişi Omer ’i iterek parayı almayı başaramazlar6 Omer ’e ilişkin bir diğer anı ise, kendi koyunde oturan ve Omer ile birlikte askerlik eğitiminin ilk gunlerini Sivas ’ta yaşayan, Kel Hussuk ’un oğlu Mehmet ’in Omer ’in gureşte gosterdiği ustun guc ile ilgili anlattıklarıdır Omer ’in acemi eğitimi sırasında Sivas ’ta askeri birlikler arası gureş karşılaşmaları duzenlenir Her birlik kendi pehlivanını onceden belirler ve hazırlar Gureş karşılaşmalarının finalinde Omer ’in birliği ve bir başka birliğin gureşcisi karşılaşır Diğer gureşci Omer ’in birliğinin gureşcisini ezmeye başlar Birlik komutanı durumdan rahatsız olur Yanındaki emir erine “Birliğimizde daha guclu bir gureşci yok mu ? diye sorar Emir eri gureşleri izlemekte olan arkadaşlarına durumu anlatır Omer ’in koylusu Kel Hussuğun oğlu Mehmet “O pehlivanı bizim Omer rahatlıkla yener der Emir eri Omer ’i birlik komutanına goturur Bu sırada diğer birliğin pehlivanı macı kazanmış meydanda zafer turu atmaktadır Omer ’i, komutandan izin alarak meydana surerler Omer kendisine oyun yapmaya calışan pehlivanı tuttuğu gibi once kucağına alır; sonra da rakip birliğin komutanının oturduğu masaya kadar taşır İki elinin uzerinde pehlivanı havaya kaldırarak bir hamlede yere vurur Rakip pehlivan kan ter icinde, sakatlanarak yenilir Omer ’de ise terin zerresi bile yoktur Omer ’in gucu karşısında herkes şaşkınlığa duşer Komutanları ve arkadaşları hayranlık dolu bir tavırla kutlarlar Omer ’i
Koylu uzerinde ilk genclik yıllarından itibaren tam bir otorite kurar Korkusuzluğu gucu ve ataklığı sonucu koyde herkes ondan cekinmektedir Hırsızı, namussuzu yakaladığı an cok kotu hırpalamakta, halk ona durustluk ve adalet uygulayıcısı olarak bakmaktadır
Omer 1912 yılında Sivas ’ta askere alınır Bu sıralarda Osmanlı İmparatorluğu Batıda Balkan Savaşı, Doğuda Ermeni ayaklanmaları ve Rus saldırıları ile karşı karşıyadır Kısa sureli acemi eğitiminden sonra Erzurum ’a sevk edilir Osmanlı Ordusu zayıf duşmuş, silah ve donanım acısından kotu durumdadır Ruslar; Kars, Ardahan ve Sarıkamış ile cevresindeki butun yerleşim birimlerini eylemli işgal altında tutmakta ve Ermeni Komitacılarını koruyup desteklemektedir Omer uc bucuk yıl savaşın icinde kalır Bir yandan Ermeni Komitacıları ile diğer yandan da Rus ordusu ile savaşmaktadırlar Ermeniler bircok Turk ve Kurt koylerinde toplu kıyımlar yapmakta, Ruslar ise seyirci kalmaktadır Yorgun ve moralsiz Osmanlı Ordusu caresizlik icerisinde kıvranmaktadır Maraş ’ta Beşanlı Koyu, Erzurum ’da Mamo Hatun Koyu, Erzincan ’da Alaca Koyu, ve Van ’da Kimar Koyu 1914 –1915 yıllarında, coluk cocuk, yaşlı genc demeden, binlerce insan Ermeni Komitacıları tarafından vahşice soykırımına uğratılırlar7 Omer ve arkadaşları Erzincan–Erzurum hattındaki koylerde bircok mezar kazarlar; ceset taşırlar Omer ’in icerisinde fırtınalar kopmakta, o yenilmez, korku nedir bilmez bedeni, geceler boyu ruyalarında kan, olum ve vahşet manzaraları ile titremektedir Cocuk buyuk, kadın erkek, yaşlı genc demeden insanlar sırf etnik kokenlerinden dolayı, ağır işkencelerden gecirilerek oldurulmuşlerdir