Son Konu

ata sporlarımız nelerdir hakkında bilgi

bilgiliadam

Yeni Üye
Katılım
16 Ağu 2017
Mesajlar
1,516,397
Tepkime
32
Puanları
48
Credits
-6,413
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
AtcılıkBinicilik

Gunumuzde de olduğu gibi,ulusal ve Turk Tarihinin her doneminde “At Murattır sozcuklerine bağlı kalınarak,her Turk ata karşı sevgi,guven,ilgi duymuş ve onu kendisinden bir parca kabul etmiş,ona kutsallık tanımış,saygınlık kazandırmış,sanatında,edebiyatında,muziğinde eşsiz bir yer vermiştir
Nazmi Sevgen;Turklerde at ve atcılık adlı kitabında 1937 yılında Ankara da toplanan tarih kurultayında Avusturya lı tarih bilimcisi Hoopers atın ilk evcilleştirme hareketinin İc Asya da Turkler tarafından yapıldığını, Macar tarihcisi Allfoldin de,bu konudaki ilklerin Altay Turklerine ait olduğunu one surmuşturAlman tarih bilimcisi Portriatz ise “Eski cağlarda at adlı eserinde atın MO6000 dolaylarında Turkler tarafından evcilleştirildiğini iddia etmiş ve iddiası icin bazı bulguları kesin kanıt gostermiştir
Yaklaşık olarak MO4000 yılları dolaylarında Turkler tarafından bir cekim hayvanı olarak arabalara koşulan at,askeri amaclarla savaş sınıfı oluşmasına sonuc olarak ta Asya ’nın ve oteki kıtaların tarihi ve siyasal yaşamının oluşum ve değişiminde etkinlik kazanmıştırTurkler onunla uzaklıkları enmişler,derisinden giysi ve ayakkabı yapmışlar,lezzetli buldukları tayının etini yemişler,kısrakların sutunden mayalanma ile sağlanan “Kımız adı verilen ve keyiflendirici ickiyi yapmışlardırAyrıca yele ve kuyruklarını da değerlendirmişlerdirkemiğinden kaymak icin arac,kıllarından ağ,gozleri guneş ışığından koruyan bir tur gozluk ormuşlerdir
Eski Turklerde at kulturu ile ilgili ceşitli bulgular bir belge olarak,bu gun ceşitli ulkelerin muzelerine değer katmaktadırYenisey yorelerinde eski Turkler tarafından,kayalar uzerine yapılmış at resimleri ve cok eski donemlere ait,Turk mezarından cıkan eşyaların uzerinde susleme sanatı olarak at figurleri kullanıldığı gorulmektedirEski Turk destanlarında ve efsanelerinde at baş tacı dır,ayrı bir yeri vardırOğuz destanı atla başlarDede Korkut ta ,Bamsı Beyrek oykusunde atla kardeşleşmiştir
Eski Turklerin ilkel atları yakalayabilmek icin Turlu yontemler kullandıkları,kitabelerde yazılıdırKarluk han buzullar icinden unlu bir atı alıp cıkardığı icin ad almıştırEski Turklerdeki Turk atsız,kuş kanatsız sozu cok şey anlatır
Tum tarihi kaynaklar,atın vatanı olarak orta Asya bolgesini gostermektedirKırgız stepleri ile Gobi havalisinin atın vatanı olduğu konusunda goruş ve kanıt birliği vardırEski Turklerin “Yılkı adını verdikleri at surulerinin,ırk ve evcilleştirilmeleri ile ilgili bilgiler cok geniştir
Atsız Turkler sosyal yaşamda hor gorulurdu,fakirlik nedeni ile ata sahip olamayanlar calmak zorunda idiEski Turkler sadece at calmayı olağan saymışlardırZira bu bir beceri olarak kabul ediliyor ve atını caldıran kişi icin bu hareket onur kırıcı olarak değerlendiriliyordu bu nedenle kabileler arasında sık sık catışma cıkıyordu
Calınan atları belirlemek amacıyla atları ozel damgalama yontemleri uygulanıyorduDamga yerine bazı kabileler atın kulaklarına ozel işaretler işlemeyi yeğlerlerdikabile sembolleri olarak benimsenen bicimler mezar taşlarında da gorulur
Eski Turklerde at yarışları ile eş seciminde de kullanılıyordu
Bu yarışlar iki turlu oluyordu birisinde atlı kızlar bir grup halinde yarışa başlıyorlar ve arkalarından atlarını grup halinde koşturan erkekler iclerinden birini yakalayıp atlarının terkilerine alıyorlardıDaha sonra eş olarak sectikleri bu kızlarla evleniyorlardı
Diğer turlu ise eğer kızın isteyeni cok olursa yarışa kız tek başına başlıyor,daha sonra ardından atlarını koşturan erkek grubundan kim kızı yakalarsa o evlenme hakkını elde ediyordu

