Danimarkalı direktör Lars von Trier, gerek mevzuları itibariyle gerekse çekim teknikleriyle sinemanın en tartışmalı direktörleri listesine ismini altın harflerle yazdırdı. Trier'in sıra dışı ve birçoğu kült mertebesine erişmiş sinemalarının seveni olduğu kadar nefret edeni de var. IndieWire'ın berbattan güzele gerçek sıraladığı listede yer alan 15 Trier sinemasına bakarak siz de tarafınızı seçebilirsiniz!
Not: Sinema açıklamaları Sinemalar.com ve Beyazperde'den alınmıştır.
Kaynak:
...
15. Manderlay (2005)
Direktör Lars von Trier’in bir üçleme olarak planladığı sinemanın ikincisi olan Manderlay, 1993 yılında geçiyor. Daha güzel bir yerde yaşama isteğiyle Dogville’den ayrılan Grace ile babası, Güney taraflarında değişik yerlerde dolaşmaktadırlar. Bu sırada köleliğin son derece hakim olduğu bir köye gelirler. Burası bir şeyleri değiştirmek ismine son derece yanlışsız bir yerdir. Grace, burada yaşananlarla gayret etmek ister ve karşısına çıkabilecek zorlukları göze alarak köye yerleşmeye karar verir.
14. Epidemic (1987)
Bir direktör ve bir senarist güçlerini birleştirip bir senaryo yazmaya başlar. Gayeleri projelerini bir yapımcıya gösterip onayını almaktır. Fakat 'Köpek ve Fahişe' ismini taşıyan proje bilgisayarın azizliğine uğrayarak büsbütün silinir Projeyi bir daha yazamayacaklarını anlayan sinemacılar yeni bir proje oluşturmaya başlarlar. Bu, salgın bahisli bir kaygı sinemadır. Yeni senaryo gelişirken yaşadıkları kentte benzeri bir salgın da giderek yayılmaya başlar.
Epidemic’te Lars von Trier ve Niels Vørsel şahsen kamera önündeler. Sinemanın Lars von Trier’in en uygunları ortasında olduğunu söylemek çok mümkün değil. Trier’in kaygı sinemasından, bilhassa de dışavurumcu kaygı örneklerinden çokça yararlandığı karanlık ve güç bir sinema ile karşı karşıyayız.
13. The Idiots (1998)
Birlikte yaşayan bir küme zeki insan zihinsel özürlü taklidi yaparak, toplumun pahalarını sarsmayı amaçlarlar. Sık sık toplumun ortasına karışıp rollerini gerçekleştirirler. Vakit zaman ortalarına yeni isimler de katılmaktadır ve kendilerini aşacak yeni oyunlar keşfetmekte zorlanmazlar.
Hep kışkırtıcı olan Trier’in Dogma 95 kurallarına nazaran çektiği, tartışmalı bir başyapıt.
12. The Boss of It All (2006)
Bilişim teknolojileri şirketi olan bir adam, bir gün sahip olduğu şirketi satmaya karar verir. Lakin ortada ufak bir sorun vardır: İşveren uzun vakittir ofisin içinde sıradan bir çalışan üzere çalışmaktadır ve kimse kendisinin şirketin sahibi olduğunu bilmemektedir. Şirketi almaya talip olan yatırımcılar yeni işverenle yüz yüze görüşmek konusunda ısrar edince işveren devayı profesyonel bir oyuncu ile anlaşmakta bulur. Başlangıçta her şey yolunda gitse de düzmece işveren vakitle kendini güzelce rolüne kaptırır.
11. The Element of Crime (1984)
Eski bir polis olan Fisher yıllar sonra Avrupa'ya geri dönüş yapar. Adım attığı karanlık kentte bir kadro seri cinayetler işlenmektedir. Fisher, farklı beşerlerle bağlantıya girerek bu cinayetleri çözmeye çalışır. 'Suç Unsuru' isminde bir kitaba sahip olan dostu onun cinayetleri çözmesine yardımcı olmaya başlar. Lakin cinayetleri çözmek için kullanacağı usul klasik yollardan son derece farklı olacaktır.
