Son Konu

2.abdulhamit hicaz demiryolu

bilgiliadam

Yeni Üye
Katılım
16 Ağu 2017
Mesajlar
1,516,397
Tepkime
26
Puanları
48
Credits
-6
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
2Abdulhamit hicaz demiryolu


Osmanlı Devleti'nin kritik bir zamanında tahta cıkan Sultan 2 Abdulhamid, devlet ve milletin bekası adına eğitim, haberleşme ve ulaşımsahalarına ehemmiyet vermişti Onun butun derdi, ulkeyi geri kalmışlıktan kurtarmak, sosyal ve iktisadi acılardan ulkenin modernleşmesine zemin hazırlamaktı O donemde, icine suruklendiği zaaflardan dolayı Osmanlı, Batılı devletler tarafından hasta adam olarak vasıflandırılıyordu Buna rağmen Sultan Abdulhamid, umidini muhafaza ediyor, kalkınma faaliyetlerinin doğuracağı gucten ve Avrupalıların kendi aralarında yaşadıkları rekabetten istifade etmek suretiyle devletin toparlanacağına inanıyordu

Demiryollarımız, ilk defa onun padişahlığı zamanında stratejik hedefler gozetilerek Balkanlardan Ortadoğu'ya uzanan geniş bir coğrafyada inşa edilmeye başlanmıştı İngiltere, Fransa ve Rusya'nın, Osmanlı'nın denizlerde guclenmesini istemedikleri bir donemde, eldeki kısıtlı mali imkanlara rağmen, uzun vadeli demiryolu yatırımlarına oncelik vermekcok doğru bir tercihti Cumhuriyet'in ilk yıllarında dile getirilen memleketi demir ağlarla orme projesi, esasında Sultan Abdulhamid'e aitti O yılların buyuk projeleriyle tecrube kazanan demiryolu camiası, Cumhuriyet devrinde de yeni hatların yapımını gercekleştirdi

Abdulhamid Han'ın hayata gecirmek istediği stratejik demiryolu projelerinin, onun petrol savaşında takip ettiği strateji ile de alakası vardı 19 yuzyılda Osmanlı'nın Avrupa devletleri karşısında guc kaybetmesinin temel sebeplerinden birisi de, o tarihlerde sanayinin en onemli enerji hammaddesi olan demir ve komurun topraklarında yeterince cıkmamasıydı

Petrol ilk defa 1850'lerin sonunda ABD'de (Pennsylvania) sondajla cıkarılmış, dunyanın yeni ve yaygın enerji kaynağı olacağının ipuclarını vermişti Bilinen petrol rezervlerinin buyuk bir kısmı Osmanlı topraklarındaydı ve devlet, topraklarında keşfedilen petrolle ayağa kalkmak istiyordu Buyuk devletler ise, petrol yataklarını ele gecirip kendi aralarında boluşmenin hesabını yapıyorlardı Sultan Abdulhamid'in en buyuk endişesi, İngiltere, Fransa, Almanya ve Rusya'nın Osmanlı'yı parcalamak icin bir araya gelmesiydi İhtimal dahilindeki boyle bir ittifakı imkansız hale getirmek icin, bu devletlerin kendi aralarındaki rekabeti kullanmak şarttı Sultan işte bunun icin, Bağdat Demiryolu Projesi'nin imtiyazını Almanlara verdi Ama bu projelerle memleket, oyle iddia edildiği gibi, Alman emperyalizmine peşkeş cekilmiyor, halk da devlet de demiryollarının inşasında maddi ve manevi buyuk fedakarlıklar gosteriyordu

Berlin'den başlayan demiryolu, Balkanlar uzerinden İstanbul'a, buradan da 1896'da Konya'ya kadar ulaşmıştı ve adım adım ilerliyordu Cok gecmeden bu hattın Hicaz'a uzanan kısmında calışmalar başlayacak ve ustelik butunuyle yerli imkanlarla yapılacaktı Demiryolunun Suriye ve Urdun uzerinden Medine'ye ulaşmasıyla, hem halkımız mubarek beldelere rahatca gidebilecek, hem de Hicaz'ın muhafazası icin asker ve malzeme sevkiyatı daha kolay yapılabilecekti Demiryollarının gelişmesiyle ticari faaliyetler de artmaya başlamıştı Anadolu'nun ic bolgelerinde yetiştirilen ceşitli mahsuller, İstanbul ve İzmir gibi, ticaretin canlı olduğu kıyı şehirlerine daha hızlı ve ucuz bir şekilde aktarılıyordu

