Son Konu

Hz Yusuf Suresi Meali

bilgiliadam

Yeni Üye
Katılım
16 Ağu 2017
Mesajlar
1,516,397
Tepkime
31
Puanları
48
Credits
-6
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Hz Yusuf Suresi
Hz Yusuf Suresi Meali ve Tefsiri

Yusuf suresi 111 ayet olup 1,2 ve 3 ayetler Medine'de, diğerleri Mekke'de inmiştir SUrenin başından sonuna kadar Yusuf Peygamber'den bahsedildiği icin sure bu adı almıştır

Rahman, Rahim olan Allah'ın ismiyle

1Elif, Lam, Ra Bunlar, apacık Kitabın ayetleridir

2Şubhesiz ki biz onu, anlayasınız diye, Arabca bir Kuran olarak indirdik

3Biz, bu Kuranı sana vahyetmekle, sana kıssaların en guzelini anlatıyoruz Elbette (sen) ondan once (bunlardan) habersiz olanlardan idin

4Bir zaman YUsuf babasına: “Ey Babacığım! Doğrusu ben (ruyamda) on bir yıldızla guneşi ve ayı gordum; (hem) gordum ki onlar bana secde eden kimselerdir demişti

5(Babası Yakub ise) dedi ki: “Ey oğulcuğum! Ruyanı kardeşlerine anlatma! Sonra sana (hased ederler ve) bir hile olarak tuzak kurarlar Cunki şeytan, insan icin apacık bir duşmandır

6“Boylece Rabbin seni sececek; sana ruyaların tabirini oğretecek ve daha once ataların İbrahim ve İshaka tamamladığı gibi, sana ve Yakub ailesine de nimetini tamamlayacaktır Şubhesiz ki Rabbin, Alim (hakkıyla bilen)dir, Hakim (her işi hikmetli olan)dır
7And olsun ki YUsuf ve kardeşlerin(in kıssasın)da, soranlar icin (cok buyuk) ibretler vardır

8O zaman (kardeşleri) demişlerdi ki: “Gercekten YUsuf ve (oz) kardeşi (Bunyamin), babamıza bizden daha sevgilidir; halbuki biz birbirine sıkı sıkıya bağlı bir topluluğuz (faydamız daha coktur) Muhakkak ki babamız, apacık bir hata icindedir

9(İclerinden biri dedi ki: ) “YUsufu oldurun veya onu bir yere bırakın ki, babanızın teveccuhu yalnız size kalsın; ondan sonra (tevbe eder) de salih kimseler topluluğu olursunuz

10İclerinden soz sahibi olan biri (YehUda ise): “YUsufu oldurmeyin; onu kuyunun dibine bırakın da, gecen kafilenin biri onu (bulup) alsın; eğer (gercekten ona bir şey) yapacak kimseler iseniz (bari boyle yapın!) dedi

11Dediler ki: “Ey babamız! Sana ne oldu ki YUsuf hakkında bize guvenmiyorsun? Halbuki doğrusu biz, elbette onun iyiliğini isteyenleriz

12“Yarın onu bizimle beraber gonder; bol bol yesin (icsin), oynasın! Şubhe yok ki biz, onu gercekten muhafaza edicileriz

13(Yakub) dedi ki: “Onu goturmeniz beni hakikaten uzer; cunki siz ondan habersiz kimseler iken, onu kurdun yemesinden korkarım!

14(Onlar: ) “Yemin olsun ki, biz birbirine bağlı bir cemaat olduğumuz halde eğer onu kurt yerse, o takdirde şubhesiz ki biz elbette husrana uğrayanlar oluruz dediler

15Nihayet (kardeşleri) onu goturup, kendisini kuyunun dibine bırakmaya hep beraber karar verdiklerinde (ona eziyet ettiler de biz) ona: “Şanım hakkı icin, bu işlerini onlar hic farkında olmadıkları bir sırada kendilerine haber vereceksin! diye vahyettik

16Derken yatsı vakti ağlayarak babalarına geldiler

17Dediler ki: “Ey babamız! Doğrusu biz gittik, yarış ediyorduk; YUsufu da eşyamızın yanında bırakmıştık (bir de baktık) ki onu kurt yemiş! Şimdi (biz), ne kadar doğru soyleyen kimseler olsak da, sen bize inanıcı değilsin!