10. The Five Obstructions (2003)
Yakın devir sinema tarihinin "yaramaz çoçuğu" Lars von Trier, yeniden kendine has işler peşinde koşuşturmakta, kendine yeni oyunlar yaratmaktadır. İşte, "Beş Engel" sineması de bu tip muzırlıklarının bir sonucu olarak ortaya çıkmış. En beğendiği sıradışı direktörlerden biri olan Jorgen Leth ile Lars von Trier ortasında adeta bir latife olarak algılayabiliriz bu sineması... Çünkü, en favori direktörlerinden biri olan Leth'in yıllar evvel çektiği kısa sinema Perfect Human’ı (Kusursuz İnsan) bir başyapıt olarak tanımlayan Trier, şimdilerde Haiti'ye taşınmış, huzurlu bir hayat süren direktör Leth'i sarsmak ve onu kendine getirmek için bir proje geliştirmiştir! Leth’in, Perfect Human’ı her bir evresi Trier tarafından kurgulanmış, beş farklı formda yine çekmesi gerekecektir. Ortaya çıkan bu eşsiz ve deneysel çalışma, her iki direktörün de hem sinemayı hem de kendilerini sorguladıkları eğlenceli bir makaraya dönüşür.
9. The House That Jack Built (2018)
Antichrist ve İtiraf gibi büyük ses getiren sinemaların yönetmeni Lars von Trier'in yeni tansiyon sineması House That Jack Built'in kadrosunda Kill Bill'in yıldızı ve Trier'le İtiraf sinemasında birlikte çalışmış olan Uma Thurman, daha evvel ünlü yönetmenle Dancer in the Dark ve Dogville'de birlikte çalışmış olan Siobhan Fallon Hogan, Matt Dillon, Riley Keough, Sofie Gråbøl ve Bruno Ganz bulunuyor. Sinema, bir seri katilin 10 yıl boyunca sürdürdüğü cinayetlerini mevzu alıyor.
8. Medea (1988)
Konusu Yunan efsanesine dayalı olan, Euripides'in tıpkı isimli Antik Yunan oyunundan uyarlanan "Medea" sineması, ismini baş bayan karakterinden almaktadır. Sinemada çocukları için intiham almak isteyen Medea, bu uğurda hayatında en bedel verdiği şeylerden vazgeçecektir...
7. Europa (1991)
Savaş sonrasının Avrupa atmosferinde, Amerika'da yaşayan ve ülkesine olan borcunu ödemek için Almanya'ya geri dönen Leopold Kessler son derece idealist bir genç adamdır. Yaşamak için çalışmak zorunda olan Kessler, Zentropa isimli bir tren firmasında çalışan amcasının yanında kıymetsiz işlerde çalışmaya başlar. Bu trende başlayan seyahat aşk, tutku, vatan, sadakat ve ihanet kavramlarıyla dolu bir tecrübeye dönüşür.
'Dogville', 'Dancer in the Dark' ve 'Antchrist' üzere sarsıcı yapıtlara imza atan sıradışı direktör Lars von Trier'in yönettiği sinemanın başrollerinde Barbara Sukowa, Jean-Marc Barr ve Udo Kier yer alıyor.
6. Nymphomaniac Vols. I - II (2013)
- Nymphomaniac: Vol. I / IMDb: 6.9
Danimarkalı autör direktör Lars von Trier'in Deccal (Antichrist) ve Melankoli ile sürdürdüğü karşıt sinemalar serisine Nymphomaniac ile devam ediyor. Nemfomanyak bir bayan olan Joe'yu merkezine alan sinema, baş karakterinin doğumundan 50 yaşına kadar olan hayatına, bilhassa de cinsel serüvenlerine odaklanıyor. Soğuk bir kış gecesi güzel bir bekar olan Seligman, yolda dövülmüş halde Joe'yu bulur. Onu meskenine getirip yaralarını sarar. Joe bu adamın konutunda dinlenirken kendi öyküsünü de anlatmaya başlar... Sinemanın oyuncu takımı ise Charlotte Gainsbourg, Stellan Skarsgård, Stacy Martin, Shia LaBeouf, Jamie Bell, Christian Slater, Uma Thurman ve Willem Dafoe üzere pek çok sürpriz ismi bir ortaya getiriyor.
- Nymphomaniac: Vol. II / IMDb: 6.7
Lars von Trier'in tartışma yaratan Nymphomaniac sinemasının ikinci, devam kısmı.