İnsanın kanını donduran bu toplu kıyımlar, Omer ’in sonraki yaşamını derinden etkileyecek ve onu sert ve temkinli olmaya yoneltecektir Bircok arkadaşı, yareni Rus kurşunları ile olur 1912 ’den 1915 ’e kadar gecen uc bucuk yıllık askerlik suresinin sonunda, Enver Paşanın unlu “Sarıkamış Harekatı ile getirdiği tarihi başarısızlık, Omer ’i bir kez daha ve inanılmaz bir duş kırıklığı icine surukleyecektir Enver Paşa ’nın PanTurkizm ve Pan–Turanizm hayalleri ile toparladığı 90000 kişilik ordusunun8 icerisinde Omer ve koyluleri de yerini alır Enver Paşa ordusunu Allahuekber Dağlarının uzerinden aşırarak, Rus askerlerini Sarıkamış ’ın gerisinden kuşatmayı planlar Yıl 1914 Aralık ayıdır Yazlık donanımı ile Enver Paşa komutasındaki Osmanlı askerleri Allahuekber ve Soğanlı Dağlarına tırmanmaya calışırlar Kış cok şiddetlidir Oncu birlikler dağın zirvesine varamadan donarak olurler 90000 kişilik ordunun 78000 kadarı ya cesetleri bile bulunamadan, dağın dortbeş metreyi bulan karlarının icerisinde kaybolurlar ya da el, ayak gibi organları donup koptuğu ya da kesildiği icin savaşamaz duruma duşerler Omer ve bazı arkadaşları vurdukları Rus askerlerinin giysilerini giyerek, Allahuekber Dağlarının arka tarafına ulaşmayı ve Ruslara kurşun sıkmayı başaran 12000 kişilik şanslı(?) Osmanlı askerinin icerisindedir Bir ay boyunca Sarıkamış civarında şiddetli savaşlar olur Bir yanda kar ve tipi altındaki kışlık donanımdan yoksun Osmanlı Ordusu, diğer yanda tam donanımlı Rus ordusu Savaşta Ruslar onemli kayıplar verirse de Osmanlı 3 Ordusu hemen hemen yok olur İlkel yaşam koşulları yuzunden, hem Osmanlı hem de Rus ordularında bit salgını baş gosterir Savaştan, soğuktan derken, bitten de binlerce Osmanlı askeri hayatını kaybeder Omer ve kendi koyunden emmisi oğlu Osman, Kel Hussuk ’un oğlu Mehmet, Sadık ’ın oğlu Osman, Tipi Mustafa ile bazı arkadaşları, oldurdukleri Rus askerlerinin uzerinde buldukları beyaz renkli toz9 ile kendilerini yıkayarak, bit salgınından kurtulurlar Birkac aylık yoğun savaştan sonra Enver Paşa kuvvetlerinin savaşacak gucu kalmaz Saldırı, savunma savaşına donuşur Şiddetli kış Rusları da durdurur Her yer metrelerce kar altındadır Omer ve bircok arkadaşı 1915 yılının Mayıs ayında uc bucuk yıldır suren ve olumden başka hicbir sonuc elde edilemeyen savaştan 3 Ordunun da dağılması ile firar ederler Omer artık asker kacağıdır
Omer askerden kactıktan sonra koyunde anasının dizi dibinde dinlenmeyi, savaştan, kavgadan uzak yaşamayı duşleyerek ve gunlerce yuruyerek, ayakları parcalanmış, yarı ac yarı tok, perişan halde koyune ulaşır
1915 yıllarında Sivas ve cevresinde binlerce Ermeni ceteci dağlarda dolaşmaktadır10 Ermeniler Anadolu ’da bircok yerleşim yeri gibi Gurun ’de de buyuk nufus ve ekonomik guce sahiptirler Butun zanaatlar Ermeniler ’in tekelindedir Turkler ve Kurtler yalnızca ırgatlık, cobanlık gibi Ermenilerin beğenmediği “ayak işlerinde calışabilmekte yani vatanlarında ikinci sınıf insan olarak yaşamaktadır Gurunde Ermeniler tarafından ipek bocekciliği yapılmakta, elde edilen ipekler ile Manchester ’den getirtilen pamuk