Bülent Ersoy'un 21 kişilik müzisyen grubu, uydurma PCR testi suçlamasıyla Kıbrıs'ta bir ay ceza meskeninde kalmıştı. Tahliye edilen grupta yer alan Coşkun Kıvılcım, mevzuyla ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu. Kıvılcım, "Ben cezamı çektiysem herkes cezasını çekecek" dedi.
Geçtiğimiz haftalarda konser için gittikleri Kıbrıs'ta geçersiz PCR Testi sebebiyle tutuklanarak mahpusa giren Bülent Ersoy'un 21 kişilik müzisyen takımının 19'u geçtiğimiz günlerde tahliye edildi. Birinci uçakla İstanbul'a gelen orkestra takımından müzisyen ve aranjör Coşkun Kıvılcım, yaşadıklarını anlattı.
1 ayı cezaevinde olmak üzere 62 gündür KKTC'de mahsur kalan Coşkun Kıvılcım, "Müzikle uğraşıyorum. 5 sene Bülent Ersoy’a emek verdim. Kendisinin söylediği üzere herkese çalan müzisyenlerden değilim. Kendisiyle 5 yıldan beri çalışıyorum. Malum başımıza gelen Kıbrıs işinde oluşan geçersiz PCR durumundan ötürü. 21 arkadaşımla bir arada mağdur olduk. Çok güç durumlar yaşadık, Allah kimseye vermesin bu durumları. Güç bir süreçti." halinde konuştu.
"MÜZİSYEN İNSANIN PARASINI DEĞİL SEVDİĞİ MÜZİKLERİ ÇALAR"
Düzmece PCR testi konusu hakkında yaşananların perde gerisini anlatan Kıvılcım, "Bizim orkestra şefimiz var. Telefonda kümemiz var. Her zamanki üzere bildiri geldi, 'Ayın 28’inde iş var' diye. Biz de alışılmış ki PCR testinin nasıl yapıldığını bilen insanlarız, bilgisiz beşerler değiliz. Bir ambulans gelecek, bizim buluşacağımız bir yerde bizim testlerimizi yapacaklar diye düşündüm. Ben bu türlü düşünürken tekrar bir ileti geldi ve 'İki aşı kâfi oluyormuş' dendi bize. Bizim bütün arkadaşlarımız da onay verdi. Ondan sonra biz günü gelince havalimanına gittik. 10 arkadaşımız geçti. Onlar geçtikten sonra bir arkadaşımızla orada çalışanlar ortasında ufak bir sürtüşme oldu. Onlar da bizim evraklarımızla bilgisayara gidip, baktılar. Bu PCR’ların düzmece olduğunu söylediler bize. Biz de orada anladık bu durumu. Sonrasında o geçen on arkadaşımızı geri çağırdılar. Bizi havalimanında sorguya tuttular. 12 saat orada kaldık. Ne olduğunu bilemiyoruz alışılmış. Birinci sefer bu türlü bir şey yaşadık. Müzisyen insanın parasını değil, sevdiği müzikleri çalar. Bu kelamı herkes bilir. Biz bilmeyiz yani bu bahiste bilgisiz insanlarız sonuçta. Olağan herkes bir telaşta malum. Bizi 12 saat orada tuttular dediğim üzere. Ondan sonra sorgular, bize 'Sorun yok, keyfinize bakın.' diyorlar. Doğal bir enteresanlık var orada, bir kaos var. Beşerler bir telaşta, polisler bir telaşta. Bizim telefonlarımızı ve kimliklerimiz aldılar. Her şeyimizi aldılar." sözlerini kullandı.
"BÜLENT ERSOY YAKALANDIĞIMIZI BİLİYORDU!"
