Son Konu

İslâm ve Sihir

iltasyazilim

Yeni Üye
Katılım
25 Ara 2016
Mesajlar
2
Tepkime
1
Puanları
38
Yaş
35
Credits
-2
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
İslâm ve Sihir

Kutsal kitabımız Kur'ânı Kerim'de sihirin niteliği ve mahiyeti hakkında haberler mevcutrurBakara, Araf, Yunus, Şuara, Taha, Kalem ve Felak Sûreleri'nde sihirden ve sihirbazların durumundan bilgiler verilir Sevgili Peygamberimiz (SAS), insanı felâkete ve helake sürükleyen yedi büyük günahtanbiri olarak SİHİRİbildirmiştir Kur'ânı Kerim'de Bakara Sûresi'nin 102'nci âyetinde, yahudilerin,

Allah'ın kitabını bırakarak sihre başvurduklarını Hz Süleyman'ın devletini yıkmak ve onun peygamberliğini kabul etmemek için iftiralara başvurduklarını, Taha Suresi 5657 ayetleri arasında ise, Firavun'un sihirbazlarıyla Musa (as) arasında cereyan eden bir olaydan haber verilerek, sihirbazlar tarafından atılan, ip ve değneklerin,
Hazreti Musa'ya koşuyorlarmış gibi göründüğü bildirilir
Aynı olaya işaret edilen A'RAF Sûresi'nin 116'ncı âyetinde de sihirbazların halkın gözlerini bağlayıp onlara korku saldıkları bildirilir Buna göre sihir olayı vardır

Ancak sihiri yapabilmek için, birtakım marifetlere, bilgilere sahip olmak gerekir İşte bu noktada, bilgi ve marifet sözkonusu olunca sihrin de kendisine has usûl ve metotları bulunan bir ilim dalı olduğu neticesine vardır ki, her çeşit ilimde olduğu gibi, bunda da ona vakıf olmuş, usûl ve metodlarını kavramış mütehassıslar vardır ve bunlara sihirbazdenir
İslâm'a göre:

Kim sihri öğrenir ve onu ameli sahada tatbik ederse, küfür işlemiş olur, fakat onu öğrenmekte, tatbikinden sakınıldığı takdirde bir mahzur yoktur

Bu, tıpta kimyevi maddeler arasında yeralan şiddetli bir zehir gibidir ki, eczacılıkta çeşitli hastalıklar için tedavi maddesi olarak kullanıldığı halde kötü niyetli bir kişinin elinde öldürücü bir silah olur(23)

Bu itibarla bütün İslâm müctehitlerince sihir yapmak HARAM olarak nitelendirilmiştir Hatta bazı müctehitlere göre sihiri öğrenip başkalarına öğreten kimseler, dinden çıkmış olurlar(24)

Bu konuyla ilgili olarak Diyanet İşleri Başkanlığı'na sorulan bir soruya, Din îşleri

Yüksek Kurulu Başkanlığı'ndan 27 Ocak 1987 tarih ve 93 sayılı yazıyla verilen cevap aynen şöyledir

Dilimizde büyü ve efsun adı verilen sihir, «bazı acaip işler vasıtasıyla eşya ve insanlar üzerinde birtakım tesirler getirmek» şeklinde tarif edilmektedir Sihrin gözbağcılık denilen ve gerçek olmayan çeşitleri bulunduğu gibi, gerçek netice ve tesirleri olan nevileri de vardır

İslâm Dini, sihrin varlığım inkar etmemiş: fakat tevhid inancına zarar verdiği, kontrolü mümkün olmadığı ve genellikle kötüye kullanıldığı için yasaklanmıştır Kur'ânı Kerim'de (Taha Sûresi, Ayet: 69) Sihirbazın felah bulmayacağıifade buyurulmuştur

Bu açıklamalardan anlaşıldığına göre İslâm Dini, sihrin varlığını kabul etmekte ancak, yapmayı ve yaptırmayı kesinlikle yasaklamaktadır Zira, sihir: Hislere, fikirlere, eşya ve cisimlere tesir edebilmektedir(25) Bu itibarla sihir insanı hastalandırır, aklını bozar, kankoca arasını açar Hatta ölüme kadar götürebilir Bunun içindir ki İslâm, bu işle uğraşanlara en şiddetli cezanın uygulanmasını uygun görmüştür

Nitekim sevgili Peygamberimiz Hz Muhammed (SAS) bir hadisi şeriflerinde şöyle buyurmuşlardır:

Ebu Hureyre rivayet ediyor: Bir gün Peygamberimiz (SAS):

Siz, (fertlerin ve milletlerin mahvına sebep olan) helak edici yedi günahtan sakınınız buyurmuştu

Ashabı Kiram:

Ya Resulallah, bunlar hangileridir?diye sordular Peygamber (SAS):

Allah 'a ortak koşmak,

SİHİR (büyü)yapmak,

Haksız yere bir kimseyi öldürmek,

Faiz yemek,

Yetim malı yemek

Düşman ile savaşırken savaş alanından kaçmak, Evli ve hiçbirşeyden haberi olmayan namuslu bir kadına zina isnad ve iftirasında bulunmakr(26)

Bir başka hadislerinde de Allah Elçisi şöyle buyuruyor:

Kim bir düğüm bağlar da sonra ona üflerse sihir yapmış olur Sihir yapan da şirke (Allah'a ortak koşmaya) gitmiştir(27)