iplikler, ipek dokumacılığında kullanılmaktadır “Gurun İpek Şalları yurt ici ve dışında buyuk ilgi gormekte, Ermeni nufus varlık ustune varlık eklemektedir Ancak, Ermeni nufusun cok buyuk bolumu, Hıncak ve Taşnak Partileri ’nin kışkırtmaları ile giderek (birlikte ve iyi komşuluk ilişkileri icinde yaşadıkları) Turk ve Kurt nufusu horlamaya başlar Ermeniler tarafından, Gurun ’de işkence haneler kurulur11 Ermeniler Gurun icinde ellerinde tuttukları nufus coğunluğu ile, fiziksel tahrik ve saldırılara başvurarak Buyuk Ermenistan haritasına Gurun ’u de dahil etme cabasına girişirler Ermeni Komitacıların peş peşe yaralamalar ve olumlerle sonuclanan saldırıları ile, Gurun ’deki halkların, yuzlerce yıldır suren barışı ve kardeşliği buyuk bir darbe yer Komitacılar yolları kesmekte, en basitinden ozellikle Turk halkına ağır hakaretlerde ve olum tehditlerinde bulunmadan insanları bırakmamaktadır Bircok aile, aylarca suren baskı ve saldırılar sonucu Gurun dışına goc etmek zorunda kalır Halkta silah ve mermi yok gibidir Ermeni komitacıları ise, son sistem Rus silahları ile donatılmış durumdadır Gurun ve koylerinden gelen Turk ve Kurt delikanlıları ile cevrede bulunan Osmanlı askerleri bir gece yarısı Gurun ’deki işkenceye ve kıyına direnen yaşlı Turklerle birleşerek, Gurun ’u basarlar Kadın ve cocuklar ile Ermeni cetecilerle işbirliği yapmayı reddeden ve bu nedenle tıpkı diğer Gurunluler gibi baskı ve şiddete uğrayan Ermeni nufusu ellenmemek uzere, yuzlerce Ermeni erkeğini yakalayarak bağlarlar Kadın ve cocuklar ile erkek nufusun onemli bir bolumu can ve mal guvenlikleri sağlanarak Gurun ’den Suriye ’ye surulurler(Tehcir Olayı) İyi komşuluk ilişkilerini hicbir zaman bozmayan ve Gurun ’de kalmak isteyen Ermeni ailelere ise, can ve mal guvenliği sağlanarak oturma izni verilir
Aile, 1921 yılında Şeyh Hamit Ağanın kızı Dudu ’yu cevrenin de etkisi ile istemeye karar verir ve giderek ister Dudu 1314 yaşlarında olmasına karşın serpilip gelişmiştir Guzel ve alımlıdır O yıllarda Şeyh Hamit ağa cok saygın bir kişiliktir Tanıyanlar tarafından “hukumet olarak nitelendirilmekte ve cevresinde birkac yuz silahlı adamı bulunmaktadır Ağa kızını verir Takılar takılır Yarpuz12 ağalarından Hacı beyin oğlu Huseyin Ağa da, Dudu ’ya vurgundur; ancak Şeyh Hamit Ağa Dudu ’yu Omer ’e nişanlamıştır Huseyin Ağa, Kerevin ’de bulunan akrabaları aracılığı ile Dudu ’yu surekli Omer ’den soğutmaya calışmaktadır 1923 yılında Omer ’in kucuğu Arif ’in bir kız ile gonul meselesi olur Kızın emmisi oğlu olan, Miniğin oğlu İbrahim, Arif ’e ateş eder Arif bacaktan bir sıyrık yarası alır; kacar ve evine gider Durumu oğrenen Omer mavzerini alır ve Miniğin oğlu İbrahim ’e beş el ateş eder İbrahim ağır yaralanır ama olmez Durum mahkemeye ulaşır Bu yaralama sonucu İbrahim ’in olmemesi cok şaşırtıcı bulunur Govdeye denk gelen beş kurşuna karşın olum olmaması cevre halkı tarafından “Allah Omer ’in katil olmasını istemedi biciminde yorumlanır“Omer Efsanesi yeni bir boyut kazanmaya başlar Bu arada Omer ’in emmisi oğlu Ahmet koy muhtarı secilmiştir Ailenin saygınlığı ve sosyal ilişkilerdeki becerisi ile Gurun ’de ileri gelenlerle iyi ilişkiler kurar Bu nedenle, aranmakta olan Omer ’i jandarma gucleri gormezden gelirler Omer ’in insanustu gucu, fiziği, iriliği gun gectikce dilden dile yayılır
