iltasyazilim
Yeni Üye
Aşık Edebiyatı
Tekke Edebiyatı
Aşık Tekke Edebiyatı
Âşık, Türk Insanlar Edebiyatında XVI yy'ın başından itibaren görülen şair tipidir Âşığın şairlik gücünü rüyasında pirin sunduğu âşk badesiniiçmekle ve sevgilisinin hayalinigörmekle kazandığına inanılırRüya da çoğunlukla âşık adayının karşısına bir sevgili veya saz çıkmaktadır
Rüyaların süsü ak sakallı bir derviş ve ara sıra bir bazen üç dolu bardaktırBardağın rüyada tas halinde görülmesine de çoğu kez rastlanırOzanlara rüyada sunulan tasların içindeki mayilere aşk dolusu denir Fars Edebiyatı'nın etkisiyle bâde adını da almaktadırBunlar; erlik, pirlik ve âşk badesi diye adlandırılırlar
Âşıklarımız genel olarak bir usta âşığın yanında yetişirlerOndan ayrıca artist deyişlerini ayrıca de sanatın icrasına ilişkin yol ve yöntemleri öğrenirlerÂşık meclislerinde, kahvelerde bu ustaların sanatlarını icra ediş biçimlerini yeterince kavradıktan daha sonra, ustalaşan ozanlarda kendilerine çırak alırlar ve gelenek bu şekilde devam eder
Âşık, bilgi, duygu ve becerisini yaptığı atışmalarda gösterirAtışmalardaki hedef; yarışa sokmak ve kazanmaktırAtışmalarda minimum iki âşık aleyhinde karşıya gelirMecliste bulunan saygın bir kişinin ya da sanatkâr bir ozanın bacak söylemesiyle ağız dalaşı başlarAyağa yerinde dize söyleyemeyen âşığın yenilgisiyle ağız dalaşı sona erer
Âşık Edebiyatının esas unsurlarından birisini hikâye anlatma oluştururSaz şairleri içerisinde geleneğe emrindeki olanların çoğu âşık meclislerinde hikâye anlatırlarBir kısım usta saz şairleri ise, bir yanlamasına ressam malı halk müziği hikâyeleri anlatırken bir yana da kendi düzdükleri hikâyeleri anlatırlarÇıldırlı Âşık Şenlik, Ercişli Emrah, Değişmez Müdami geleneğe bu yanıyla katkıda bulunmuş saz şairleridir
Tonguzların Şaman, Moğol ve Baryatlar'ın Bo ya da Bugue, Yakutların Oyun, Oğuzların Ozan dedikleri bu geleneğin temsilcileri toplumun hayat biçimlerini fikir ve duygularını, olaylara görüntü açılarını şiirleriyle dile getirmişlerdirYunus Emre, Pir Sultan Abdal, Köroğlu, Dadaloğlu, Karacaoğlan, Erzurumlu Emrah, Ercişli Emrah, Acıklı, Aşık Veysel bu geleneğin en kayda değer temsilcileri olmuşturAşıklık geleneği Anadolu coğrafyasında bugün de canlı olarak yaşatılmaktadır
TEKKE ŞİİRİ
Tekke şiiri, dini ve tasavvufi ahali şiiri adı ile de anılmakta olup XI ve XIIyy'larda tanrı aşkı ve ahiret duygularını dile getiren aşıkların yarattığı bir edebiyat türünün ürünüdürDini ve tasavvufi irk şiirinin en manâlı ustaları Ahmet Yesevi, Yunus Emre, Hacı Bayramı Veli vb'dir
Aşık Edebiyatında Türler
A)HECELİ TÜRLER
1)Koşma
Türk halk müziği şiirinin en yaygın türüdür Hece ölçüsünün 6+5 11 ya da 4+4+3 11'li kalıbı kullanılır Konuları bakımından koşmanın kişi ve doğa güzelliğini övenine güzelleme, yiğitlik konusunu işleyenine koçaklama, bir birey veya toplumun kötü yönlerini eleştirenlere yergi, yasla ilgili olanlarına inlemeadı verilmektedir
