Son Konu

Sofranızdan Eksik Etmemeniz Gereken 9 Beslenme

iltasyazilim

Yeni Üye
Katılım
25 Ara 2016
Mesajlar
2
Tepkime
1
Puanları
38
Yaş
35
Credits
-2
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Sağlık harcamalarındaki artışta en önemli etmenlerden biri yanlış gıda alışkanlıklarıdır Hatalı beslenmeye yan şişmanlık, koroner yürek hastalıkları, kanser, şeker hastalığı, osteoporoz gibi sıhhat sorunlarının çare maliyeti çok yüksektir Sağlıklı besin alışkanlığı ve çalışma, sağlığın korunması ve geliştirilmesi için fazla önemlidir Son yıllarda bazı besinler, hastalıkların önlenmesi ve tedavisindeki etkinlikleri açısından fonksiyonel gıda adı aşağı değerlendirilmeye başlanmıştır

Işlevsel besinler doğal olarak içerdikleri fizyolojik faal bileşenleri ile sağlıklı beslenmeye katkıda bulunmanın yanında, iyi hal ve sağlığı geliştirici, hastalık riskini azaltıcı potansiyel etkileri ile vücuttaki bir veya daha pozitif niyet fonksiyonda yardımsever etkiler oluşturduğu bilimsel olarak kanıtlanan besin bileşenleri olarak tanımlanır Zinde bir bağışıklık sistemi ve dinç bir beden için fonksiyonel besinlerin tüketime tartı verilmelidir Fonksiyonel beslenme adı altında ilk sırayı anne sütü almaktadır Peki, yetişkinlerin sofralarından yetkisiz etmemesi gereken besin ve beslenme grupları nelerdir?