18Ve (YUsufun) gomleğinin uzerinde yalan bir kan getirdiler (YUsufun hayatta olduğunu peygamberlik ferasetiyle anlayan Yakub) dedi ki: “Hayır, nefisleriniz sizi (aldatıp, kotu) bir işe suruklemiş Artık (bana duşen) guzel bir sabır(dır) Cunki sizin bu anlattıklarınıza karşı kendisinden yardım istenecek olan, ancak Allahdır

19Derken (Mısıra giden) bir kafile gelip sucularını (kuyuya) gonderdiler (o) da kovasını saldı (Aşağıdaki YUsufu gordu ve: ) “Hey, mujde! Bu bir erkek cocuk! dedi Onu bir ticaret malı olarak sakladılar Halbuki Allah, onların ne yapacaklarını hakkıyla bilendir

20Onu az bir fiyata, birkac dirheme sattılar Zaten (onlar), onun hakkında rağbetsiz (ona değer vermeyen) kimselerden idiler

21Onu satın alan Mısırlı (vezir) ise, karısına: “Onun makamını şerefli tut (ona iyi bak)! Olur ki bize faydası dokunur veya onu evlad ediniriz dedi Boylece YUsufu o yerde (Mısırda) yerleştirdik (ki adaletle hukmetsin), bir de ona ruyaların tabirini oğretelim (diye boyle yaptık) Allah ise, emrinde galibdir (dilediği herşeyi yapar); fakat insanların coğu bilmezler

22Nihayet (YUsufun) gucu kemale erince, (biz) ona hikmet ve ilim verdik İşte iyilik edenleri boyle mukafatlandırırız

23Ve o evinde kaldığı (hanım), onun nefsinden murad almak istedi de kapıları iyice kilitledi ve: “Haydi gel! dedi (YUsuf) dedi ki: “Allaha sığınırım! Şubhesiz ki o (kocan), benim efendimdir; benim mevkiimi (hep) guzel tuttu Şu muhakkak ki, zalimler kurtuluşa ermezler

24Buna rağmen gercekten (kadın) ona meyletmişti Ve Rabbinin delilini gormeseydi, (o da) ona meyletmişti İşte (biz) kotuluğu ve fuhşu ondan uzaklaştıralım diye boyle (delilimiz gosterilmiş) oldu Muhakkak ki o, ihlasa erdirilmiş kullarımızdandı

25Nihayet (YUsuf onde, ikisi de) kapıya doğru koşuştular; (kadın) onun gomleğini arkadan yırttı ve (derken) kapının yanında (kadının) beyi ile karşılaştılar (Kadın hemen: ) “Senin ailene kotuluk etmek isteyenin cezası, zindana atılmaktan veya elemli bir azabdan başka ne olabilir? dedi

26(YUsuf: ) “O, (kendisi) benim nefsimden murad almak istedi dedi Onun (o kadının) akrabasından bir şahid ise şoyle şahidlik etti: “Eğer onun (YUsufun) gomleği onden yırtılmışsa, o halde (kadın) doğru soylemiştir; o (YUsuf) ise, yalan soyleyenlerdendir

27“Yok onun (YUsufun) gomleği arkadan yırtılmışsa, o halde (kadın) yalan soylemiştir; o (YUsuf) ise doğru soyleyenlerdendir

28Bunun uzerine (onun beyi, YUsufun) gomleğinin arkadan yırtılmış olduğunu gorunce (kadına): “Doğrusu bu sizin tuzağınızdandır Gercekten sizin tuzağınız buyuktur! dedi

29(Sonra şoyle dedi: ) “YUsuf! (Sen) bundan vazgec (bunu kimseye anlatma)! (Ey kadın! Sen de) gunahın icin mağfiret dile! Cunki sen, gunahkarlardan oldun

