Son Konu

Stres Altındayken Vücudun Salgıladığı Hormonlar Hakkında Yaşantınıza Yön Verecek Bilgiler

Garfield

Yeni Üye
Katılım
9 Ocak 2022
Mesajlar
171,000
Tepkime
0
Puanları
36
Yaş
45
Credits
0
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
s-815be200ea8d65e1def81749efac1daacdd6be55.jpg


'İnsan' denilen şey ne kadar değişik, değil mi? Dünyayı algılama şeklimiz, algılarımıza göre hissettiklerimiz, hissettiklerimize göre verdiğimiz tepkiler ve tepkilerin de sonucunda yaşamdan aldığımız tat, deneyimlediğimiz anlar.. Hepsi tek bir şeye, vücudumuzun salgıladığı hormonlara bağlı olduğunu söylesem, inanır mıydınız? 

Yaşam, deneyim denen bütün anların uç uca eklenip, birleştirilmiş halidir... Dolayısıyla insanın bedeninin iç mekanizmalarını anlayacak ve yönlendirecek olma yetisi, tüm yaşamını değiştirecek güce sahip olması anlamına gelmektedir.

Şimdi ise bunu bilimle harmanlayıp, kanıtlama vaktidir.


Dopamin




Birçokları tarafından bağımlılık kelimesi ile özdeşleşmiş olan; motive olunan iş yapıldığı sırada motivasyonu sağlamak amacıyla salgılanan dopamin ile başlamak gerektiğini düşündüm. 

Bağımlılık yapan sigara, alkol, uyuşturucu gibi maddeler vücutta dopamin salgılanmasını sağlayarak motivasyon arttırır. Uzun süreli dopaminin dışarıdan tetiklenerek salgılanması da, ki buna madde bağımlılığı diyoruz, vücudu tembelleştirerek dopamin salgılanmasını azaltır. Normal hayatlarında da bu insanlar motivasyon, konsantrasyon sorunları çektikleri için ve tetikleyici olarak bu maddelerin tekrar vücuda alınmasını istemek durumunda kalırlar. 

Fakat her şeyin olduğu gibi dopaminin de fazlası zarar. Şöyle ki; dopaminin fazlası psikoza, şizofreniye neden oluyor. Dopamin oranı arttıkça, beyin alakasız durumlar arasında ilişki kurmaya ve gerçeklikten kopmaya başlıyor. Anti-depresan ilaçlar dopamin seviyesini azaltmaya yönelik kullanılıyor. Ayrıca özellikle esrar ve kokain de dopamin seviyesini artırarak hayal görmeye sebep oluyor. Hatta bunlar insanda kalıcı etki de bırakabiliyor. Eğer vücudun hali hazırda salgıladığı dopamin miktarı fazla ise ve siz de bu salınımı artıracak maddeler kullanıyorsanız şizofreni sürecini hızlandırıyorsunuz demektir.

Adrenalin



Birçoğumuzun isim olarak bildiği; vücutta korku ve heyecan durumunda salgılanması artan hormondur. Ayrıca çok sinirlendiğimiz zamanlarda, sinirden elimizin ayağımızın boşaldığı durumlarda da salınımı artar. 

Adrenalinin bağımlılık yapıcı bir özelliği vardır. Adrenaline isterik bir durumda olan vücut bir şekilde insanı, adrenalin aktivitesi arayışına sokar... Genelde doğa sporlarıyla uğraşanlarda, yarışçılarda rastlanası bir durumdur. Korku filmlerine fazlasıyla ilgili insanlarda da aynı durum söz konusudur. 

Vücut stres altındayken hormonların salınımından sorumlu organımız hipotalamus, hipofiz bezine bir uyarı gönderir ve adrenalin salgılaması gerektiğini iletir. 

Adrenalin’in başlıca görevi ise bu tarz stresli durumlarda kanı parmak uçları, burun, kulak gibi kılcal damarlardan çekip, kol gibi daha geniş kas gruplarına göndermektir ki bu hareket, sizin mevcut durumla savaşmanız için gelişmiştir. Stres altındayken bir anda güçlenmenizin nedeni budur.