2)Semai
Insanlar şiirinde hecenin sekizli ölçüsü ile koşma şeklinde tertip edilip özel bir ezgi ile söylenen şiirlere denirGenellikle asgari üç, azami beş dörtlükten oluşur Genelde; doğa, alımlılık ve ayrılık temalarını işler
3)Varsağı
Güney Anadolu'da Varsakboyu halkınca özel bir ezgi ile söylenen nazım türlerinden biridirDörtlük sayısı üç ile beş aralarında değişmektedir Varsağı, biçimce semaiye benzemekte olup semai gibi hece ölçüsünün sekizli kalıbıyla söylenmektedirAralarındaki ayrım söyleyiş biçimlerinde ve ezgilerindedir
4)Destan
Aşıkların sevgilerini, kahramanlık olaylarını, günlük olaylarla ilgili kimi durumları ve bir takım hazin olayları anlattıkları biçim olarak millet edebiyatı nazım türlerinden koşmaya benzeşen, koşmadan dörtlük sayısı, konu, anlatım ve ezgi yönünden ayrılan halk müziği şiiri türüdür
B)ARUZLU TÜRLER
1)Divan
Millet şiirleri arasında aniadıyla aşina an, aşık edebiyatı nazım şekillerinden olup, aruzun fâilâtün fâilâtün fâilâtün fâilün kalıbıyla söylenmiş şiirlerdir
2)Selis
Millet edebiyatında feilâtün (fâilatün) feilâtün feilâtün feilün yazılan şiirlerdirGenellikle 19 yy aşıkları tarafından kullanılan selisin en fazla yazılan tipi gazel biçiminde olanıdırHece ölçüsünün on beşli kalıbına da uyan selislerin en keskin özellikleri öbür bir ezgiye sahip olmalıdır
3)Semai
Aşık edebiyatında hece ölçüsü ile yazılan semailerden diğer bundan başka an edebiyatının etkisi ile aruzla yazılı semailer bulunmaktadır Semai aruz ölçüsünün mefâilün mefâilün mefâilün mefâilün kalıbıyla yazılan ve özel bir beste ile okunan aşık edebiyatı ürünüdür
4)Kalenderi
5)Satranç
Aruzun mefteilün müfteilün mefteilün müfteilün kalıbıyla yazılan gazel biçimindeki şiirlerdir
6)Vezni Aher
Aruzun müstef'ilâtün müstef'ilâtün müstef'ilâtün müstafilâtün kalıbıyla yazılan şiirlerdir
Tekke Şiiri
Tekke şiiri, dini ve tasavvufi ahali şiiri adı ile de anılmakta olup XI ve XIIyy'larda tanrı aşkı ve ahiret duygularını dile getiren aşıkların yarattığı bir edebiyat türünün ürünüdürDini ve tasavvufi irk şiirinin en önemli ustaları Ahmet Yesevi, Yunus Emre, Hacı Bayramı Veli vb'dir
Tekke Şiirinde Türler
1)İlahi
İlahiler, tasavvuf görünüm ve anlayışını anlatan bunun inceliklerini, ilahi hikmetleri ve sırları dile getiren manzumeler olup herhangi bir tarikatın izini taşımaksızın Tanrı'yı öven,Tanrı'nın büyüklüğü ve gücünü telkin eden şiirlerdirDini törenlerde ve dergahlarda kendine özgü bir makamla söylenir İlahiler dörtlükler ya da beyitlerle yazılırlarDörtlüklerle yazılanlar genelde 7'li, 8'li bazen de 11'li hece ölçüsü ile koşma uyak düzeninde yazılırBeyit ile yazılanlar ise genelde 11,14 ve 16'lı hece ölçüsü ile bazıları ise aruz ölçüsüyle yazılır
2)Nefes
Dini temellere alt aşık edebiyatı nazım şekillerinden ilahilerin AleviBekteşi aşıklarınca yazılanlarına denir Konusu genelde tasavvuftaki vahdeti vücud,AleviBektaşi ilkeleri tarikat kurallarıyla ilgilidirDili sade bir Türkçe olan nefesler biçim olarak koşma gibidir Dörtlükler halinde hece ölçüsünün 7,8,11'li kalıpları ile ya da eksik da olsa aruzla yazılanlara rastlanmaktadır