30Şehirdeki birtakım kadınlar ise dedi ki: “Vezirin karısı, delikanlısının nefsinden murad almak istiyormuş Doğrusu (ona duyduğu) aşk, kalbine işlemiş Muhakkak ki biz, onu apacık bir sapıklık icinde goruyoruz

31

Sonunda (o kadın) onların gizli dedikodularını işitince, kendilerine (haber) gonderdi ve onlar icin yaslanacak bir yer (yastıklar ve bir sofra) hazırladı; herbirine ise birer (keskin) bıcak verdi ve (meyveleri soymaya başladıklarında, YUsufa): “Karşılarına cık! dedi
Bunun uzerine (kadınlar) onu (YUsufu) gorunce, (eşsiz guzelliğine ve faziletine meftUn olarak) onu pek yuce gorduler de (hayranlıklarından farkına bile varmadan) ellerini kestiler ve: “Haşa! Allah icin, bu bir insan değildir! Bu, ancak cok şerefli bir melektir! dediler

32(O kadın) dedi ki: “İşte, hakkında beni kınadığınız kimse budur! Yemin olsun ki (ben) onun nefsinden murad almak istedim de o, iffetini muhafaza etti (ve beni reddetti) Yine yemin olsun ki, eğer ona emrettiğimi yapmazsa, mutlaka zindana atılacak ve mutlaka kucuk duşenlerden olacaktır

33(YUsuf) dedi ki: “Rabbim! Zindan bana, bunların beni kendisine davet ettikleri şeyden daha sevimlidir Eğer onların tuzaklarını benden def etmezsen, onlara meyleder ve cahillerden olurum

34Bunun uzerine Rabbi onu(n duasını) kabUl etti de (o kadınların) tuzaklarını ondan def etti Şubhesiz ki Semi (hakkıyla işiten), Alim (herşeyi bilen) ancak Odur

35Sonra (YUsufun sucsuzluğuna dair) o delilleri gormelerinin ardından, yine de onu bir muddet zindana atmaları (boylelikle gozden uzak tutmaları kanaati) kendilerine uygun gorundu

36Onunla beraber zindana iki de genc girmişti Onlardan biri: “Doğrusu ben (ruyamda) kendimi goruyorum ki uzum sıkıyorum! dedi Diğeri de: “Doğrusu ben de (ruyamda) kendimi goruyorum ki başımın ustunde bir ekmek taşıyorum, kuşlar ondan yiyor dedi (Bunlar: ) “Bize bunun tabirini haber ver! Cunki biz seni iyilik edenlerden goruyoruz (dediler)

37(YUsuf) şoyle dedi: “Kendisiyle rızıklanacağınız hicbir yemek size gelmez ki, daha (o) gelmeden onun tevilini (mahiyetini) size haber vermiş olmayayım Bunlar, Rabbimin bana oğrettiklerindendir Şubhesiz ki ben, Allaha iman etmeyen ve kendileri gercekten ahireti inkar eden kimseler olan bir kavmin dinini terk ettim

38“Cunki (ben,) atalarım İbrahim, İshak ve Yakubun dinine tabi oldum Allaha herhangi bir şeyi ortak koşmamız, bizim icin (asla caiz) olmaz! Bu, bize ve insanlara Allahın bir lutfudur; fakat insanların coğu şukretmezler

39“Ey zindan arkadaşlarım! Ayrı ayrı olan bir cok ilahlar mı hayırlıdır; yoksa, Vahid (bir olan), Kahhar (her dilediğini kahretmeye muktedir olan) Allah mı?
40“Onu bırakıp tapmakta olduklarınız, sizin ve atalarınızın onlara taktığı birtakım isimlerden başka bir şey değildir! Allah, onların hakkında hicbir delil indirmemiştir Hukum ancak Allahındır! (O, size) kendisinden başkasına ibadet etmemenizi emretmiştir İşte doğru din budur; fakat insanların coğu bilmezler

41“Ey zindan arkadaşlarım! (Ruyanıza gelince: ) Biriniz yine efendisine şarab sunacak Ve diğeri ise asılacak da kuşlar onun başından yiyecek! İşte hakkında fetva istediğiniz iş (bu şekilde) hukme bağlanmıştır

