Son Konu

Alan Wake Remastered - İnceleme

morfeus

Yeni Üye
Katılım
12 Kas 2021
Mesajlar
378,918
Tepkime
0
Puanları
36
Yaş
45
Konum
Rusya
Credits
0
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
content_617f9957bedb8_73249.jpg

Remedy gibi çizgisini bozmayan pek az stüdyo kaldı sanırım. Büyük yayıncılar ve özellikle EA’in altına giren hemen hemen her stüdyo “Games as a service” modelini benimsedi. Öte yandan Remedy, Max Payne döneminden beri hikâye odaklı, teknoloji harikası oyunlar üzerinde çalışmaya devam ediyor (CrossfireX henüz çıkmadığı için yokmuş gibi davranacağım). Hatta bununla da yetinmeyip bütün oyunlarını Marvel Cinematic Universe misali tek bir evrende birleştirme peşindeler belli ki -sırf bu yüzden Microsoft’tan Alan Wake’in isim haklarını satın aldılar. Hatta bu sayede Alan’ı Control’de görebildik. Tabii Alan Wake’in çıkmasının üzerinden on bir yıl geçmiş. Control’de görüp de “Bu kim ola ki?” demiş de olabilirsiniz. Remedy sağ olsun, sizi düşünmüş ve Alan Wake Remastered’ı çıkarmış.

Peki Remedy sadece seriye yabancı olanları mı düşünmüş? Oyunu önceden oynayanlar almasın mı? Hemen anlatayım...

aw1.jpg

Senin tipine ne olmuş?

Bir Remastered oyunundan beklediğimiz gibi burada da kaplamaların çözünürlükleri arttırılmış, sinematikler yeniden derlenmiş ve karakter modelleri elden geçirilmiş. Kaplamalar ve ara sahneler güzel hoş ama karakterlere çok dokunmasalarmış iyiymiş. Alan’ın tipi biraz kaymış sanki. Böyle yüzü şişmiş, gözleri pörtlemiş falan. Niye öyle oldu ki? Hiç mi kimse bakmamış yeni modele? Hani eskisine de çok fazla benzemiyor artık. Yani benziyor ama yerine cosplay yapan bir abi gelmiş gibi sanki.

Alan’ın tipinin yanı sıra oyunda ufak tefek görsel hatalar da var. Mesela karanlıkta parlayan, yanıp sönen birkaç bitkiye denk geldim. Forumlarda daha ciddi sorunlar yaşayanlar da olmuş. Muhtemelen çoğu şimdiye kadar düzeltilmiştir. Oyun bozacak veya tadını kaçıracak seviyede bir sıkıntı ile karşılaşmadım.

aw2.jpg

aw3.jpg

Bu değişiklikler çok mu gerekliydi diye merak edip eski versiyonunu da yükledim. Açıkçası Alan’ın tipi ve ara sahnelerin çözünürlükleri dışında pek bir fark göremedim.

Bu durumda hangi sürümünü tercih etmelisiniz peki? PS’te oynayacaksanız eliniz mahkûm Remastered alacaksınız. Xbox’ınız varsa da yenisini tercih edin. Hem 4k çözünürlükte oynamanız mümkün hem de orijinal konsoldaki 30 fps sınırı kalkmış. Ama elinizde PC sürümü varsa Remastered’da yeni geliştirici yorumları ve birkaç ekstra görsel ayar haricinde ilginizi çekecek bir şey yok. Daha önceden oynamamışsanız da kendinize “Benim için karakterin tipi mi yoksa kaplamaların çözünürlüğü mü daha önemli?” sorusunu sorup ona göre karar verebilirsiniz. “Remastered almalı mıyım?” sorusunu cevapladığımıza göre oyunun kendisine geçebiliriz.

Alan Wake çok ünlü bir yazar. Ancak son iki yıldır ne yazabiliyor ne de düzgün bir şekilde uyuyabiliyor. (Çok tanıdık… Yani, ünlü olması dışında. -Can) Bu durumdan bıkan eşi Alice “Yetti gari! Pılını pırtını topla, tatile gidiyoruz! İki dinlenip kendine gelirsin!” diyor ve Bright Falls isimli küçük bir kasabada, gölün ortasında bir kulübe kiralıyor. Olaylar tabii ki Alice’in istediği gibi gelişmiyor. İyi ki de gelişmiyor çünkü orta yaşlı, beyaz ve zengin Amerikalı bir çifti göl başında tatil yapıp birinci dünya problemlerinden şikâyet ederken izleseydik çok heyecanlı bir oyun olmazdı.

aw4.jpg

Kulübeye varır varmaz Alan ve Alice ufak bir tartışma yaşıyorlar. Alan dışarı çıkıyor, ardından elektrikler kesiliyor ve eşi çığlık atmaya başlıyor. Alan yanına gidince yengenin göle düştüğünü ve boğulmak üzere olduğunu görüyor. Hemen peşinden atlıyor ve kendisini kaza yapıp uçurumdan fırlamış bir arabanın içinde buluyor. Ne olduğunu anlamaya çalışırken Bright Falls’a gelmesinin üzerinden bir haftanın geçtiğini fark ediyor. Üstelik bu bir hafta içinde yepyeni bir korku romanı da yazmış.

Ben de öyle bilincimi kaybetsem de bir yıllık işi bir haftada bitirsem, ne güzel olurdu diye düşünebilirsiniz. Ne var ki bu romanın gözlerinin önünde gerçeğe dönüştüğünü fark ediyor Alan. Bu noktadan sonra Alan’ın bir haftadır neler yaptığını, eşinin başına ne geldiğini öğrenmeye çalışıyoruz.

aw5.jpg

Peki bu arama kurtarma operasyonu boyunca neler yapıyoruz? On bir yıllık oyunun kontrolleri ve mekanikleri ne durumda? Günümüzde de yenir yutulur cinsten mi? Cevap kocaman bir evet! Yani belki çok kocaman değil, ama gayet saygıdeğer boyutlarda büyükçe bir evet olduğu kesin.

