Son Konu

Murathan Mungan En Guzel Şiiri

bilgiliadam

Yeni Üye
Katılım
16 Ağu 2017
Mesajlar
1,516,397
Tepkime
32
Puanları
48
Credits
-6,413
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Murathan Mungan En Guzel Aşk Şiiri



Murathan Mungan En Guzel Şiiri Hangisidir



İyi şairlerin şiirleri arasında secim yapmak zordur Murathan Mungan da bunlar arasında ilk sırayı alıyor Her ne kadar şairin şiirleri arasında bir secim yapılamasa da onun en cok yankı uyandıran şiirini burada vermekte bir beis yok O şiir hepinizin malumu olan Yalnız Bir Opera tabi ki

Olu bir yılan gibi yatıyordu aramızda
Yorgun, kirli ve umutsuz gecmişim
Oysa bilmediğin birşey vardı sevgilim
Ben sende butun aşklarımı temize cektim

İmrendiğin, ofkelendiğin
Kızdığın, ya da kıskandığın diyelim
Yani yaşamışlık sandığın
Gecmişim
Dile dokulmeyenin tenhalığında
Kacırılan bakışlarda
Gundeliğin başıboş ayrıntılarında
Zaman zaman geri tepip duruyordu
Ve elbet uzerinde durulmuyordu
Sense kendini hala hayatımdaki herhangi biri sanıyordun,
Biraz daha fazla sevdiğim, biraz daha onem verdiğim
Başlangıcta doğruydu belki
Sıradan bir seruven, rastgele bir ilişki gibi başlayıp,
Gunden gune hayatıma yayılan, varlığımı ele geciren,
Buyuyup kok salan bir aşka bedellendin
Ve hala bilmiyordun sevgilim
Ben sende butun aşklarımı temize cektim
Anladığındaysa yapacak tek şey kalmıştı sana
Butun kazananlar gibi
Terk ettin

Yaz başıydı gittiğinde, ardından,
Senin icin uc lirik parca yazmaya karar vermistim
Kimsesiz bir yazdı Yoktun Kimsesizdim
Cıkılmış bir yolun ilk durağında bir mevsim bekledim durdum
Cunku ben aşkın butun cağlarından geliyordum
Sanırım lirik sozcuğu en cok yuzune yakışıyordu
Yuzundeki kuşkun kedere, gur kirpiklerinin altından
Kısık lambalar gibi ışıyan gozlerine
Cercevesine sığmayan
Munis, sokulgan, huzunlu resimlerine
Lirik sozcuğu en cok yuzune yakışıyordu

Yaz başıydı gittiğinde Sersemletici bir ruzgar gibi gecmişti Mayıs
Seni bir şiire duşundukce
Kanat gibi, tuy gibi, dokunmak gibi
Ucucu ve yumuşak şeyler geliyordu aklıma
Onceki şiirlerimde hic kullanmadığım bu sozcuk
Usulca duşuyordu bir kağıt aklığına,
Belkide ilk kez giriyordu yazdıklarıma, hayatıma
Yaz başıydı gittiğinde Bir aşkın ilk gunleriydi daha
Aşk mıydı, değil miydi? Bunu o gunler kim bilebilirdi?
'Eylul'de aynı yerde ve aynı insan olmamı isteyen' notunu buldum kapımda
Altına saat: 1600 diye yazmıştın, ve 1604'tu onu bulduğumda
Daha o gun anlamalıydım bu ilişkinin yazgısını
Takvim tutmazlığını
Aramızda bir duşman gibi duran zamanı
Daha o gun anlamalıydım
Benim sana erken
Senin bana gec kaldığını