42Ve (YUsuf) doğrusu iclerinden kurtulacak olanın o olduğunu zannettiği kimseye: “Efendinin yanında beni an! (Umulur ki beni bu durumdan kurtarır) dedi Fakat şeytan ona, efendisine anmayı unutturdu da (YUsuf) senelerce zindanda kaldı

43Nihayet (bir gun) hukumdar dedi ki: “Doğrusu ben (ruyamda) yedi semiz ineği, yedi zayıf (ineğ)in yediğini ve yedi yeşil başak ile (bir o kadar da) diğer kuru başakları gordum Ey ileri gelenler! Eğer ruya tabir ediyorsanız, bana (bu) ruyamı acıklayın!

44Dediler ki: “(Bunlar) karmakarışık ruyalardır Biz ise, o ruyaların tabirini bilen kimseler değiliz

45Bunun uzerine (zindandaki) iki kişiden kurtulmuş olanı, nice zaman sonra (YUsufu) hatırladı da dedi ki: “Ben size onun tabirini haber veririm; hemen beni (zindana) gonderin!

46(Zindana gelince dedi ki: ) “YUsuf! Ey doğru sozlu kişi! (Ruyada) yedi zayıf (ineğ)in yedi semiz ineği yediğini ve yedi yeşil başak ile (bir o kadar da) diğer kuru başakları (gormeyi) bize acıkla! Umulur ki (saraydaki) insanlara donerim de (senin kadrini) bilirler

47(YUsuf) dedi ki: “Adet(iniz) uzere yedi sene (ekin) ekersiniz! Sonra bictiklerinizden, yiyeceğiniz az bir mikdarın dışındakileri başağında bırakın!

48“Sonra bunun (bu yedi bolluk yılının) ardından, yedi şiddetli (kıtlık yılı) gelecek ki, (tohumluk icin bir sonraki seneye) saklayacağınız az bir mikdar haric, onlar icin (o kurak yıllara hazırlık olmak uzere) onceden biriktirmekte olduklarınızı yiyecek (bitirecek)!

49“Daha sonra bunun ardından da bir yıl gelecek ki, onda insanlar bol yağmura kavuşturulacak ve onda (o yılda insanlar meyveleri ve hayvanları bol bol) sıkıp sağacaklar

50(Elci bu tabiri anlatınca) bunun uzerine hukumdar: “Onu bana getirin! dedi Nihayet elci kendisine gelince, (YUsuf, hakkındaki ittihamı gidermek icin bu davete hemen icabet etmedi ve ona) şoyle dedi: “Efendine don de ona sor; ellerini kesen o kadınların maksadı ne imiş? Şubhesiz ki Rabbim, onların hilesini hakkıyla bilendir

51(Mısır hukumdarı, o kadınlara: ) “YUsufun nefsinden murad almak istediğiniz zaman zorunuz neydi? dedi (Onlar: ) “Haşa! Allah icin, biz onun hakkında hicbir kotuluk bilmiş değiliz! dediler Vezirin karısı da dedi ki: “Şimdi hak ortaya cıktı! Onun nefsinden (asıl) ben murad almak istemiştim Ve şubhesiz o, gercekten doğru soyleyenlerdendir!

52(YUsuf dedi ki: ) “Bu (iftiranın anlaşılmasını talebden maksadım), gercekten benim kendisine gıyabında hainlik etmediğimi ve hainlerin tuzağını kesinlikle Allahın muvaffakiyete erdirmeyeceğini (sizlerin de vezirin de) bilmesi icindir

53(YUsuf dedi ki: ) “Halbuki (ben) nefsimi temize cıkarmıyorum Muhakkak ki nefis, daima kotuluğu emredicidir; ancak Rabbimin merhamet ettiği (koruduğu kimse) mustesna Şubhesiz ki Rabbim, GafUr (cok bağışlayan)dır, Rahim (cok merhamet eden)dir

54Hukumdar ise: “Onu bana getirin; kendime has (muşavir) yapayım dedi Sonra onunla konuşunca: “Doğrusu sen bugun bizim yanımızda makam sahibi emin bir kimsesin! dedi

