Son on yıl içerisinde yerküredeki güç tüketimi nüfus artışı, sanayileşme, mobil cihazlar ve elektrikli araçlardaki artış sebebiyle artmaya başladı. Bu sebeple acil olarak elektrokimyasal güç depolama teknolojilerine ve yüklü ölçüde kuvvet depolayıp, talep halinde bu güç boşaltabilen cihazlara gereksinim var. Lityum iyon bataryalar ise daha ileri seviyeler için içerdiği ağır elementler seviyesi sebebiyle çok da tutarlı değil.
Buradaki sorun ise katot materyaller üzere bileşenlerle çözülebilir. Organik katotların, yüksek güç yoğunluğu, etkileyici seviyedeki şarj olma/boşalma nispeti ve güçlü mekanik deformasyonlara karşı dayanıklılık üzere avantajları bulunuyor. Bu teknolojinin bir öbür avantajı ise tabiat dostu olması. Bu teknoloji, organik materyallerden üretildiği için geri dönüşüm konusunda da hayli büyük bir avantaj sağlıyor. Tüm bu avantajlara ek olarak organik katotlar, elektrolit içerisinde bulunan pahalı lityum tuzlarının bölgesini daha ucuz olan sodyum ve potasyum analoglarının doldurmasına da müsaade veriyor.
Profesör Pavel Troshin’in araştırma ekibinin sayısız girişimi bulunuyor gelgelelim tüm dikkat polyphenylamine üslubu bir bileşenin dizaynına verilmiş durumda. Bu bileşen, metal iyon piller için en vaat verici organik katot materyali konumunda.
Araştırmanın muharriri Filipp Obrezkovv, bu materyallerin ticarileşme kapasitesinin nispeten düşük olduğunu, bu sebepten ötürü çabalarını daha yüksek kuvvet yoğunluğu ortaya koyabilecek yeni bir küme makro moleküllerin sentezine ve moleküler dizaynına ağırlaştırdıklarını söyledi.
Elde edilen sonuçlara nazaran, ultra süratli metal iyon bataryalar için katotlar üzere organik bileşenlerin epey büyük bir potansiyeli bulunuyor. Bu araştırmanın ileri safhaları batarya materyallerinde yeni bir jenerasyonu başlatabilir.