Noradrenalin



Bu hormon hakkında çok fazla bilgi sahibi değildim, ta ki ‘Türkiye’nin Freud’u’ olarak bilinen Nusret Kaya’yı dinleyene kadar. Sevgili Nusret Kaya diyor ki, bu hormon Taş Devrinde yaşayan insanların alt beyninde fazlaca salgılanan ve onlara ‘saldır, yakala ve ye’ komutunu veren bir kimyasaldır. Sonuç olarak da insanoğlunun bu nedenle savaşa merak saldığını söylüyor. 

Noradrenalin de vücuttaki damarları büzüştürerek, tansiyonu yükseltir ve böylece bizlere, daha seri hareket edebilme yeteneği sağlar. Kısaca, insan eğer kaçmak zorunda ise koşabilmesi için kanı daha çok bacak kaslarına gönderir ki kaçabilesin. 

Noradrenalin ile adrenalin, stres ya da tehlike anındayken ‘savaş ya da kaç’ kararının verilmesi üzerine komutlar gönderir. İnsan zihni de bu hormonlara göre bir karar alır ve bizler de bunun sonucunda ya kalır savaşmayı tercih ederiz ya da kaçmayı..

Adrenalin ve Noradrenalin hormonlarını öğrendiğimize göre şimdi stresle özdeşleşmiş olan ve hayatımızı neredeyse tamamen etkileyen diğer hormona geçelim..

Kortizol



Stres hormonu olarak bilinir. Stres-tehlike altında salgılanan adrenalin ve noradrenalin hormonlarının verdiği komuta göre vücudun ihtiyacı olan enerjiyi saniyeler içinde yağları yakıp glikoza çevirerek elde etmenizi sağlar ki kendinizi koruyup kollayacak güce kavuşasınız. Bazı durumlar olur hani, adım atabilmek sizin için mucizedir ya da bir kavgada aldığınız bir darbe sonrası hareket edemez hale gelirsiniz fakat bir anda bir güç gelir, anlık bir güç. Ya da geçirilen bir trafik kazası sonrası yine ‘ilahi bir güç’ tarafından, yapamamanız gereken bir şey yaparsınız. İşte bu gücün yaratıcısıdır kortizol hormonu. 

‘Ne de güzel hormonmuş, keşke en çok bunu salgılasak’ diyor olabilirsiniz fakat erken karar vermemeniz gerektiğini şimdi anlayacaksınız. 

Bu güzel yanlarının yanında kortizol, başta da denildiği gibi stres hormonudur. Ve işin içinde stres varsa emin olun bizim zararımıza olan çok şey vardır.. 

Bu hormon enerji sağlayabilmek adına glikoz ürettiği için, bağışıklık sisteminize bir nevi darbe vurur ve bu süreçte normalde daha fazla dışarıdan gelebilecek hastalıklara açık hale gelirsiniz. Eğer geçmişte olduğunuzdan daha sık hasta oluyorsanız, bunun sebebini belki de daha fazla stresli olmanıza bağlamanın zamanı gelmiştir. 

Vücudunuzun anlık olarak kendini yenilediğini, ufak tefek sorunları size hissettirmeden kendi içinde çözdüğünü biliyorsunuz, değil mi? Mesela yaralarınızın kabuk bağlaması, daha sonra iyileşmesi buna en güzel örnektir. İşte kortizol bunu da engelliyor.



Yani stres altındayken bağışıklığınız azalıyor, hasta oluyorsunuz, vücut kendi kendini yenileyemiyor. Psikolojik problemler, post travmatik stres bozukluğu, depresyon gibi rahatsızlıkların da kortizol miktarını yükselttiğini göz önüne alırsak, varın siz düşünün.. 

Bu hormonun salınımını azaltmak için öncelikle uykumuza çok ama çok dikkat etmemiz gerekli. Tek bir uykusuz geceden sonra bile kortizolun vücutta 2 kat arttığı biliniyor. 

Ayrıca bir ilginç bilgi daha: Sabaha karşı kandaki kortizol düzeyi azalır. Bu nedenledir ki en fazla ölümler, sabaha karşı meydana gelir..
 
Üst Alt