Eski Turklerde gorulen atla butunleşme, Osmanlı Turklerinde de surmuştur At, Osmanlı,Turklerinde onur, saygı ve sevgi unsuru olarak kabul edilen bir yoldaş olmuştur Bunlarla başarıdan başarıya koşmuşlar; uc kıta uzerinde egemenliklerini surdurmuşlerdir

Anadolu Selcuklularında 100 bin suvariden oluşan bir ordu bulunuyordu Osmanlı imparatorluğunda ise, 16yuzyılda bu sayı 250 bine yaklaştı Edirne, Filike Selánik Amasya, Yozgat, Merzifon, Eskişehir (cifteler ciftiği), Malatya (Sultan suyu), Veziriye, Adana (Cukurova)'daki hayvan ocaklarında, at yetiştiricilik duzeltilmesi icin surekli calışmalar yapılıyordu Ancak, Osmanlı imparatorluğunun gerileme ve ozellikle cokuş doneminde at yetiştiriciliği ve ırk duzenlenme calışmaları oneminì tamamen yitirmiş, surekli savaşlar nedeniyle ulke atcılığı adeta cokmuştur

Yaşama sevincini, atıyla paylaşan, onunla mutlu olan ve hatta onunla birlikte gomulen at, Turk'un kalbinde, ağıtlarında ,edebiyatında turkulerinde, atasozlerinde benzersiz bir yer almıştır Osmanlıların genişleme doneminde, Giritlilerin bir sozu cok yaygındı: Adaya once Turk'un atı, sonra kendisi ayak basacakGercekten de oyle olmuştur Aşık Paşa tarihinde, Osmanlı Padişahlarından Orhan Beyin, atlarını nalbanda kendisinin goturduğu anlatılır Bu hareket, Turklerde, en buyuğunden en kucuğune kadar, ata gosterilen ilgi ve sevgiyi yansıtır oyle ki, at sahiplerinden atlar icin vergi alınmazdı

Emrullah Efendi 'Memaliki şahanede, at vergisi asla vaz'edilmediği cihetle, bizde at vergisinden bahse mahal yoktur demektedir Osmanlı Turk illerinde atlar, gorevlerine gore şoyle adlandırılırdı: onemli haber goturen suvarilerin bindikleri dayanıklı Ilgar atı, posta suvarilerinin bindiği Menzil atı, akıncı ve suvarilerin bindikleri Cenk atı, yarışlara katılanlara Koşu atı, suvarilerin yedeklerinde bulundurdukları Yedek atı, yuk taşıyan Semer atı, damızlık olarak yararlanılan Aşı atı, torenlerde komutan ve subayların bindikleri Alay atı, arabalar koşulanlara Araba atıve avlarda kullanılanlara Av atıOsmanlılarda, eğer, murassa ve sorguclu başlıklar, altın ve gumuş uzengiler, gemler, at koşum takımları, saray arabalarının koşum takımları birer sanat eseri idi
Sultan Abdulaziz donemi sonrasında ulkedeki at kalitesi değerini gittikce yitirirken, tersine olarak at yarışları da daha duzenlilik kazanmıştır Ancak, ilk duzenli at yarışları l9ncu yuzyılın son yılarında belirginleşir Sultan Abdulaziz doneminde Kağıthane'de, Kağıthane Yarışlarıadı altında bir sure at yarışları duzenlenmiştir Bunlar bir tur ilkel yarışcılık duzenlemeleri olmuştur Zira pist gelişiguzel duzenlenmiş bir guzergah bicimindedir Sonraki yıllarda unlu mirasyedilerden Veli efendizade, bugun Veli efendi Tesislerinin bulunduğu yerde, birkac arkadaşı ile birlikte sistemsiz olarak duz bir toprak uzerinde at yarışları yaptırdıkları gorulur Bu yarışlara ilgi duyanların sayısı 1520 kadardı ote yandan yine aynı yıllarda Manisa'da Bekir Ağa'nın bireysel cabalarıyla, duzensiz bazı yarışlar yapılmıştır