Bülent Ersoy'un her şeyden haberi olduğunu söyleyen Coşkun, kelamlarına şöyle devam etti:
"Biz bunları yaşarken Bülent Ersoy Hanım otele bir gün öncesinden gittiği için oteldeydi. İrtibat sıfır. Yakalandığımızı da biliyordu. Sonrasında bizi otobüsle konsere götürdüler. Konsere biraz geç çıkıldı. Biz çıktığımızda sahneye Bülent Hanım biraz geç çıktı. Beşerler biraz öfkelendi, laf söylemeye başladılar. Bizler de çalarak insanları yatıştırmaya çalıştık. Biz bahis kapandı sanıyoruz, sahneye geldik sonuçta. Çalıyoruz o sırada. Sonrasında Bülent Hanım sahneye çıktı. Ondan sonra farklı ayrıntılar var. Bülent Hanım’ın aldığı bir yevmiye var. Aldığı paradan hariç artı bir para daha istiyor. 'Ben bu kurallar altında çıkmam' falan diyor. O kendisi yaşamış üzere, geç kalmış üzere o ortama, o gerilimi biz yaşamamışız üzere davrandı. Bizi mağdur gösterse zati o parayı biz alırdık. O gün o parayı bize aslında kendisi dağıtırdı. Konuşuyor, o parayı da alıyor kendisi ve sahnede kahkahalar atarak, 'İşte bu beşerler da içerideydi, o yüzden geç geldik' diyor ve bizi orada aşağılıyor. Konseri bitirdik. Biz bu türlü ayrıntılar olduğunu bilmiyoruz ya. Bize, 'Siz nöbetçi mahkemeye çıkacaksınız.' dediler. Ondan sonra biz nöbetçi mahkemeye çıktık. Kıbrıs’ta teminat diye bir durum varmış. Bunları biz bilmiyoruz. Bizi teminata bağladılar, haftada iki gün imza kaidesiyle. Sonrasında 210 bin TL karşılığında bizi özgür bıraktılar. Bu türlü bir durum oluştu. O süreçte oteldeydik. Orada da bir ay kaldık. Telefonumuz yok, ailelerimize ulaşamıyoruz, göremiyoruz. Oradaki odadaki telefonlardan ulaşmaya çalıştık. Natürel ki telefon ediyoruz ancak otel de telefonları kesiyor biz aramayalım diye."
"BİZE CEYLAN SAHİP ÇIKTI!"
Bülent Ersoy'a dava açmaya hazırlandıklarını belirten Kıvılcım, ünlü sanatkara olan öfkesini şu biçimde lisana getirdi:
"Bundan sonra ise Bülent Hanım diye bir şey hayatımızda kalmadı. İstemiyorum da olmasını. Sahip çıkmasını da istemiyoruz, bize yardım etmesini de istemiyoruz. Onun mücevherlerini de istemiyoruz. Onun parası kendisinin olsun. Tüzel süreci arkadaşlarımızla birlikte başlatacağız. Bu ortada bunu geçmeden yapamayacağım; hani kendisine çaldı ya sanatçı Ceylan, güya ona çalmışım üzere bana sahip çıktı. Bülent Ersoy bana sahip çıkacağına Ceylan, bana sahip çıktı. Biraz önce dekontunu da gösterebilirim, bana takviye çıktı. Bunu Ceylan Hanım’ın mı yapması gerekiyordu, Bülent Ersoy Hanım’ın mı? Soruyorum bunu kendisine. Maddi ve manevi olarak çöktüm. Biz hoş paralar kazanan insanlarız. Bu türlü 5 bin liralar falan yanlış anlaşılmasın fakat bizim için para değil bunlar yani. Benim kiram aslında 5 bin lira sayın Diva'm. Buradan da müzisyen arkadaşlarıma sesleniyorum; rica ediyorum size emek verene bakın. Ceylan Hanım üzere işte hiçbir alakası olmayan bir insan ben mağdurum diye bana sahip çıktı mesela beni tanıdığı için. Bu türlü solistlerle çalışın. Lütfen, rica ediyorum müzisyen arkadaşlarımdan."
"TÜM SERVETİMİ HARCAYACAĞIM!"
