Son Konu

İstiklal Marşımızın Açıklaması

iltasyazilim

Yeni Üye
Katılım
25 Ara 2016
Mesajlar
2
Tepkime
1
Puanları
38
Yaş
35
Credits
-2
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
İstiklal Marşı
İstiklal Marşımızın Açıklaması
İstiklal Marşımızın Anlamı



Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al bayrak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak

Ey, vatanımızın kurtuluşu için, milletimizin somut ve manevi varlıkları için savaşan dost; merak etme, endişelere kapılıp üzülme…
Yurdumun, düşman işgal ve zulmü altında alacakaranlık çökmüş göklerinde, gün batımının kızıl şafakları içinde bir alev gibi süzülüp dalgalanan al bayrağımız yere inmeyecek, daima yüksekte kalacak ve onun alevleri, bu topraklardaki son bir ocak yandıkça ve canlı tek bir birey kaldıkça, sönmeyecek daima yaşayacaktır

Bizler, son ferdimize dek savaşmaya, vatanımızı kurtarmaya ve bayrağımızı dalgalandırmaya kararlıyız…
Bu sancak, milletimizin asalet ve saadetinin, göklerde parlak yıldızıdır
Bu ahali, daima şanı ve şerefiyle yaşayacak ve yalnız bizim olan bu bayrak, yurdumun göklerinde bahtımızın yıldızı olarak tekrar tekrar parlayacaktır

Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilâl!
Kahraman ırkıma bir gül… Ne bu şiddet, bu celâl?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonradan helâl;
Hakkıdır, Hakk ’a tapan, milletimin istiklâl

Ey benim nazlı hilalim; ey benim güzel bayrağım! Senin yoluna feda, sana kurban olayım; ne olursun bana darılma…

Neden bize kızmış, darılmış gibi bakıyor, kaşlarını çatıyorsun?… Seni göklerden indirmelerine müsade veririz; seni düşman eline bırakırız mı sandın!

Hayır, benim kahraman milletim, seni her zaman en yüksekte tutacak, senin sevgine ve güler yüzüne her zaman değerinde olacaktır

Bu kahraman insanlar, tarihi her tarafında özgürlük yaşamak ve seni göklerde bağımsızlık kılmak için çok kan döktü, döküyor ve dökecektir… Bizim bu sevgi ve fedakârlığımızı gözardı edip de derhal seni terk edeceğimizi düşünür, bize güvenmez ve alınmış bakarsan; bu, bizleri incitir ve senin uğrunda şimdiye değin verdiğimiz canlar, döktüğümüz kanlar sana helal olmaz…

Hayır merak etme, tasalanma; Allah ’a inanan ve yargı olan doğrular için savaşan, canını vermekten çekinmeyen bu ırk, şüphesiz İstiklalini kazanacak ve seni daima göklerde dalgalandıracaktır

Ben ezelden beridir özgürlük yaşadım, hür yaşarım
Hangi deli bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim: Bendimi çiğner, aşarım;
Yırtarım dağları, enginlere sığmam taşarım

Biz, dünya olalı beri bağımsızlık yaşamış bir milletiz Birileri, bizi tutsak edebileceğini düş ediyorsa, aklını kaçırmış olmalıdır Biz şimdiye kadar hiç esir olmadık… Buna kalkışan, İstiklalimizi elimizden almaya çalışan biri çıkarsa hep ansızın ayaklanır, coşkun bir sel gibi kükreyerek saldırır, etrafımıza çevrilmek istenen setleri, duvarları yıkar, orduları fayda, onları mahv ü biçare ederiz

Bizi dağlar gibi zinde engellerle çevirseler, onları da parçalar atarız Engin genişlikler bile bizi yavaşlatıp durduramaz… Coşar, taşar, hepsini aşar geçer ve cihana yayılırız… Biz, sarılmaya, çevrilmeye, hapsedilmeye, sınırlanmaya gelemeyiz; bunlara dayanamayız… Yaşarsak, serbest yaşarız!

Garb ’ın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar;
Benim îman dolu göğsüm gibi serhaddim var
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir îmânı boğar,
Medeniyyet! dediğin tek kadınsı kalmış canavar?

Batılı devletlerin orduları, tankları ve toplarıyla çelik bir duvar gibi ufukları kaplamış üzerimize geliyorlar Ne olmuş! Gelirlerse gelsinler! Bizim inancımız, hiçbir kuvvet aleyhinde sarsılmayacak dek güçlüdür Göğsümüzdeki iman, bütün saldırıları durduracak kadar, bizi korkusuz yapmaktadır

Namına “uygarlık dedikleri, fiilen tek kadınsı kalmış canavar olan zihniyetin temsilcisi düşmanlar ve onların bu şamatası seni ürkütmesin… Böyle şeyler, bizim imanımıza zarar veremez!