Omer, Gurun ’un Celikanyurt (Yazyurdu) koyunde 1894 yılında Mustafa (Mıstık) ve Fatte ’nin (Fatma) cocuğu olarak dunyaya gelir Yaşıtlarından daha hızlı buyuyerek kısa surede gucu ve fiziki yapısı ile parmakla gosterilmeye başlanır 17–18 yaşlarına geldiğinde bir mandayı kuyruğundan tuttuğunda oturtacak guce erişmiştir Yardımsever, iyi niyetli, biraz icine kapanık, utangac, cabuk ofkelenen, ailesinin ve cevrenin cok cabuk ve fazlaca etkisinde kalan, cok cesur ve inanılmaz gozu karadır Omer 200 metre boyunda 110–120 kg ağırlığında, buğday tenli, kahverengi gozludur Alnının bir karış, ellerinin normal bir insan elinin ikiuc katı buyukluğunde olduğu onu tanıyan yaşlılar tarafından anlatılmaktadır Gucune ilişkin tanık olanlarca anlatılanlar inanılır gibi değildir Yeğeni Omer (Tokuş) ’un şu an kapısında bulunan ve ağırlığı 350 – 400 kg olan kayayı kucaklayarak o sırada yapılmakta olan ev inşaatına taşır1 Koy camisinin yapılması sırasında damın ortulmesi icin konulacak olan iki adet 12 metre uzunluğa ve 2 metre cap ’ a sahip hezanları2 yerine koyar Bu iş normalde cok guclu 8 – 10 işcinin, ancak birlikte yapabileceği bir iştir Yine bir defasında Mıstık kişilerin (Omer ’ in ailesinin) Yanaşması(paralı tarım işcisi) Ahmet dağdan kağnı ile odun indirirken, kağnı camura saplanır Kağnının uzerinde 900–1000 kg odun bulunmaktadır Koşulu bulunan iki camız, Ahmet ’in butun cabalarına ve nodullamalarına3 karşın kağnıyı yoğun camurdan sokup cıkaramaz Kağnı mazıların4 ustune kadar mile5 saplanmıştır Ahmet dağdan inmekte gecikince, Omer Arap Kır Atı ’na atladığı gibi dağın yolunu tutar Ahmet ’i kan ter icinde uğraşırken bulur Hemen camurun yoğun olduğu taraftaki camızı cozer ve yerine kendisi koşulur Ahmet ’e camızı nodullamasını soyler Omer kağnının kendi tarafını camurdan cıkarttığı halde, koşulu olan diğer camız cıkaramaz Omer bu kez de oteki camızı cozer ve camurda kalmış tarafı da cekip cıkarır
Omer ’in gucu duyuldukca, doğruluğunu anlamak isteyen ve gucune guvenen kişiler Omer ’i sınamak isterler Omer kendi ile teke tek guc yarıştıracak kişilere gulup gecer Hatta bazı duğunlerde diğer koylerden gelen duğunculerin uc kişisine karşılık tek başına gosteri yapar Ayakta dururken sağ elinin işaret parmağını alnına koyar Sağ bileğine bağlanmış olan 2–3 metre uzunluğundaki urganı uc kişinin cekerek, işaret parmağını alnından ayıramayacağını soyler Buna inanmayan ve gucune guvenen uc kişi butun cabalarına karşın Omer ’in parmağını alnından ayıramazlar Omer şaşkınlığa uğramış bu uc kişiye bir fırsat daha verir Kendisi ayakta iken ayağının altına koyduğu demir parayı kendisini iterek alıp alamayacaklarını sorar Uc kişi Omer ’i iterek parayı almayı başaramazlar6 Omer ’e ilişkin bir diğer anı ise, kendi koyunde oturan ve Omer ile birlikte askerlik eğitiminin ilk gunlerini Sivas ’ta yaşayan, Kel Hussuk ’un oğlu Mehmet ’in Omer ’in