Son Konu

TİROİD HASTALIKLARI

makaleci

Yeni Üye
Katılım
14 Ocak 2020
Mesajlar
351,088
Tepkime
0
Puanları
36
Yaş
35
Credits
0
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0


Tiroit bezi nedir?

Tiroit bezi boyunda, Adem’in elması denilen kıkırdağın altında yerleşmitir. Vücudun enerjiyi

kullanması ve depolamasıyla ilişkili olan ve triodotironin (T3) ve tiroksin (T4) denilen iki adet

hormon üretmektedir. Bu vücudun enerjiyi kullanması ve depolaması işine ‘metabolizma’ da

denilebilir.

Guatr nedir?

Guatr tiroit bezinin büyümesine verilen isimdir. Tiroit bezinin içindeki bölgesel büyümelere ise

nodül denir. Tiroit bezinin büyümesi her zaman fonksiyon bozukluğuna yol açmaz. Tiroit bezinin

fonksiyon bozuklukları ise guatr ile birlikte bulunmayabilir.

Hipotiroidi (tiroit bezinin az çalışması veya iflası)

Hipotiroidi nedir?

Hipotirodi çok az tiroit hormonunuzun olması anlamına gelir. Hipotirodi en sık rastlanılan tiroit

hastalığıdır. Kadınlarda daha sık görülür, yaşla birlikte görülme sıklığı artar ve ailesel geçişi vardır.

Semptomları:

Yorgunluk

Zihinsel yavaşlama

Hareketsizlik

Üüme hissi

Kilo alma (sadece

Cilt ve saçta kuruma

Kabızlık

Adet düzensizliği

Bu belirtiler hipotiroidiye özgü değildir. Hipotiroidisi olan birçok kişide bu belirtilerin hepsi

olmayabilir şiddeti ise değişkendir. Basit bir kan testi hastalığın erken teşhisini sağlamaktadır.

Hipotiroidinin sebebi nedir?

Erişkinlerde hipotiroidinin en sık sebebi Hashimoto tiroiditidir. Bu hastalıkta bağışıklık sisteminiz

tiroit bezinize saldırır ve ona zarar vererek yeterli hormon üretmesinin engeller. Hipotiroidi ayrıca

esas olarak başka tiroit hastalıklarının tedavisinde kulllanılan yöntemler olan radyoaktif iyot

tedavisi ve cerrahi sonucunda gelişebilir. Hipotiroidi ayrıca tiroit bezinin gelişmemesine bağlı

olarak doğuştan itibaren de görülebilir.

Hipotiroidi neden önemlidir?

Erişkinlerde, hipotirodiye bağlı mental ve fiziksel performansta azalma meydana gelir. Ayrıca

kolesterol yüksekliğine neden olarak kalp hastalığına yol açabilir. Ayrıca ciddi tedavisiz

hipotiroidiye bağlı hayatı tehdit eden bir durum olan miksödem koması gelişebilir.Hipotiroidi tanısı

özellikle gebelik döneminde bebeğin sağlığı açısından da önem taşır. Bebeklere doğumda yapılan

rutin testlerde hipotiroidisi olanlar anlaştırılabilir. Tedavi edilmezse, çocukta zihinsel yavaşlama-
gerileme görülür veya çocuğun gelişimi normal olmaz.

Hipotiroidi tanısı nasıl konur?

Kan testleriyle tiroit-uyarıcı-hormon (TSH) ve tiroit hormonu (T4) düzeyleri ölçülebilir. Kanda TSH

düzeyinin yüksek ve T4 düzeyinin düşük olması hipotiroidiyi göstermektedir. Hipotiroidinin erken

evresinde veya hafif hipotiroidi durumunda T4 düzeyleri normalin altına inmeden önce TSH

düzeyleri normalden yükselecektir. Bu iki kan testinden TSH daha önemlidir. Doktorunuz tanıyı

koyarken TSH’ya daha fazla dikkate alacaktır.Hipotiroidinin nedeni Hashimoto tiroditi olduğu

zaman kanda ayrıca tiroit bezinize saldıran otoantikorlar da ölçülebilir.