Hz Ayşe, Peygamberimiz Hz Muhammed (SAS) Efendimizin şöyle dediğini rivayet ediyor

anâne yani bulutlara inerler de gökten geleceğe dair vaki olacak bazı şeyleri aralarında konuşurlarken şeytanlar, meleklerden bir haber kapıp, işittiklerini kahinlere büyücülere gizlice ulaştırırlar Bu havadislerle beraber kendiliklerinden de yüzlerce yalan uydururlar(28)

Sihir işi ile uğraşanlar üç kuruşluk dünya menfaati için insanlıklarından kopacaklarını unutmamalıdırlar

Allah'a sığındıktan ve Allahda koruduktan sonra hiç bir sihirbazın sihri etkili olamaz Çünkü Kur'ânı Azimüşsan'da Sihirbazlar Allah 'ın izni olmadıkça onunla hiçbir kimseye zarar verici değillerdir(29) buyurulur

Yunus Sûresi 77 âyette de, Sihirbazlar umduklarına eremezlerdenilmektedir ki, doğrudur Gerçekten Allah'ın emrine muhalif olan bu tür sihir işleriyle uğraşanlardan pekçok kimse, hayatları boyunca mutlu olamamışlar, sefalet ve rezalet içinde yaşamışlardır Bunlardan bazıları izbe ve loş mahallerde müşteri beklemekle ömrünü tüketmiştir Bazıları çeşitli hastalıklara yakalanarak acılar içerisinde kıvrana kıvrana yok olup gitmişlerdir Allah'ın haram kıldığı bu tür işleri kendisine meslek edinen insan, bu dünyada huzur bulamaz Çünkü Allah'ın sihirbaz felah bulamazhükmü, her zaman tecellisini icra eyler

İmanı tam bir müslüman Cenabı Hakk'ın azametine, kudretine sığınarak O'nun ilâhi kelâmındaki Fatiha, İhlas, muavezeteyn (Felak ve Nas) gibi surelerini, Âyetel Kursi gibi ayetlerini sık sık okuyarak ona iltica eder, O'na sığınırsa o kişiyi Yüce Allah korur İhlası tam olan müslümana sihir etki yapmaz

Burada sevgili Peygamberimiz'in bilfiil yaptığı bir adetini nakletmek isterim

Hz Ayşe (ra)'den rivayet edilmiştir:

Peygamber (SAS) her gece yatağına geldiği zaman iki elini birleştirerek avucunun içine; Kulhüvallâhü Ehad, Kul eûzü Eirabbi'l Felak ve Kul eûzü Birabbinnâs sûrelerini okuyup ellerine üflerdi Sonra iki eliyle vücudundan elinin yetiştiği yerleri sıvazlardı Elleri ile başını, yüzünü, vücudunun ön kısmını meshetmeğe başlardı (Sonra vücudunun arka tarafını mesh ederdi) Ve böyle okuyup üfleyerek vücudunu mesh etmeği üç defa tekrarlardı(30)

Kur'ânı Kerim bu sığındırıcı 3 sûre ile son bulmuştur Bunlar, bütün insanlığa ihsan edilmiş en güzel, en veciz ve en yüce anlamlı sığınma, korunma dualarıdır

Bunlardan Kul huvallahü Ehad(ihlâs) sûresi, Allah'ın birliğini ifade ile insanı Tevhid inancına yani Allah'ın varlığına, kudretine insanı sığındırır İnsanı müşrik ve süflî düşüncelerden arındırır

Felak ve Nas Sûreleri de bütün mahlukatın maddi ve manevi, görünür, görünmez şeylerinden Allah'a sığındırır Allah'a sığınıp, Allah'ın himayesine mazhar olanlar da her türlü serlerden ve kötülüklerden tam manasiyle korunmuşlardır Allah en hayırlı koruyucudur, o, merhamet edenlerin en merhametlisidir(Yusuf: 60)(31)

Yukarıda adı geçen surelerin mealleri şöyledir:

İhlâs Suresi:

14 (Ey Muhammed)! De ki O Allah bir tektir 2 Allah herşeyden müstağni ve her şey O'na muhtaçtır 3 O doğurmamış ve doğmamıştır 4 Hiçbirşey O'na denk değildir
Felak Suresi:

15 (Ey Muhammed!) De ki: Yaratıkların şerrinden, bastırdığı zaman karanlığın şerrinden, düğümlere nefes eden büyücülerin şerrinden, hased ettiği zaman hasetçinin şerrinden, tan yerini ağartan Rabbe sığınırım
Nas Sûresi:

16 (Ey Muhammed) de ki: İnsanlardan ve cinlerden ve insanların gönüllerine vesvese veren o sinsi vesvesecinin şerrinden, insanların Tanrısı, insanların hükümranı ve insanların Rabbi olan Allah'a sığınırım


(23) Kur'ânı Kerim Meal ve Tefsiri, ProfDrTalat Koçyiğit, ProfDr İsmail Cerrahoğlu, c l, s 182183 (24) Büyük İslam İlmihali, Ömer Nasuhi Bilmen, s 57
(25) Fizilâl'il Kuı'ân, c l, s 204
(26) Riyazü'sSalihin, c 3, Hadis no 1645,
(27) ElFeth'ülKebir, c 3, s 212
(28) Riyazü'sSalihin, c 3, s 218
(29) Bakara suresi,âyet, 102

(30) Sahihi Müslim, ve Tercemesi, Mehmed Sofuoğlu, c 7, s 47 Dipnot: 34 (31) age, s 47, Dipnot, 34
 
Üst Alt