Cinsiyet ayrımcılığı yapmayan erkekler yetiştirin
Türkiye 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü anarken kadınlara yönelik şiddetin artan bir şekilde artmaması için en büyük tahsis erkek çocuk yetiştiren ailelere ve eğitim karşılayan devlet kurumlarına düşüyor Spiritüel Yaşam Uzmanı Gülden Üner* çocukların, insan haklarının bilincinde ve cinsiyet ayrımcılığından uzakta eşitlikçi birer birey olarak yetiştirmeleri gerektiğinin altını çizdi Kadınlara karşın cinayetlerin, ölümlerin ve kötü muamelenin azalmadığı Türkiye'de ne eyvah ancak kadınlar her geçen gün daha büyük sorunlarla karşılaşıyor
Kadına kuvvet uygulayan şahısların davranışının temelinde yatan psikolojik nedenlerden birinin yeteneksizlik korkusuolduğunu kaydeden Spiritüel Yaşam Uzmanı Gülden Üner, toplumda yaratılan kadın ve erkek figürlerinin şiddete etraf hazırladığını kaydetti Toplumda erkek, gücü temsilcilik edecek şekilde kodlanmıştır Erkeğin eksik olması yaklaşık olarak düşünülemez İçsel olarak kendini yetkisiz hisseden birey komplekse kapılarak kendini üstün görme, gücünü gösterme güdüsüyle şiddete başvuruyorifadelerini kullanan Üner şöyle devam etti: En önemlisi çocukluk döneminde aile tarafından esas insani değerlerin tam ve dürüst şekilde verilmemesi, sevgi ve alaka eksikliği kişilik yapısını aracısız olarak etkileyen noktalarda çocuğun tamamlanmaması erişkin kişi olduğunda şiddete eğilimli olmasını karşılayan nedenlerdir
Insancıl çocuklar yetiştirin
Toplumda her türlü şiddetin önlenebilmesi için anne ve babaya fazla kayda değer görevler düştüğünü bildiren Gülden Üner, bilhassa erkek çocuğa sahip ailelerin insan haklarının bilincinde, insancıl, cinsiyet ayrımcılığından uzakta eşitlikçi bir anlayışla ve mutlaka manevi değerleri bütün vererekçocuğa hayatı her tarafında yön verecek bir vizyon sağlamaları gerektiğinin altını çizdi
Üner, annelerin bilinçlendirilmesi, anne baba çocuk ilişkilerinin dinç bir zemine oturtulması nedeniyle profesyonel desteklerle bireysel ve grup olarak bilgilendirmeler ve eğitimlerin sağlanması gerektiğinin de altını çizdi Çağlar boyunca toplumdan aktarılan negatif bilinçaltı kayıtlarını dönüştürerek kadınların içlerindeki gücü bulabileceklerini gösteren Üner, Bunun sonucunda yaratıcılığınız, üretkenliğiniz ve yöneticiliğinizle kendi yaşamlarınızda var olmanız, istediklerinizi açıklıkla dile getirmeniz olası olacaktırdedi
Şiddete aleyhinde psikolojik destek şart
Şiddete uğrayan kadınların, psikolojik dengelerini yitirdikleri için kendini önemsiz görme, özgüven ve özsaygı kaybıyaşayabileceklerini gösteren Gülden Üner,* Cinsel baskı yaşayan kadınlarda ağır buhran, kendini yalnız ve suçlu kestirme, intihar, utanma gibi durumlar ortaya çıkar Yaşanan zorlama olayı bütün anlamıyla bir travma olduğu için mutlaka profesyonel bir takviye alarak bu travmanın şehvetli izlerinin fikir, ceset ve ruh sağlığını dengeleyecek şekilde dönüştürülmesi gerekiruyarısında bulundu Zorlama gören kadınların en temel duygusunun dehşetolduğunun altını çizen Üner şöyle devam etti: Nefret atakları ile asap krizi, yürek çarpıntısı, ürkme, sosyalleşememe, kendini yaşamdan soyutlama, yoğun kaygı ve endişe gibi davranışlar sergilenebilir Şiddete uğrayan çoğu bayan yargılanacağını, dışlanacağını düşünerek bunu dile getirmekten korkar Ancak bu kişinin destek alması yönünde toplum bilinçlendirilmelidir
