Son Konu

B İle Başlayan Deyimler

bilgiliadam

Yeni Üye
Katılım
16 Ağu 2017
Mesajlar
1,516,397
Tepkime
26
Puanları
48
Credits
-6
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
B Harfi İle Başlayan Deyimler


B Harfindeki Deyimler


Baba adam: Ağır başlı, iyi yurekli, olgun, hoşgorulu, yaşlıca adamNe baba adammış meğer, ailesinden değil, komşularından bile kimseyi ihmal etmedi

Babası tutmak (veya babaları ustunde olmak): Cok fazla ofkelenmek, kızgınlığı her haliyle belli olmakİş meselesini konuşamadım, cunku babaları ustundeydi odasına girdiğimde

Babana rahmet: Yaptığın iş, soylediğin soz cok yerinde; Allah senden razı olsunanlamında hoşnutluk, memnunluk bildirmek icin kullanılır

Baba ocağı (evi veya yurdu): Dededen, babadan kalma ev; toprak, yurtBorcları yuzunden baba evini satmak zorunda kaldı

Babasının hayrına (mı?): Hicbir cıkar gozetmeksizinBabasının hayrına mı yaptı sanıyorsun senin işini?

Bağ bozmak (bağbozumu): 1 Bağda son kalan urunun toplanması 2 Bu işlerin yapıldığı mevsim (guz), gunBağbozumu besmele ile başlarsa bereketli olur

Bağrına basmak: 1 Kucaklamak, kolları ile sararak goğsune yaslamak 2 Birini gozetip kayırmak, koruyup yetiştirmekAmcası, yeğenini bağrına basmakta gecikmedi

Bağrına taş basmak: Uğradığı zarara, felakate sesini cıkarmadan katlanmakEvi yıkılan Hasan bağrına taş basmaktan başka bir yol bulamadı

Bağrını delmek: İcine işlemek, pek dokunmak, dertli olmasına yol acmakYurdundan kovulması, şairin bağrını deldi

Bağrı yanık: Cok acı cekmiş; dert, sıkıntı, darlık, kahır gormuş; yaslıNice bağrı yanık insanlar yaşamış bu topraklarda

Bahse girmek: Goruşunde veya iddiasında haklı cıkacak tarafa bir şey verilmesini kabul eden sozlu anlaşma yapmakErken kalkmak konusunda onunla bahse girdik

Bahtı kara: Mutsuz, dertten kurtulamayan, işleri hep ters gidenAllahım, şu bahtı kara kuluna yardım et de duzluğe cıksın!

Baklayı ağzından cıkarmak: Sabrı tukenip o zamana kadar sakladığı şeyleri soylemekYeter artık, cıkar ağzından şu baklayı!

Bal alacak ciceği bilmek: Cıkar sağlanacak yeri veya şeyi bulmak, bu konuda nasıl hareket edileceğini bilmekOnun bal alacak ciceği bilmede ustune yoktur

Baldırı cıplak: İşsiz gucsuz, serseri, başı boş, ayak takımındanSokaklar baldırı cıplaklardan gecilmiyor

Bal dok (de) yala: Bir yerin cok temiz, pırıl pırıl olduğunu anlatmak icin kullanılırOdayı oyle elden gecirmiş ki bal dok de yala!

Balgam atmak: Bir iş ya da konu uzerinde kuşku uyandıracak soz soylemekLutfen sus, ortaya bir balgam atıp da insanı huzursuz etme

Bal gibi: 1 Cok tatlı 2 Cok iyi, adamakıllı, pekalaBal gibi iş, daha ne duruyorsun?

