Son Konu

Ataturk Devrimlerinde Aklın ve Bilimin Yeri, Onemi

bilgiliadam

Yeni Üye
Katılım
16 Ağu 2017
Mesajlar
1,516,397
Tepkime
31
Puanları
48
Credits
-6,413
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Ataturk Devrimlerinde Aklın ve Bilimin Yeri ve Onemi Hakkında bilgi
Ataturk Devrimlerinde Aklın ve Bilimin Yeri ve Onemi nedir

Ataturk Devrimlerinde Aklın ve Bilimin Yeri, Onemi
Ataturk devrimlerini, bir başka deyişle toplum yaşamımızdaki siyasal ve sosyal alandaki buyuk atılım ve değişiklikleri, tam anlamıyla cozumleyebilmek icin gene buyuk lidere donup onun devrim anlayışını ortaya koymak gerekir kanısındayız Ataturk devrimi tanımlarken, “Devrim var olan kurumları zorla değiştirmektir, Turk ulusunu son yuzyılda geri bırakmış olan kurumları yıkarak, onların yerine ulusun en yuksek uygarlık gereklerine gore ilerlemesini sağlayacak kurumları koymaktır1diyordu

Buyuk lider gercek devrimciyi de şoyle tanımlıyordu: “Gercek devrimciler onlardır ki, ilerleme ve yenilemeye yonlendirmek istedikleri insanların ruh ve vicdanlarındaki gercek eğilimi bilenlerdir Ayrıca, son yıllarda gosterdiği harikaların, gercekleştirdiği siyasi ve sosyal devrimlerin gercek sahibi olarak da Turk ulusunu gostermektedir

Bunların yanı sıra, asıl onemli olan Ataturk ’un kurtuluştan sonra hızla “cağdaş uygarlık duzeyine ulaşmayı bir amac olarak ortaya koyduğunu soylemesidir Uzerinde durmak istediğimiz, devrimlerin anlaşılması, buyuk liderin bu ulkeyi, bu ulkenin insanlarını nereye ***urmek istediğinin belirtilmesidir “Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz devrimlerin amacı, Turkiye Cumhuriyeti insanlarını tam anlamında cağdaş ve butun anlam ve bicimleriyle uygar bir toplum haline getirmektir Devrimlerimizin temel ilkesi budur2, diyor Ataturk

Temel amac, cağdaş uygarlık duzeyine erişmek olduğuna gore, her şeyden once bu cağdaş uygarlık duzeyinin ne olduğunu belirlemek olacaktır

Biraz gerilere gidersek, Osmanlı İmparatorluğu zamanında, hic değilse, Selim III doneminden beri, imparatorlukta bazı yenileşme, toplumun sosyal yapısında batıya yonelik bazı hareketleri gercekleştirme cabaları gorulecektir Ne var ki, Osmanlı aydını batıya yonelmeyi, gunun cağdaşlık duzeyini Osmanlı toplumuna ulaştırmayı, kendi kultur birikimine adeta bir saldırı olarak gorduğu icin, yenileşme sadece askeri alanda olabilmiştir Fakat bu alandaki yenileşme bile ceşitli donemlerde, karşı cıkmalar ve isyanlarla hep yanda bırakıldı Mahmut II daha kesin kararlı bir padişah olduğu icin, yenileşmeyi, buna bazı değişiklikleri demek daha doğru olacaktır, gercekleştirme olanağını bulmuştur Eğitim alanında acılan okullarla, yonetim alanında bazı uzmanlaşmalarla, bayındırlık alanında giriştiği yapılanmalarla ve hukuk alanında kurduğu yeni kurumlarla bunun orneklerini vermiştir O gunlerde cağdaşlaşmaya daha cok batılılaşma anlamında bakıldığı icin, Mahmut II doneminin, bu kavramın daha belirgin olarak ortaya atılacağı “Tanzimat donemine, bir başlangıc olduğunu soylemek mumkundur

Tanzimat, hic kuşkusuz belli alanlarda yenilikler getirme cabasıdır Kıta Avrupası ’nda 1789 Fransız Devrimi ile yayılan insan olmak onuru ile kişinin ozgur olduğu duşuncesi, guvenliği, mulkiyet hakkının korunacağı gibi kavramlar, kenarından koşesinden dahi olsa, Osmanlı toplumuna bir belge ile duyurulmuştu Osmanlının canı ve malı korunacak, ırzı ve namusu guven altına alınacaktı Bunun uzun yıllar sadece kağıt uzerinde kaldığını soylemek, bu belgeyi kucumsemek anlamına gelmeyecektir Cunku Abdulmecit de 1856 ’da cıkardığı bir fermanla 1839 ’daki fermanında ileri surulenlerin gercekleştirilmesi gerektiğini duyurmak gereğini duymuştu