Hipotiroidi nasıl tedavi edilir?

Hipotiroidi tiroit hormon ilacı verilerek tedavi edilir. Kullanılan ilaç levotiroksindir. Bu madde tiroit

bezinin doğal olarak ürettiği T4’ün sentetik olarak (laboratuvar koşullarında) üretilmiş halidir. Tüm

tiroit hormon preperatları birbirinin aynı değildir. Mümkünse aynı firmanın ilacında sebat etmeniz

önerilir.Tiroit hormon replasmanının genel olarak ömür boyu yapılması gerekir. Eğer herhangi bir

sebeple ilacın değiştirilmesi gerekiyorsa, TSH için kan testi yapılması gerekmektedir. TSH testi

sonucuna göre ilaç dozu ayarlanacaktır. Tiroit hormon ilaçlarının ihtiyaçtan fazla alınması halinde

zaman içinde kemik kaybına, kalp fonksiyonlarında bozulmaya ve kalp ritminde anormalliklere

neden olabilir. Yetersiz dozlar da şikâyetlerin düzelmesini sağlamayabilir. Hamilelik ve bazı başka

zamanlarda sık aralıklar ile doz ayarlaması yapmak gerekebilir. Bunu doktorunuzla rutin

kontrolleriniz sırasında görüşmeniz gerekmektedir.

Bu bilgiler doğrultusunda ne yapmalısınız?

Hipotirodiniz varsa, tedavi olmalısınız. Tedavi olmazsanız, ciddi bir sağlık sorunu haline gelebilir.

Hipotiroidi belitilerinden bir veya birden fazlası sizde görülüyorsa veya ailenizde tiroit hastası olan

varsa, doktorunuzla kan testi yapılması için konumalısınız. Test pozitif gelirse, birinci dereceden

akrabalarınıza durumunuzu söylemelisiniz. Onlara da tiroit hastalığı için kan testi yapılması

gerekmektedir.

Hamilelik döneminde ve 60 yaşın üstünde tüm kadınlarda, şikayetleri olsun olmasın tiroit

fonksiyonlarının kontrol edilmesi önerilmektedir.

Hipertiroidi (Tiroit hormonlarının fazlalığı)

Hiperdirodi

Belirtiler:

Şikayetlerin nedeni fazla salgılanan tiroit hormonlarının kalp, kas ve sinir sistemine etkilerinden

kaynaklanır. Hastalığın şiddetine göre aşağıdaki şikayetlerin görülme sıklığı değişebilir.

Kaslarınızda zayıflık, (merdivenlerden kolayca çıkamazsınız, ağır şeyler taşıyamazsınız)

Ellerde titreme

Kalp çarpıntısı

Yorgunluk

Normal veya fazla yemenize rağmen kilo kaybı

İshal (artmış barsak haraketleri)

Sinirlilik

Göz problemleri (gözlerde rahatsızlık hissi, görmede zorluk)

Adet düzensizliği

Sıcağa dayanamama ve terlemede artı

Kısırlık

Hipertiroidinin nedenleri:

Graves Hastalığı: Hipertiroidinin en sık sebebi Graves hastalığıdır. Tiroit bezi büyür ve fazla

hormon üretmeye başlar. Bu hastalık genlere ve bağışıklık sistemine bağlı meydana gelir.

Bağışıklık sisteminde tiroit bezine karşı oluşan antikorlar tiroit bezini uyararak normalden fazla

hormon üretmesine neden olur. Graves hastalığı olan bazı hastalarda, dikkati çeken belirtilerden

biri gözün arkasında şişlik olmasından dolayı gözlerin dışarı çıkmış gibi görünmesidir.

Tiroid nodülleri

Başka durumlar için çok fazla tiroit hormon ilacı alınması

Tiroit bezlerinin iltihabı (Subakut tiroidit)

Lenfositik tiroidit veya doğum sonrasında görülen tiroidit (postpartum tiroidit) bu durum da tiroit

bezinin iltihaplı bir hastalığıdır ve bezin gereğinden fazla tiroit hormonu üretmesine neden olur.