55(YUsuf: ) “Beni memleketin hazinelerinin başına getir! Cunki ben iyi muhafaza eden, (idaresini) iyi bilen bir kimseyim dedi

56İşte boylece YUsufa o yerde (Mısırda) imkan (ve kudret) verdik Oradan dilediği yerde oturuyordu Rahmetimizi dilediğimiz kimseye nasib ederiz ve iyilik edenlerin mukafatını zayi etmeyiz

57Ahiret mukafatı ise, iman edip (gunahlardan) sakınmakta olanlar icin elbette daha hayırlıdır

58Derken, (o kıtlık yıllarında) YUsufun kardeşleri de gelip onun huzUruna girdiler; (YUsuf) derhal onları tanıdı; halbuki onlar onu (o mevkide) tanıyabilecek kimseler değillerdi

59Sonunda (YUsuf) onların yuklerini hazırlayınca dedi ki: “Bana, babanızdan bir, erkek kardeşinizi (Bunyamini) de getirin! Gormuyor musunuz, doğrusu ben olceği (adam başına) tam olarak veriyorum ve (kardeşinizin payını da vermekle) ben misafirperverlerin en hayırlısıyım

60“Buna rağmen (bir daha geldiğinizde) onu bana getirmezseniz, artık benim yanımda size olcek(le verilecek bir şey) yok ve bana yaklaşmayın!

61Dediler ki: “Ona babasından musaade almaya calışacağız ve doğrusu biz (bunu) gercekten yapacak olan kimseleriz

62(YUsuf) genc (uşak)larına da dedi ki: “(Verdikleri) sermayelerini yuklerinin icine koyun; umulur ki onlar ailelerine dondukleri zaman bunu anlarlar da belki geri gelirler

63Nihayet babalarına donduklerinde dediler ki: “Ey babamız! (Kardeşimizi bizimle gondermediğin takdirde) bizden olcek men edildi; bu yuzden kardeşimizi bizimle beraber gonder ki, olcek (ile verilen zahire) alalım; artık şubhesiz ki biz onu gercekten muhafaza edici kimseleriz

64(Babaları Yakub) dedi ki: “Onun hakkında size (hic) inanır mıyım? İlla ki daha evvel kardeşi (YUsuf) hakkında size guvendiğim gibi ola! (O vakit itimadımı boşa cıkardınız) Fakat (bilirim ki, siz değil,) en hayırlı koruyucu Allahdır ve O, merhamet edenlerin en merhametlisidir

65Derken eşyalarını actıklarında, (goturdukleri) sermayelerini kendilerine geri verilmiş buldular Dediler ki: “Ey babamız! Daha ne istiyoruz? İşte sermayemiz, bize geri verilmiş! Yine ailemize yiyecek getiririz, kardeşimizi de muhafaza ederiz, hem bir deve yuku fazla alırız Bu, (boyle comert bir hukumdara gore) az bir olcektir (Bize yine verir!)

66(Babaları) dedi ki: “Etrafınız kuşatılmadıkca (oylesine caresiz kalmanız mustesna), onu bana mutlaka getireceğinize dair, Allah adına bana sağlam bir soz vermedikce, onu sizinle beraber asla gondermem! Ne zaman ki ona teminatlarını verdiler, (o da: ) “Allah, soylediklerimize Vekildir dedi

67Sonra dedi ki: “Ey oğullarım! (Mısıra) tek bir kapıdan girmeyin; ayrı ayrı kapılardan girin (ki nazar değmesin)! Bununla beraber, Allahdan (gelecek) hicbir şeyi sizden def edemem Hukum ancak Allahındır Ona tevekkul ettim Tevekkul edenler de ancak Ona guvenip dayansın!