Onların şamata ve homurtularına aldırma; bırak ulusun dursunlar!

Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın;
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın
Doğacaktır sana va ’dettiği günler Hakk ’ın…
Kim bilir, ola ki yarın, ola ki yarından da yakın

Arkadaşım, dostum, kardeşim, yiğidim, Mehmetçiğim! O alçak düşmanların, yurdumuza girmesine sakın müsade verme!…

Onların saldırılarına, ne olursa olsun siper ol, her şeyinle aleyhinde dur! Onlarla son nefesine kadar savaş! Cenabı Hakk ’ın, yolunda uğraş edenler için Kur ’an ’da laf verdiği galibiyet, yakın, fazla yakındır…

Bastığın yerleri toprak! diyerek geçme, tanı!
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı
Sen şehîd oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyâları alsan da, bu cennet vatanı

Şu üstünde yaşadığın mübarek vatan toprakları, tartma verilmeden ve hürmet gösterilmeden, öylesine basılıp geçilecek yerler değildir

Bu toprakların aşağı, binlerce şehit yatıyor Onları unutma!…

Sen de bir şehit oğlusun Vatanına yargı ettiği değeri vermez, onu korumazsan; şehit atalarını üzersin… Bu cennet vatanı, her ne pahasına olursa olsun koru; onu hiçbir şeye değişiklik!

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki fedâ?
Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ!
Cânı, cânânı, tüm vârımı alsın da Hudâ,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ

Ben de neler söylemekteyim? içimizde, bu cennet vatanın uğruna canını feda etmeyecek, muhakkak bir kişi bile değil! Şimdiye değin bu hoş vatan uğruna o kadar fazla yiğit, canını seve seve verdi ama toprağı avucuna alıp sıksan, sözde o şehidlerin kanı damlayacak sanırsın…

Allah bizi, sevgili vatanımızdan ayırmasın! Canımızı verebilir, sevdiklerimizin yokluğuna katlanabilir, her şeyimizi kaybedebiliriz; fakat vatansız kalışın mahrumiyetine dayanamayız

Rûhumun senden ilâhî şudur ancak emeli:
Değmesin ma ’bedimin göğsüne nâmahrem eli;
Bu ezanlar ancak şehâdetleri dînin temeli
Ebedî, yurdumun üstünde benim inlemeli

Yarabbi! Senin yolunda bu vatan için ölen şehidlerin ruhları, yüce katından, sadece şunu dilemektedirler:
Vatanıma düşmanlar girmesin, camilerime yabancılar el sürmesin ve şehadetleri ile dinimin ve milletimin varlık ve birlik sebebi olan şu ezanlar, yurdumun üstünde, sonsuza değin okunmaya devam etsin!
Vatanım ve milletim, defalarca bağımsızlık olarak yaşasın…

O vakit vecd ile bin secde eder varsa taşım;
Her cerîhamdan, ilâhî, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır rûhi mücerred gibi yerden na ’şım!
O vakit yükselerek Arş ’a değer, ola ki, başım

Yarabbi! Bu dileklerim yerine kazanç ve aziz milletim, senin lütfunla, bağımsızlık bir vatanda, imanı ve İstiklali ile yaşamaya devam ederse… işte o zaman, – eğer bir kabrim varsa – benim büyük sevincimin bir işareti olarak kabir taşım, sana şükür için binlerce kere secdeye kapanacaktır…

Yarabbi! işte o vakit, sevinç gözyaşlarım, kanımla beraber yaralarımdan boşanacak; ölü bedenim, bu coşkunluğun tesiriyle, maddesiz bir ruh gibi yerden fışkırıp çıkacak ve uğrunda can verdiği gayesine kavuşmuş olan başım, mutluluk ve onur ile arşa değecek gibi göklere yükselecektir…

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl!
Olsun bundan böyle dökülen kanlarımın hepsi helâl
Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl:
Hakkıdır, hür yaşayan, bayrağımın hürriyyet;
Hakkıdır, Hakk ’a tapan, milletimin İstiklâl

Ey nazlı Hilal ’im, ey şanlı bayrağım! işte kahraman milletim tekrar binlerce can verdi; dinini, vatanını ve İstiklalini kurtardı ve işte seni göklerden indirtmedi…

işte düşman vatanımıza giremedi ve işte ezanlar yurdumun her yerinde okunmaktadır!…

O halde, sen de artık, tan yerinin şafakları gibi al renginle, göklerimde özgür ve mesut olarak dalgalan!… Bundan Böyle dökülen kanlarımız sana helal olsun!

Sana ve milletime artık esirlik ve vefat değil!…

Tekrar Tekrar özgürlük yaşamış olan bayrağım ve Allah ’a tapan, yargı yoldan ayrılmayan milletim için İstiklal ve serbest, bundan böyle hiç vaz geçilmeyecek ebedî birer haktır! *
 
Üst Alt