gureşte gosterdiği ustun guc ile ilgili anlattıklarıdır Omer ’in acemi eğitimi sırasında Sivas ’ta askeri birlikler arası gureş karşılaşmaları duzenlenir Her birlik kendi pehlivanını onceden belirler ve hazırlar Gureş karşılaşmalarının finalinde Omer ’in birliği ve bir başka birliğin gureşcisi karşılaşır Diğer gureşci Omer ’in birliğinin gureşcisini ezmeye başlar Birlik komutanı durumdan rahatsız olur Yanındaki emir erine “Birliğimizde daha guclu bir gureşci yok mu ? diye sorar Emir eri gureşleri izlemekte olan arkadaşlarına durumu anlatır Omer ’in koylusu Kel Hussuğun oğlu Mehmet “O pehlivanı bizim Omer rahatlıkla yener der Emir eri Omer ’i birlik komutanına goturur Bu sırada diğer birliğin pehlivanı macı kazanmış meydanda zafer turu atmaktadır Omer ’i, komutandan izin alarak meydana surerler Omer kendisine oyun yapmaya calışan pehlivanı tuttuğu gibi once kucağına alır; sonra da rakip birliğin komutanının oturduğu masaya kadar taşır İki elinin uzerinde pehlivanı havaya kaldırarak bir hamlede yere vurur Rakip pehlivan kan ter icinde, sakatlanarak yenilir Omer ’de ise terin zerresi bile yoktur Omer ’in gucu karşısında herkes şaşkınlığa duşer Komutanları ve arkadaşları hayranlık dolu bir tavırla kutlarlar Omer ’i
Koylu uzerinde ilk genclik yıllarından itibaren tam bir otorite kurar Korkusuzluğu gucu ve ataklığı sonucu koyde herkes ondan cekinmektedir Hırsızı, namussuzu yakaladığı an cok kotu hırpalamakta, halk ona durustluk ve adalet uygulayıcısı olarak bakmaktadır
Omer 1912 yılında Sivas ’ta askere alınır Bu sıralarda Osmanlı İmparatorluğu Batıda Balkan Savaşı, Doğuda Ermeni ayaklanmaları ve Rus saldırıları ile karşı karşıyadır Kısa sureli acemi eğitiminden sonra Erzurum ’a sevk edilir Osmanlı Ordusu zayıf duşmuş, silah ve donanım acısından kotu durumdadır Ruslar; Kars, Ardahan ve Sarıkamış ile cevresindeki butun yerleşim birimlerini eylemli işgal altında tutmakta ve Ermeni Komitacılarını koruyup desteklemektedir Omer uc bucuk yıl savaşın icinde kalır Bir yandan Ermeni Komitacıları ile diğer yandan da Rus ordusu ile savaşmaktadırlar Ermeniler bircok Turk ve Kurt koylerinde toplu kıyımlar yapmakta, Ruslar ise seyirci kalmaktadır Yorgun ve moralsiz Osmanlı Ordusu caresizlik icerisinde kıvranmaktadır Maraş ’ta Beşanlı Koyu, Erzurum ’da Mamo Hatun Koyu, Erzincan ’da Alaca Koyu, ve Van ’da Kimar Koyu 1914 –1915 yıllarında, coluk cocuk, yaşlı genc demeden, binlerce insan Ermeni Komitacıları tarafından vahşice soykırımına uğratılırlar7 Omer ve arkadaşları Erzincan–Erzurum hattındaki koylerde bircok mezar kazarlar; ceset taşırlar Omer ’in icerisinde fırtınalar kopmakta, o yenilmez, korku nedir bilmez bedeni, geceler boyu ruyalarında kan, olum ve vahşet manzaraları ile titremektedir Cocuk buyuk, kadın erkek, yaşlı genc demeden insanlar sırf etnik kokenlerinden dolayı, ağır işkencelerden gecirilerek oldurulmuşlerdir İnsanın kanını donduran bu toplu kıyımlar, Omer ’in sonraki yaşamını derinden etkileyecek ve onu sert ve temkinli olmaya yoneltecektir Bircok arkadaşı, yareni Rus kurşunları ile olur 1912 ’den 1915 ’e kadar gecen uc