Son Konu

F.I.S.T.: Forged In Shadow Torch - İnceleme

morfeus

Yeni Üye
Katılım
12 Kas 2021
Mesajlar
378,918
Tepkime
0
Puanları
36
Yaş
45
Konum
Rusya
Credits
0
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
content_6137054dc7a28_72731.jpg

Kişisel olarak oynamaktan en çok zevk aldığım türlerden birisi Metroidvania tarzı oyunlar. Neden? Çünkü karşımda sürüyle düşman, elimde bir sürü yetenek ve en küçük gizli yerine kadar keşfedebileceğim kocaman bir harita var ve yeni beceriler elde ettikçe ortamları köşe bucak dolaşıp daha da güçlenmek inanılmaz zevkli bir his. Türe adını veren Metroid ve Castlevania serileri yeniden sahneye çıkmaya hazırlanadursun Çin’den çok sürpriz bir oyun çıkageldi ve bu alanda yapılabileceklerin sınırlarını zorlamak konusunda da hayli iddialı kendisi. Onu oynadıktan sonra siz de sıkı bir sol kroşe yemiş gibi olacaksınız.

Dizelle mi çalışıyor şimdi bu motor?

f1.jpg

F.I.S.T.’i açtığınızda daha ilk andan itibaren muazzam detaylarla bezenmiş görsel atmosferi sizi oyunun içine alıyor resmen. Unreal motoruyla yaratılmış Dieselpunk dünyası (1. Dünya Savaşı’ndan 1950’lere kadarki dönemin estetiğini benimseyen retrofuturistik görsel akım) ekranın dibine kadar girip oynama isteği uyandırıyor insanda ki bu görselliğin akıcı animasyonlarla da desteklendiğini söylemeliyim. İşte bu hafif kara film havası da taşıyan kirli sokaklarda başlıyor maceramız. Karakterlerimiz insansı özellikleri olan hayvanlar ve özellikle Blacksad okuyanlar benzerliği hemen fark edecektir. Adamımız Rayton da insansı bir tavşan, zamanında mecha tarzı araçlarla Robot Lejyonu’na karşı savaşmış bir gazi ve ortamın tekrardan hareketlenmeye başlamasıyla o da el mecbur mekanik kolunu yeniden kuşanarak Meşale Şehri’nin kurtarıcısı olmaya soyunuyor.

f2.jpg

Bu hikâye renkli yan karakterler ve keyifli ara sahnelerle süslenmiş, her ne kadar bazı diyaloglar kulak tırmalasa da türde pek rastlamadığımız bir dramatik altyapı kurulup karakterle bağ kurmamız mümkün kılınmış. Çince’ye aşine olsam da Mandarin değil Kanton Çince’si kullanılması beni biraz düşürdüğünden İngilizce seslendirmeye geçtim ki o da gayet iyi. Zaten henüz ilk oyununu yapan bir firma için oyun bayağı iyi ve ekibin deneyimli insanlar tarafından kurulduğu anlaşılıyor. Hani “evet, işte yeni nesil” diyebileceğim bu görselliğin içindeki oynanışsa gerçekten çok şık ve iyi yağlanmış bir araba gibi sizi hemen hiç yarı yolda bırakmıyor.

f3.jpg

Demin bahsettiğim dev mekanik kol ve sonradan açılan iki farklı kol bir sürü amaca hizmet ediyor. Misal normal kolla hem düşmanları teneke yığınına çeviriyorsunuz hem de bazı objeleri tutup taşımanıza yarıyor. Matkap gibi olan kol hem sualtında gitmeye (ki oyunda haddinden fazla su altı bölümü var) hem de havada süzülmeye yarıyor. Bu yaklaşım platform ve kavga dövüş bölümleri arasında organik geçişler yaratarak iki eylemi birbirinden koparmadan icra etmemize olanak sağlamış ki kombo esnasında silah geçişleri falan yapıp rakibi hallaç pamuğu gibi atabileceğinizi de hatırlatırım. Özellikle ultra becerikli oyuncuların elinde F.I.S.T. neredeyse bir 3D aksiyon oyunu etkisi yaratacaktır ve bunu 2,5D’de başarması takdire şayan bir başarı. Karşımıza çıkan düşmanlar her ne kadar bol çeşitli olsalar da oyunun azımsanmayacak süresi yüzünden belli ki bazı bosslar tekardan kullanılmak zorunda kalmış. Buna büyük itirazlarım olmasa da daha sıkı bir bölüm dizaynıyla bu sıkıntı hallolabilirdi düşüncesindeyim.

