Son Konu

Abdullah bin ebû bekr el-ayderûs

nicebayan

Yeni Üye
Katılım
24 Ara 2016
Mesajlar
378,708
Tepkime
2
Puanları
38
Yaş
35
Web
nicebayan.com
Credits
-1
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
ABDULLAH BİN EBÛ BEKR ELAYDERÛS

Evliyânın büyüklerinden İsmi, Abdullah bin Ebû Bekr bin Abdürrahmân esSekâfî elAyderûs, künyesi Ebû Muhammed'dir 1408 (H811) senesinde doğdu

Babası, Abdullah Ayderûs doğmadan önce Allahü teâlâya kendisine sâlih bir evlat vermesi için yalvarırdı Evine sohbet için çoğu velî gelirdi Bir defâsında onlardan duâ istedi Onlar duâ edince, o sırada gâibden bir ses duyuldu Bu ses; Duâ kabûl oldu İsteğiniz olacakdiye yankılanıyordu Doğmadan önce dedesi; Doğacak bu çocuk büyük bir velî, doğu ve batının kutbu olacakbuyurdu Doğduktan daha sonra velîlerden olan dedesi ismini ve künyesini koyarak, mânevî himâyesine aldı Ufak yaşta ilim öğrenmeye başlayan Abdullah Ayderûs, dedesinin yanına Kur'ânı kerîmi ezberledi 8 yaşında iken dedesi vefât etti Vefât etmeden önce Abdullah'ın şânının yüksek olacağını söyledi Sonradan yetişmesini babası üstüne aldı Babası ona fazla değer verir ve; Bu oğlum Abdullah'da Peygamber efendimizin kokularından bir koku duyuyorumderdi Lakin 10 yaşına basınca babası da vefât etti Bunun üstüne yetiştirilmesini amcası Şeyh Ömer Muhdâr üzerine aldı ve onu kızı ile evlendirdi

Amcası Ömer Muhdâr, bununla birlikte onu tasavvuf yolunda yetiştirdi Amcasından birçok ilim ve ismi a'zamı öğrendi Ayrıca Sa'd bin Abdullah Ubeyd, Abdullah Bahrâve, İbrâhim bin Muhammed Hürmüz ve Abdullah Guşeyr'den fıkıh öğrendi, Tenbîh, Hulâsa ve Minhâc kitaplarını okudu Ayrıca Muhammed bin Hasan ve amcaları Ahmed, Muhammed ve Hasan'dan tasavvuf ilmini öğrendi Sayılamayacak dek âlime talebelik etti ve ilim öğrendi

Abdullah Ayderûs hep nefsine tepki gösterdi Yedi yıl orucunu yedi hurma tanesi ile açtı ve başka bir şey yemedi Çok özlem çekti Annesi yemek yemesini ister, o da muhâlefet edemezdi Ama nefsi pay çıkardığı için bundan vazgeçti Yirmi yıl bir yatakta yatıp uyumadı

Ayderûsî yirmi beş yaşında iken amcasıÖmer Muhdâr vefât etti Bunun üstüne ahali, Muhammed bin Hasan'a mürâcaat ederek Ömer Muhdâr'ın vazîfesini yapmasını istediler O da istihâre yaptıktan daha sonra bu işe Abdullah Ayderûsî'nin daha lâyık olduğunu söyledi Ayderûsî ise bu vazîfeyi, genç olduğunu ve amcalarının bu işe kendisinden daha lâyık olduğunu söyleyerek kabûl etmek istemedi Ama amcalarının ısrarları üzerine, ders vermeye ve talebe okutmaya başladı Dört bir taraftan gelen talebeler kendisinden fıkıh, tefsîr, hadîs ve tasavvuf yolunu öğrendiler Sohbetlerinde devlet ileri gelenleri bulunurdu İmâmı Gazâlî'nin İhyâu Ulûmiddîn kitabını çok okurdu Az Daha ezberlemiştiBunu talebelerine de öğüt ederek; Bizim için kitap ve sünnetin dışarıya bir yol, bir usûl yoktur Bu yolu da musanniflerin efendisi, müctehidlerin sonuncusu, Hüccetülİslâm İmâmı Gazâlî, İhyâu Ulûmiddîn adlı eserinde açıklamşıtır Bu eser, Kitab (Kur'ânı kerîm), Sünnet (hadîsi şerîfler), tarîkat ve hakîkatin açıklamasından ibârettirbuyurdu

