Kızılötesi veya termal kamera olarak adlandırılan bu kamera türü, kullanım alanı olarak ilk defa askeri alanlarda kendine yer buldu.
Gece görüş sistemleri, ısı güdümlü füzeler ve elektrik tesislerinde arıza ve arızanın sebep olacağı maliyetleri önlemede, enerji üretimi ve dağıtımında kullanılan oldukça işlevli bir kamera türüdür.
Aslında kızılötesi kameralar da normal kameralar gibi çalışır, fakat normal kamera ile kızılötesi kamera arasındaki fark şudur;
Herhangi bir nesnenin görülebilmesi için iki temel unsur vardır. Bunlardan ilki bizlerin deneyimlediği, bir ışık kaynağından çıkan fotonların, cisimden yansıyarak gözümüze ulaşmasıdır. Cisim ışığın belirli dalga boylarını soğururken belirli dalga boylarını da yansıtır, bu da onun kendine özgü görünmesine sebep olur.
İkincisinde ise kaynak sıcak bir cisim olur ve bu cisim kendi ışımasını yapar. (Belirli bir sıcaklığa sahip olan her cisim ışıma yapar)
Her cisim gibi bizlerin de bir sıcaklık değeri var, yani aslında bizlerde kızılötesi ışık kaynağıyız . Normal yaşamda birbirimizi görmemizin sebebi herhangi bir ışık kaynağından gelen fotonların gözümüze çarparak yansımasıdır. Eğer kızılötesi görseydik hem kendimizi hem de etrafımızdaki tüm varlıkları kızılötesi şekilde algılayacaktık.
Kısaca kızılötesi kamera yansıyan ışıkla ilgilenmek yerine, direkt olarak kaynağın kendisinden gelen ısı ışığını inceler. Ve her cismin ısısı farklı olduğundan dolayıda çevrede kolaylıkla görünürüz.
Gece görüş sistemleri, ısı güdümlü füzeler ve elektrik tesislerinde arıza ve arızanın sebep olacağı maliyetleri önlemede, enerji üretimi ve dağıtımında kullanılan oldukça işlevli bir kamera türüdür.
Aslında kızılötesi kameralar da normal kameralar gibi çalışır, fakat normal kamera ile kızılötesi kamera arasındaki fark şudur;
Herhangi bir nesnenin görülebilmesi için iki temel unsur vardır. Bunlardan ilki bizlerin deneyimlediği, bir ışık kaynağından çıkan fotonların, cisimden yansıyarak gözümüze ulaşmasıdır. Cisim ışığın belirli dalga boylarını soğururken belirli dalga boylarını da yansıtır, bu da onun kendine özgü görünmesine sebep olur.
İkincisinde ise kaynak sıcak bir cisim olur ve bu cisim kendi ışımasını yapar. (Belirli bir sıcaklığa sahip olan her cisim ışıma yapar)
Her cisim gibi bizlerin de bir sıcaklık değeri var, yani aslında bizlerde kızılötesi ışık kaynağıyız . Normal yaşamda birbirimizi görmemizin sebebi herhangi bir ışık kaynağından gelen fotonların gözümüze çarparak yansımasıdır. Eğer kızılötesi görseydik hem kendimizi hem de etrafımızdaki tüm varlıkları kızılötesi şekilde algılayacaktık.
Kısaca kızılötesi kamera yansıyan ışıkla ilgilenmek yerine, direkt olarak kaynağın kendisinden gelen ısı ışığını inceler. Ve her cismin ısısı farklı olduğundan dolayıda çevrede kolaylıkla görünürüz.