SelanikManastır, İstanbulAnkaraKonyaAdanaBağdat, HalepŞamMedine, ŞamBeyrut, EskişehirKutahya, YafaKudusarasında işleyen demiryolları onun saltanat yıllarında inşa edildi O tarihlerde dunyada bircok ulkede bu kadar demiryolu yoktu Ote yandan demiryollarına paralel doşenen telgraf ve telefon hatları sayesinde merkezi otoritenin de guclendirilmesi hedefleniyordu Bu durum bazı problemleri beraberinde getirdi Mesela Hicaz Demiryolu'nun faaliyete girmesiyle hızlanan merkezileştirme siyaseti, kendilerine devlet kurma sozu verilen bazı Arap kabilelerini ve onları kendi emelleri uğruna kullanan İngilizleri cok rahatsız etmişti

Abdulhamid, Osmanlı Devleti'ne karşı yapılacak bir taarruzda askeri savunma stratejisini de demiryolları uzerine kurmuştu Asker ve malzeme sevkinde demiryolları cok buyuk bir avantaj sağlayacaktı O, elbette ki denizciliğe karşı değildi Devletin guclu bir donanmaya ve modern savaş gemilerine sahip olmasını cok istiyordu Fakat o yıllarda bir dretnot alınabilecek parayla, birkac yuz kilometrelik demiryolu hattı kurulabiliyordu Amcası Sultan Abdulaziz gibi, 15–20 yıl sonra ciddi para akıtmayınca ıskartaya cıkacak buyuk gemiler almak yerine, farklı bir yol takip etti Harp gucunu kaybeden ve 93 Harbi sonrasında devlet ağır bir tazminat odemek zorunda kaldığı icin, bakım masrafları pahalıya malolan manevra kabiliyeti duşuk gemileri Halic'e cektirdi Boylece İngiliz ve Fransızlarla Akdeniz'de boy olcuşmeye niyetinin olmadığını gostermiş oldu Esasen bu da onun bir siyasetiydi 93 Harbi'ne katılan ağır tonajlı Osmanlı gemilerinin hemen hepsinde İngiliz carkcıbaşıları vardı Bunları değiştirmek bile iki ulke arasında ciddi problem oluyordu Donanmanın bir de bu problemi vardı O, boyle bir yapıya sahip donanma yerine, Avrupa'da yapılan yeni tip kruvazorler ve zırhlılarla donanmayı guclendirmeye calıştı Belki sayı itibariyle kucuk ama manevra ve ateş kabiliyeti yuksek bir donanma kurmak istiyordu

Sultan Abdulhamid'in butun bu faaliyetleri, devleti ayağa kaldırma projesinin bir parcasını teşkil ediyordu İngilizlerin, Bağdat'a kadar ulaşan demiryolu hattının Basra'ya uzatılmasını savaş sebebi sayacaklarını acıklamaları, duydukları endişenin bir neticesiydi Gercekten de butun Musluman alemi icin moral kaynağı olan Hicaz ve Bağdat Demiryolu projeleri birlikte duşunulduğunde ortaya muthiş bir tablo cıkıyordu Bunlara yapılacak ilave hatlarla Anadolu, bir yandan Erzurum ve Sarıkamış uzerinden Kafkaslara, bir yandan da İran uzerinden Afganistan ve Hindistan'a bağlanacaktı Avrupa'dan Ortadoğu'daki enerji kaynaklarına ve oradan Hindistan'a uzanan bu hat tamamlandığında, Almanların 7B Projesi hayata gececek, Berlin'den hareket eden trenler Budapeşte, Belgrat, Bosphorus (İstanbul), Bağdat ve Basra uzerinden Hindistan'ın Bombay şehrine ulaşacaktı Yirminci asrın başlarında boyle buyuk bir projenin hayata gecmesi, dunyadaki siyasi, iktisadi ve askeri dengeleri butunuyle değiştirecek mahiyetteydi İngilizler, Fransızlar ve Ruslar, Osmanlı'nın adeta yeniden dirilişine vesile olacak bu muazzam hamleleri engellemeye calışıyorlardı

