Son Konu

YAĞMURUN SIRRI

kral41

Yeni Üye
Katılım
10 May 2017
Mesajlar
456
Tepkime
0
Puanları
16
Credits
0
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
YAĞMURUN SIRRI



Mustafa, bir gün, dostlarından birinin cenazesiyle ve dostlarla mezarlığa gitti Onun mezarına toprak doldurdu, tohumunu yeraltında diriltti Bu ağaçlar, toprak altındaki insanlara benzerler Ellerini topraktan çıkarıp; halka doğru yüz türlü işaretlerde bulunurlar, duyana söz söylerler
Yeşil dilleriyle, uzun elleriyle toprağın içindeki sırları anlatırlar Kazlar gibi başlarını su içine çekmişlerKarga gibiyken tavus haline gelmişlerdir Tanrı, onları kış vakti hapsetmişse de baharda o kargaları tavus haline getirir
Kışın onlara ölüm vermişse de bahar yüzünden yine diriltip yapraklandırır, yeşertir Münkirler der ki: “Eskiden beri olagelmiş bir şey Neden bunu kerem sahibi Tanrı’ya isnad edelim? Onların körlüğüne rağmen Tanrı, dostların gönüllerinde bağlar, bahçeler bitirmiştir
Gönülde kokan her gül, kül sırlarından bahisler açar
Onların kokuları, münkirlerin burunlarını yere sürtmek için perdeleri yırtarak dünyanın etrafını dönüp dolaşırlar Münkirler o gönül kokusuna karşı kara böcek gibidirler; dayanamazlar Yahut davul sesine tahammül edemeyen beyni zayıf kimseye benzerler
Kendilerini meşgul ve müstağrak gösterirler Şimşek parıltısından gözlerini yumarlar Göz yumarlar ama, onların bulundukları makamdaki göz değildir ki Göz odur ki bir sığınak görsün
Peygamber, mezarlıktan dönünce Sıddıka’nın yanına giderek konuşup görüşmeye başladı Sıddıka’nın gözü, Peygamber’in yüzüne ilişince önüne gelip elini onun üstünü, sarığına, yüzüne, saçına, yakasına, göğsüne, kollarına sürdü
Peygamber, “Böyle acele acele ne arıyorsun? dedi Ayşe “Bugün hava bulutluydu, yağmur yağdı Elbisende yağmurun eserini arıyorum Gariptir ki üstünü, başını yağmurdan ıslanmamış görmekteyim dedi
Peygamber “O sırada başına ne örtmüşsün, baş örtün neydi? Diye sordu Ayşe senin ridanı başıma örtmüştümdedi Peygamber dedi ki: “Ey yeni yakası tertemiz Hatun! Tanrı onun için temiz gözüne gayb yağmurunu gösterdiO yağmur, sizin bu bulutunuzdan değildir Başka bir buluttan, başka bir göktendir
Gayb aleminin başka bir bulutu, başka bir yağmuru, başka bir göğü, başka bir güneşi vardır Fakat o, ancak havassa görünür, diğerleri “ Öldükten sonra tekrar yaratılıp diriltileceklerinden şüphe ederler
Yağmur vardır, alemi beslemek için yağar Yağmur vardır, alemi beslemek için yağar Yağmur vardır alemi perişan etmek için yağar Bahar yağmurlarının faydası, şaşılacak bir derecededir Güz yağmuruysa, bağa sıtma gibidir
Bahar yağmuru, bağı nazü naim ile besler, yetiştirir Güz yağmuruysa bozar, sarartır Kış, yel ve güneş de böyledir; bunların tesirleri de zamanına göre ve ayrı ayrıdır Bunu böyle bil, ipin ucunu yakala!
Tıpkı bunun gibi gayb aleminde de bu çeşitlilik vardır Bazısı zararlıdır, bazısı faydalı Bazı yağmurlar berekettir, bazıları ziyan Abdalin bu nefesi de işte o bahardandır Canda ve gönülde bu nefes yüzünden yüzlerce güzel şeyler biter
Onların nefesleri, talihli kişilere bahar yağmurlarının ağaca yaptığı tesiri yapar Fakat bir yerde kuru bir ağaç bulunsa cana can katan rüzgarı ayıplama! Rüzgar, işini yaptı, esti Canı olan da, rüzgarın tesirini candan kabul etti
Peygamber, “Dostlar, bahar serinliğinden sakın vücudunuzu örtmeyin Çünkü bahar rüzgarı, ağaçlara nasıl tesir ederse sizin hayatınıza da öyle tesir eder Fakat güz serinliğinden kaçının Çünkü o, bağa ve çubuklara ne yaparsa sizin vücudunuza da onu yapar “dedi
Bu hadisi rivayet edenler, zahiri manasını vermişler ve yalnız zahiri manasıyla kanaat etmişlerdir Onların halden haberleri yoktur Dağı görmüşler de dağdaki madeni görmemişlerdir
Tanrı’ya göre güz, nefis ve hevadır Akılla cansa baharın ve ebediliğin ta kendisidir Eğer senin gizli ve cüzi bir aklın varsa cihanda bir kamil akıl sahibini ara! Senin cüzi aklın, onun külli aklı yüzünden külli olur Çünkü Aklı kül, nefse zincir gibidir
Binaenaleyh hadisin manası teville şöyle olur: Pak nefesler bahar gibidir, yaprakların ve filizlerin hayatıdır Velilerin sözlerinden, yumuşak olsun, sert olsun, vücudunu örtme, çünkü o sözler, dininin zahiridir
Sıcak da söylese, soğuk da söylese, hoş gör ki sıcaktan, soğuktan ( hayatın hadiselerinden) ve cehennem azabından kurtulasın Onun sıcağı, hayatın ilkbaharıdır Doğruluğun, yakinin ve kulluğun sermayesidir
Çünkü can bahçeleri, onun sözleri ile diridir Gönül denizi, bu cevherlerle doludur Eğer gönlün bahçesinden cüzi bir zevk ve hal eksilse aklı başında olan kişinin gönlünü, binlerce gam kaplar
Sıddıka’nın aşkı çoşup edebe riayetle Peygamber’e sordu: “Ey şu varlığın hülasası, vücudun zübdesi! Bu günkü yağmurun hikmeti neydi? Bu yağmur, rahmet yağmurlarından mıydı, yoksa tehdit için mi yağıyordu, pek yüce, pek azametli Tanrı’nın adaletinden miydi?
Bu yağmur, bahara ait lutuflardan mıydı, yoksa afetlerle dolu güz yağmuru muydu? Peygamber dedi ki: “Bu yağmur musibetler yüzünden insanın gönlüne çöken gamı yatıştırmak için yağıyordu Eğer Ademoğlu, o keder ateşi içinde kalıp duraydı ziyadesiyle harabolur, eksikliğe düşer, ( hiçbir şey yapamaz bir hale gelir) di
O anda bu dünya harap olurdu, insanların içlerinde hırs kalmazdı Ey can, bu alemin direği gaflettir Akıllılık, uyanıklık, bu dünya için afettir Akıllılık o alemdedir, galip gelirse bu alem alçalır Akıllılık güneştir, hırs ise buzdur Akıllılık sudur, bu alem kirdir
Dünyada hırs ve haset kükremesin diye o alemden akıllılık, ancak sızar, sızıntı halinde gelir Gayb aleminden çok sızarsa bu dünyada ne hüner kalır, ne de ayıp



':bilgilihocamcommesnevi2htm'Mesnevi'den Hikayeler

 
Üst Alt