68Daha sonra babalarının kendilerine emrettiği şekilde (ayrı ayrı kapılardan şehre) girdiklerinde, (bu tedbir, gercekten) Allahdan (gelecek) hicbir şeyi onlardan def edecek değildi; ancak Yakubun icinde bulunan (tevekkulde, o şeyin sebeblerine de riayete duyduğu) ihtiyac ki, onu yerine getirmiş oldu Ve şubhesiz ki o, kendisine oğrettiğimizden dolayı elbette bir ilim sahibi idi; fakat insanların coğu bilmezler

69(Kardeşleri) nihayet YUsufun huzUruna girdiklerinde, kardeşini (Bunyamini) bağrına bastı: “Muhakkak (bilesin) ki ben gercekten senin kardeşinim; artık (onların bize) yapmakta olduklarına uzulme! dedi (ve yapacaklarını kardeşine anlattı)

70Sonunda (YUsuf) onların yuklerini hazırlayınca, su kabını kardeşinin (Bunyaminin) yukune koydu; sonra bir tellal (arkalarından): “Ey kafile! Doğrusu siz gercekten hırsız kimselersiniz! diye seslendi

71(YUsufun kardeşleri) onlara donerek: “Ne kaybettiniz? dediler

72(Onlar) dediler ki: “Melikin su kabını kaybettik; hem onu getirene bir deve yuku (bahşiş) var; (tellal: ) “Ben de buna kefilim (dedi)

73(YUsufun kardeşleri: ) “Allaha yemin olsun, şubhesiz (siz de) bilmişsinizdir ki (biz) bu yerde (Mısırda) fesad cıkarmak icin gelmedik; (biz) hırsız kimseler de değiliz dediler

74(O nida edenler: ) “Eğer yalancılar iseniz o halde (sizin şeriatınıza gore) bunun cezası nedir? (Hukmunuzu siz verin!) dediler

75(Onlar da: ) “Bunun cezası, (su kabı) kimin yukunde bulunursa, işte o (kişinin kole olarak alıkonması) onun cezasıdır O zalimleri boyle cezalandırırız dediler

76Bunun uzerine (YUsuf, su kabını aramak uzere), kardeşinin yukunden once onların yuklerine başladı; (en) sonra onu kardeşinin yukunden cıkardı İşte YUsufa boyle bir care oğrettik Yoksa Melikin kanUnuna gore (YUsuf) kardeşini alıkoyamayacaktı; ancak Allahın dilemesi mustesna (Biz) kimi dilersek derecelerle yukseltiriz Her ilim sahibinin ustunde, bir bilen vardır

77(YUsufun kardeşleri) dediler ki: “Eğer (o) caldıysa, doğrusu daha once onun bir kardeşi de calmıştı O vakit YUsuf, bunu icine attı ve onlara bunu belli etmedi (İcinden: ) “Siz daha kotu durumdasınız Halbuki Allah, ne anlatıyorsanız en iyi bilendir dedi

78Dediler ki: “Ey aziz! Gercekten onun cok yaşlı bir babası var (onu bizden cok sever); bunun icin onun yerine birimizi alıkoy! Şubhe yok ki biz, seni iyilik edenlerden goruyoruz

79(YUsuf: ) “Eşyamızı yanında bulduğumuz kimseden başkasını almaktan Allaha sığınırız; o takdirde şubhesiz ki biz gercekten zalimler oluruz dedi

80Artık ondan umidlerini kesince, fısıldaşarak bir kenara cekildiler Buyukleri dedi ki: “Doğrusu babanızın sizden Allah adına sağlam soz aldığını, daha once de YUsuf hakkında işlediğiniz kusUru bilmediniz mi? Artık babam bana izin verinceye veya Allah, hakkımda hukum verinceye kadar bu yerden asla ayrılmayacağım O ise, hukum verenlerin en hayırlısıdır

81“(Siz) babanıza donun de: Ey babamız! Gercekten oğlun (Bunyamin) hırsızlık etti Halbuki (biz) ancak bildiğimize şahidlik ettik; gaybın muhafızları da değiliz, (sana soz verirken Bunyaminin hırsızlık edeceğini bilemedik) deyin!