Abdullah Ayderûsî cömerd, ikrâm sâhibi idi Bütün malını, mevkıini müslümanlara ödev ederdi Herkese durumuna kadar muâmele eder ve herkesin seviyesine inerdi Konuştuğu kimse onun en fazla kendisini sevdiğine inanırdı

Abdullah elAyderûs; dünyaya düşkün olmayıp haram ve kesin olmayan şeylerden fazla sakınan bir zât idi Kerâmetleri ve menkıbeleri çoktur

Abdullah elAyderûs'un hanımı Âişe binti Ömer Muhdâr fazla ağır hasta oldu Akrabâlarından bir bayan onun odasına girdi Âişe hanımın yarı nefes alması durmuştu Kadın en ince ayrıntısına kadar kavramak için, Âişe hanımı sağa sola çevirdi Hiç ses alamadı Abdullah elAyderûs'a haber verince, hanımının yanına girdi Dedikleri gibi nefes almadan yatıyordu Hanımına duâ edip üç defâ ismi ile seslendi, üçüncü seslenişte, Allahü teâlânın izni ile hanımı cevap verdi ve hastalıktan kurtulmuş olarak kalktı

Allahü teâlâ, daha çoğu hastaya, Abdullah elAyderûs hazretlerinin duâsı ile şifâ ihsân etmiştir

Şöyle anlatılır:

Ali bin Ömer Meşûs isimli sâlih bir zât vardı Bu zât, bir gün hanımına bedduâ etti Hanımı bir hastalığa yakalanıp bîtâb düştü Bunun üstüne pişman olan ve üzülen o zât, anında Ebû Muhammed elAyderûs'un yanında gidip durumu anlattı Ebû Muhammed elAyderûs, o zâtı yeniden bedduâ etmekten men etti ve; Sen şu anda hanımının yanına gitdedi O zât hanımının yanında gittiğinde, onun, sapasağlam olduğunu gördü; Sen nasıl oldu da böyle iyileştin?diye sordu Hanımı; Sen gittikten bir zaman daha sonra uyumuşum Rüyâmda Şeyh Abdullah yanıma geldi ve benim üzerime Mâşâallah okudu Daha Sonra da bana; Kalkdedi Uyanıp kalktım ve Allahü teâlânın izniyle yürüdümcevabını verdi

Abdürrahmân Hatîb isimli bir zâtın, sağ elinde bir yara çıktı ve kısa zamanda yayıldı Eli şişti Bu koşul aleyhinde çok korktu ve ne yaptı ise çâre bulamadı Kime gitti ise, yarası daha da azdı Sonunda o zât Ebû Muhammed elAyderûs hazretlerinin yanına gelip durumunu talep etti Şeyh Ebû Muhammed, yarasına baktı Sonradan eliyle şişkin olan yaranın üzerini meshetti Bâzı ilâçlar sürdü Şifâ Allahü teâlâdanbuyurdu Orası iyileşti ve yaradan eser kalmadı

Ebû Muhammed elAyderûs zamânında, bulunduğu beldenin ileri gelenlerinden bir kişinin, bir kız çocuğu vardı O birey kız çocuğunu fazla severdi Bir gün kızın gözü ağrımaya başladı Sonunda kızın gözü kapandı O zât, kızını alarak, Şeyh Ebû Muhammed'in yanında getirdi Kızının sıhhate kavuşması için duâ istedi Şeyh Ebû Muhammed, şifâsı için Allahü teâlâya duâ etti Sonradan eli ile gözün üstüne meshetti Allahü teâlânın izni ile o kızın gözleri iyileşti *
 
Üst Alt