Tekli doymamış yağ asitleri içeriği açısından kalp hastalıklarına ve kansere aleyhinde koruyucu etkilerinden nedeniyle zeytinyağı, punicalagin içeriği ile damar sertliğini önlemesi ve prostat kanserine karşı koruyucu etkilerinden dolayı nar, kateşin gibi antioksidan etkili maddeler içerdiğinden kalp hastalıkları ve kanserden koruyucu etkilerinden dolayı yeşil çay, likopen içeriği ile kanserden koruyucu etkilerinden nedeniyle domates, organosülfür içeriği tamamen kolesterol ve tansiyonu düşürücü, kanserden koruyucu etkilerinden nedeniyle sarımsak, içerdiği probiyotik ve prebiyotikler sayesinden sindirim ve bağışıklık sistemini güçlendirici etkilerden nedeniyle yoğurt ile kefir fonksiyonel besinlere birer örnek teşkil etmektedir Fakat işlevsel besinlerin besin olarak kalması, muhakkak hap ya da kapsül şekline dönüştürülmemesi gerekmektedir
Yumurta: Yumurta bütün besinler içerisinde en kaliteli proteine sahiptir Yumurtada insan vücudunda sentezlenemeyen ve kuşkusuz besinler ile dışarıdan alınması zorunlu olan “elzem amino asitler yeterli ve dengeli miktarlarda bulunmaktadır Sindirilebilirliği yüksek, tamamına yakını cisim kadar kullanılmakta ve vücut proteinlerine dönüşebilmektedir Yumurta proteininin biyolojik değeri yani proteinden elde edilen faydası %93,7 iken bu bedel sütte %84,5, balıkta %76,0, sığır etinde %74,3 ’nesil Yumurta, içermiş olduğu doymamış yağ asitleri tamamen de çok besleyici bir besindir Lesitin içermesi sebebiyle kolesterolü artırıcı etki de göstermez Yüksek kolesterol, hipertansiyon, karaciğer yağlanması gibi sağlık problemleri varsa; ayrı günlerde edinmek koşulu ile haftada 2 3 kez tüketilebilir Kişi seviyorsa ve sağlık problemi yahut her gün omlet, menemen ya da haşlanmış olarak bir adet yumurta yiyebilir Balık: Ülkemizin 3 tarafı denizlerle çevrili olmasına karşın yılda kişi başına tüketilen balık miktarı ortalama 3 kg kadar düşük değerlere sahiptir Bunun yaklaşık %65 ’i taze, geri kalanı kurutulmuş, tuzlanmış ve konserve edilmiş olarak kullanılmaktadır Hele fakat diğer deniz mahsullerinin tüketimi yok denecek dek azdır Halbuki protein, omega 3 yağ asidi, niasin ve B2 vitamini, demir, krom, selenyum ve iyot minerali içerdiği için haftada 2 3 kez balık veya su ürünleri tüketilmelidir Bahsi geçen besin öğelerini taze balıklar ile benzer oranlarda içerdiğinden konserve balıklar da epeyce yararlıdır Yağlı tohumlar:protein, doymamış yağ asitleri, niasin ve E vitamini, demir ve potasyum minerali taşıyan fındık, yerfıstığı, badem ve ceviz tüketimine siklet verilmelidir Kavrulmuş olanların yerine çiğ olarak tercih edilmeleri çok daha yardımcı olacaktır yine de yüksek enerji içeriklerinden ötürü tüketim miktarına dikkat edilmelidir Günde bir avuç kadar yenilmesi yeterlidir ve sayısız yarar sağlar Yeşil yapraklı sebzeler: Perhiz posası (lif), C, E ve B2 vitamini ile demir ve potasyum minerali açısından zengin olan yeşil yapraklı sebzelerin özellikle koyu renkli olanlarının (ıspanak, semizotu, pazı, roka, nane, tere, maydanoz) tercih edilmesi önerilmektedir Bu sebzeleri çiğ olarak, buharda pişirerek veya yüksek sıcaklıkta az su içerisinde kısa süre pişirerek harcamak vitamin ve mineral kayıplarını önlemeye tezgâhtar olur Kurubaklagiller: Kurubaklagiller nebati kaynaklı olmalarına rağmen birer protein kaynağıdır Doğal olarak kolesterol ve yağ içermezler Sadece haşlanıp servis edildiğinde o kadar artı lezzetli olmasa da diğer besinlerle bir araya getirildiğinde tat bakımından fazla ayrı lezzetler elde edilebilir kimsesiz ya da öteki besinlerle karıştırılarak mercimek, ezogelin ya da minestrone çorbası vb hazırlanabilir Hatta et, tavuk suyu, domates ya da suyu ile daha leziz bir ışık halkası getirilebilir Yeşil salatalara haşlanmış fasulye eklenebilir
Zeytinyağlı kuru barbunya, humus ve fava şeklinde mezeler hazırlanabilir
Makarna soslarında biftek ya da tavuk etiyle fasulye gibi baklagiller püre haline getirilerek domates, biber, fesleğen, kekik, sarımsak gibi ilavelerle hazırlanabilir Kurubaklagiller belirtilmiş oranlarda tahıllarla karıştırılır ve iyi pişirilirse proteinin biyoyararlılığı artar Örnek olarak; nohut ile bulgur veya kuru fasulye ile pirinç pilavının bir arada tüketilmesi fazla daha yararlı olacaktır Hatta mercimekli bulgur pilavı, erişteli mercimek, nohutlu pirinç pilavı, mercimek köftesi gibi farklı alternatifler de üretilebilir Kalsiyum, çinko, magnezyum ve demir yönünden de varlıklı olan kurubaklagiller B12 dışındaki B vitaminleri ve E vitamini yönünden de zengindir C vitamini kaynakları ile birlikte yendiğinde demirin biyoyararlılığı yükselir Kurubaklagiller posa (lif) içeriği en yüksek beslenme grubudur Böylelikle midenin boşalma hızını ve ince bağırsaklardan dekstroz emilimini yavaşlatarak kan şekerini dengelemektedir bununla birlikte kan kolesterolü ve kan basıncını da açlık edilen seviyelerde tutmaya yardımcı olmaktadır Midede su ile birlikte şişerek tokluk hissi vermektedir Dışkılama sıklığını ve miktarını artırarak kabızlığı, dolayısıyla kalın bağırsak kanserini önleyici etkiler gösterirler bu nedenle haftada asgari 1 2 kez kuru fasulye, nohut, mercimek, kuru barbunya, kuru bakla, kuru börülce, soya fasulyesi, piyaz gibi baklagiller tüketilmelidir


6 Süt ve süt ürünleri: Protein, niasin, A ve B2 vitamini ile kalsiyum, fosfor ve potasyum minerali içeren süt, yoğurt ve peynirin yarım yağlı hatta yağsız (light) olarak tercih edilmesi daha dinç olacaktır Işık almayacak şekilde saklanmalarında fayda vardır Süt ürünleri, yeterli ve dengelenmiş beslenmek için zorunlu olan beslenme öğelerinin öyle çoğunu içerir Osteoporozun önlenmesinde etkili olan süt, bununla birlikte sindirim sistemini ve tansiyonu düzenleyici, kronik hastalıklara karşısında koruyucu özelliklere sahiptir Her gün tüketilen tatmin edici miktarda “light süt ürünleri kilonun da kontrol altında tutulmasına katkıda bulunur