3)Ayin
Mutasavvıflara has bazı hal ve hareketleri anlatmak için ilk defa İranlılar kadar kullanılan ayin terimi sonradan Türk Tasavvuf Edebiyatına da geçmiş Mevlevilerin sema meclislerinde söyledikleri ilahilere verilen isim olmuştur
4)Tapuğ
Gülşeni tarikatında ayinler sırasında okunan şiirlere tapuğ denir
5)Durak
Mevlevi dışındaki tarikatların derhal hepsinde bulunan ama çoğunlukla Halveti Tarikatına mensup kişilerce zikrin birinci bölümünü teşkil eden Kelimei Tevhidden sonra İsmi Celal zikrine geçmeden önce bahşedilen orada bir yada iki zakir göre her makamdan okunan, özgürlük olarak bestelenmiş Türkçe manzumelerdir
6)Cumhur
Mevlevi ve Bektaşi dergahları dışarıda topluca okunan ilahilere verilen addır
7)Hikmet
Dini ve tasavvufi millet şiirinde şairin anlama ve sezgilerine tarafından din konularını işleyen şiirlere denir
8)Devriye
Dini ve tasavvufi halk müziği edebiyatında tahsis nazariyesini işleyen şiirlerdirDevriye; evrenin ve insanın Tanrı'dan çıkıp, yeniden Tanrı'ya dönmesi felsefesine tarafından yazılan tasavvufi şiirlerdir
9)Şathiye
Dini ve tasavvufi halk müziği şiirinde genellikle mizahi manzumelere şathiye adı verilirŞathiyeler, mutasavvıf şairlerce söylenmiş veya yazılmış, tasavvufi inançları dile getiren, anlaşılması yorumlanmasına bağlı şiirlerdir
10)Tevhid
Allah'ı, yaratılış ve kainatın aslı gibi unsurları bir arada yorumlayan manzumelere tevhiddenirDivan edebiyatı nazım türlerinden gazel, kaside ve mesnevi biçimlerinde kaleme alınmışlardır
11)Söylev
Tekkelerde tarikat ulularının özellikle öğretici mahiyette edinmek üzere söyledikleri şiirlere bahşedilen addır
12)Deme
Alevi tarikatından olan tasavvuf şiirlerinin tarikatlarını ve hareketleriyle ilgili temaları işleyen, sorunlarını konu edinen şiirlerine demeadı verilir Genellikle 8'li hece ölçüsüyle yazılan demeler saz eşliğinde kendine özgü bir makamla söylenir
13)Duvaz
Düvaz imam, düvaze, imam da denilen duvazlar On İki İmam'ı öven nefeslerdir
Aşıklık Gelenekleri
Bir toplulukta vaktiyle olmalarından ötürü saygıdeğer tutulup, kuşaktan kuşağa iletilen kültürel kalıntılar, alışkanlıklar, veri, töre ve davranışlar olarak ifade edilen aşıklık geleneği diğer kültür değerlerinde olduğu gibi, açıklanmış bir işlevi yapmak, bir ihtiyacı karşılamak üzere geleneksel kültürün yarattığı kültür değeridir
Halk Müziği şiirinde aşıkların şiirlerini mısra düzenine kadar söylemesi gelenektendir Tekrar dörtlük düzeninde hece ölçüsünü ve bu ölçünün yedili, sekizli, onbirli olanlarını kullanmaları geleneğin belirgin örneklerindendir
Aşıklık geleneklerini şu şekilde hazırlamak mümkündür:
1 Mahlas alma
2 Rüya sonrası aşık olma (Bade içme)
3 Usta Çırak
4 Ağız Dalaşı tesadüf
5 Leb değmez (dudak değmez)
6 Askı (muamma)