82“Hem (istersen) icinde bulunduğumuz şehre (oranın ahalisine) ve beraberinde geldiğimiz kervana sor! Cunki şubhesiz biz (bu işte) elbette doğru soyleyen kimseleriz (deyin)

83(Donduklerinde babaları) dedi ki: “Hayır! Nefisleriniz sizi (aldatıp boyle) bir işe suruklemiş Artık (bana duşen) guzel bir sabır (etmektir)! Umulur ki Allah, onları (YUsufu, Bunyamini ve orada kalan diğer ağabeyini) hep birlikte bana getirir Şubhesiz ki, Alim (herşeyi bilen), Hakim (her işi hikmetli olan) ancak Odur

84Artık onlardan yuzcevirdi ve: “Ah YUsuf(um)a ah! dedi Ta kederden iki gozune ak duştu Oyle ki (kederini icinde tutup) yutkunan bir kimse oldu

85(Evladları: ) “Allaha yemin olsun ki (sen) dermansız bir hastalığa tutuluncaya veya helake uğrayan kimselerden oluncaya kadar YUsufu anıp durmaktan geri kalmayacaksın! dediler

86(Yakub) dedi ki: “(Ben) gam ve kederimi ancak Allaha şikayet ediyorum Cunki Allah tarafından, sizin bilemeyeceğiniz şeyleri biliyorum

87“Ey oğullarım! (Haydi) gidin de, YUsufla kardeşinden bir haber araştırın; hem Allahın rahmetinden umid kesmeyin! Cunki kafirler topluluğundan başkası, Allahın rahmetinden umid(ini) kesmez

88Bunun uzerine (kardeşleri tekrar Mısıra gelip YUsufun) huzUruna girdiklerinde dediler ki: “Ey aziz! Bize ve ailemize zarUret (kıtlık ve aclık) dokundu ve pek ehemmiyetsiz bir sermaye ile geldik; (sen) yine de bize olceği tam olarak ver ve bize (ayrıca) bağışta bulun! (Bize fazladan erzak ver ve kardeşimiz Bunyamini bize lUtfet!) Muhakkak ki Allah, sadaka verenleri mukafatlandırır

89(YUsuf) dedi ki: “Siz cahil kimseler iken YUsufa ve kardeşine neler yaptığınızı bildiniz mi?

90(Onlar: ) “Yoksa sen, gercekten sen, YUsuf musun? dediler (O da: ) “(Evet) ben YUsufum, bu da kardeşim! Şubhesiz ki Allah bize lutufta bulundu Doğrusu şu ki, kim (Allahdan) sakınır ve sabrederse, artık şubhesiz Allah, iyilik edenlerin mukafatını zayi etmez dedi

91(Kardeşleri: ) “Allaha yemin olsun, muhakkak ki Allah, seni bize ustun kıldı; halbuki şubhesiz (biz) elbette hata eden kimseler olmuştuk dediler

92(YUsuf) dedi ki: “Bu gun (benim tarafımdan) size bir kınama (bir başa kakma) yok! Allah sizi affetsin! Cunki O, merhamet edenlerin en merhametlisidir

93“Benim bu gomleğimi goturun de onu babamın yuzune koyun, (ta gozleri) gorur hale gelsin Ve butun ailenizle birlikte bana gelin!

94Boylece kervan (Mısırdan) ayrılınca, babaları: “Doğrusu ben, gercekten YUsufun kokusunu duyuyorum Eğer bana bunaklık isnad etmeseydiniz (beni tasdik ederdiniz) dedi

95(Onlar: ) “Allaha yemin olsun ki, şubhesiz, sen hala eski yanlışlığındasın dediler

96Nihayet mujdeci gelip onu (o gomleği Yakubun) yuzune koyunca, hemen (gozleri) gorur hale geri geldi “Size, Bilemeyeceğiniz şeyleri Allah tarafından şubhesiz ki ben biliyorum demedim mi? dedi

97(Oğulları: ) “Ey babamız! Bizim icin (Allahdan) gunahlarımıza mağfiret dile; biz gercekten hata eden kimseler idik dediler

98(Yakub: ) “Sizin icin Rabbimden, daha sonra (seher vakti) mağfiret dileyeceğim Şubhesiz ki GafUr (cok bağışlayan), Rahim (cok merhamet eden) ancak Odur dedi

