Son Konu

En Güzel Hikayeler

iltasyazilim

Yeni Üye
Katılım
25 Ara 2016
Mesajlar
2
Tepkime
1
Puanları
38
Yaş
35
Credits
-2
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Sadakat

Babaannem, şu uzun, uzunca ömründe bir defasına bari denizi görmemiş ve bu görmedi,göremedi meselesi sabahleyin bilmez kış gecelerinde eğlenceli muhabbetiydi evimizinDeniz şöyle,deniz böyle,ah o deniz, ne deniz, ilginç bir şey yahuİnsan ne yapıp ne etmeli,ömründe bir kere bari gidip denizi görmeliOysa nerde deniz,nerde bizim köy! Hani kuş uçmaz,kervan geçmez diyorlar ya , Deliorman'ın tâ göbeği Sonra bizim buralarda, kalûbelâdan beri bayan aş evini, ocağını bilir, yolculuk nesinedir derler Derler de, babaannemin yine çıkınında lâfı bol, şöyle bir tutturdu mu,işte bin dokuz yüz kırk dörtlerde Urus buaralar gelip köylerde tekezeseler kurulunca,milletin malı mülkü bir yere yığılıp mirî malı olunca, mirî malı yine denizdir yemeyen domuzdur, çalanı çırpanı, vurguncusu tilkide pire gibi çoğalınca, yüksek yüksek binalar kurulup zina kaldırımlara inince, yuların ipi zebanilerin eline geçince,deniz denen o şeyin içine erkek merkek, bayan madın çırıl çıplak,eşkâre girme modası çıkınca, şu dünya işleri zıt zıt dönüp, geri geri tepince, kıyamet alâmetleri bir bir görünüp şöyle böyle kapılara dayandı diye, dinlene dinlene anlatıp durdukça ve işin acı yanı, dinleyicileri günden güne azaldıkça,onu da, denizi görme tutkusu böylece bir yakaladı,pir yakaladıHastalanıp yatakta kaldğı günlerde bile, ikide bir,ay çocuklar,şu deniz denilen şeyi ölmeden vallahi bir görsem, bu fani dünyadan her nasibimi almış kadar olacağım,açık gitmeyecek gözlerimdiye mızmızlanmaya başladı
Bu yıl deniz boyunda bir geziye çıktık,beraberimizde onu da aldık aman çocuklar,bu yaşta ,neyime benim denizsizin hiç başka yapacak işiniz yokmuş gibi, uydunuz şeytana diye şakalaşıp durdu gezi sırasında,lakin denizi görür görmez:
Uuuuu bu da ne? diyerek şaştı kaldı
Güya lâfı bol köyün masalcı Gülsüm ninesiydi,hayranlığını, anlatamadıklarını hemen de yamalı,gelişi hoş bir uzunca uuuuile geçiştiriverdi ve devam etti:
Deniz eee! Deniz dedikleri buymuş deseneHer süre defalarca böyle mi bu deniz? Ne fazla su AllahımRahmetinin ucu bucağı yok TanrımDalgalara bakıverKıpır kıpır Bir yerlerden çıkıp aceleleri varmış gibi can havli ile geliyorlar Ne ilginç şey Yarabbim
Sonra ezber bildiği, fakat içeriklerini anlamadığı o güzelim arapça dualarını hafif bir sesle,huşu içinde okuyarak, yavaş yavaş aşağılara indiYaşı seksenlerde seyretse de, daima daha yardımsız yürüyebiliyordu Kıyıya vardı, kumsala oturduTek tek ayakkaplarını, çoraplarını ağır ağır çıkardı Önce ellerini,sonra ayaklarını suya batırdı Usulluca yüzüne bir avuç su serptiBir müddet böyle kalakaldıKendikendine söylenerek ayağa kalktı Şalvarının paçalarını dizlerine değin çekti,çıplak ayaklarıyla birkaç adım ilerledi Her halde bugünkü yolculuk için özel olarak seçtiği,lakin gelişi güzel bağlanmış, kenarları oyalı, kahverengi çemberinin aşağı, birazcık dağınık, beyaz sümek rengi saçlarını meltem hafifçe okşarken,çocuklar değin saf ve mutlu bir gülümseyişle dönüp ardına baktıOrada,defalarca iftiharla,yakındakiler işitsin diye, etrafı çınlattığı tosunlarımçakırlarım benim bir tanelerimdiye yüksek sesle haykırdığı ,o muazzam delikanlı, ikiz torunları olan bizlerdik Arkamızda Varna,önümüzde yakomazlı bir ufukla haşır neşir dalgaların gizemli denizine demir atmış birkaç vapur,tepemizde martıların saldırgan çığlıkları vardı
Çıplak ayakları daima daha denizde,birkaç adım geri çıktı, bizi yanına çağırdı
Beni iyi dinleyin, diyerek konuşmaya başladı Şu deniz dediğinizi gördüm sayılır artıkBaştan başa,boydan boya suSu, su ve sudan başka bir şey değil Kim ne anlatırsa anlatsın,yalnızca suyun ilginç bir sesi var, var ama pek da garip yok,tıpatıp bizim Kurt Yolları'ndaki Koca Orman'da ulu meşe odunu ağaçlarının yaprak ışıltısı gibi vışşş, vışşş, vışşş Nesi var, azıcık daha serin bunun buraları , daha nefes açıcı,sebildir,dermanı boldur böyle şeylerin Şimdi anlıyorum gençlerin yaz günleri niçin denize kaçtığını Ne bilmiyorlar, neler bilmiyorlar!
Defalarca böyle, abartılıdır babaannemin anlatmalarıRastgele mi köyün düşünce kumkuması,ünü etrafa yayılmış taşmış,masalcı Gülsüm annesiydi
Çocuklar, dedi,koca köyden alıp beni tâ buralara getirdiniz,zahmet ettiniz Muradınız neyse, nasıl desem,her şey öyle alâ da,şu
Birazcık durakladı, birşeyleri anımsamak istercesine sağ elini alnına götürdü ve onun değilmiş gibi derinlerden gelen üzüntülü bir sesle :
Ehhh, ba çocuklar, dedeniz sağ oluverseydi ya acilen her zaman beraber baksaydık denize,dediZavallı birşey göremeden göçüp gitti bu dünyadanElli yaşlarında var yoktu
Belki yeniden bugüne kasten özel olarak kınalamış, ayaklanma eder gibi ellerini havaya kaldırdı, denizin üstüne, fazla ötelere sallayarak:
Dedeniz fazla kibardı,dediCamiye, cumaya bu arada her zaman pak gömlek ister,yakasına gül takardıBurma sarığını al nar çiçeği fesine yavaş yavaş usulûnce sarar, tesbihi şöyle tutardı rahmetli
Durakladı , bize görünmemek için yüzünü öbür tarafa çevirdi ve gözpınarlarına çökmüş o minicik,fersiz, solgun deniz mavisi gözlerinden birkaç damla gözyaşının niçin öyle ansızın dökülüp, buruşmuş yanaklarından yöntem yöntem süzüldüğünü, Karadeniz'in dur durak, ölüm nedir bilmeyen hınzırım dalgalarına karışıp, nasıl akıp gittiğini, bir giz yok fakat ikiz kardeşimle başbaşa oturup konuşamadık bir türlü