Konser için KKTC'ye giden ünlü sanatçı Bülent Ersoy'un 21 kişilik müzisyen grubu, koronavirüs ile ilgili düzenlenen düzmece evraklar nedeniyle 1.5 ay mahpus cezasına çaptırılmıştı. Grubunun tutuklanmasıyla ilgili oteli ve testi veren tabibi suçlayan Bülent Ersoy, "Onları kurtarmak için tüm servetimi harcayacağım" tabirlerini kullanmıştı.
5'ER BİN LİRA YARDIMDA BULUNDU!
Ünlü sanatkarın takımı bu sözlere reaksiyon göstermesinin akabinde Bülent Ersoy, tutuklanan müzisyenlerin ailelerine 5 bin TL'lik yardımda bulundu. Lakin yaşananların akabinde orkestra takımının para değil ailelerine kavuşmak istedikleri söylenildi.
NE OLMUŞTU?
Evvelki aylarda konser vermek için Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne 21 kişilik orkestrasıyla giden ünlü sanatçı Bülent Ersoy, uydurma PCR testi olayıyla gündeme gelmişti. Orkestra yer alan müzisyenlerin PCR testlerinin uydurma olduğunun anlaşılmasıyla, grubun hepsi yaklaşık 1 ay otelde polis nezareti altında kaldı ve Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanma süreci başlatıldı.
Toplumsal medyayı sallayan 'sahte test' olayında mahkeme, müzisyenlerin tutuklanmalarına karar verdi. Cezaevine gönderilen orkestra takımı hatasız olduklarını tabir ederek yetkililerden yardım talep etti.
Bahisle alakalı konuşan Müzisyenler ve Sanatkarlar Federasyonu Lideri Ahmet Onurlu, raporu veren hastane yetkilisi ve raporu imzalayan hekimin özgür olduğunu ama raporun verildiği müzisyenlerin tutuklanmasının mantıklı olmadığını tabir etti ve kelamlarını şöyle sürdürdü:
"Kıbrıs’a konser vermek için giden 21 müzisyenin eline tutuşturulan geçersiz PCR raporu düzenleyen KKTC vatandaşları ve otel yöneticileri özgür. Uydurma evrakları düzenleyen KKTC vatandaşı hastane yetkilisi, tabip ve hemşire hür. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan 21 müzisyen, 1 aydır nezaret altında tutulduktan sonra bugün verilen kararla tutuklu. Cürmün övülecek bir yanı olamaz ancak KKTC’deki adalet anlayışı ve ayrımcılık hepimizi endişelendiriyor"
"SON NEFESİME KADAR ÇABASINI VERECEĞİM!"
Usta sanatçı Bülent Ersoy ise yaşanan olaya reaksiyonsuz kalmayarak toplumsal medya hesabından yaptığı paylaşımda"Türkiye’nin en yeterli, en büyük avukatını görevlendirdim… Bu savaşım Türkiye ve KKTC hudutları içerisinde kalmayacak, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde de bu hakkımı ve haklarımızın da son nefesime kadar uğraşını vereceğim." tabirlerine yer verdi.
"BUNUN AHI ÇIKACAK!"
Gerçekleşen duruşmada alınan karara nazaran 1 ay mahpus cezasına çarptırılan müzisyen takımı polis eşliğinde elleri kelepçeli bir formda götürülürken kameralara yansıdı. Mevzuyla ilgili Bülent Ersoy'a öfkeli olan bir orkestra üyesi "Bülent Ersoy utanmadan bir de 'servetimi harcayacağım' diyor. Herkesi işinden gücünden etti. Devlet memurluğundan etti. Biz uydurma bir şey almadık evrak olduğunu dahi bilmiyoruz. Bize yalnızca 'bu evraklarla içeri gireceksiniz' dediler. Biz ne yaptıklarını nereden bilelim" halinde konuştu. Müzisyen takımının bir öbür üyesi ise "Bu kadar aileyi perişan ettiniz. Bunun ahı çıkacak. 21 kişinin hayatıyla oynadınız. Bize resmen düşman muamelesi yapıyorlar" dedi.