Son Konu

İngilizcede ençok kullanılan kelimeler

iltasyazilim

Yeni Üye
Katılım
25 Ara 2016
Mesajlar
2
Tepkime
1
Puanları
38
Yaş
35
Credits
-2
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
İngilizcede en çok kelimeleri evvelden ezberlemek bu dili öğrenmeniz açısında daha basit olacaktır
Sizler için seçtiğimiz günlük hayatta en fazla kullanılan kelimeler

abbreviation: kısaltma
ability: maharet
able: her işin altından kalkan
about: hakkında
above: üstünde, den yukarı
abroad: yurtdışına
absence: fakirlik
absent: düşünceli
accept: kabul etmek
acceptable: kabul edilebilir
accident: kaza
accidental: kaza ile olan
according: e kadar
account: hesap
achive: başarmak
achivement: galibiyet
acid: asit
across karşıda
act: faydalanmak
action: olay
active: faal
activity: aktivite
actor,actress: aktör, aktris
actual: hakiki
actually: fiilen, fiilen
add: eklemek
addition: eklenti
additional: ilave
address: adres
adjective: sıfat
admiration: taktir hayranlık
admire: hayran elde etmek
admit: içeri almak,benimsemek
adult: yetişkin
advanced: gelişmiş, ileri
advantage: üstünlük
adventure: serüven
adverb: zarf
advertise: ilan tahsis etmek
advertisement: ilanı
advice: tavsiye
advise: danışman
affair: mesele
affect: etkilemek
afford: gücü yetmek
afraid: korkmak
after: sonradan
afternoon: öğleden daha sonra
afterwards: sonra, sonra
again: yeniden
against: karşıda
age: yaş
ago: önce
agree: razı elde etmek, anlaşmak
agreement: uzlaşma
ahead: ileride, öne dürüst
aim: gaye, niyet
air: hava
aircraft: uçak
airport: hava limanı
alcohol: alkol
alive: yaşamış
all: hepsi
allow: müsade belirlemek
almost: adeta
alone: yalnız
along: baştan başa
alphabet: alfabe
already: zaten
also: keza
although: e karşın
always: her zaman
among: arasına
amount: miktar
amuse: aklında bulundurmak
amusement: eğlence
amusing: eğlenceli
lahza: bir
ancient: antik, eski
and: ve
anger: sinir
angle: melek
angry: sinirli
animal: hayvan
announce: fatura çıkarmak
annoy: sıkmak
annoying: can sıkıcı
another: diğer
answer: yanıt
anxiety: tasa, endişe
anxious: evhamlı, acelecilik
any: hiç
anyone: herhangi biri
anything: herhangi bir şey
anywhere: herhangi biyer
apart: ayrı
apartment: apartman
appaer: görünmek
appaerance:
apple: elma
aproval:
approve: onaylamak
area: meydan
argue: kavga etmek
arguement: tartışma
arm: kol
army: ordu
around: ortam
arrange: sıralamak
arrangement: düzenleme
arrival: geliş, varış
arrive: ulaşmak, varmak
art: sanat
article: makale
artificial: yapay
birli: gibi
as opposed to: tersi anlamı
ashamed: utanmış
ask: sormak
asleep: uykuda
association: kurum, ilişki, çağrışım
at: de da
atom: atom
attack: saldırı
attempt: girişim
attend: mücâdele etmek
attention: dikkat
attitude: tavır
attract: cezbetmek
attractive: cazibeli
authority: uzman kimse
autumn: sonbahar
available: hazırlanmış, meşkul değil
average: avaraj
avoid: sakınmak, kaçınmak
awake: kurnaz
away: uzağa
awkward: uygunsuz, güç
baby: bebek
back: geri
background: geri taraf
backward: geri kalmış
bad: kötü
bag: yatak
bake: fırında pişirmek
balance: akort
ball: top
band: bando
bank: banka
bar: bar
base: üs,taban,hazırlamak,dayanmak
basic: kolay
basket: çöp kutusu
bath: banyo
battle: savaş
be: elde etmek
beach: sahil, pilaj
beak: gaga
beam: dağıtmak, gülmek,ışın
bean: fasulye
bear: ayı
beat: vurmak,karıştırmak,tempo
beautiful: güzel
beauty: çekicilik
because: çünkü
become: değiştirmek
bed: yatak
beer: bira
before: önca
begin: başalamak
begining: açılış
behave: muamele etmek
behaviour: davranış
behind: ardından, arkasından
belief: inanç
believe: inanmak
bell: zil
belong: ait olmak
below: altında, aşağı
belt: kemer
bend: eğmek, bükmek
beneath: altında
beside: yanında
best: en iyisi
better: daha iyi
between: aralarında
beyond: ötede, ileride, den sonra
bicycle: bi***let
big: büyük
bill: hesap, kanun tasarısı
bird: kuş
birth: doğmak
bit: birazcık, bir tutam
bite: ısırmak
bitter: acı, üzücü
black: siyah
blade: bıçak
blame: yükümlülük, suçlu yakalamak
blind: âmâ