Şampiyon Sertel


Sevgi

Küçük kız, annesiyle yürürken birdenbire durduYağmur damlacıklarıya ıslanan gözlüğünü çıkartarak baktığı şey, babasıyla birlikte bisiklette dışarı giden bir başka kız çocuğuydu Bisikletin arka tarafındaki minder üstüne oturan kız, düşmemek için babasına sıkı sıkı sarılmış ve soğuktan pembeleşen yanaklarını onun sırtına dayamıştıAdamın nadiren dönerek söylediği sözler, ufak kızı kıkır kıkır güldürüyordu
Kaldırımdaki kız bisikletin ardındaki bakarken, annesi durumu ayrım edip:
Evdekiler yetmiyormuş gibi gözün hala bisikletlerde, diye çıkıştıAma eğer beğendiysen, baban ondan da alır
Küçük kız, yumuşak bir sesle:
Bisiklet değil kıza bakmıştım, dedi Babası o vaziyette bile kendisiyle sohbet ediyor da…
Annesi, küçük kızı duymamış gibiydi Onun kürklerle taraflı şapkasını düzeltirken:
Arkadaşların, bu havada bile okula yürüye yürüye geliyor,dedi Halbuki baban, işe bu vesileyle de olsa, birkaç dakikasını ayırıp seni mersedesiyle getiriyor
Kızın gözü tekrar bisikletteydiKadın alaycı bir ifadeyle:
İstersen baban da seni bisikletle getirsin, diye devam etti Ne de hoş uygu, öyle değil mi?
Minik kız, inci taneleri gibi süzülen gözyaşlarını annesinden saklamaya çalışırken:
Çok isterdim,diye yanıt verdi Olur Ya de öylelikle, babama sarılırdım… *
 
Üst Alt