*
Türkiye 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü anarken kadınlara yönelik şiddetin artan bir şekilde artmaması için en büyük tahsis erkek çocuk yetiştiren ailelere ve eğitim karşılayan devlet kurumlarına düşüyor Spiritüel Yaşam Uzmanı Gülden Üner* çocukların, insan haklarının bilincinde ve cinsiyet ayrımcılığından uzakta eşitlikçi birer birey olarak yetiştirmeleri gerektiğinin altını çizdi Kadınlara karşın cinayetlerin, ölümlerin ve kötü muamelenin azalmadığı Türkiye'de ne eyvah ancak kadınlar her geçen gün daha büyük sorunlarla karşılaşıyor
Kadına kuvvet uygulayan şahısların davranışının temelinde yatan psikolojik nedenlerden birinin yeteneksizlik korkusuolduğunu kaydeden Spiritüel Yaşam Uzmanı Gülden Üner, toplumda yaratılan kadın ve erkek figürlerinin şiddete etraf hazırladığını kaydetti Toplumda erkek, gücü temsilcilik edecek şekilde kodlanmıştır Erkeğin eksik olması yaklaşık olarak düşünülemez İçsel olarak kendini yetkisiz hisseden birey komplekse kapılarak kendini üstün görme, gücünü gösterme güdüsüyle şiddete başvuruyorifadelerini kullanan Üner şöyle devam etti: En önemlisi çocukluk döneminde aile tarafından esas insani değerlerin tam ve dürüst şekilde verilmemesi, sevgi ve alaka eksikliği kişilik yapısını aracısız olarak etkileyen noktalarda çocuğun tamamlanmaması erişkin kişi olduğunda şiddete eğilimli olmasını karşılayan nedenlerdir
Insancıl çocuklar yetiştirin
Toplumda her türlü şiddetin önlenebilmesi için anne ve babaya fazla kayda değer görevler düştüğünü bildiren Gülden Üner, bilhassa erkek çocuğa sahip ailelerin insan haklarının bilincinde, insancıl, cinsiyet ayrımcılığından uzakta eşitlikçi bir anlayışla ve mutlaka manevi değerleri bütün vererekçocuğa hayatı her tarafında yön verecek bir vizyon sağlamaları gerektiğinin altını çizdi
Üner, annelerin bilinçlendirilmesi, anne baba çocuk ilişkilerinin dinç bir zemine oturtulması nedeniyle profesyonel desteklerle bireysel ve grup olarak bilgilendirmeler ve eğitimlerin sağlanması gerektiğinin de altını çizdi Çağlar boyunca toplumdan aktarılan negatif bilinçaltı kayıtlarını dönüştürerek kadınların içlerindeki gücü bulabileceklerini gösteren Üner, Bunun sonucunda yaratıcılığınız, üretkenliğiniz ve yöneticiliğinizle kendi yaşamlarınızda var olmanız, istediklerinizi açıklıkla dile getirmeniz olası olacaktırdedi
Şiddete aleyhinde psikolojik destek şart
Şiddete uğrayan kadınların, psikolojik dengelerini yitirdikleri için kendini önemsiz görme, özgüven ve özsaygı kaybıyaşayabileceklerini gösteren Gülden Üner,* Cinsel baskı yaşayan kadınlarda ağır buhran, kendini yalnız ve suçlu kestirme, intihar, utanma gibi durumlar ortaya çıkar Yaşanan zorlama olayı bütün anlamıyla bir travma olduğu için mutlaka profesyonel bir takviye alarak bu travmanın şehvetli izlerinin fikir, ceset ve ruh sağlığını dengeleyecek şekilde dönüştürülmesi gerekiruyarısında bulundu Zorlama gören kadınların en temel duygusunun dehşetolduğunun altını çizen Üner şöyle devam etti: Nefret atakları ile asap krizi, yürek çarpıntısı, ürkme, sosyalleşememe, kendini yaşamdan soyutlama, yoğun kaygı ve endişe gibi davranışlar sergilenebilir Şiddete uğrayan çoğu bayan yargılanacağını, dışlanacağını düşünerek bunu dile getirmekten korkar Ancak bu kişinin destek alması yönünde toplum bilinçlendirilmelidir
*