Balık etinde: Ne şişman, ne zayıf; bicimli, kilosu yerinde olan

Balık istifi: Cok sıkışık bir durumdaOtobus, balık istifi gibi yerleşmiş insanları zor taşıyordu

Balık kavağa cıkınca: Gercekleşmesi mumkun olmayacak işleri anlatmak icin kullanılırO kız, o cocukla ancak balık kavağa cıkınca evlenir

Balon ucurmak: İlgililerin ne diyeceklerini anlamak veya insanların telaşlanmalarını sağlamak amacıyla aslı olmayan bir haber yaymakAskerliğin kısalmasıyla ilgili bir balon ucurdu, buna sonra kendisi de inanmaya başladı

Balta olmak: Musallat olmak, asılmak, direnerek bir şey istemek, istediğini yaptırmak icin surekli ısrar etmekİnsanın başına balta olan kişileri sevmek mumkun değil

Baltayı taşa vurmak: Bilmeyerek karşısındakini kıracak soz soylemek, pot kırmakBaltayı taşa vurunca oyle utandı ki sormayın gitsin

Bam teline basmak: Bir kimseyi, duyarlılık gosterdiği konuda kızdıracak soz soylemek, ofkelendirecek bir şey yapmakBir insanı delirtmek mi istiyorsun? Onun bam teline basacaksın

Bana mısın dememek: Aldırış etmemek, ona hicbir şey etkili olmamakSırtına o kadar yuk vurdular, adam yine de bana mısın demedi

Barut fıcısı: Her an karışıklık, kavga ve savaşın cıkacağı yerNereden cıktığı belli olmayan bir ses, meydanı bir anda barut fıcısına dondurdu

Barut kesilmek: Cok ofkelenmek, kızmak, sinirlenmekElektriği bağlanmayan adam barut kesilmiş, etrafa bağırıp duruyordu

Basıp gitmek: Aklına koyduğu şeyi yapmak amacıyla, o an bulunduğu yerden kimseye danışmadan ayrılmakOyle her aklına estiğinde basıp gidemezsin buradan

Basireti bağlanmak: Gerceği goremez, iyi duşunup kavrayamaz bir duruma duşmekOylece kalakaldım, ne yapacağımı bilemiyorum, basiretim bağlandı adeta

Baskın cıkmak: Ustunluğunu gostermek, karşısındakini gecmekKoşuda değil, ancak gureşte baskın cıkarım ona

Bastığı yeri bilmemek: 1 Cok fazla sevinmek 2 Dengesiz hareketlerde bulunmak, durumunu kontrol edememek, şaşkınlıktan nerede olduğunu bilememekEşinin olumunden sonra bastığı yeri bilmez bir adam oldu

Baston (kazık) yutmuş gibi: Dimdik duran, yuruyen kimsenin durumuBaston yutmuş gibi ortalıkta dolaşıp da asabımı bozma!

Başa baş (gelmek): Birbirine denk, eşit olmak; birlikte olmakTakımlar başa baş bir mucadele verdiler

Başa cıkarmak: 1 Bir işi bitirmek, sona erdirmek, başarmak 2 Bir kişiye aşırı olcude ilgi gosterip cok şımartmakOna biraz daha yuz verirsen başına cıkacak, soylediğini yapmayacak

Başa cıkmak: Gucunun ustunluğunu kanıtlamak, bir şeye gucu yetmekOnunla başa cıkabilirim, merak etme sen

Başa gecmek: 1 En ustun yeri almak 2 Herhangi bir konu onemce ilk sırayı almakUlkede ekonomik yolsuzluklar başa gecti

Başa gelmek: Kotu bir duruma uğramakKim demiş başa gelen cekilir diye?

Başa gureşmek: 1 Yağlı gureşte başpehlivanlık icin gureşmek 2 En ustun sonucu almak icin mucadele etmek, yarışmada birinciliği almak icin uğraşmakTakımımız oteden beri başa gureşir

Baş ağrısı: Varlığı tedirginlik verici şey, rahatsız edici kimseSen ne baş ağrısı bir adammışsın meğer!

Baş ağrıtmak: Yerli yersiz konuşarak, gereksiz sozler soyleyerek, cok konuşarak birisini rahatsız etmekBaş ağrıtmakta ustune yoktur senin

Başa (başına) kakmak: Yapılan iyiliği yuzune vurarak birisini uzmek, incitmekUc kuruş verdi, uc gun gecmeden başına kaktı

Baş alamamak: Cok uğraştıran bir konudan kurtulup da vakit ve fırsat bulamamakŞu cocuklarla uğraşmaktan baş alamıyorum ki sana geleyim