bucuk yıllık askerlik suresinin sonunda, Enver Paşanın unlu “Sarıkamış Harekatı ile getirdiği tarihi başarısızlık, Omer ’i bir kez daha ve inanılmaz bir duş kırıklığı icine surukleyecektir Enver Paşa ’nın PanTurkizm ve Pan–Turanizm hayalleri ile toparladığı 90000 kişilik ordusunun8 icerisinde Omer ve koyluleri de yerini alır Enver Paşa ordusunu Allahuekber Dağlarının uzerinden aşırarak, Rus askerlerini Sarıkamış ’ın gerisinden kuşatmayı planlar Yıl 1914 Aralık ayıdır Yazlık donanımı ile Enver Paşa komutasındaki Osmanlı askerleri Allahuekber ve Soğanlı Dağlarına tırmanmaya calışırlar Kış cok şiddetlidir Oncu birlikler dağın zirvesine varamadan donarak olurler 90000 kişilik ordunun 78000 kadarı ya cesetleri bile bulunamadan, dağın dortbeş metreyi bulan karlarının icerisinde kaybolurlar ya da el, ayak gibi organları donup koptuğu ya da kesildiği icin savaşamaz duruma duşerler Omer ve bazı arkadaşları vurdukları Rus askerlerinin giysilerini giyerek, Allahuekber Dağlarının arka tarafına ulaşmayı ve Ruslara kurşun sıkmayı başaran 12000 kişilik şanslı(?) Osmanlı askerinin icerisindedir Bir ay boyunca Sarıkamış civarında şiddetli savaşlar olur Bir yanda kar ve tipi altındaki kışlık donanımdan yoksun Osmanlı Ordusu, diğer yanda tam donanımlı Rus ordusu Savaşta Ruslar onemli kayıplar verirse de Osmanlı 3 Ordusu hemen hemen yok olur İlkel yaşam koşulları yuzunden, hem Osmanlı hem de Rus ordularında bit salgını baş gosterir Savaştan, soğuktan derken, bitten de binlerce Osmanlı askeri hayatını kaybeder Omer ve kendi koyunden emmisi oğlu Osman, Kel Hussuk ’un oğlu Mehmet, Sadık ’ın oğlu Osman, Tipi Mustafa ile bazı arkadaşları, oldurdukleri Rus askerlerinin uzerinde buldukları beyaz renkli toz9 ile kendilerini yıkayarak, bit salgınından kurtulurlar Birkac aylık yoğun savaştan sonra Enver Paşa kuvvetlerinin savaşacak gucu kalmaz Saldırı, savunma savaşına donuşur Şiddetli kış Rusları da durdurur Her yer metrelerce kar altındadır Omer ve bircok arkadaşı 1915 yılının Mayıs ayında uc bucuk yıldır suren ve olumden başka hicbir sonuc elde edilemeyen savaştan 3 Ordunun da dağılması ile firar ederler Omer artık asker kacağıdır
Omer askerden kactıktan sonra koyunde anasının dizi dibinde dinlenmeyi, savaştan, kavgadan uzak yaşamayı duşleyerek ve gunlerce yuruyerek, ayakları parcalanmış, yarı ac yarı tok, perişan halde koyune ulaşır
1915 yıllarında Sivas ve cevresinde binlerce Ermeni ceteci dağlarda dolaşmaktadır10 Ermeniler Anadolu ’da bircok yerleşim yeri gibi Gurun ’de de buyuk nufus ve ekonomik guce sahiptirler Butun zanaatlar Ermeniler ’in tekelindedir Turkler ve Kurtler yalnızca ırgatlık, cobanlık gibi Ermenilerin beğenmediği “ayak işlerinde calışabilmekte yani vatanlarında ikinci sınıf insan olarak yaşamaktadır Gurunde Ermeniler tarafından ipek bocekciliği yapılmakta, elde edilen ipekler ile Manchester ’den getirtilen pamuk iplikler, ipek dokumacılığında kullanılmaktadır “Gurun İpek Şalları yurt ici ve dışında buyuk ilgi gormekte, Ermeni nufus varlık ustune varlık eklemektedir Ancak, Ermeni nufusun cok buyuk bolumu, Hıncak ve Taşnak