Abi biz nerdeyiz?

f4.jpg

Bölüm dizaynı demişken oyunun türe has keşif hissi mükemmel. Resmen her bir köşeyi adım adım gezmek istiyor insan ki bu gezmelerin ödülü ya yüksek miktarda para ya da sağlık, enerji veya alet kullanma seviyesi geliştirmesi oluyor. Mekanları 100% oranında açtığınızda da ufak bir ödül alıyorsunuz ayrıca. Bu gezi/ödül sistemi oyunun son Boss’una kadar sizinle olduğundan hemen hiç sıkılmadan dolanıyorsunuz fakat şöyle önemli bir sıkıntı var ki oyun geçtiğiniz yerleri geri dolaştırmak konusunda biraz şansını zorluyor maalesef.

f5.jpg

Bunun sebebi hızlı seyahat noktalarının bölgelere pek de iyi dağılmamış olması. Tazelenme noktaları ne kadar iyi yerlere konumlanmışsa hızlı seyahat noktaları da o kadar alakasız ve can sıkıcı bir sürü dön baba dönelime gerek olacak yerlere konmuş. Yoksa bölümlerin içindeki zorlu platform bulmacaları ve bunların içine yerleştirilmiş daha da zorlu düşmanların konumlandırmaları gayet iyi. Benim bazı yerlerde sinirlerim bozulmadı değil. Bozuldu. Bir kaç kez de kıl payı ölmekten sebep yanımdaki yastığı yumruklamış olabilirim ama oyun da size gül bahçelerinde bir akşam yürüyüşü vaat etmiyor zaten. Aksine bu çetin ortamda hayatta kalıp gelişebilmek için neredeyse Souls oyunlarına yakın bir mücadele vermeniz gerekiyor. Ama işte dövüş sistemi çok zevkli ve tuş girdileri gayet sağlıklı olduğu için ölseniz de bunun suçunun oyunda değil sizde olduğunu bilip ona göre devam ediyorsunuz yola. İleride açılan bazı yetenekler de sizi daha cüretkâr oynamaya risk almaya sevk ediyor ayrıca.

f6.jpg

Hani bazı bölgelerin gereğinden fazla döndürüp dolaştırdığını düşünsem de 30 saate yakın (evet her taraf 100% olmalı) oyun süremde pek sıkıldığımı söyleyemeyeceğim. Zaten oyunun geçtiği ortamların görsel çeşitliliği ve kalitesi o kadar iyi ki bazen durup bir duvardaki posterin detayına, onun asılı olduğu duvarın tekrar etmeyen kaplamalarına ve ışık gölge oyunlarına bakar halde buldum kendimi ve bu özene bezene yaratılmış dünyayı yaratanlara saygı duydum. Yakında gelecek olan diğer Çin yapımı oyunlarda da bu görsel detay seviyesinin yüksekliği göze çarpıyordu zaten, dolayısıyla bunu ilk elden tecrübe etmek bile F.I.S.T.’i başlı başına ilginç bir deneyim haline getiriyor.

f7.jpg

Tavşan deliğinin sonu

Yapım hatalarından tam olarak kurtulmuş olmasa da (özellikle ses miksajı kısmında) bu taş gibi, jilet gibi bir Metroidvania olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Benim nacizane önerim oyunu sağla solla biraz uğraşarak ama her yeni yetenek açıldığında sürekli git gellerle zaman harcamayarak oynamanız. Son boss’tan evvel zaten tüm gezi becerilerine sahip oluyorsunuz ve eksiklerinizi o esnada kapatmak daha verimli olur. Öbür türlü biraz sabrınız sınanır gerek yok. Şimdilik Play Station’a özel olan oyunumuz yakında Steam’e da çıkacak yani PC’de oynamak isteyenler biraz beklemek zorunda ama daha evvelden oynadığım demolarına dayanarak söyleyebilirim ki orta düzey bir makinada bile gayet rahat oynanıyordu tavşanımız, o yüzden içiniz rahat olsun optimizasyon gıcır.

f8.jpg

PS5 sahipleriyse Dual Sense’in etkin bir şekilde kullanıldığını hissedeceklerdir oyunun ilk anlarından itibaren. Onun haricinde sağda solda bolca gönderme yakalamanız da mümkün, ekip Metroidvania’yı oluşturan etmenlere hem şık saygı duruşları yapmış hem de o özelliklerin modern oyunlarda halen çalışabildiğini göstermiş. Yani toplamda baktığımızda son 5-6 yıl içinde çıkan en kaliteli Metroidvania’lardan biriyle karşı karşıyayız diyebilirim. Ben oynarken şaşırdım, yer yer sinirlendim ama çok keyif aldım, siz de kendinizi bu bol sürprizli paketten mahrum bırakmayın sevgili Oyungezerler.
 
Üst Alt