Sözcü yazarı Çiğdem Toker, bugünkü yazısında geçen cumartesi günü Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Kanal İstanbul’un temel atma merasimi olarak duyurduğu Kuzey Marmara Otoyolu Sekizinci Kısım Nakkaş Başakşehir Etabı’nda tartışma yaratan “sözlerini hatırlatarak, “Söke söke alırlar filan dendi lakin Rönesans'a ihale edilen bu otoyolun paralı ve Hazine garantili olacağı söylenmedi” dedi.
“Kanal İstanbul, o denli bir tane ihaleyle izah edilecek bir proje değil. Bir defa şu anda içinde bulunulan devir, Kanal İstanbul'a hazırlık devri.
Hafriyat bu hazırlık periyodu bitince başlayacak” diyen Toker, “İşte gerçek Kanal İstanbul projesi” başlıklı yazısında şu bilgileri paylaştı:
“Ulaştırma Bakanlığı çıkıp açıklama yapmalı”
ÇED raporuna nazaran 2 yıl sürecek hazırlık devri içinde yapılması gereken işlerden en kıymetlisi, “deplase”. Hususa birkaç defa değindim. Kanal yapılırsa, ulaşım, doğalgaz, elektrik iletim çizgilerinin üzerinden geçecek. Yani o sınırları kesecek. Bu nedenle, mevcut çizgilerin yerlerinin değiştirilmesi gerekiyor. Bu da milyarlarca liralık birçok yeni ihale demek. Kıymetli okurlar işte bu devasa ölçekteki deplase ihalelerinden biri 28 Haziran'da yani evvelsi gün yapıldı. Duydunuz mu? Alışılmış ki hayır. Zira pazarlık adabıyla yapıldı. İlan edilmedi. Neden mi?
Ulaştırma Bakanlığı'nın pazarlık yöntemiyle açtığı, yaklaşık maliyeti 3.5 milyar TL'nin (evet yanlış okumadınız) üzerinde olan, halktan saklanan 28 Haziran tarihli ihalenin ayrıntılarını paylaşalım:
Üstteki tablo bize bu sonucun masa başında planlandığı izlenimi veriyor. Şayet bu türlü değilse, Ulaştırma Bakanlığı çıkıp açıklama yapmalı. Bir ihaleyi pazarlık tarzıyla yapıyorsanız, firmalara davet gönderiyorsanız, üç firmanın bir ortaya gelerek teklif vereceğini, kamu kuruluşu olarak evvelden nasıl biliyorsunuz? Yanıtı verilmesi gereken birinci soru bu olmalı.
İkincisi de neden bu ihaleyi kamuoyuna açıklamadınız?