7 Dedim dedi tarzı söyleyiş
8 Tarih bildirme
9 Nazire söyleme
10 Saz çalma
1 Mahlas Alma:
Mahlas, şairlerin yazdıkları şiirlerde asıl adlarının yerine kullandıkları takma ada denir
Halk edebiyatında mahlas geleneğe bağlı uygulanan bir kuraldır Aşıkların çoğunun başlıca ismi unutulmuş, mahlasları ad olarak kullanılır olmuştur Dadaloğlu'nun ana adı Veli, Sümmani'nin Hüseyin, Gevheri'nin Mehmet vb'dir
Aşık geleneğe uygun olarak kullanacağı mahlası şu yollarla alır:
a) Mahlasını Kendi Seçerek Alma:
Adını, soyadını mahlas olarak kullanır
Yaşayışına ve sanatına uygun olarak kendi seçtiği herhangi bir ismi mahlas olarak kullanır
b) Bir sanatçı aşıktan imam, pir ya da mürşitten alma
Usta aşık çırağı sınava tabi tutar
Sanatçı aşık çırağının durumuna göre bir mahlası yerinde görür
Şeyh ve pirin manevi tesiriyle mahlas alır
c) Rüyasında bade içerken alma
2 Rüya Sonradan Aşık Olma (Bade İçme) :
Rüya motifi Türk Irk Edebiyatında çoğu kez karşımıza çıkan bir motiftir Genelde halk müziği hikayelerinde yer alan bu motif bazı aşıkların hayat hikayeleri içinde de görülmektedir
Aşıklar aşıklığa başlamayı ya da yetişip sanatkâr aşık olmayı geleneksel bir unsur olarak gördükleri iki kayda değer yol, usta yanında yetişme ya da rüyada bade içerek badeli aşık olmaya bağlarlar
Bade, şerbet, su gibi içilecek bir mai olabileceği gibi elme, nar, ekmek, üzüm gibi herhangi bir yiyecek de olabilir
Aşık edebiyatında bade içme rüya motifi bir gelenek icabıdır İnanışa tarafından aşık olmak için ya ressam yanına yetişmek veya mutlaka pirelinden bade içmek gerekir
Bade aşığa;
Bir pir kadar,
Üçler kadar,
Beşler tarafından,
Yediler kadar,
Kırklar göre verilir
3 Sanatkâr Çırak:
Aşık edebiyatında yüzyıllar boyu yaşatılan geleneklerin en önemlilerinden biri de artist çırak geleneğidir Aşıklar genellikle bir ressam aşığın yanında onun çırağı olarak yetenekler ölçüsünde olgunlaşırlar
Gelenek gereği icracılık ve aşığın şairlikteki ustalığı için üstad da denilen bir aşığın yanına ders almaları gerekmektedir Genç aşığın ustasının yanında koskocoman bir tahammül göstermesi gerekmektedir Sabrın sonunda çırak ustasının hayır duasını alarak kimsesiz millet önüne çıkma iznine kavuşur
4 Aşık Karşılaşmaları:
Atışma, aşıkların dinleyenler aleyhinde, deyişme sırasında birbirini alaylı lakin espri çerçevesi içinde söyleşmeleridir
Karşılama,aşıkların rakibine üstün gelmek için soru cevaplı tarzı seçmesi yada onu mat etmenin yollarını aramasıdır
Aşıkların doğaçlama, karşılıklı olarak açıklanmış bir kaide çerçevesinde söyleşmelerine atışmadenir Atışma, en düşük iki aşığın dinleyici huzurunda karşı karşıya gelerek birbirlerini sazda ve iddiaya göre kesin kurallar çerçevesinde denenmeleri esasına dayanır
5 LebDeğmez:
Aşıkların ustalıklarını belli olmak için bir nevi söz hüneri olarak başvurdukları bir biçimdir İçinde (B,P,M,V,F) dudak ve dişdudak sesleri bulunmadan söylenilen şiir demektir Aşıkların dudakları arasına iğne koyarak yarıştıkları bir atışma biçimidir