Gittin Koca bir yaz girdi aramıza Yaz ve getirdikleri
Donduğunde eksik, noksan bir şeyler başlamıştı
Sanki yaz, birbirimizi gormediğimiz o uc ay,
Alıp goturmuştu bir şeyleri hayatımızdan, olmamıştı, eksik kalmıstı
Kırılmış bir şeyi onarır gibi başladık yarım kalmış arkadaşlığımıza
Adımlarımız tutuk, yureğimiz cekingen, korler gibi tutunuyor, dilsizler gibi
bakışıyorduk
Sanki ufacık bir şey olsa birbirimizden kacacaktık
Fotoromansız, truksuz, hilesiz, klişesiz bir beraberlikti bizimki
Zamanla gozlerimiz acıldı, dilimiz cozuldu guvenle ilerledik birbirimize
Gittin Şimdi bir mevsim değil, koca bir hayat girdi aramıza
Biliyorum ne sen donebilirsin artık, ne de ben kapıyı acabilirim sana
Şimdi biz neyiz biliyor musun?
Akıp giden zamana goz kırpan yorgun yıldızlar gibiyiz
Birbirine uzanamayan
Boşlukta iki yalnız yıldız gibi
Acı cekiyor ve kendimize gomuluyoruz
Bir zaman sonra batık bir aşktan geriye kalan iki enkaz olacağız yalnızca
Kendi denizlerimizde sessiz sedasız boğulacağız
Ne kalacak bizden?
Bir mektup, bir kart, birkac satır ve benim şu kırık dokuk şiirim
Sessizce alacak yerini nesnelerin dunyasında
Ne kalacak geriye savrulmuş gunlerimizden
Bizden diyorum, ikimizden
Ne kalacak?

Şimdi biz neyiz biliyor musun?
Yıkıntılar arasında yakınlarını arayan oksuz savaş cocukları gibiyiz
Umut ve korkunun hicbir anlam taşımadığı bir dunyada
Bir şey bulduğunda neyi, ne yapacağını bilmeyen cocuklar gibi
Ve elbet biz de bu aşkta buyuyecek
Her şeyi bir başka aşka erteleyeceğiz

Kış başlıyor sevgilim
Hoşnutsuzluğumun kışı başlıyor
Bir yaz daha gecti hicbir şey anlamadan
Oysa yapacak ne cok şey vardı
Ve ne kadar az zaman
Kış başlıyor sevgilim
İyi bak kendine
Gozlerindeki usul şefkati
Teslim etme kimseye, hicbir şeye
Upuzun bir kış başlıyor sevgilim
Ayrılığımızın kışı başlıyor
Giriyoruz kara ve soğuk bir mevsime

Kitaplara sarılmak, dostlarla konuşmak,
Yazıya oturup sonu gelmeyen cumleler kurmak,
Camdan dışarı bakıp puslu şarkılar mırıldanmak
Boyle zamanlarda her şey birbirinin yerini alır
Cunku her şey bir o kadar anlamsızdır
İcimizdeki ıssızlığı dolduramaz hicbir oyun
Para etmez kendimizi avutmak icin bulduğumuz numaralar
Bir aşkı yaşatan ayrıntları nereye saklayacağınızı bilemezsiniz
Cıplak bir yara gibi sızlar paylastığımız anlar,
Eşyalar gozunuzun onunde durur birlikte yarattığınız alışkanlıklar
Korkarsınız sozcuklerden, sessizlikten de; bakamazsınız aynalara,
Cağrışımlarla odeşemezsiniz

Dışarda hayat duşmandır size
İceride odalara sığamazken siz, kendiniz
Bir ayrılığın ilk gunleridir daha
Her şey asılı kalmıştır bitkisel bir yalnızlıkta
Gun boyu hicbir şey yapmadan oturup
Kulak verdiğiniz saat tiktakları
Kaplar tekin olmayan goğumuzu
Gecici bir dinginlik, duzmece bir erinc
Suyu boşalmış bir havuz, fişten cekilmiş bir alet kadar tehlikesiz
Bakınıp dururken duvarlara
Boş bir cuval gibi, calmayan bir org gibi, plastik bir cicek,
Unutulmuş bir oyuncak, eski bir cerceve gibi, hani,
Unutsam eşyanın gurultusunu, nesnelerin dunyasında
Kendime bir yer bulsam, dediğimiz zamanlar gibi
Kendimizin icinden yeni bir kendimiz cıkarmaya zorlandığımız anlar gibi
Yeni bir iklime, yeni bir kente, bir tutkunluk haline, bir trafik kazasına,
Başımıza gelmiş bir felakete, iskenceye cekilmeye, ameliyata alınmaya
Kendimizi hazırlar gibi