Baş aşağı gitmek: Surekli kotuleşmek, zarar gormekBaş aşağı giden işlerinin onunu alamadı bir turlu

Baş başa kalmak: Biriyle yalnız kalmak, iki kişi bir arada yalnız kalmakMisafirler gittikten sonra baş başa kaldılar

Baş başa (kafa kafaya) vermek: Birbirinin duşuncesinden yararlanmak uzere birkac kişi toplanıp bir konuyu goruşmek, bir konuda dertleşmekBu sorunu ancak baş başa vermekle cozebiliriz

Baş belası: Surekli rahatsız eden, yuk olan, bir kimseye musallat olup sıkıntı veren ve uzaklaştırılamayan kişi ya da şeyŞu baş belası adamı uzaklaştırırsanız sevindirirsiniz beni

Baş cekmek: On ayak olmak, onculuk etmekHayatı boyunca baş ceken bir adam olarak yaşadı

Baş edememek: Gucu yetmemek, başarı kazanamamak, bir işi başarmakta zorluk cekmekŞu uysal insanlarla baş edemezsen kiminle edeceksin!

Baş eğmek: Direnmekte vazgecip guclunun buyruğuna girmek, teslim olmakTurk milletine baş eğdiremezsin

Baş gostermek: Ortaya cıkmak, belirmek, vuku bulmakMilletimiz baş gosteren bu yeni fikri kısa zamanda benimseyecektir

Baş goz etmek: EvlendirmekŞu kızı da bir baş goz edersem gozum arkada kalmayacak

Başı ağrımak: Bir işten dolayı sorumlu duruma duşmek, kaygu cekmekSana guveniyorum, başımı ağrıtmayacağına eminim, haydi gule gule git

Başı altından cıkmak: Kotu bir şey, kotu bir durum, birinin gizli duzeni ve tertibiyle meydana gelmekBoyle şeyler bilirim ki senin başının altından cıkar, şimdi bana doğruyu soyle, kim kırdı vazoyu

Başı bağlı olmak: 1 Evli ya da nişanlı olmak 2 Serbest, ozgur olmayan, bir yere bağımlı olanNihayet oğlanın da başını bağladık

Başı boş bırakmak: Bir kimsenin uzerindeki denetimi ve gozetimi kaldırmak, kendi bildiğine bırakmakCocuk dediğin başı boş bırakılmaya gelmez

Başı darda kalmak (başı dara duşmek): Cok sıkıntılı, caresiz bir durumda olmak; parasızlıktan dolayı guc bir durumda kalmakBaşı darda kalan insanlara yardım etmek insanlık borcudur

Başı derde girmek: Can sıkıcı, uzucu, istemediği bir duruma duşmekŞu kendini bilmez adamla başım derde girsin istemiyorum

Başı dik gezmek: Utanılacak bir durumu olmadan, onurlu şekilde toplumda yer almakBaşı dik gezen insanları sevmemek elde değil

Başı donmek: 1 Bir şey karşısında şaşırmak 2 Sıkıntı meydana getiren bir durum karşısında bunalmak 3 Dengesini yitirmek, gozleri kararmak; cevresi kararıyor, donuyor, kayıyor duygusu icinde sarsılmakCabuk durdur arabayı, başım donmeye başladı

Başı goğe ermek: Beklenmeyen, umulmayan bir mutluluğa, sevince ulaşmakUc kuruş zam yapıldı diye maaşına, başı goğe erdi sanıyor; bilmiyor ki enflasyon bir ay sonra alacak o zammı elinden

Başı kalabalık (olmak): Bir iş dolayısıyla yanında cok fazla kişi olmakKusura bakma, başım kalabalıktı bugun, seni arayamadım

Başına belayı satın almak: Sıkıntı, uzuntu ve tedirginlik verici olduğunu sonradan anladığı bir işe kendi isteği ile girmiş bulunmakNereden girdim bu inşaat işine, durup dururken başıma belayı satın aldım

Başına bir hal gelmek: Buyuk, icinden cıkılması zor gucluklerle karşılaşmak; kotu duruma duşmekGece gitme, başına bir hal gelir diye korkuyorum