6 Askı (Muamma
Muamma, ahali şiirinde bir kimsenin ya da varlığın adını gizleyen şiir demektir Aşık edebiyatında muammanın özel bir önemi vardır Aşıklarca muamma düzenlemek veya bir muammayı çözmek bilgi ve akıl ister
Murat Urazmuammanın uygulanışını şu şekilde anlatmaktadır:
Kahvelerde muamma teşhir edildiği gecelerde; sigara ve nargile içilmez, kimse sesli konuşmaz, cümbür cemaat intizam içinde oturur Irk şairi tarafından hazır muamma büyük ve uzakta okunabilecek bir yazı ile kağıda yazılır ve tahtaya yapıştırılır Tahtaya bir milimetre kalınlığında bal mumu sürülür Aşıklar nöbetle kahveye gelenlere işine ve insanlar arasındaki derecesine tarafından ağırlamalar söylerler Ağırlanan birey de ağırlığına tarafından muammanın etrafındaki bal mumu sürülmüş tahtaya para yapıştırır Muammayı kim çözerse paraları alır ve muammayı tertipleyen aşık da bir taksim çıkarırdı Olur Ya bu muamma birkaç gece kahve duvarında asılı kalır, kimse kadar da çözülmemiş olursa sahibi olan aşık bunun ne olduğunu söyler ve bütün paraları alırdı
7 Dedim Dedi Tarzı Söyleşi:
Insanlar şiirinde yaygın olarak kullanılan bir biçim olup koşma ve semailerdeki aşık ve sevgilinin (dedimdedi ifadesine ast) iki taraflı söyleşmeleridir
8 Tarih Bildirme:
Aşık, kıtlık, yangın,sel felaketleri, salgın rahatsızlık, kayda değer savaşlar vb toplumu yakından ilgilendiren sosyal hayatla ilgili olaylarla kendi doğum tarihini şiirlerinde tarihi birer evrak olmasını istemiş ve çoğunlukla ilk yada son dörtlükte ara sıra de ara yerde tarih belirtmiştir
9 Nazire Söyleme:
Nazire, bir şairin şiirini diğer bir şair kadar aynı uyak ve ölçüde aynı bir biçimde yazma demektir
10 Saz Çalma:
Saz, aşık için ilhamı kamçılayan bir cihaz olup aşıklık geleneğinin en kayda değer unsurlarından biridir
*
Tekke Edebiyatı
Aşık Tekke Edebiyatı
Âşık, Türk Insanlar Edebiyatında XVI yy'ın başından itibaren görülen şair tipidir Âşığın şairlik gücünü rüyasında pirin sunduğu âşk badesiniiçmekle ve sevgilisinin hayalinigörmekle kazandığına inanılırRüya da çoğunlukla âşık adayının karşısına bir sevgili veya saz çıkmaktadır
Rüyaların süsü ak sakallı bir derviş ve ara sıra bir bazen üç dolu bardaktırBardağın rüyada tas halinde görülmesine de çoğu kez rastlanırOzanlara rüyada sunulan tasların içindeki mayilere aşk dolusu denir Fars Edebiyatı'nın etkisiyle bâde adını da almaktadırBunlar; erlik, pirlik ve âşk badesi diye adlandırılırlar
Âşıklarımız genel olarak bir usta âşığın yanında yetişirlerOndan ayrıca artist deyişlerini ayrıca de sanatın icrasına ilişkin yol ve yöntemleri öğrenirlerÂşık meclislerinde, kahvelerde bu ustaların sanatlarını icra ediş biçimlerini yeterince kavradıktan daha sonra, ustalaşan ozanlarda kendilerine çırak alırlar ve gelenek bu şekilde devam eder
