Concrete Genie, SIE bünyesinde yer alan Pixelopus tarafından geliştirilen bir aksiyon-macera (kısmen de bulmaca) oyunu. Duyurusuyla birlikte takip listemde yerini almıştı. Çıkar çıkmaz bir el atmak, ne varmış ne yokmuş, nasıl bir oyunmuş incelemek niyetindeydim ve nitekim öyle oldu. "İyi ki de oldu" dedim 5-6 saatlik maceramızın sonunda. Zira naif, zaman zaman iç burksa da özünde umut dolu, nasıl derler, ‘yürek ısıtacak’ cinsten hikayesiyle benim kalbimde yer etmeyi başardı. Tabii bunda macerada bana eşlik eden kızçenin de payı olabilir, ama şimdi bunu bir kenara bırakıp oyunumuza odaklanalım
Karanlıkla mücadele için resim kurslarımız başlamıştır…
Concrete Genie, Ash adlı bir çocuğun, içinde bulunduğu dünyanın kötülüklerinden sığınacak bir liman olarak eskiz defterine ve çizimlerine başvurduğu bir sahne ile açıyor perdesini. Küçüklüğünün o şirin kasabasının başına talihsiz olaylar gelmiş, dünya rengini yitirmiş, bir de bu yetmezmiş gibi çevredeki bazı çocuklarının zorbalıklarına maruz kalıyor Ash. O da bütün bunlardan sıyrılabilmek, bir yandan eskiye duyduğu özlemi dindirmek bir yandan da hayallerini kağıda dökebilmek için alıyor eline fırçasını eskiz defterini, resimler yapıp duruyor. Ancak o zorba çocukların Ash’i rahat bırakmak gibi bir niyetleri yok. Defterinin bu zorbalar elinde paramparça olması ile başlıyor maceramız.
Bir yandan o çocukların elinden kaçmayı çalışıp bir yandan da defterinden kopan yaprakların peşine düşen Ash, kendisini kasabanın hemen dışında yer alan deniz fenerinde buluyor. Ne olduğunu anlamaya çalışırken kendisini oyundaki ilk arkadaşı, eskiz defterindeki çizimden fırlayıp karşısında bitiveren sevimli cin Luna ile karşı karşıya buluveriyor. Luna, yalnızlığını ve Denska’ya çöken karanlıktan mutsuzluğunu paylaşıyor Ash ile ve yardım istiyor. Elimize bir sihirli fırça tutuşturuveriyor ve bize bu karanlıkla nasıl mücadele edeceğimizi, Denska’yı nasıl yeniden güzel bir yer haline gelebileceğini gösteriyor. Sonrasında da atılıyoruz maceraya. Duvarları boyuyor, ışıkları yakıyor, sokakları, caddeleri aydınlatıp kasabamızı eski günlerdeki o sıcak, sevimli haline getirmeye çalışıyoruz.
Fırçalar ve Cinler
Luna ile deniz fenerindeki öğretici kısmı oynadıktan sonra kasabaya gidiyor ve belirli görevleri yerine getirerek harita üzerinde bölge bölge ilerliyoruz. Her bir bölgenin alt kısımlarında belirli sayıda alanı ışıklandırmamız gerekiyor. Bu ışıkları yakabilmek için yaptığımız şey ise gayet basit, duvarları boyamak. Yeri geliyor cin dostlarımızdan, yeri geliyor etrafta bulduğumuz eskizlerden farklı çizimleri öğreniyor ve duvarlara resimler çizerek ışıkları yakıyoruz. İçinde bulunduğumuz yerdeki tüm ışıkları yaktığımızda oradaki karanlık temizleniyor ve sıradaki yere geçiyoruz. Bölgenin tüm ışıklarını yakıp karanlığı temizlediğimizde ise ortaya bir ‘Şaheser’ koymaya geliyor sıra. Şaheserimizi de çizdikten sonra bir başka bölgeye doğru yol alıyoruz.
Bir de bütün cinlerin bize sağladığı bir destek var: Süper boya. Siz cinleri mutlu ederseniz onlar da sihirli fırçanızı bu süper boya ile dolduruyorlar. Cinleri mutlu etmek için yapabileceğimiz şey de gayet basit; onların istediği şekilleri çizmek. Cinlerinizden minik kalpler yükselirken sizin de fırçanız süper boya ile doluyor Süper boyayı hem duvarlardaki karanlık yerleri temizlemek için kullanıyoruz, hem de oyunun son bölümlerine doğru giriştiğimiz çarpışmalarda.
Son fırça darbelerimizi de atalım...
Gelelim Concrete Genie’nin eksik gedik yanlarına. Sonuçta büyük bütçeli yapımlardan değil, fazla beklentiye girmemek gerek belki, ama yine de arada bazı grafik sorunlarına denk gelince canınız sıkılabiliyor. Yine de çok fazla kafaya takmamak lazım, o kadar yaygın sorunlar değil. Birkaç yerde karakterin takılı kalması, duvarların veya karakterlerin içinden geçen eller, kollar, bacaklar vs. çok sık karşınıza çıkmıyor, merak etmeyin
Oyunun eleştirebileceğim bir yanı kısa olması. Öyle bir çırpıda bitiverdi, resmen tadı damağımda kaldı yahu Keşke bölge sayısını fazla tutmak ya da bölgeleri genişletmek veyahut çatışma kısımlarının sayısını artırmak, başka düşmanlar eklemek vs. gibi şeyler düşünülse, oyun biraz daha uzatılsaymış. Tabii bu biraz da ekibin oyuncuya nasıl bir hikâye anlatmak istedikleri ile ilgili bir durum, o yüzden bu konuda da çok ısrarcı bir eleştirim olamayacak.
Artık lafı daha fazla uzatmayayım ve Concrete Genie deneyimim hakkında son sözlerimi söyleyeyim. Bittiğinde yürek ısıtan bir hikayeyi geride bırakmanın keyfi ile kapanış ekranını izleyeceğiniz, hem büyüklere hem küçüklere hitap eden masal tadında bir oyun arıyorsanız, Concrete Genie sizin kaleminizde bir yapım. Sağa sola mermiler yağdırıp durduğumuz oyunlar arasında soluklanmak için de güzel bir fırsat. Bence zaman zaman hepimiz böyle teneffüs aralarına ihtiyaç duyuyoruz, yanılıyor muyum sevgili Oyungezerler?