Başına buyruk: Dilediğini izin almaksızın yapan, istediği gibi davrananSizin cocuk da amma başına buyruk bir cocuk olmuş

Başına calmak: Bir şeyi sert, ofkeli ve kızgın bir davranış icinde vermekAl da başına cal bu sapı kırık kureği

Başına corap ormek: Bir kimseye, haberi olmadan, kotu duruma sokucu davranışta bulunmak, alt etmek icin gizlice plan kurmakOnun başına bir corap orecekler diye korkuyorum

Başına cokmek: 1 İştahla sofraya oturmak 2 Bir işi cabuk bitirmek uzere oturup ele almak 3 Birini altına alıp dovmekBirkac kişi utanmadan zavallı adamın başına coktuler

Başına devlet kuşu konmak: Ummadığı, beklemediği bir nimete ya da varlığa kavuşmakNasıl aldı bu koşku? Başına devlet kuşu mu kondu dersin?

Başına dolamak: İcinden cıkılması zor bir işi birine musallat etmekBu işi benim başıma dolayanlar, dilerim hicbir zaman onmazlar!

Başına iş acmak: Uğraştırıcı ve uzucu bir işin cıkmasına yol acmakBırak o bıcağı elinden, hic yoktan başına iş acacaksın

Başında kavak yeli esmek: 1 Sorumluluk duygusundan uzak, zevk ve eğlence peşinde koşmak (genc icin) 2 Gercekleşmeyecek şeyler duşunerek vakit gecirmekBu cocuk da buyumedi bir turlu, hala başında kavak yelleri esiyor

Başından atmak: 1 Gereksiz gorulen bir bağlılığa, bir ilişkiye son vermemek; bir istekte bulunan kişiyi yanından uzaklaştırmak 2 Yapılması zor bir işi yapmaktan kendini kurtarmak ya da o işi bir başkasına yuklemekKısa zamanda o işi başından atmasını becerdi

Başından aşağı kaynar sular dokulmek: Cok kotu, uzucu, sıkıntı verici ya da utandırıcı bir olay karşısında vucudunu ter basmak, urpermekBabasını karşısında gorunce başından aşağı kaynar sular dokuldu

Başından buyuk işlere girişmek (veya kalkışmak): Gucunun ustunde olan işleri yapmaya kalkışmakCekil lutfen, başından buyuk işlere kalkışıp da kendini rezil etme bari

Başından korkmak: Hayatından kaygı duymak, cezalandırılmaktan korkmakDuşman topraklarına girince başından korkmaya başladı

Başını ağrıtmak: 1 Gereksiz sozlerle birini bunaltmak 2 Bir iş icin birini uğraştırmak, sıkmakYeter artık, bu iş icin başımı ağrıtıp durma

Başını alıp gitmek: Nereye gideceğini bildirmeden, izin almadan gitmekİcine duştuğu sıkıntıdan kurtulamayan adam başını alıp gitti

Başını bağlamak: EvlendirmekAskerliği biten Ali`nin başını bağlamayı duşunen annesi kolları hemen sıvadı

Başını belaya sokmak: Bir kimseyi, zarar goreceği, kotu sonuclarla karşılaşacağı bir işe sokmakOğlanın da başını belaya sokacaklar diye odum kopuyor

Başını bir yere bağlamak: Bir işe yerleştirmek, işsizlikten kurtarmakCok gecmeden oğlunun da başını bir yere bağlamayı becerdi

Başını boş bırakmak: Denetimsiz, yalnız ve serbest bırakmakBu cocuğun başını boş bırakma, yoksa başı belaya girecek

Başını derde sokmak: Sıkıcı, yorucu, uzucu bir işe girmek veya getirilmekTanımadığı adamlarla işe girişince başını derde soktu

Başını dinlemek: Sessiz, sakin bir ortama cekilmek; kalabalıktan ve gurultuden uzaklaşmakEmekli olur olmaz başımı dinleyecek bir koşe arayacağım

Başını ezmek: Birini hareket edemez, kotuluk yapamaz ya da başını kaldırıp bir işi goremez duruma getirmekZalimlerin başını ezecek adamlara bugun ne kadar ihtiyac var!