Fakat Tanzimat bazı onemli kurumları yaşatmış ve yerleşmelerini sağlamıştır Bu cağdaşlaşma sayılamazdı kuşkusuz, ama batının bazı kurumlarını olması bile, bazı duşuncelerinin yerleşmesine neden olmuştu Birinci Meşrutiyet sosyal alanda bu duşuncenin somut bir goruntusu olarak nitelenebilir Anayasanın yapılması, meclisin acılması tabandan gelen bir baskının, toplumun buyuk bir kesiminin isteği olmaktan cok, kucuk bir aydın cevrenin cabası sonunda gercekleşti Ama batı kurumlarının en onemlisi olan parlamento, bir İslam ulkesinde ilk defa acılıyordu Yapılan Anayasa ile padişahın zaten var olan yetkileri şimdi Anayasa ile hukukilik kazanıyorsa da, en azından Osmanlı yurttaşının temel hak ve ozgurluklerinden soz acan bir bolum de vardı Anayasanın yapısı, iceriği her acıdan tartışılsa bile bir başlangıc gercekleşmişti Ne var ki, butun iyi niyetlere karşılık, bir yılı biraz gecen bir zaman parcası, Meclis ’in otuz yıl kadar kapanmasına yetişmişti

İkinci Meşrutiyet, Anayasa ’da yapılan değişikliklerle, kağıt uzerinde onemli esaslar getirmişti denebilir Ne var ki, uygulaması onun da surmedi, Trablusgarp Savaşı, arkasından gelen Balkan Savaşı ve sonunda Birinci Dunya Savaşı Osmanlı toplumunun batıya yonelik isteklerinin sonunu getirdi

Buyuk bir savaştan sonra ulkesi işgal edilmiş, yıllarca yoneticilerinin baskısı altında kalmış ve sonunda yabancı devletlerin paylaşması arzusu ile yanıp tutuştukları bir ulkenin insanlarını bağımsızlığa kavuşturan bir buyuk lider, kurduğu yeni cumhuriyeti, daha kacan duşmanın yaktığı şehirlerinin yangınlarında dumanlar sonmemişken, bu toplumun insanlarını tam anlamıyla cağdaş ve uygar bir toplum haline getirme mucadelesi icine girdiğini duyurmaktadır

Bu gorulmemiş olağanustu caba ile surdurulecek savaşta cağdaş uygarlık duzeyine varmanın aracları neler olacaktır?

Bunların başında “ekonomik kalkınma geliyor Ekonomik kalkınma Ataturk ’e gore, belli sınıf ve zumrelerin yararına değil, liberal duzen icinde tum halka donuk bicimde gercekleşecektir Turkiye ’de, batıda olduğu gibi, cıkarları birbirleriyle catışan sınıfların bulunmadığını ve kalkınmanın butun sınıfları birarada zenginleştiren bir kalkınma olması gerektiğini belirtirken, “imtiyazsız kaynaşmış bir kitle olarak butun halkı tek bir parti icinde toplamak istemiştir3

Aynı anlayışın bir sonucu olarak da, İzmit ’te yaptığı basın toplantısında gazetecilerin kendisine partinin hangi sınıfa dayalı olacağını sormaları uzerine Ataturk, “Hangi sınıf diyor, hepimiz halktan ibaretiz Partimin adını da Halk Partisi koyacağım “4

Gorulduğu gibi halkcılık kavramı, Ataturk ’te hem sınıf mucadelesine karşı bir arac, hem de İslami egemenlik teorisine karşı cıkan ve onun yerini alan laik egemenlik teorisidir5 Boyle bir halkcılık anlayışından gecerek cağdaş uygarlık duzeyine ulaşmanın bir başka aracı da “ilim ve fen olmaktadır O ’na gore cağdaş uygarlık, “ilim ve fene dayanmaktadır

“Ulus, der Ataturk, “uluslarlararası alanda başarılı olabilme cabasında, hayat ve kuvvet bulabilecek bilim ve aracları, ancak cağdaş uygarlıkta bulacaktır Bu sozlerden anlaşıldığı gibi cağdaş uygarlık hayat ve kuvvet nedeni olan bilime dayanmaktadır Nitekim, “Dunyada her şey icin, uygarlık icin, hayat icin, basan icin en gercek yol gosterici bilimdir En hakiki murşit ilimdir, fendir6

Demek ki, halkcılık anlayışından gecen bir oluşum, bilim ve fennin aracılığıyla cağdaş uygarlık duzeyine ulaşacaktır Boylesine bir gelişmenin oteki aracı olan ekonomik kalkınma da, yukarda soylediğimiz gibi tumuyle halka yonelik olacaktır Halk sozuyle sınıfsız bir toplumun amac edildiğini bizzat Ataturk ’un kendisinin acıkladığını gormuştuk Ozlenen topluma varmak icin icinden gecilecek toplum bicimi de batıdaki demokratik sisteme dayalı ve onun temelindeki liberalizme bağlı olacaktır Ne var ki Mustafa Kemal, cağdaş uygarlık sozuyle salt bir batı taklitciliği, kopyacılığını da onermemiştir Bu goruşunu de şoyle acıklıyor buyuk onder: “Aydınlarımız icinde cok iyi duşunenler vardır Fakat genellikle şu hatamız da vardır ki araştırma ve incelemelerimize esas olarak cok defa kendi ulkemizi, kendi tarihimizi, kendi ananelerimizi, kendi ozelliklerimizi ve gereksinmelerimizi almayız Aydınlarımız belki butun cihanı, butun diğer ulusları tanır, lakin kendimizi bilmeyiz