İran, Irak, Suriye ve Azerbaycan'ı icine alan geniş bir coğrafyada yaşanan petrol savaşında, Musul petrol sahasından gecen Bağdat Demiryolu Hattı kilit rol ustlenmiş, Musul cevresi, eski eser aramak ve kazı yapmak bahanesiyle bolgeye giden ama akıllarıfikirleri petrolde olan İngiliz ve Alman kazı heyetleriyle dolmaya başlamıştı Sultan Abdulhamid, bu heyetlerin calışmalarını da takip ettiriyordu Yaverlerinden Selahattin Bey'i, bir başka isim ve gorevle oraya gondererek kazıları yerinde takip etmesini istemiş ve onun gonderdiği raporlar, endişelerinde ne kadar haklı olduğunu ortaya cıkarmıştı Alman ve İngiliz heyetleri, kazı sahası olarak belirledikleri yerlerde kuyular acıp sondaj yapıyorlardı Petrolun kokusunu alan Musul'a koşuyordu Alman Kayzeri Wilhelm'in Sultan Abdulhamid ile şahsi dostluk kurmasının altında yatan sebeplerden biri de buydu

Takip ettiği dahiyane siyaset sonrasında, Ortadoğu'daki dengeleri değiştiren ve enerji savaşında guclu bir aktor olmaya başlayan Sultan Abdulhamid, Batılı devletlerin en buyuk hedefi haline geldi İstanbul ile Medine arasında duzenli tren seferlerinin başladığı 1908 yılında İran'ın Mescidi Suleyman bolgesinde dunyanın o tarihe kadar gorduğu en zengin petrol yatakları bulundu Ortadoğu'da yeni petrol sahaları bulundukca, Osmanlı sultanının etrafındaki cember daralıyor, Avrupa basınında aleyhinde cıkan yayınlar her gecen gun artıyordu İcte ve dışta yaşanan hadiseler birlikte duşunulduğunde Osmanlı Devleti ve Sultan Abdulhamid icin kurulan kumpas cok daha iyi anlaşılıyordu

Ortadoğu'ya butunuyle hakim olmak isteyen İngilizler icin, demiryolu kartını maharetle kullanan Sultan Abdulhamid'in bir an evvel tahttan uzaklaştırılması artık zaruret halini almıştı Oteden beri dahilde ona cephe alan ve kendi siyasi varlıklarını Abdulhamid duşmanlığı uzerine tesis eden Jon Turkler, bu iş icin bicilmiş kaftandı Haddizatında cok gecmeden duğmeye basıldı Yeni petrol sahaları bulunduktan sadece iki ay sonra Jon Turk isyanı başladı Bir grup İttihatcı subay isyan bayrağı cekerek Makedonya dağlarına cıktı Sonunda Sultan Abdulhamid, Temmuz 1908'de tekrar Meşrutiyet rejimini ilan etmek mecburiyetinde kaldı

Nisan 1909'da, Meşrutiyet'e karşı İstanbul'da tarihe 31 Mart Vak'ası olarak gecen hadise patlak verdi İttihatcıların organizesinde Selanik'ten payitahta gelen Hareket Ordusu'nun isyanı bastırması sonrasında Meclisi Mebusan tarafından padişah hal' edildi ve surgune gonderildi İngilizler bununla da yetinmeyecek, ferasetli padişahı tahttan uzaklaştıranları kullanarak Osmanlı'ya darbe vuracak ve onun haritada yerlerini işaretlediği petrol havzalarının kontrolunu 1 Dunya Savaşı'nın sonunda butunuyle ele gecireceklerdi Bu savaş, Hicaz Demiryolu icin de iyi neticeler doğurmayacak ve Sultan Abdulhamid'in, devletin bekası adına ve İslam aleminin geleceği adına buyuk umitler bağladığı hulyasının devre dışı kalmasına sebep olacaktı

Netice itibariyle Sultan Abdulhamid birkac yıl daha idarede kalsaydı, Rumeli'ye veda ettiğimiz Balkan savaşlarının yaşanmaması ve Cihan Harbi'ne girilmemesi icin elinden geleni yapacağı aşikardı Emperyalist guclerin Ortadoğu ve petrol havzaları uzerindeki siyasi ve iktisadi hedefleri karşısında, elindeki kozları daha iyi kullanacağı ve Osmanlı'nın ucuz oyunlarla parcalanmasına seyirci kalmayacağı acıktı Ancak tarihin akışı bu doğrultuda gercekleşmedi

Umit eder ve dileriz ki, Osmanlı'nın Bağdat ve Medine'ye kadar goturduğu demiryolları, emarelerini gorduğumuz gibi, yeniden hizmete girsin; boylece hem Sultan Abdulhamid'in ruhu mesrur olsun, hem de Muslumanlar arasında yeni kopruler kurulsun
 
Üst Alt