Tedavi Yöntemleri

Radyoaktif İyot Tedavisi:

Hipertiroidinin tedavisinde kullanılan bir yöntemdir. Radyoaktivite ile işaretlenmiş iyot, tiroit bezi

tarafından tutulur ve tiroit bezini harap eder. Tek bir hap veya sıvı halde uygulanır. Uygulamadan

sonra etrafa radyasyon yaymamak için 24-48 saat izole olunması (evde tek başına kalınması)

gereklidir. Hipertiroidi tedavisinde etkili bir yöntem olmakla birlikte tiroit bezinin tümünün

harabiyetine yol açıp tiroit hormonu takviyesi alımını gerektirebilir.

Cerrahi:

Tiroit bezinin ameliyatla çıkartılması (tiroidektomi) başka bir kalıcı çözüm olmakla beraber, daha

az tercih edilen bir seçenektir. Bu ameliyatın yetenekli ve bu konuda deneyimli bir cerrah

tarafından yapılması gerekmektedir, çünkü gırtlak çevresindeki sinirler veya vücudun kalsiyum

metabolizmasından sorumlu bez olan paratiroid bezine giden sinirler zedelenebilir. Cerrahi, genel

olarak tiroit bezi çok büyüyüp de nefes almanıza engel oluyorsa, antiroid ilaçlar işe yaramıyorsa

veya radyoaktif iyot tedavisi bazı nedenlerden dolayı verilemiyorsa tercih edilen yöntemdir.

Radyoaktif iyot ve cerrahi tedavilerden sonra vücudunuzdaki tiroit hormon düzeylerine düzenli

aralıklarla bakılması gerekmektedir. Bu tedavilerden sonra, çoğu hastada hipotiroidi gelişir (yani

yeterli miktarda tiroit hormonu üretemezler) ve günde bir kez tiroit hormon ilacı almaları gerekir.

Kimlere ameliyat yapılmaktadır?

Tiroit hastalıklarını kabaca ikiye ayırdığımız zaman karşımıza iki türlü hastalık çıkmaktadır: Birisi

tiroidin fonksiyonel hastalıkları, diğeri ise tiroidin nodüler hastalıkları. Tiroidin fonksiyonel

hastalıkları dendiği zaman yine iki türlü durum söz konusudur: birisi tiroit bezinin normalden fazla

çalışması (hipertiroidi), diğeri ise tiroidin normalden az çalışmasıdır (hipotiroidi). Tiroidin

normalden az çalışmasının tedavisi cerrahi değildir. Bu tip bir problemde yapılması gereken, eksik

olan tiroit hormonunun ilaç olarak dışarıdan verilmesidir. Tiroidin fazla çalışması ise cerrahi olarak

düzeltilebilir bir durumdur. Ancak ameliyat zorunlu bir tedavi yöntemi değildir. Tiroit bezinin

tümünün yaygın olarak fazla çalışması (diffüz toksik guatr ya da bir diğer adıyla Graves hastalığı)

durumunda, hastalık ilk olarak ilaç ile tedavi edilmeye çalıılır. Eğer bunda başarı sağlanamaz ise

veya tiroit hormonlarının seviyesi normale döndürüldükten sonra hastalık tekrarlar ise hastaya iki

türlü ileri tedavi önerilir: birincisi radyoaktif iyot ablasyon (RIA; halk arasında atom olarak

adlandırılan) tedavisidir, diğeri ise cerrahi olarak tiroit bezinin tamamının veya tamamına yakın bir

kısmının çıkarılmasıdır. Tiroit bezinin fazla çalışmasına neden olabilecek bir başka durum ise

sadece bir veya birden fazla nodülün aşırı çalışmasıdır (toksik nodüler guatr). Bu hastalıkta

Graves hastalığının aksine geri kalan tiroit dokusu normaldir. Bu nedenle hastalığın tedavisi

öncelikle cerrahi olarak aşırı çalışan tiroit nodül ya da nodüllerinin çıkarılmasıdır. Ancak ciddi ek

hastalıkları olan ya da ameliyatı kabul etmeyen hastalarda RIA tedavisi de uygulanabilir. Toksik

nodüler guatrda RIA tedavisine yanıt yeterli olmayabilir. Bu nedenle cerrahi tedavi birinci sırada

tercih edilmektedir.