block: blok
blood: kan
blow: üflemek
blue: mavi
board: tahta
boat: bot, sal
body: beden
boil: yağ
bomb: bomba, patlak vermek
bone: kemik
book: kitap
boot: bot, tekmelemek
border: hudut
bored: bunalmış
boring: sıkıcı
born: doğmuş
borrow: ödünç olmak
both: ikiside
bottle: şişe
bottom: kıç
bowl: kase, tas
box: kutu
tepe: oğlan
brain: beyin
branch: şube, dal
brave: gözü kara
bread: ekmek
break: ara, mola, tenefüs
breakfast: kahvaltı
breast: meme
breath: nefes
breathe: nefes almak
breed: üretmek, doyurmak
brick: tuğla
bridge: köprü
bright: parlak
bring: getirmek
broad: geniş
broadcast: radyo yayını
brother: erkek kardeş
brown: kahverengi
brush: fırçalamak
build: yapı etmek
building: bina
bullet: mermi
burn: yakmak
brust: barbar
bury: gömmek
bus: otobüs
bush: çalı
business: mühendis
busy: meşgul
ayak: fakat
butter: tereyağı
button: buton, düğme
buy: satın elde etmek
by: ile,e kadar yakınında
cake: kek
calculate: heaplamak
call: aramak, çağırmak
calm: yatışmak
camera: fotğraf makinası
camp: kamp koymak
can: e anlayışlı olmak
cap: kep
capital: başkent
car: araba
card: kart
care: bakım, umursamak
careful: özenli
careless: dikkatsiz
carrige: havuç
carry: taşımak
case: kutu,durum
castle: kale
cat: kedi
catch: tutmak
catlle: sığır
cause: sebep olmak
ceiling: tavan
celebrate: bayram
cell: satış
central: merkezi
centre: merkez
century: yüzyıl
ceremony: tören
certain: belli
chain: zincir
chair: sandalye
chance: talih, fırsat
change: başkalaştırmak
character: karakter
charge: yük etmek
chase: kovalamak
cheap: ucuz
cheat: kopya çekmek,ihanet etmek
check: gözden geçirmek
cheek: yanak
cheerful: neşeli
cheese: peynir
chemical: tıbbi
chemistry: kimya
cheque: çek
chest: göğüs
chicken: tavuk
chief: şef
child: çocuk
children: çocuklar
chin: çene
chocolate: çikolata
choice: tercih
choose: yeğlemek
church: kilise
cigarette: sigara
cinema: cinema
circle: daire
circular: dairesel
citizen: yurttaş
city: şehir
claim: bahis etmek, talep etmek
class: derslik
clay: kil
clean: temiz
clear: temizlemek
clever: zeki
cliff: yokuş
climb: tırmanmak
clock: saat
close: kapalı
cloth: örtü, kılıf
clothes: elbise
clothing: giyecek
cloud: bulut
clup: klup
coal: kömür
coast: sahil, yokuş altında kaymak
coat: kot
coffee: kahve
coin: katılmak
cold: soğuk
collar: yaka, tasma
collect: biriktirmek
college: kolej
colour: renk
comb: tarak
combination: bileşim
combine: birleştirmek
come: ulaşmak
comfort: konfor
comfortable: konforlu
command: emretmek, komuta
committee: kurul
common: alışılmış, genel, müşterek
communicate: haberleşmek
communication: irtibat
company: kampanya
compare: karşılaştırmak
comparison: karşılaştırmak
compete: rekabet etmek
competition: müsabaka
competitor: karşı taraf
complain: şikayet etmek
complaint: şikayet
complete: bütün, son vermek
completely: iyice
complicated: anlaşılması zorlama
compound: bileşim
computer: bilgisayar
concern: kaygılanmak, ilgilendirmek
concerning: ilişkin
concert: konser
condition: koşullandırmak
confidence: güven
confident: kendinden belli
confuse: karıştırmak
confusing:
connect: bağlanmak
connection: bağlantı
conscious: bilinçli
consider: tamamen düşünmek
consist: ibaret olmak
contain: kapsamak
container: içerik
continue: sürdürmek
continuous: sürekli
contract: sözleşme
control: gözden geçirmek
conversation: konuşma
cook: yemek yemek pişirmek
copy: kopya etmek
corn: darı
corner: köşe
correct: doğru
cost: fiyat
cotton: pamuk
cough: öksürmek
could: e bildi
council: konsey
count: saymak
country: ülke
countryside: kırsal alan
courage: yiğitlik
course: kurs
court: kart
cover: örtmek
cow: inek
crack: kırmak, çatlak
crash: çarpmak, çarpışma
crazy: deli
cream: krema
creature: mahlukat
crime: suç
criminal: suçlu
criticism: tenkit
criticize: timsah
crop: mahsul
cross: karşıda
crowd: topluluk
cruel: acımasız
crush: ezmek
cry: ağlamak
cup: kupa
cupboard: dolap
cure: iyileştirmek
curl: büklüm
current: geçerli
curtain: kesin
curve: çarpık
custom: alışkan
customer: tip
cut: kesmek
cycle: çevrim

