Altın piyasası, 10 yıllık tahvil getirileri yaklaşık bir yıl içindeki en yüksek seviyesinde %1,3’ün üzerinde tutulurken, 1.800 doların üzerine çıkıyor. Ünlü uzman Joe Foster ise piyasayı yorumladı ve yüz güldüren altın tahminlerini açıkladı. VanEck’in portföy yöneticisi ve aktif altın ve kıymetli madenler stratejisti Joe Foster’a göre, savaş değerli metaller piyasası ve enflasyon arasındadır. Joe Foster’a göre, altın enflasyon ve reflasyon arasındaki savaşı kazandı.
Joe Foster: Altın enflasyonist baskılara tepki vermiyor, çünkü kanıt yok
Popüler uzman Joe Foster’a göre, enflasyon baskısı artmakla birlikte, hükümet ve merkez bankası teşvik önlemlerinin ABD ekonomisinin mevcut tahminlerden daha hızlı iyileşmesine yardımcı olacağı beklentileri tarafından gölgede bırakılıyor. Joe Foster, yakın zamanda yayınlanan bir raporda şunları söyledi:
Ekonomiyi normal büyümeye dönmeye teşvik eden reflasyon ile ücretlerde ve fiyatlarda artış olan aşırı enflasyon arasında bir fark var.
Altın enflasyonist baskılara tepki vermiyor, çünkü henüz aşırı enflasyona dair herhangi bir kanıt yok.
Joe Foster: Enflasyon baskısı kolayca değişebilir! Bu durum altın’ı yükseltir
Joe Foster, enflasyon baskısı halihazırda bastırılmış olsa da tarihin herhangi bir gösterge olması durumunda bunun kolayca değişebileceğini söyledi. Joe Foster, konuya yönelik açıklamalarına şunları ekliyor:
Japonya modeli, enflasyona karşı ikna edici bir örnek teşkil ediyor. Ancak, WWll sonrası model, ezici teşvik çabaları göz önüne alındığında, enflasyonist bir döngüyü en olası sonuç haline getiriyor. ABD’de bu tür bir uyarıcıyı en son gördüğümüzde, 1947 Mart’ında TÜFE’deki yıllık değişimin %19,7 ile zirveye ulaştığı bir enflasyonist döngü getiren depresyona ve İkinci Dünya Savaşı’na tepki olarak gördük.
Yükselen enflasyon riskleri altın için en büyük yükseliş faktörü olurken Joe Foster, düşük büyüme ve düşük enflasyon ortamına ilişkin risklerin de fiyatları destekleyebileceğini sözlerine ekledi. Joe Foster, konuya yönelik açıklamalarına şunları ekliyor:
Bu tür riskler arasında borç sorunları, daha da radikal mali ve para politikaları, kötüleşen gelir eşitsizliği ve sosyal huzursuzluk yer alıyor.