Tiroidin ikinci tip hastalıkları ise nodüler hastalıklar olarak gruplandırılabilir. Bu grupta tiroit

fonksiyonları normaldir, ancak tiroidin anatomik olarak yapısal bozukluğu söz konusudur. Bu

grupta iki önemli durum ameliyat için önceliklidir: Bunlardan birincisi ve de en önemlisi nodül ya da

nodüllerin tiroit kanseri olduğunun saptanmış olması, diğeri ise tiroidin ve/veya nodüllerin

büyüklüğü nedeni ile komşu organlara bası problemlerinin ortaya çıkmasıdır. Tiroitte saptanan

nodüllere yapılan iğne biyopsisi bariz olarak selim hastalığı işaret ediyor ise ve radyolojik / klinik

bulgular bunu teyit ediyor ise ameliyat için mecburiyet yoktur. Bu hastalar düzenli radyolojik ve

klinik kontrol ile takip edilebilirler. Ancak selim de olsa nodüllerin boyutunda zaman içerisinde

büyüme saptanması (1 yıl içinde % 50’nin üzerinde büyüme) veya bası bulguları vermesi cerrahi

tedavi için neden olabilmektedir. Bunların dışında iğne biyopsisinde kesin olarak kanser tanısı

konması veya kanser için şüpheli denmesi durumlarında cerrahi tedavi kaçınılmaz olmaktadır.

Bazı durumlarda iğne biyopsisi yapılmasına rağmen tanı için yeterli materyal elde edilememesi

nedeni ile patoloji uzmanları kesin tanıyı verememektedirler. Bu durumda görüntüleme yöntemleri

ve klinik muayene nodülün habis olma ihtimalini kuvvetle destekliyorlar ise ameliyat tercih

edilebilir. Ya da tüm diğer bulgular nodülün selim olma ihtimalini artırıyor ise nodüle 1-3 ay

içerisinde tekrar iğne biyopsisi yapılması düşünülebilir. Tekrarlayan biyopsilerde de yetersiz

biyopsi rapor edilir ise ameliyat ile nodülün bulunduğu tiroit lobunun çıkarılması düşünülmelidir.

Ameliyatlar sırasında veya sonrasında ortaya çıkabilecek olumsuz durumlar (komplikasyonlar)

nelerdir?

Tiroit ameliyatı için söz konusu olan belli başlı komplikasyonlar arasında ameliyat sonrasında

oluşan kanamalar önceliklidir. Çünkü tiroidin çıkarıldığı boşluğun dar bir alan olması ve

havayolunu çevreliyor olması nedeniyle bu boşluğu dolduracak bir kanama hastanın solunumunu

kısa sürede kısıtlayabilir. Bu nedenle böyle bir komplikasyon gelişmesi durumunda hastanın

tekrar ameliyata alınması zorunludur. Bu ameliyatta hastada biriken kan boşaltılır ve kanama

kaynağı kontrol altına alınır. Bu komplikasyon genellikle ameliyatı takip eden 12 saat içerisinde

görülmektedir. Görülme sıklığı % 2-4’dür. Çıkarılan tiroid dokusunun boyutu ile bu

komplikasyonun görülme riski artmaktadır.

İkinci önemli komplikasyon ise ses kısıklığıdır. Bu komplikasyon tiroit bezinin komşuluğunda her

iki tarafta yer alan reküren sinirlerin ameliyat sırasında hasarı sonucu oluşur. Eğer bu hasar tek

taraflı ise problem ses kısıklığı, sıvı maddeleri yutarken nefes borusuna kaçırma, ses kalitesinde

azalma şeklinde ortaya çıkabilir. İki taraflı hasarda ise ses kısıklığına ek olarak nefes darlığı da

ortaya çıkabilir. Bu komplikasyonun görülme sıklığı her bir reküren sinir için % 1-2’dir. Çoğunlukla

geçici tipte ses kısıklığı ortaya çıkabilmekte ve bu durum ameliyattan sonraki 1-4 ay içerisinde

normale dönebilmektedir. Ancak eğer ses kısıklığı bir yıl içerisinde düzelmez ise bu hastalarda

kalıcı ses kısıklığı tanısı koyulmaktadır. Bu komplikasyonun görülme sıklığı özellikle kanser

nedeni ile ameliyat olanlarda ve daha önce tiroit cerrahisi geçirmiş hastalarda artmaktadır.