ata sporlarımız nelerdir hakkında bilgi


Cirit

Cirit; Turklerin yuzyıllardan beri oynadıkları bir Ata sporudur
Turkler bu Atlı oyunu Orta Asya dan gunumuze taşımışlardır 16 yuzyılda bir savaş oyunu olarak kabul edilmişti 19 yuzyılda Osmanlı ulkesi ve sarayının en buyuk gosteri sporu ve oyunu oldu Cirit aynı zamanda tehlikeli bir oyun olması sebebi ile 1826 yılında II Mahmut tarafından yasaklanmıştır Daha sonraları tekrar populer bir gosteri oyunu olarak yaygınlaştı
Tarihin eski cağlarında insan topluluklarının ulaşım ve savaş vasıtalarından olan at suruler halinde beslenmiş,gunun şartlarına gore eğitilmiş savaş zamanlarında savaş vasıtası,sulh zamanlarında da spor ve eğlence vasıtası olmuştur Savaşı spor haline getiren,sporu en guzel eğitim aracı bilen Turk kahramanlarının cağlar boyu kazandıkları zaferlerde canları kadar aziz bildikleri atlarının buyuk hissesi vardır Bunun icin atlı cirit,Turklerin en eski milli sporlarından olup,canlılardan yapma ve konuşma ozelliği olan insanla taşıma ve his gucu olan atın ve cansız 110 cm lik cirit sopasının en guzel uyum sağladığı insanla aklın butunleştiği eski savaş kurallarının uygulandığı bir oyundur Atlı ciritte erlik yaşar, mertlik yaşar, sportmenlik yaşar ama her şeyden once bir tarih yaşar
Atalarımız barış zamanlarında at ve askerlerini zinde ve kuvvetli tutabilmek icin atlı cirit sporunu tesis etmiş, insanları ruh ve bedenen eğiterek yarınlara hazırlamışlardırAtlı ciritte hicbir spor musabakasında bulunmayan rakibi bağışlama ,affetme şeklinde bir davranış vardır Hasmının onunu kesip,ona ciritle vurma imkanı varken vurmayıp bağışlayan sporcu puan kazanmaktadırVurma imkanı yuzde yuz mevcut iken,o anda zayıf dusene vurmayı zul kabul ederek bağışlama yolunun secilmesi, Bu yonuyle spor ve erdemin birlikte anıldığı asil bir yapıya sahiptir
Cirit oyunu kendisi de iyi bir oyuncu olan II Mahmut'un Tanzimat tan sonra bu oyunu butun ulkede yasaklamasına değin İstanbul hayatının renkli bir parcasıydı Başlıca oyun alanı tabii ki Atmeydanıydı Burada her zaman cirit talimi yapan atlılara rastlamak mumkundu, fakat asıl musabakalar Cuma gunleri Cuma namazından sonra yapılır, o zaman meydanı yuzlerce atlı doldururdu Şehir icindeki ikinci onemli cirit alanı Kucuk Ayasofya ile Kadırga arasındaki Cundi (Arapca suvari anlamında Zamanla bozularak Cindi ve Cinci olmuştur) Meydanıydı Evliya Celebi Kağıthane yolunda da bir cirit meydanı olduğunu yazıyor Topkapı Sarayında da Gulhane Bahcesine doğru buyuk bir cirit meydanı bulunur, Cuma namazından sonra burada cirit oynayan saray halkına coğu zaman padişah da katılırdı cirit oyununda saray halkı geleneksel olarak bamyacılar ve lahanacılar adlı iki takıma ayrılırlar, padişahlar da bu iki takımdan birine dahil olurdu Saraydaki cirit meydanında bu iki takımı simgeleyen, birinin tepesinde bir bamya, diğerinin tepesinde bir lahana heykeli bulunan iki mermer sutun bugun de durmaktadır