daily: jurnal
damage: zarar
dance: dans etmek
danger: tehlike
dangerous: güvenli olmayan
dark: koyu
date: tarih, randevu
daughter: kız çocuk
day: gün
dead: ölü
deal: mukavele
deal with: mücâdele etmek
death: vefat
dept: derinlik
decay: çürümek
deceive: aldatmak
decide: karar devretmek
decision: karar
decorate: süslemek
decoration: dekorasyon
decrease: azaltmak
deep: derin
defeat: alt etmek, mağlubiyet
defence: savunma
defend: savunmak
definite: belli
definitely: muhakkak
degree: derece
delay: ertelemek, geç kalma
deliberate: kasti
deliberately: kastice
delicate: narin
deliver: yaymak
demand: arzu etmek
department: bölüm
depend: e bağlanmak
dependent: bağımlı edinmek
depth: derinlik
describe: tasvir etmek
description: tanımlanmış
desert: çöl
deserve: adalet etmek
design: tasarı
desirable: açlık edilen
desire: arzu etmek
desk: sıra
destroy: patlak vermek
destruction: felaket
detail: ayrıntısıyla uğraşma
determination: azim
determined: azimli
develop: gelişmek
dictionary: sözlük
die: vefat etmek
difference: çeşitlilik
different: ayrı
difficult: kuvvet
difficultly: zorca
dig: kazmak
dinner: akşam yemeği
direct: idare etmek
direction: talimatlar
dirt: leke
dirty: lekeli
disappoint: umudunu yaralamak
disappointing: düş kırıcı
discover: keşfetmek
discovery: buluş
discuss: kavga etmek
discussion: ağız dalaşı
disase: afet
dish: çanak
dismis: işten içeri almamak
distance: uzaklık
distant: uzaktan
ide: bölmek
do: gerçekleştirmek
dollar: dolar
door: kapı
double: çift
doubt: nokta
down: altında
draw: çizmek
drawer: çizici
dream: rüya
dress: sıra
drink: içmek
drive: sürmek
drop: düşürmek
drug: eczane
drum: davul
drunk: ayyaş
dry: ıslak
duck: ördek
dull: sıkıcı, hafif
during: baştan başa
dust: toz
duty: nöbetçi
each: her
eager: istekli
ear: kulak
early: erken
earn: öğrenmek
earth: dünya
east: doğu
eastern: doğuya ait
easy: kolay
eat: yemek yemek
economic: hesaplı
edge: kenar
educate: eğitmek
educated: eğitimli
education: eğitim
effect: etkilemek
effective: etkin
effort: efor harcamak
egg: yumurta
eight: sekiz
either: her iki, ya
elbow: dirsek
elect: tercih etmek
elction: seçili
electric: elektrikli
electricity: elektrik
electronic: elektronik
else: başka
embarrass: bezdirmek
embarrassing: rahatsız edici
emotion: his, duygu
emphasize: vurgulamak
employ: işçi çalıştımak
employer: iş veren
employment: işçi
empty: boş
enclose: etrafını döndürmek
encourage: cesaretlendirmek
end: son
enemy: düşman
energy: enerji
engine: motor
engineer: meslek adamı
enjoy: eğlenmek
enjoyable: eğlenceli
enjoyment: eğlence
enough: tatmin edici
enter: antre
entertain: eğlenceli
entertainment: misafir etme
entrance: enterans
envelope: zarf
environment: çevre
equal: eşit
equioment: araç gereç
escape: firar etmek
even: hatta, bile
evening: akşam
event: durum
ever: hiç, herhangi bir vakit
every: her
everyone: herbiri
everything: herşey
everywhere: heryer
evil: günahkar, fena
exact: belirlenmiş
exactly: muhakkak
examination: imtihan
examine: araştırmak
example: örnek
excellent: mükemmel
except: hariç
exchange: başkalaşım
excite: tahrik etmek
exciting: ilginç
excuse: bağışlamak, özür
exercise: çalışma
exist: var olmak
existance: var oluş
expect: umut etmek
expensive: pahalı
experience: tecrübe, maruz kalmak
explain: anlatmak
explanation: yorumlama
explode: patlamak
explosion: patlama
explosive: patlayıcı
express: hızlı, açık, muhakkak, ifade
expression: ifade
extreme: fazla
exteremly: aşırıca
eye: göz *
 
Üst Alt