Reküren sinirin hasarı dışında ameliyat sonrasında hastaların ses kalitesi yine de

bozulabilmektedir. Buna neden çoğunlukla üst larinks sinirinin ameliyat sırasında hasarının

oluşmasıdır. Bu hasar ses kısıklığından çok sesin çabuk yorulmasına ve ince tonda ses

çıkarmakta zorluk çekilmesine yol açabilmektedir.

Tiroit ameliyatları sonrası görülebilen bir diğer komplikasyon ise hipoparatiroidi / hipokalsemidir

(paratiroid bezlerinin hasar görmesi ve buna bağlı olarak kan kalsiyum düzeyinin düşmesi).

Paratiroit bezleri kan kalsiyum düzeyini düzenleyen organlardır. Tiroit bezinin hemen arkasında

ona çoğunlukla yapışık halde dururlar. Her iki tarafta ikişer tane bulunurlar. Oldukça küçük boyutta

(yaklaık 40 mgr) olan bu bezlerden bir ya da birkaçı tiroit cerrahisi sırasında hasar görebilmekte

ya da istemeyerek tiroit bezi ile birlikte çıkarılabilmektedir. Bu bezlerin hasar görmesi sonucu

çoğunlukla geçici ancak nadiren de olsa kalıcı kalsiyum seviyesinde düşmeler görülebilmektedir.

Bu komplikasyon genellikle iki taraflı yapılan tiroit ameliyatlarından sonra veya daha önce tiroit

cerrahisi geçirmiş olan hastalarda görülmektedir. Bu durumun kalıcı olarak görülme riski % 1-2’dir.

Hipokalsemi geliştiği zaman ağız çevresinde uyuşukluk ve ellerde kasılmalar görülebilmektedir.

Bu durumun tedavisi hastaya kalsiyum ve D vitamini verilmesidir.

Yara enfeksiyonu % 2-4 hastada görülebilmektedir. Yaşamı tehdit eden bir komplikasyon

olmamakla beraber hastaların hastaneye yara kontrolü için sıkça gidip gelmelerine ve uzamış

antibiyotik kullanımına yol açmaktadır. Ek hastalıkları fazla olan, sigara içen ve vücudunun başka

bir kısmında aktif enfeksiyonu olan hastalarda bu komplikasyonun görülme riski daha fazladır.

Hastaları üzen bir diğer durum ise yara izinin belli kalmasıdır. Unutulmamalıdır ki ameliyattan

sonraki ilk bir yıl içerisinde cerrahi kesi yerinde istenmeyen bir iz oluşacaktır. Eğer ailesel veya

kişisel bir yatkınlık söz konusu değil ise veya yara enfeksiyonu gelişmedi ise hastalarda yara izi ilk

6 aydan itibaren hızla belli belirsiz hale gelecektir.

Son olarak artık bilimsel çevrelerce komplikasyon olarak kabul edilmeyen bir başka durumdan

kısaca bahsetmek gereklidir. Bu da tiroidin çıkarılmasına bağlı olarak tiroit hormonunun yeterince

üretilemiyor olmasıdır (hipotiroidi). Bu aslında bilerek oluşturulan bir durumdur. Kaçınılmaz olarak

tiroit bezinin büyük bir kısmı ya da tamamı çıkarılıyor ise tiroit hormonunun da kandaki düzeyi

düşecektir. Uygulanan cerrahi hastalığın tedavisi için gerekli bulunuyor ise bu tip bir eksiklik de

göze alınıyor denmektedir. Bu durumun hayatı tehdit etmemesi için düzenli olarak yaşam boyu

tiroit hormonunun dışarıdan (ağız yolu ile) alınması gereklidir.


 
Üst Alt