Partileri ’nin kışkırtmaları ile giderek (birlikte ve iyi komşuluk ilişkileri icinde yaşadıkları) Turk ve Kurt nufusu horlamaya başlar Ermeniler tarafından, Gurun ’de işkence haneler kurulur11 Ermeniler Gurun icinde ellerinde tuttukları nufus coğunluğu ile, fiziksel tahrik ve saldırılara başvurarak Buyuk Ermenistan haritasına Gurun ’u de dahil etme cabasına girişirler Ermeni Komitacıların peş peşe yaralamalar ve olumlerle sonuclanan saldırıları ile, Gurun ’deki halkların, yuzlerce yıldır suren barışı ve kardeşliği buyuk bir darbe yer Komitacılar yolları kesmekte, en basitinden ozellikle Turk halkına ağır hakaretlerde ve olum tehditlerinde bulunmadan insanları bırakmamaktadır Bircok aile, aylarca suren baskı ve saldırılar sonucu Gurun dışına goc etmek zorunda kalır Halkta silah ve mermi yok gibidir Ermeni komitacıları ise, son sistem Rus silahları ile donatılmış durumdadır Gurun ve koylerinden gelen Turk ve Kurt delikanlıları ile cevrede bulunan Osmanlı askerleri bir gece yarısı Gurun ’deki işkenceye ve kıyına direnen yaşlı Turklerle birleşerek, Gurun ’u basarlar Kadın ve cocuklar ile Ermeni cetecilerle işbirliği yapmayı reddeden ve bu nedenle tıpkı diğer Gurunluler gibi baskı ve şiddete uğrayan Ermeni nufusu ellenmemek uzere, yuzlerce Ermeni erkeğini yakalayarak bağlarlar Kadın ve cocuklar ile erkek nufusun onemli bir bolumu can ve mal guvenlikleri sağlanarak Gurun ’den Suriye ’ye surulurler(Tehcir Olayı) İyi komşuluk ilişkilerini hicbir zaman bozmayan ve Gurun ’de kalmak isteyen Ermeni ailelere ise, can ve mal guvenliği sağlanarak oturma izni verilir
Aile, 1921 yılında Şeyh Hamit Ağanın kızı Dudu ’yu cevrenin de etkisi ile istemeye karar verir ve giderek ister Dudu 1314 yaşlarında olmasına karşın serpilip gelişmiştir Guzel ve alımlıdır O yıllarda Şeyh Hamit ağa cok saygın bir kişiliktir Tanıyanlar tarafından “hukumet olarak nitelendirilmekte ve cevresinde birkac yuz silahlı adamı bulunmaktadır Ağa kızını verir Takılar takılır Yarpuz12 ağalarından Hacı beyin oğlu Huseyin Ağa da, Dudu ’ya vurgundur; ancak Şeyh Hamit Ağa Dudu ’yu Omer ’e nişanlamıştır Huseyin Ağa, Kerevin ’de bulunan akrabaları aracılığı ile Dudu ’yu surekli Omer ’den soğutmaya calışmaktadır 1923 yılında Omer ’in kucuğu Arif ’in bir kız ile gonul meselesi olur Kızın emmisi oğlu olan, Miniğin oğlu İbrahim, Arif ’e ateş eder Arif bacaktan bir sıyrık yarası alır; kacar ve evine gider Durumu oğrenen Omer mavzerini alır ve Miniğin oğlu İbrahim ’e beş el ateş eder İbrahim ağır yaralanır ama olmez Durum mahkemeye ulaşır Bu yaralama sonucu İbrahim ’in olmemesi cok şaşırtıcı bulunur Govdeye denk gelen beş kurşuna karşın olum olmaması cevre halkı tarafından “Allah Omer ’in katil olmasını istemedi biciminde yorumlanır“Omer Efsanesi yeni bir boyut kazanmaya başlar Bu arada Omer ’in emmisi oğlu Ahmet koy muhtarı secilmiştir Ailenin saygınlığı ve sosyal ilişkilerdeki becerisi ile Gurun ’de ileri gelenlerle iyi ilişkiler kurar Bu nedenle, aranmakta olan Omer ’i jandarma gucleri gormezden gelirler Omer ’in insanustu gucu, fiziği, iriliği gun gectikce dilden dile yayılır