Âşık, bilgi, duygu ve becerisini yaptığı atışmalarda gösterirAtışmalardaki hedef; yarışa sokmak ve kazanmaktırAtışmalarda minimum iki âşık aleyhinde karşıya gelirMecliste bulunan saygın bir kişinin ya da sanatkâr bir ozanın bacak söylemesiyle ağız dalaşı başlarAyağa yerinde dize söyleyemeyen âşığın yenilgisiyle ağız dalaşı sona erer
Âşık Edebiyatının esas unsurlarından birisini hikâye anlatma oluştururSaz şairleri içerisinde geleneğe emrindeki olanların çoğu âşık meclislerinde hikâye anlatırlarBir kısım usta saz şairleri ise, bir yanlamasına ressam malı halk müziği hikâyeleri anlatırken bir yana da kendi düzdükleri hikâyeleri anlatırlarÇıldırlı Âşık Şenlik, Ercişli Emrah, Değişmez Müdami geleneğe bu yanıyla katkıda bulunmuş saz şairleridir
Tonguzların Şaman, Moğol ve Baryatlar'ın Bo ya da Bugue, Yakutların Oyun, Oğuzların Ozan dedikleri bu geleneğin temsilcileri toplumun hayat biçimlerini fikir ve duygularını, olaylara görüntü açılarını şiirleriyle dile getirmişlerdirYunus Emre, Pir Sultan Abdal, Köroğlu, Dadaloğlu, Karacaoğlan, Erzurumlu Emrah, Ercişli Emrah, Acıklı, Aşık Veysel bu geleneğin en kayda değer temsilcileri olmuşturAşıklık geleneği Anadolu coğrafyasında bugün de canlı olarak yaşatılmaktadır
TEKKE ŞİİRİ
Tekke şiiri, dini ve tasavvufi ahali şiiri adı ile de anılmakta olup XI ve XIIyy'larda tanrı aşkı ve ahiret duygularını dile getiren aşıkların yarattığı bir edebiyat türünün ürünüdürDini ve tasavvufi irk şiirinin en manâlı ustaları Ahmet Yesevi, Yunus Emre, Hacı Bayramı Veli vb'dir
Aşık Edebiyatında Türler
A)HECELİ TÜRLER
1)Koşma
Türk halk müziği şiirinin en yaygın türüdür Hece ölçüsünün 6+5 11 ya da 4+4+3 11'li kalıbı kullanılır Konuları bakımından koşmanın kişi ve doğa güzelliğini övenine güzelleme, yiğitlik konusunu işleyenine koçaklama, bir birey veya toplumun kötü yönlerini eleştirenlere yergi, yasla ilgili olanlarına inlemeadı verilmektedir
2)Semai
Insanlar şiirinde hecenin sekizli ölçüsü ile koşma şeklinde tertip edilip özel bir ezgi ile söylenen şiirlere denirGenellikle asgari üç, azami beş dörtlükten oluşur Genelde; doğa, alımlılık ve ayrılık temalarını işler
3)Varsağı
Güney Anadolu'da Varsakboyu halkınca özel bir ezgi ile söylenen nazım türlerinden biridirDörtlük sayısı üç ile beş aralarında değişmektedir Varsağı, biçimce semaiye benzemekte olup semai gibi hece ölçüsünün sekizli kalıbıyla söylenmektedirAralarındaki ayrım söyleyiş biçimlerinde ve ezgilerindedir
4)Destan
Aşıkların sevgilerini, kahramanlık olaylarını, günlük olaylarla ilgili kimi durumları ve bir takım hazin olayları anlattıkları biçim olarak millet edebiyatı nazım türlerinden koşmaya benzeşen, koşmadan dörtlük sayısı, konu, anlatım ve ezgi yönünden ayrılan halk müziği şiiri türüdür
B)ARUZLU TÜRLER
1)Divan
Millet şiirleri arasında aniadıyla aşina an, aşık edebiyatı nazım şekillerinden olup, aruzun fâilâtün fâilâtün fâilâtün fâilün kalıbıyla söylenmiş şiirlerdir
2)Selis
