Marmaris yangını alev alev devam ederken memleketin başka kesitlerinden de yangın haberleri gelmeye devam ediyor. İspanya uçağı söndürme çalışmalarına başladı. Fakat Hilal Kaplan, yardım istenmesi konusuna kafayı üzücü takmış. O denli takmış ki, yaptığı kıyaslamalarda neredeyse gerçek tek bir bilgi yok.
Korona'dan burnuna kulak çubuğu ile tereyağ sürmek suretiyle korunan gazeteci Hilal Kaplan, dünyanın seyrini değiştirecek yeni bir harika açıklama yaptı.
Açıklamalarını genelde Boğaz'daki yalısından yapmayı tercih eden Hilal Kaplan'ın bu seferki gündemi yangınlar. Daha doğrusu yangın milliyetçiliği!
Ülkenin her yeri alev alev yanarken dünya çapında oluşturulan yardım daveti yapanları şu formda eleştirmiş Sayın Kaplan.
"Devletimiz aslında diplomatik teamüller çerçevesinde gelen yardım taleplerini değerlendirirken, kendileri davet yaptığı için ülkelerin harekete geçeceğini düşünecek kadar da küçük dağları kendileri yaratmıştı! Natürel Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri menşeli bot hesaplar da bizleri çok düşündüklerinden bu kampanya için fazla mesai yapmayı göze almışlardı..."
"Yahu koca Avustralya kıtası 240 gün yandı. Fakat bir Avustralyalı da çıkıp "Avustralya'ya yardım et" diye toplumsal medyada duyar kasmadı. Beş günde yüzden fazla yangın söndürülmüş; geride söndürülmesi gereken yedi yerde yangın kalmış lakin herkesten pek kıymetli, en hassas fenomenlerimiz ve onlardan daha da değerli "sanatçı"larımız dünyadan yardım dilenme sırasına girdi. Biz sizi hiç tutmayalım: AB ve ABD'nin de kulağı sizde nasıl olsa..."
Hilal Kaplan'ın yaptığı bu uç uca eklenemeyen kıyaslamaya bir bakalım o vakit neden onlarda o denli olmuş da bizde bu türlü olmuş?
Hilal Hanım'la birlikte bilmeyenler için başlayalım: Bir sefer Avustralya'nın her duruma ve kural için başka özellikleri bulunan 100 hava aracından oluşan filosu var. Bakın bunlar onlar
Bu da o büyük yangın esnasında çalışan helikopterde yalnızca bir tanesi
Avustralya dünyanın en büyük 6. yüz ölçümüne sahip. Biz bu sıralamada 36.cıyız. Yani yangının 240 gün sürmesinin en kolay sebebini, birinci okulda okuduğumuz kitaplardaki bilgilerden bile anlayabilmek mümkün.
Başbakan Morrison, yurt dışından yangın söndürme uçağı kiralamak için KENDİ CEBİNDEN 14 milyon dolar tahsis edileceği kelamı vermişti.
Ayrıyeten olağan ki öbür ülkelerden yardım istendi ve yardım alındı. Onlardan kimilerini şuraya bırakalım:
* Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern geçtiğimiz Avustralya'ya yardım için 3 helikopterle 22 itfaiyeci daha göndereceklerini duyurdu.
Avustralya'nın kuzeyindeki bir ada ülkesi olan Papua Yeni Gine Başbakanı 5 Ocak'ta yaptığı açıklamada, Avustralya başbakanının istemesi halinde ülkesinin bin kadar asker ve itfaiyeci gönderebileceğini bildirdi.
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ise aralık başlarında bölgeye 100 itfaiyeci; 30 Aralık'ta ise 44 orman yangını çalışanı aktarmıştı. Daha sonra 21 işçi daha gönderdi
Belçika ve Fransa'nın Isère bölgesi de itfaiye takımlarıyla yardıma istekli oldu.
Hilal Hanım'ın dünyanın konuştuğu yangınla ilgili yapılmış yardım kampanyalarından, dayanak davetlerinden haberi hiç olmamış o kesin."Bir Avustralyalı çıkıp yardım istemedi" kelamını tekrar bir düşünebilir şu görüntüden sonra. Bu yalnızca bir tanesi.
Yangının çıkmasından daha kıymetli olan şey, yangının kısa vakitte denetim alınması ve söndürülmesi. Onca yemyeşil ormanın, onca canın yok olması karşısında bu anlamsız kıyaslamalar bomboş bir laf salatası.
O yüzden herkes en yeterli bildiği şeyi yapsın, haydi bakalım...