Yani dayanmak ve katlanmak icin silkelerken butun benliğimizi
Ama oyle sessiz baktığımız duvarlar gibi olmaya calışırken,
Ve kazanmış gorunurken derinliğimizi
Ne zaman ki, yeniden canlanır bağışlamasız belleğimizde
Bir anın, yalnızca bir anın butun bir hayatı kapladığı anlar
O tiktaklar kadar onemsiz kalır şimdi
Hayatımıza verdiğimiz butun anlamlar
Goremeseniz de, bilirsiniz
Hic yakın olmamışsınızdır intihara bu kadar

Bana zamandan soz ediyorlar
Gelip size zamandan soz ederler
Yaraları nasıl sardığından, ya da her şeye nasıl iyi geldiğinden
Zamanla ilgili butun atasozleri gundeme gelir yeniden
Hepsini bilirsiniz zaten, bir işe yaramadığını bildiğiniz gibi
Dahası onalar da bilirler
Ama yine de guc verir bazı sozler, sozcukler, oyle duşunurler
Bittiğine kendini inandırmak, ayrılığın gerceğine katlanmak, sırtınızdaki
hanceri cıkartmak, Yureğinizin unuttuğunuz yerleriyle yeniden karşılaşmak
kolay değildir elbet
Kolay değildir bunlarla baş etmek, uğruna icinizi oldurmek
Zaman alır
Zaman alır sizden bunların yukunu
O boşluk dolar elbet, yaralar kabuk bağlar, sızılar diner, acılar dibe
coker
Hayatta sevinilecek şeyler yeniden fark edilir
Bir yerlerden bulunup yeni mutluluklar edinilir
O boşluk doldu sanırsınız
Oysa o boşluğu dolduran eksilmenizdir

Gun gelir bir gun
Başka bir mevsim, başka bir takvim, başka bir ilişkide
O eski ağrı
Ansızın geri teper
Dilerim geri teper
Yoksa gercekten bitmissinizdir

Zamanla yerleşir yaşadıkların, yeniden konumlanır, coğalır anlamları, onemi
kavranır
Bir zamanlar anlamadan yaşadığın şey, cok sonra değerini kazanır
Yokluğu derin ve surekli bir sızı halini alır
Oysa yapacak hicbir şey kalmamıştır artık
Mutluluk gecip gitmiştir yanınızdan
Her şeye iyi gelen zaman sizi kanatır
Olmuş saadeti karşılaştır yaşayan mutsuzlukla
Gunlerin dokumunu yap
Benim senden, senin benden habersiz alıp verdiklerini
Kim bilebilir ikimizden başka?
Sozcuklerin ve sessizliklerin yeri iyi ayarlanmış
Bir ilişkiyi, duyguların birliğini,
Bir aşkı beraberlik haline getiren kendiliğindenliği
Yani gunlerimiz aydınlıkken kacırdığımız her şeyi bir duşun
Emek ve aşkla guzelleştirilmiş bir dunya
Şimdi ağır ağır batıyor ve yokluğa karışıyor
Orada olmuş saadeti karşılaştır yaşayan mutsuzlukla
Bunlar da bir işe yaramadıysa
Demek yangından kurtarılacak hicbir şey kalmamış aramızda

Bu şiire başladığımda nerde,
Şimdi nerdeyim?
Solgun yollardan gectim
Bakışımlı mevsimlerden
İkindi yağmurlarını bekleyen
Yaz sonu huzunlerinden
Gun gunden puslu pencerelere benzeyen gozlerim
Gecti her cağın bitki ortusunden
Oysa şimdi icimin yıkanmış taşlığından
Bakarken dunyaya
Yangınlarla bayındır kentler gibiyim:
Cicek adlarını ezberlemekten geldim
Eski şarkıları, sarhoşların ve sucluların
Unuttuklarını hatırlamaktan
Uzun uzak yolları tarif etmekten
Haydutluktan ve melankoliden
Giderken ya da donerken atlanan esiklerden
Duyarlığın gece mekteplerinden geldim
Butunlemeli cocukluklarıyla gecti
Gencliğimin ruzgara verdiğim yılları
Gokummaların ve icdokmelerin vaktinden geldim