99Nihayet (hep beraber Mısıra gidip) YUsufun yanına girdikleri zaman, (onları şehrin dışında karşılayan YUsuf) anababasını bağrına bastı ve: “(Buyurun!) İnşaallah guven icinde kimseler olarak Mısıra girin! dedi

100Boylece (sarayına geldiklerinde) anababasını (kendi) tahtın(ın) ustune cıkardı ve (derken hepsi) onun (YUsuf) icin secde ediciler olarak, secdeye kapandılar (YUsuf) dedi ki: “Ey Babacığım! İşte bu, evvelki ruyamın tabiridir Doğrusu Rabbim onu gercek kıldı Hem şubhesiz bana ihsanda bulundu; cunki beni zindandan cıkardı ve şeytan benimle kardeşlerimin arasını bozduktan sonra sizi colden getirdi Muhakkak ki Rabbim, ne dilerse cok hoş tedbir edendir Şubhesiz ki, Alim (hakkıyla bilen), Hakim (her işi hikmetli olan) ancak Odur

101“Rabbim! Bana mulkden (bir nasib) verdin ve bana ruyaların tabirinden (bir ilim) oğrettin Ey gokleri ve yeri hakkıyla yaratan! Sen, dunyada da ahirette de benim velimsin (gercek dostumsun) Canımı Musluman olarak al ve beni salih kimseler arasına kat!

102(Habibim, ya Muhammed!) İşte bu (anlatılanlar) gayb haberlerindendir ki, onu sana vahyediyoruz Yoksa, onlar (YUsufun kardeşleri) hile yaparak işlerine (karar vermek uzere) toplandıkları zaman, onların yanında değildin

103(Sen ne kadar) hırs gostersen de, yine insanların coğu iman edecek kimseler değildir

104Halbuki (sen) buna (bu Kuranı tebliğ vazifene) karşı onlardan bir ucret istemiyorsun O (Kuran), (butun) alemlere ancak bir nasihattir

105Hem goklerde ve yerde nice deliller vardır ki, onlar (ibret almadan) bunlardan yuz cevirici kimseler olarak uzerlerinden gecip giderler

106Halbuki onların coğu, ancak muşrik kimseler olarak Allaha iman ederler (Hem inanırlar, hem de şirk koşarlar)

107Ya (onlar,) Allahın azabından kuşatıcı bir musibetin kendilerine gelmesinden veya onlar farkında değillerken kıyametin ansızın kendilerine gelivermesinden emin mi oldular?

108(Habibim, ya Muhammed!) De ki: “İşte benim yolum budur! (Ben, sizi) bir basiret (acıkca gorunen bir delil) uzere Allaha davet ediyorum; ben de, bana tabi olanlar da! Ve Allahı tenzih ederim Cunki ben (sizin gibi) muşriklerden değilim!

109(Ey ResUlum!) Senden once de (bedevilerden ve kadınlardan değil,) şehirlerin halkından kendilerine vahyettiğimiz birtakım erkeklerden başkasını (bir meleği, peygamber olarak) gondermedik (O muşrikler) yeryuzunde hic dolaşmadılar mı ki, kendilerinden oncekilerin akıbeti nasıl olmuş, baksınlar! Ahiret yurdu ise, (gunahlardan) sakınanlar icin elbette daha hayırlıdır Hala akıl erdirmeyecek misiniz?

110Nihayet peygamberler (o kavimlerin imana gelmelerinden) umidlerini kestiği ve (o kavimler de) gercekten onların (o peygamberlerin) yalancı cıkarıldıklarını zannettikleri bir sırada kendilerine yardımımız geldi de dilediğimiz kimseler (o azabdan) kurtarıldı Halbuki gunahkarlar topluluğundan azabımız geri cevrilmez

111Muhakkak ki onların kıssalarında, (selim) akıl sahibleri icin bir ibret vardır (Bu Kuran,) uydurulacak bir soz değildir; fakat kendinden once gelen (kitab)ların tasdiki, herşeyin acıklaması ve iman edecek bir topluluk icin bir hidayet ve bir rahmettir
 
Üst Alt