Resident Evil 4’ten sonra çıkmış omuz üstü kamera ile oynanan herhangi bir oyun oynamışsanız yabancılık çekmeyeceksiniz. Sadece en başında fenerle hedef alma işi biraz tuhaf gelebilir. Alan sanki hep yan yan yürüyormuş ya da yürümesi gerekiyormuş gibi hissedebilirsiniz ama bu garip açıya on – on beş dakikada alışılıyor.

Bu arada evet, fenerle hedef alıyoruz. Tabii fener sadece hedef aldığımız yeri göstermeye yaramıyor; kendisi ana silahlarımızdan birisi. Oyun boyunca Taken denilen gölgelerle kaplı abiler ve envai çeşit eşyalar ile savaşıyoruz. Etraflarını saran bu gölge onları her türlü hasardan koruyor. O yüzden ateş etmeden önce ışıkla gölgeleri dağıtmamız gerekiyor. Işık mekaniğini çıkarırsanız Alan Wake sıradan bir üçüncü şahıs oyununa dönüyor.

aw6.jpg

Benim canımı sıkan asıl nokta kaçınma tuşu oldu. Düşmanlar tam saldıracağı anda koşma tuşuna basarsanız Alan ağır çekimde her türlü saldırıdan kaçabiliyor. Ama bazen de kaçamıyor. Evet tuşa basmamız gereken zaman aralığı oldukça dar ve tutturmak zor olabiliyor. Ama arada bir zamanlamayı tutturmama rağmen bunun çalışmadığına yemin edebilirim ama ispatlayamam. Bu da yetmezmiş gibi kamera bizi çok yakından takip ediyor ve arkamızdan gelenleri göremiyoruz. O yüzden kalabalık aksiyon sahnelerinde tek çaremiz tuşa düzenli aralıklarla basıp dua etmek oluyor. İşin içine bir de toplanabilir ekstra içerik girince durum sinir bozucu bir hale gelmeye başlıyor.

Her yazarın vazgeçilmezi: Kahve termosu!

Oyun boyunca toplayabileceğiniz birkaç şey var. Bunlardan bazıları kahve termosları, üst üste dizilmiş kola kutuları gibi hikâyeye herhangi bir katkısı olmayan eşyalar. Tabii eğer herhangi bir Remedy oyununu oynamışsanız evreni radyo ve televizyon programlarıyla genişletmeyi sevdiklerini bilirsiniz. Alan Wake’te de durum farklı değil. Bulduğunuz televizyonlarda Twin Peaks ve Twilight Zone tarzı bir dizi izleyebiliyorsunuz mesela. Şahsen her bölümünü zevkle izledim. Radyolarda oyun içinde karşılaştığınız karakterlerin katıldığı programları dinleyebiliyorsunuz. Bunlar oyun dünyasını genişleten çok hoş ayrıntılar. Buraya kadar her şey güzel. Radyo ve televizyonları görece kolay yerlerde ve sakin anlarda buluyorsunuz zaten. Termos ve kola kutularının da oyuna bir katkısı yok. Ama hani oyunun aslında Alan’ın yazdığı bir roman olduğundan bahsetmiştim ya, hah işte o romanın sayfalarını da benzer bir şekilde ortalıktan buluyoruz. Ve bulmak için cidden dikkatli olmamız gerekiyor. Dört bir yanımızı düşmanlar sarmış ellerine geçen her şeyi kafamıza atarken ortama dikkat etmek biraz zor oluyor. Öyle hepsini döveyim, sonra sayfaları ararım da diyemiyorsunuz. Bazı bölümlerde hiç bitmiyorlar çünkü. Bunlara araba bölümleri de dahil. Zaten bu bölümler oldukça geniş oluyor. Bir yandan arabanın kontrolleriyle cebelleşip düşmanları ezmeye çalışmak, bir yandan çok fazla hasar almamaya çalışarak çevrede sayfaları aramak oldukça can sıkıcı olabiliyor. “Yahu ne tatava yaptın, bulduğun sayfalar oyunun hikayesini anlatıyorsa bir şey kaçırmıyorsun işte! Oynadıkça göreceksin zaten her şeyi!” diye düşünebilirsiniz ama oyun bize her şeyi anlatmıyor. Yan karakterin ne yaptığını çoğu zaman o sayfalardan öğreniyoruz.

aw7.jpg

Yazı boyunca oyunu hep gömdüm gibi oldu ama aslında öyle değil. Çok güzel oyun! Valla bak! Belki günümüz AAA oyunlarıyla kıyaslayınca biraz basit kalabilir. Öyle dev haritalarda serbest dolaşma, açık dünya, rol yapma ve gizlilik elementleri yok. A noktasından B noktasına gidip hareket eden her şeyi vuruyor ve hikâyeyi takip ediyoruz sadece. Ama bu oyunun daha fazlasına ihtiyacı da yok zaten.

Hafif gerilimli aksiyon sahneleri ile süslenmiş güzel bir Stephen King romanını oynadığınızı hayal edin. İşte Alan Wake tam olarak böyle bir şey. Oyun size sürükleyici bir hikâye, güzel karakterler ve şahane atmosfer vaat ediyor ve tam olarak da bunu veriyor. Hatta dünyası beni o kadar içine çekti ki bu incelemeyi bir an önce bitirip bir tur daha binesim var. Bu sefer geliştirici yorumlarını da açıp oyunun her ayrıntısını öğrenmek istiyorum!
 
Üst Alt