Apple'ın Michigan Üniversitesi Halk Sıhhati Okulu ile birlikte yürüttü bir proje olan Hearing Study, kullanıcıların günlük hayatın ayrılmaz bir kesimi olan teknolojiyi kullanarak bilimsel araştırmalara katılmasına imkan sağlıyor. Temelde kullanıcıların işitme sıhhatine yönelik olarak datalar toplayan uygulama, bu istikametiyle tıbbi araştırmalara şimdiki bilgi sağlıyor. Apple ve Michigan Üniversitesi Halk Sıhhati Okulu'nun bu çalışmasından elde edilen bilgiler, Dünya Sıhhat Örgütü (DSÖ) ile paylaşılıyor.
İşitme sorunları, DSÖ'nün açıkladığı bilgilere nazaran günümüzün en kıymetli problemlerinden biri ve DSÖ, 2050 yılına kadar 700 milyondan fazla insanın önemli işitme kaybı sorunları ile gayret etmek zorunda kalacağını öngörüyor. Bu can sıkıcı datanın ardında ise bilhassa kurduğumuz kent hayatında maruz kaldığımız gürültü ya da kulaklık kullanımı ve gürültülü çalışma ortamı üzere nedenler yatıyor.
Apple Hearing Study ile toplanan datalar, durumun ciddiyetini gözler önüne seriyor:
Apple Hearing Study ile kullanıcılar, iPhone'ları ya da Apple Watch'ları ile Apple'a işitme sıhhati dataları sağlıyorlar. Bu da hayli büyük bir kitlenin iştirak sağladığı, bilgi çeşitliliğinin fazla olduğu bir cins araştırma kümesi oluşturmuş oluyor. Bu ağır iştirakli Apple Hearing Study bilgilerine nazaran iştirakçilerin yüzde 25'i günlük ortalama çevresel sese DSÖ'nün tavsiye ettiği huduttan daha yüksek bir seviyede maruz kalıyor. Ayrıyeten, iştirakçilerin yaklaşık yüzde 50'si gürültülü bir işyerinde çalışıyor yahut daha evvel bu türlü bir ortamda çalışmış durumda.
Tıpkı vakitte kendi kendimize risk haline getirdiğimiz birtakım durumlar da var. Örneğin her 10 iştirakçiden biri için haftalık ortalama kulaklık maruziyeti, DSÖ tarafından önerilen sonun üzerinde yer alıyor. Kulaklıkların uzun müddet yüksek ses ile kullanılması, işitme sıhhati için risk teşkil ediyor.
Bilgilerin giderek ciddileşmeye başladığı noktalardan biri ise, kullanıcıların yüzde 10'una bir profesyonel tarafından işitme kaybı teşhisi konmuş olması. Bu da yüksek iştirakin ve direkt kullanıcı tecrübesinin incelendiği bir araştırma için epeyce yüksek bir oran ve DSÖ'nün 2050 için öngördüğü datalara çok da uzak olmadığımızı gösteriyor.