Son Konu

Peygamber Efendimizin Affediciliği

nicebayan

Yeni Üye
Katılım
24 Ara 2016
Mesajlar
378,708
Tepkime
2
Puanları
38
Yaş
35
Web
nicebayan.com
Credits
-1
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Peygamber Efendimizin Affediciliği Hakkında Veri



Cenabı Hak, birçok ayette sevgili Peygamberimizin sav sünnetine uymamızı emretmiştir

Sünneti Seniye'nin içinde farzlar, vâcipler, nafileler olduğu gibi Peygamberimizin sav güzel ahlakı da vardır Hazreti Aişei Sıddıka'ya ra Peygamberimizin sav ahlakı sorulduğunda O'nun (asm) ahlakının Kur'an olduğunu söylemiştir Kur'ân ahlâkından amaç ise Allah'ın ahlakıdırCenâbı Hak, kendisinde olan bir takım sıfatlarının kullarında da olmasını ister Örneğin Allah, Afüvv'dür Yani affedicidir, affedenleri sever Allah, Gafur ve Gaffar'dır Yani bağışlaması boldur Bağışlayanları sever Allah, Cevvad'dır Yani cömerttir, eli açık olanları sever

Ebu Hüreyre'den (ra) gelen bir rivâyette şöyle geçmektedir

Bir bedevî Hz Peygambere (asm) gelerek bir hususta yardım istedi Zannedersem bir perhiz hakkında istekte bulunuyordu Hz Peygamber (asm) ona bir şeyler verdi Daha Sonra Sana iyilik yaptım mı?diye sordu Göçebe Hayır, yapmadın! Bana verdiğin nedir oysa bundan hoşnut olayımdeyince Müslümanların bir kısmı öfkelendi Kalkıp göçebeyi dövmek istediler Fakat Hz Peygamber (asm) onlara Sakın ellerinizi uzatmayın!diye işâret etti Resûlullah (asm) kalkıp bu arada o göçebeyi evine gösteri etti Göçebeye Sen geldin, bizden istedin Biz de sana bir şeyler verdik ve dediğini de dedin!dedikten sonradan ona bir şeyler daha vererek Sana iyilik yaptım mı?diye sordu Göçebe Evet, Allah sana ecirler versin Çoluk çocuğunun ömürlerine bereket ihsan etsindedi Hz Peygamber (asm) Sen birazcık önce bana karşı sarf ettiğin o sözle arkadaşlarımı kızdırdın Sana karşısında şimdi kin duyuyorlar Onların yanında döndüğümde, tekrar gel ve bu sözünü orada da söyle ama kalplerindeki kin silinsindedi Göçebe buna Pekidedi Göçebe gelince Hz Peygamber (asm) Sizin bu arkadaşınız bize geldi, istedi Biz verdik Dediklerini dedi Sonra biz onu çağırdık, tekrar verdik Derhal bundan böyle râzı olmuştur Pek değil midir ey göçebe?dedi Göçebe Evet Allah sana mükâfatlar versin Seninle çoluk çocuğunun ömürlerini bereketlendirsindedi Hz Peygamber (asm) de Benimle bu göçebenin meselesi, devesi olup da ürken bir kişinin meselesine benzer O deveyi tutmak için millet arkaya dizilmiştir Fakat onlar koştukça deve daha da hızlanıyor Deve sâhibi onlara Benimle devemin arasından çekiliniz Ben ona karşı sizden daha şefkatliyim Onu daha iyi tanırımder Böylece deve sâhibi deveye içten gider, yerden bir hurma dalı alır ve deveyi çağırır Deve, sâhibinin yanına gelir Ona yükünü yükler ve kendisi de sırtına biner Eğer bedevî o sözleri söylediği vakit sizleri dinleseydim, bu adam cehenneme yuvarlanırdıbuyurdu (Hayatü'sSahâbe)

2 Peygamberimiz (asm), hüzün yılı olarak adlandırdığı Hz Hatice ra ile amcası Ebu
Talib'in vefatından belirli bir zaman sonradan Taif'e gitgide artarak onları İslâm'a gösteri etmişti

Fakat Taifliler: Yurdunun halkı, kavmin sen istememiş, kabul etmemişler! Sen de kalkıp bize gelmişsin! Biz vallahi, senin gelişine râzı değiliz Senden ürküyor, seni reddediyoruz!dediler Taifliler, gençlerin Müslüman olmasından korktular Peygamberimiz'e (asm) Sen derhal yurdumuzdan çık git! Seni kurtaracak yerlere iltica et!dediler Peygamberimiz'i (asm) en çirkin inkar ile reddettiler O'nunla alay ettiler Bununla da kalmayıp, aralarından bir takım hafif akıllıları, beyinsizleri ve köleleri kışkırttılar, bağırttılar, Peygamberimiz'e (asm) sövdürdüler Halkın serseri, ayaktakımı güruhunu Peygamberimiz'in (asm) geçip gideceği yolun iki yanına oturttular Peygamberimiz (asm) onların aralarından geçerken, ayaklarını kaldırıp indirdikçe, attıkları taşlarla yaraladılar, kanattılar
Ayakkabıları kana boyandı Peygamberimiz (asm) ayaklarının acısına dayanamayarak yere oturdukça, kollarından tutup kaldırdılar Yürüdüğü süre taşa tuttular ve gülüştüler Sonra Peygamberimiz (asm) orada bir bostana sığınınca dönüp gittiler Peygamberimiz (asm), burada bir müddet dinlendikten sonradan Allah'a duâ etti Peygamberimiz (asm), Sâkif Kabilesi'nden hayır gelmeyeceğini anlamış, ne bir erkeğe, ne de bir kadına İslâmiyet'i kabul ettirememiş olmaktan ağlayan ve meyus bir halde Taif'ten ayrılarak Mekke'ye yönelmişti

Hz Aişe (ra) bir gün Peygamberimiz'e (asm): Ya Resûlallah! Senin başına Uhud gününden daha çetin bir gün geldi mi?diye sormuş Peygamberimiz (asm) de: Senin kavminden neler çektim neler! Hele onların yüzünden Akabe günü çektiğim ise çektiklerimin en çetini idi (Taif'e gidip) kendimi Abdi Yalillere talep ve bana tezgâhtar olmalarını niyaz ettiğim zaman, isteğimi kabul etmemiş, reddetmişlerdi Ben de dertli bir halde Mekke'ye yönelip yüzümün doğrusuna gittim durdum Ancak Karnu'sSealib'de kendime gelebildim Başımı kaldırıp göğe baktığım süre bir bulutun beni gölgelendirmekte olduğunu gördüm Yeniden baktığımda bir de ne göreyim? Bulutun içinde Cebrâil var Anında bana seslendi: Kesin Olmama yok oysa Allah, kavminin Sana söylediklerini ve Sana verdikleri red cevablarını işitti de onlar hakkında dilediğini kendisine emredesin diye sana dağlar meleğini gönderdi!dedi Dağlar meleği bana seslendi ve selam verdi Sonra da: Ya Muhammed! Şübhe değil fakat Allah, kavminin sana söylediklerini işitti Ben dağlar meleğiyim! Rabbin, dilediğini bana emredesin diye beni Sana gönderdi Hemen ne dilersen dile! Eğer onların üzerine iki dağı kapamamı dilersen dile! (Hemen kapayıvereyim) dedi Ben: Hayır! Allah'ın onların sülblerinden yalnız Allah'a ibâdet edecek, O'na hiçbir şeyi müşterek koşmayacak kimseler çıkarmasını dilerim' dedimbuyurmuş ve bedduâ etmemiştir *
 
Üst Alt