Başını kaşımaya (kaşıyacak) vakti olmamak: Cok meşgul olmak, başka bir işi yapmaya hic vakti olmamakBana yukleme o işi, cunku başımı kaşıyacak vaktim yok

Başının caresine bakmak: Kimsenin yardımı olmadan kendi işini kendi yapmak, kendini zor durumdan kurtarmakBenden sana fayda yok, başının caresine baksan iyi olacak

Başının derdine duşmek: Başka bir şeyle ilgilenemeyecek kadar sıkıntılı, uzucu ve tehlikeli bir duruma care bulmaya calışmakAdamın bize aldıracağı yok, baksana başının derdine duşmuş

Başının etini yemek: Surekli olarak, bıktırıncaya kadar, ısrarla birinden bir şey istemek; bu sebeple onu rahatsız edip uzmekTamam kızım, alacağız o oyuncağı, yeter başımın etini yediğin!

Başını taştan taşa vurmak: Fırsatı kacırdığı icin cok pişman olmak, caresiz kalarak kahırlanmakZamanında eve gidip hasta cocuğu doktora goturmediği icin başını taştan taşa vuruyordu

Başını vermek: Bir ideal uğrunda kendini feda etmek, canını vermekYiğitler başını vermesiydi bu ulke duşmanlardan kurtulur muydu?

Başını yemek: Bir kimsenin buyuk zarar gormesine ya da olmesine yol acmakRuhsuz herifler adamın başını yemek icin yarışa giriştiler

Başı sıkışmak (sıkılmak): Herhangi bir gucluk karşısında kalmak, bunalmakOnun gorevi, başı sıkışan insanlara yardım etmektir

Başı tutmak: 1 Onde olmak 2 Gurultuden, uzuntuden ve cok konuşmadan başı ağrımakKesin artık şu dedikoduyu, yoksa başım tutacak!

Baş koymak: Bir şey uğruna olumu goze almakCekil onumden ben bu yola baş koydum

Baş koşe: Saygı duyulan, onder sayılan buyuklerin oturması icin ayrılan yerBaş koşeye oturmak onun her zaman hakkıdır

Baş sallamak: 1 Anlasa da anlamasa da karşısındakinin her sozunu uygun bulur gorunmekHer şeye baş sallayan insanlardan hic hoşlanmam

Baş tacı etmek: Değer vermek, cok ustun tutmak, cok sevmekBabalarını baş tacı ettiler, toz kondurmuyorlar adama

Baştan aşağı: Tamamiyle, hepsi, butunuyleEvi baştan aşağı boyadılar

Baştan kara gitmek: Sonunu duşunmeyerek, hatta sonucun kotu olduğunu bildiği halde hesapsız, batarcasına bir yol tutmak; felakete doğru gitmekBu baştan kara gittiğin hayata artık bir son vermelisin

Baştan savma: Ustun koru, ozen gosterilmeden, gelişi guzelYaptığın işin tamamen baştan savma olduğu ne kadar acık

Baş ustunde yeri var: Sevgi, ilgi ve saygı ile karşılanıp ağırlanıranlamında kullanılırDurmasın gelsin, baş ustunde yeri var

Baş vermek: 1 İnandığı bir şey uğrunda olmek, canını vermek 2 Belirmek, kimi bitkilerin başak tutmaya başlamasıEktiğimiz buğdaylar baş vermeye başladı

Baş vurmak: 1 Muracaat etmek, bir işin yapılmasını bir kimse veya kuruluştan istemek 2 Bilgi edinmek uzere bir kaynağa bakmak, bir kimseye danışmakVakit gecirmeden ansiklopediye bakalım da oğrenelim

Baş yemek: 1 Sofrada en onemli yemek 2 Birinin olumune sebep olmak 3 Birinin herhangi bir işte guc durumda kalmasına yol acmakAdamın başını sebepsiz yere yediler, şimdi coluk cocuk ac kalacak

Battı balık yan gider: İşlerin kotu gittiğine, duzelmeyeceğine, bu konuda da umut kalmadığına gore artık istenildiği gibi davranılabilir, ne olursa olsunanlamında kullanılırAldırma, uzulme artık, battı balık yan gider
 
Üst Alt