7 Mevsim sebze ve meyveleri: Yüksek oranda sebze ve meyve tüketimi çoğu kronik hastalıktan korunmada etkili olmaktadır Sebze ve meyve tüketimi ile kalp damar hastalıkları, bazı kanser türleri, inme, şeker hastalığı, Alzheimer hastalığı, katarakt ve yaşla ilintili fonksiyonel kayıp riskinin azalması arasında kuvvetli bir ilişki vardır Bu etkilerin sebze ve meyvelerin içerdiği perhiz posası, folat, potasyum ve Beta karoten, C vitamini, E vitamini gibi antioksidan faaliyet gösteren biyoaktif fitokimyasal bileşenlerden kaynaklandığı vurgulanmaktadır
Meyve ve sebzelerde olabildiğince farklılık sağlamaya çalışılmalıdır Yani gün içerisindeki meyve tercihlerini durmadan elmadan yana kullanmaktansa; elma, armut, kivi gibi farklılık sağlanmalıdır Her gün ıspanak yemektense; hafta her tarafında ıspanak, bezelye, taze fasulye, enginar gibi ayrı alternatifler pişirilmelidir Diğer bir manâlı konu da; tek seferde 3 porsiyon ve üzerinde meyve tüketiminden kaçınılmalıdır Gün içerisine dağıtmakta yarar vardır



8 Sarımsak: Sarımsağın bileşiminde kükürtsü bileşikler ve posanın yanı sıra fosfor, potasyum, kükürt, çinko, selenyum mineralleri ile bir arz A ve C vitamini yer almaktadır Tıp alanında ayrıntılı bir şekilde değerlendirilen sarımsak; atardamarları etkileyen hastalıklar, ağrılı eklem hastalıkları, bağışıklık sistemi bozuklukları ve kanser gibi çoğu hastalığın önlenmesi ve tedavisine yardımcı olması amacıyla kullanılmaktadır
Vücuttaki toksinleri uzaklaştırmak bağlamında antioksidan özelliği sürekli olarak ön planda tutulmaktadır Sarımsağın değişik mekanizmalarla kanser yapıcı etkenleri engelleyebileceği, bağışıklık sisteminin baskılanmasını önleyerek özellikle mide, bağırsak, gırtlak, meme, sütun ve prostat kanserlerine karşı olumlu etkiler sağlayabileceği bilinmektedir Ayrıca içeriğindeki dialil di sülfit bağları ile kronik yürek hastalıklarına aleyhinde koruyucu etki gösterdiği bilimsel olarak kanıtlanmıştır Günde en az 1 diş sarımsak yenmesi bile bu bakımdan yarar sağlayabilir Sarımsağa uygulanan pişirme işlemi esnasında içerisindeki bazı faktör maddelerin etkinliğinin azalması sebebi ile daha fazla çiğ olarak tüketilmesi önerilmektedir Eğer sarımsağın kötü kokusundan rahatsız oluyorsanız en azından yardımsever etkilerinden muamele etmek namına onu bütünüyle yutmayı deneyebilirsiniz Isırılmadığı, ezilmediği ya da doğranmadığı takdirde koku vermeyecektir ya da sütün içerisinde 2 3 dakika kaynatarak tüketebilirsiniz

9 Maden Suları:Maden suları, sıhhat için zorunlu olan ve biyokimyasal görevleri ile tartma içeren, sodyum, potasyum, kalsiyum, magnezyum, fosfor, kükürt ve klor başta almak üzere demir, mangan, bakır, iyot, çinko, florür, krom, kadmiyum gibi mineralleri içermektedir
Maden sularının tüketimine biraz daha tartma verilirse; çocukların boyları daha artı uzayabilir, dişleri ve kemik yapıları daha sağlam olabilir, kadınların osteoporoz problemleri azıcık olsun hafifletilebilir, hatta adet dönemlerini daha gizli geçirmeleri sağlanabilir Özellikle magnezyum eksikliğinin niçin olduğu kardiyolojik birtakım rahatsızlıklar ve genç yaşta ölümlerin önüne azıcık olsun geçilebilir Maden suları, içerdiği karbondioksit gazı sebebi ile hazmı kolaylaştırdığı gibi mide bulantısını da engellemektedir İçmenin yanı sıra dışarıdan sürme aracılığıyla da cildi canlandırmada ve güzelleştirmede etkin olmaktadır
öte yandan, insanlar aralarında yüksek tansiyonu olan bireyler göre maden sularının içilmesinin sakıncalı olduğu düşünülmektedir Sodyum içerdikleri için maden suyu tüketiminden çekinmek ya da vazgeçmek hatalı bir tutumdur Doğru olan, sodyum alımı kısıtlanan kişilerin içtikleri maden sularındaki sodyum düzeylerine uyarı etmeleridir Avrupa Su Yönetmeliği ’nde litresinde 20 mg ’dan az sodyum içeren sular “düşük sodyumlu sular hatta Almanya ’da “sodyumsuz (sodyumdan yoksul) su sınıfına girer Ülkemizde bulunan maden sularının öyle birçok düşük sodyumludur O nedenle üzüntü etmeden içilebilirler


doktorumonline


 
Üst Alt