“Aydınlarımız ulusumuzu en mutlu millet yapayım der Başka uluslar nasıl olmuşsa onu da aynen oyle yapalım der Lakin duşunmeliyiz ki, boyle bir duşunce hicbir donemde başarılı olmuş değildir Bir ulus icin mutluluk olan bir şey diğer ulus icin felaket olabilir Aynı sebep ve şartlar birini mutlu ettiği halde diğerini mutsuz edebilir Onun icin bu ulusa gideceği yolu gosterirken dunyanın her turlu ilminden, keşiflerinden, gelişmelerinden yararlanalım Lakin unutmayalım ki, asıl temeli kendi icimizden cıkarmak mecburiyetindeyiz7 Gazi ’nin şu sozleri kanımızca fazla bir acıklamayı, yorumu gerektirmeyecek kadar acık, belirli ve anlamlı Salt batı uygarlığının yarattığı ortamın biliminden değil, tum dunya uzerindeki bilimden yararlanmayı oğutluyor, bunu yaparken de ulkemizin temel değerler butununu, kultur anlayışını ve tarihsel birikimin ortaya yığdığı bize ozgu değerleri de gozden uzak tutmamamız gerektiğini zorunlu bir koşul olarak kabul ediyor Bu durumda cağdaş dunyanın bilim evreni bizim hic değiştirmeden alıp kabul edeceğimiz bir model değil, kendi ulkemizin koşullarını değerlendirmede bir yontem olarak kabul edilmelidir

Yoksa Ataturk ’un gosterdiği yanlışlığa duşmemek işten bile değil Bu goruşu Ataturk ’un yakın bir arkadaşı biraz farklı bicimde ama benzer anlamda şoyle acıklıyor: “Ataturkculuk nedir? Layisizm ve eğitim birliği temeli uzerinde, toplum işlerini sadece akıl yolu ile ve değişken ihtiyac ve şartlara gore yuruten hur batı Turkluğunu kurmak8

Mustafa Kemal Ataturk ’un devrim anlayışından yola cıkarak şu vardığımız yere kadar olan goruşlerini toplamak gerekirse, ortaya kalın cizgileriyle de olsa, O ’nun yeni Turkiye ’yi yaratırken nasıl bir duşunce sistemi icinde yol aldığını, hangi anlayış doğrultusunda eyleme gectiğini gormek mumkun olur kanısındayız Gercekten de, daha ilk mucadele yıllarından oteye Ataturk, hep kendi icinde tutarlı bir sistem icinde hareket etmiştir Secimle gelen bir yuce Meclis, bu meclisin icinden cıkacak bir bakanlar kuruluyla bir cumhurbaşkanı, boylece rejimin siyasal yapısı: Cumhuriyet belirleniyor bu siyasal yapının dayanağı olarak laik bir devlet anlayışı ve tum cabaları, gucunu aldığı halk yaranma (sınıf, zumre gozetmeden) calışmalar yapacak bir iktidar mekanizması Oyle ki, ulusun tum gucleri aynı yonde yuruyuşe gecince, bilim ve fenin yardımıyla cağdaş uygarlık duzeyine ulaşılabilecek, ama bu yapılırken de aydınlarla halk arasında ayrılık değil; ozdeşlik, kaynaşma sağlanacak, boylece ulusal değerler, kultur hic gozden uzak tutulmayacak Bu durumda batının kopyacılığı değil, uygarlığa varmada gecirdiği evrelerden edinilen deneyler ve bilimsel yontemler bizim koşullarımız acısından ele alınacak, incelenecek İşte Mustafa Kemal ’in yeni bir devleti kurarken kafasında kurduğu dunyanın temel taşları bunlardı

1 FNaci, Ataturk ’un Temel Goruşleri, Gercek yayınları, İstanbul 1968, s 43 ’de Afet İnan ’dan naklen zikrediyor 2 Ataturk ’un Soylev ve Demecleri, TlTE yayını, 1, Ankara 1952, s 217 3 Taner Timur, Turk Devrimi ve Sonrası 191919461971, s 138 4 Falih Rıfkı Atay, Ataturkculuk Nedir?, 1966, s 11 5 Taner Timur, age, s 138 6 Ataturk ’un Soylev ve Demecleri, s 197240 7 Ages 141


netten alıntı
 
Üst Alt