Ciritci karşı taraf oyuncusundan kendisini sakınmak icin ceşitli hareketler yapar, atın sağına soluna, karnının altına, boynuna yatarBazı ciritciler rakibi kacış dizisine ulaşana kadar ucdort cirit savurarak isabet ettirmek suretiyle sayı toplar Bu arada başına, gozune, kulağına cirit isabet eden bazı oyuncuların yaralandığı olur Bu turlu isabetler neticesinde olenlerin olduğu bile vakidir Bu durumda olen, er meydanında olmuş sayılır, yakınları şikayetci ve davacı olmaz Babaları olen cocuklarıyla oğunurler
Ote yandan cirit oyununda olum olmaması icin, daha evvelleri hurma ve meşe ağacından 70100 santim uzunluğunda, 23 cm kutrunda yapılan ciritler, daha sonraları kavak ağacından yapılmaya başlanmıştır Sopaların ucları silindir şeklinde kesilerek yuvarlatılır Kabukları yontulur Bu isabet halinde bir yara acılmasını ve olum tehlikesini yok etmek icin alınan bir tedbirdir
ilk ihtisas kulubu Erzurumda 1957 de Erzurum Atlı spor Kulubu kurulmuş daha sonraları Erzurumda 11,Erzincanda 1,Bayburtta 1,Ankara da 1,Uşak da 4,Manisa da 1,Malatyada 1 kulup kurulmuştur
Cirit Oyunu, daha 4050 yıl oncesine değin Anadolu'da yaygın bir oyun olduğu halde son yıllarda sadece ERZURUM ERZİNCAN UŞAK BAYBURT ANKARA MANİSA KARS yorelerinde yaşamaya devam etti 2025 yıldan beri Konya ve Balıkesir'de tarihe karıştı ERZURUM ilimiz 23 kulubu ile bu oyunun ayakta kalabilmesi icin elinden gelen uğraşı vermektedirher yıl mayıs ayında yapılan Erzurum grup eleme macları bir aydan fazla surmektedirBu durum son yıllarda Turkiye şampiyonası heyecanını bile geride bırakır hale gelmiştir
Buna rağmen halen Anadolu'nun hemen her koşesinde duğunlerde ve bayramlarda koy delikanlıları ve kasaba halkı Cirit Oyunu'nu oynamaktadır Buyuk şehirlere karşı koy ve kasabalarda yaşamaktadır Sinop koylerinden Gaziantep'e, Bursa'dan Antalya'ya kadar Doğu, Batı, Guney ve Kuzey Anadolu'da koylerimizin gureşle beraber başlıca yiğitlik ve savaş oyununu teşkil etmektedir Halkın ilgisini cekmek icin cirit meydanında davullar ve zurnalar calınır Ayrıca yurtdışında İran, Afganistan ve Turkistan Turkleri ile Turklerle meskUn diğer Asya yorelerinde de hala canlılığını ve geleneğini surdurmektedir
Her yıl Ertuğrul Gazi Torenleri dolayısıyla eylul aylarının ikinci Pazar gunleri Soğut'te, ceşitli şenlikler vesilesiyle de Erzurum, Kars ve Bayburt dolaylarında oynanmaktadır


Ve Bazıları

1)Okculuk
2)Kılıc Sporları
3)Gureş
 
Üst Alt