Bu şiire başladığımda nerde,
Şimdi nerdeyim?
Yaram vardı, bir de sozcukler
Sonra vaat edilmiş topraklar gibi
Sayfalar ve gunler
Işık istiyordu yalnızlığım
Kotulukler imparatorluğunda bir tek şiir yazmayı biliyordum
İlerledikceKaybolup gittin bu şiirin derinliklerinde
Aşk ve Acı usul usul eriyen bir kandil gibi sondu daha şiir bitmeden
Karardı dizeler
AşkBitti Soldu şiir

Buyuk bir şaşkınlık kaldı o fırtınalı gunlerden
Daha once de başka şiirlerde konaklamıştım
Ağır sınavlar vermiştim değişen ruh iklimlerinde
Ask yalnız bir operadır, biliyordum:
Operada bir gece uyudum, hic uyanmadım
Barbarların seyrettiği trapezlerden gectim
Her adımda boynumdan bir fular duşuyordu
El kadar gokyuzu mendil kadar ufuk
Birlikte cıkalan yolların yazgısıdır:
Eksiliyorduk
Mataramda tuzlu suyla, oteller kentinden geldim
Her otelde biraz eksilip, biraz artarak
Yani coğalarak
Tahvil ve senetlerini intiharlarla değiştirenlerin
Birahaneler ve bankalar uzerine kurulu hayatlarında
Ağır ve acı tanıklıklardan
Gecerek geldim Terli ve kirliydim
Sonra tımarhanelerde tımar edilen ruhum
Maskeler ve cicekler biriktiriyordu
Linc edilerek oldurulenlerin hayat hikayelerini de
Korsan yazıları, kara şiirleri, gizli kitapları
Ve acık hayatları seviyordu
Buraya gelirken
Uzun uzak yollar icin her menzilde at değiştirdim
Atlarla birlikte terledim yolları ve geceleri
Odunc almadım hic kimseden hicbir şeyi
Cıplak ve sahici yaşayıp cıplak ve sahici olmek icin panayır yerleri
panayır yerleri
Olu kelebekler
Olu kelebekler
Sonra dunyanın butun sinemalarında butun filmleri seyrettim

Adım onların adının yanına yazılmasın diye
Acı cekecek yerlerimi yok etmeden
Acıyla baş etmeyi oğrendim
Yoksa bu kadar konuşabilir miydim?
İpek yollarında kuzey yıldızı
Aşkın kuzey yıldızı
Sanırsın durduğun yerde
Ya da yol ustundedir
Oysa cocukluktan kalma gokyuzunde hileli zar
Olu yanardağlar, olu yıldızlar
Ve toy yaşın bilmediği hesap: ışık hızı

Aşkın bir yolu vardır
Her yaşta başka turlu gecilen
Aşkın bir yolu vardır
Her yaşta biraz gecikilen
Gokyuzunde yalnız bir yıldız arar gozler
Gozlerim
Aşkın kuzey yıldızıdır bu
Yazları daha iyi gorulen
Ben, oteki, bir diğeri ona doğru ilerler
İlerlerim
Zamanla anlarsın bu bir yanılsama
Olu şairlerin imgelerinden kalma
Sen de değilsin O da değil
Kuzey yıldızı daha uzakta
Yeniden yollara duşerler
Duşerim
Bir şiir yaşatır her şeyi yaşamın anlamı solduğunda
Ben yoluma devam ederim Bitmemiş bir şiirin ortasında
Darmadağınık imgeler, sozcukler ve kafiyeler
Yaşamsa yerli yerinde
Yerli yerinde her şey
Şimdi her şey doludizgin ve coğul
Şimdi her şey kesintisiz ve surekli bir devrim gibi
Şimdi her şey yeniden
Yureğim, o eski aşk kalesi
Yepyeni bir mazi yarattı sozcuklerin gucunden
Donup ardıma bakıyorum
Yoksun sen
Ey Sanat! Her şeyi hayata donuşturen
 
Üst Alt