5. Antichrist (2009)
Katıldığı bir ödül merasiminde Nazi devrinin mimari anlayışına hayran olduğunu açıklayarak geniş kitleleri şok eden Lars von Trier, dehşet tansiyon sineması projesi Antichrist ile Beyazperde'yi de sarsmayı başardı. Senaryosunu Trier’le birlikte Anders Thomas Jensen’ın yazdığı sinema, çocuklarını kaybettikten sonra, bir orman kulübesinde olayı unutmaya çalışan bir çiftin yaşadıkları travmayı, epik bir görsel şölen eşliğinde sinemaseverlere aktarıyor. Willem Dafoe'nun bu sinemadaki performansı konusunda destan yazdığını söylemek abartılı olmayacaktır. Bilhassa Charlotte Gainsbourg'un da sayrıl bayan karakter rolündeki başarısı kusursuz ve sinemanın tesirini en üst seviyeye çıkartıyor.
4. Dancer in the Dark (2000)
Selma Jezkova, derme çatma bir karavanda 10 yaşındaki oğluyla bir arada hayatını sürdürmeye çabalayan bir bayandır. Genetik ve kalıtsal bir hastalığı nedeniyle görme yetisini büsbütün kaybetmek üzeredir. Bir gün kendi hastalığının kalıtsallığı nedeniyle oğlunun da bu hastalıkta muzdarip olacağını bilmektedir. Bu nedenle kazandığı tüm geliri oğlunu ameliyat ettirmek üzere kenara koymaktadır. Lakin hayatın seyri, bu ikiliyi hiç olmadık bir uçuruma yanlışsız itmek üzeredir.
3. Dogville (2003)
Amerika'da 1930'ların karanlık dinginliği yaşanmaktadır. Peşinde olan mafyadan kaçan hoş bir bayan olan Grace, barınmak maksadıyla küçük bir köye sığınır. Kasaba halkı geçmişinden kaçan bu hoş bayanı kısa vakitte bağrına basar ve onun için üzülür. Köyde geçirdiği hoş günlerin akabinde her şey değişmeye başlar. Bayanın varlığı, köy halkı için büyük bir tehdit oluşturmaktadır ve köy halkı bu tehlike karşısında temkinli davranmak zorundadır. Grace günden güne bu köyün karanlık yüzünü keşfedecektir.
2. Breaking the Waves (1996)
Jan, bir kaza sonucu felç kalır. Onun geri dönmesi için dua eden karısı kendini hatalı hisseder. Dahası Jan, onun bir oburu ile seks yapması konusunda ısrarcı davrandığında düzgünce zorlanır. Jan kendisinden, oburu ile seks yaparken yaşadıklarını anlatmasını ister. Evvelce bu Bess için çok sıra dışı bir durumdur. Lakin her şeyin bir vakitler aralıksız dualar ettiği Allah'ın isteği olduğuna inanır. Lars von Trier’den aşk, cinsellik ve İlah kavramalarını mercek altına alan bir çalışma. Emily Watson, bu sinemadaki rolü ile Oscar almıştır.
1. Melancholia (2011)
Yeni evlenen çift Justin ve Micheal, evliliklerini Justine'nin ablası Claire'nın malikanesinde, görkemli bir davet ile kutlar. Ancak bu iki kız kardeş yapı itibariyle birbirlerine aykırı karakterdedirler. Justine depresyona, drama ve melankoliye yakın ve yatkın bir bayanken, Claire kız kardeşine nazaran daha olağan olan taraftır. Justine'nin düğün gününde ise ailede herkesin kendine has arızları bir bir ortaya çıkmaya başlar. Tam da bu kutlama esnasında Melankolia isimli bir gezegen, şimdiye kadar güneşin gerisinde gizli kaldığı yörüngeden çıkarak dünyaya hakikat gelmektedir. Artık herkesin kıyameti kendisine nazarandır...
Sinemasını "Bu bir düğün, melankoli ve ruhsal bir felaket sineması." kelamlarıyla nitelendiren sıra dışı direktör Lars von Trier'in son işi olan Melankolia'nın başrollerini Cannes'da bu sinemadaki oyunculuğu ile En Âlâ Bayan Oyuncu Ödülü'nü alan Kirsten Dunst ve direktörün bir evvelki sineması Anti Christ (Deccal)'te de bir arada çalıştığı Charlotte Gainsbourg üstleniyor. Senaryosu da Lars von Trier'e ilişkin olan sinemanın eleştirmen notu ise, Cannes'da yarattığı tartışmaya karşın epey yüksek.
