Son Konu

Günlük Hayattaki Mağara Alegorisi (Gerçekleri Görebilme Potansiyelimiz)

Garfield

Yeni Üye
Katılım
9 Ocak 2022
Mesajlar
171,000
Tepkime
0
Puanları
36
Yaş
45
Credits
0
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0


2400 yıl önce tarihin ünlü düşünürlerinden Platon hayatın bir mağara içinde zincirlenmek ve taş bir duvara yansıyan gölgeleri izlemeye mecbur kalmak olduğunu söyledi. Bu Platonun adalet, güzellik, gerçeklik kavramlarını inceleyerek ideal bir toplum hayalini canlandırdığı devlet adlı kitabının 7. Kitabında bulunan mağara alegorisinde bahsettiği konudur.

Mağarada tutsak olan kişiler, dışarıdaki sesleri duyuyor ve gölgelerini görerek onları kendilerine göre tanımlıyorlardı.

Bir gün içlerinden biri serbest bırakıldı. Bırakılan kişi dış dünyaya yavaş yavaş uyum sağlamaya çalışarak gördüklerini eskiden anlamlandırdığı gölgeler, boyutundan farklı olarak tekrardan tanımladı. Yansımaların gerçek boyutunu gördü. Ve bunu anlatmak için diğer kişilerin yanına döndü.

Ancak diğer kişiler onun aptal ve kör olduğunu düşündüler.

Gerçeğin gölgeler ve yansımalar olduğunu düşünerek sadece bildikleri ile yetindiler. Dışarıdan gelen kişiye büyük bir öfke ve kin hissettiler ve dediklerini asla kabul etmediler.

İşte bazen biz de bu durumu tam olarak yaşıyoruz. Bencilliklerimiz, kıskançlıklarımız, kin ve nefretimiz hep bu yüzden.

Hep bildiğimiz yerde o mağarada kalabilmek için çırpınıp duruyoruz.

Geri dönen kişi gibi hayatımıza bazı insanlar, bazı kitaplar, bazı yerler giriyor. Diyorlar ki bize, bak bu konuda dikkatli ol, bu kişiye dikkat et ya da hayatında bunlar önemli olabilir.

Ancak onlara da kin besliyor, hatta düşmanlık duyuyoruz. Halbuki kim bilebilir ki, belki de bu kişiler ya da karşılaştıklarımız bizden daha bilgili. Belki de gerçeği onlar görüyor ancak biz bunu her göremediğimiz an için kin ve nefret duyuyoruz.

Bunu törpülemek ve bunun üzerine çalışmak ne kadar zor olsa da yapılması gereken ve üzerine düşünülmesi gereken bir konu bu.

Mağaradan dışarıya çıkmaya cesaretimiz olmayabilir. Ancak çıkanlar için saygı duymalı ve bir noktada bize söylenenlere kulak vermeliyiz.

Unutmamak gerekir ki cehalet mutluluk getirmez, cehalet cehaleti getirir.

Ve bu şekilde kendimize, içinde bulunduğumuz topluma ve ailemize zarar veririz. Hem de hiç farkında olmadan.


 
Üst Alt