Millet edebiyatında feilâtün (fâilatün) feilâtün feilâtün feilün yazılan şiirlerdirGenellikle 19 yy aşıkları tarafından kullanılan selisin en fazla yazılan tipi gazel biçiminde olanıdırHece ölçüsünün on beşli kalıbına da uyan selislerin en keskin özellikleri öbür bir ezgiye sahip olmalıdır
3)Semai
Aşık edebiyatında hece ölçüsü ile yazılan semailerden diğer bundan başka an edebiyatının etkisi ile aruzla yazılı semailer bulunmaktadır Semai aruz ölçüsünün mefâilün mefâilün mefâilün mefâilün kalıbıyla yazılan ve özel bir beste ile okunan aşık edebiyatı ürünüdür
4)Kalenderi
5)Satranç
Aruzun mefteilün müfteilün mefteilün müfteilün kalıbıyla yazılan gazel biçimindeki şiirlerdir
6)Vezni Aher
Aruzun müstef'ilâtün müstef'ilâtün müstef'ilâtün müstafilâtün kalıbıyla yazılan şiirlerdir
Tekke Şiiri
Tekke şiiri, dini ve tasavvufi ahali şiiri adı ile de anılmakta olup XI ve XIIyy'larda tanrı aşkı ve ahiret duygularını dile getiren aşıkların yarattığı bir edebiyat türünün ürünüdürDini ve tasavvufi irk şiirinin en önemli ustaları Ahmet Yesevi, Yunus Emre, Hacı Bayramı Veli vb'dir
Tekke Şiirinde Türler
1)İlahi
İlahiler, tasavvuf görünüm ve anlayışını anlatan bunun inceliklerini, ilahi hikmetleri ve sırları dile getiren manzumeler olup herhangi bir tarikatın izini taşımaksızın Tanrı'yı öven,Tanrı'nın büyüklüğü ve gücünü telkin eden şiirlerdirDini törenlerde ve dergahlarda kendine özgü bir makamla söylenir İlahiler dörtlükler ya da beyitlerle yazılırlarDörtlüklerle yazılanlar genelde 7'li, 8'li bazen de 11'li hece ölçüsü ile koşma uyak düzeninde yazılırBeyit ile yazılanlar ise genelde 11,14 ve 16'lı hece ölçüsü ile bazıları ise aruz ölçüsüyle yazılır
2)Nefes
Dini temellere alt aşık edebiyatı nazım şekillerinden ilahilerin AleviBekteşi aşıklarınca yazılanlarına denir Konusu genelde tasavvuftaki vahdeti vücud,AleviBektaşi ilkeleri tarikat kurallarıyla ilgilidirDili sade bir Türkçe olan nefesler biçim olarak koşma gibidir Dörtlükler halinde hece ölçüsünün 7,8,11'li kalıpları ile ya da eksik da olsa aruzla yazılanlara rastlanmaktadır
3)Ayin
Mutasavvıflara has bazı hal ve hareketleri anlatmak için ilk defa İranlılar kadar kullanılan ayin terimi sonradan Türk Tasavvuf Edebiyatına da geçmiş Mevlevilerin sema meclislerinde söyledikleri ilahilere verilen isim olmuştur
4)Tapuğ
Gülşeni tarikatında ayinler sırasında okunan şiirlere tapuğ denir
5)Durak
Mevlevi dışındaki tarikatların derhal hepsinde bulunan ama çoğunlukla Halveti Tarikatına mensup kişilerce zikrin birinci bölümünü teşkil eden Kelimei Tevhidden sonra İsmi Celal zikrine geçmeden önce bahşedilen orada bir yada iki zakir göre her makamdan okunan, özgürlük olarak bestelenmiş Türkçe manzumelerdir
6)Cumhur
Mevlevi ve Bektaşi dergahları dışarıda topluca okunan ilahilere verilen addır
7)Hikmet
Dini ve tasavvufi millet şiirinde şairin anlama ve sezgilerine tarafından din konularını işleyen şiirlere denir
8)Devriye
Dini ve tasavvufi halk müziği edebiyatında tahsis nazariyesini işleyen şiirlerdirDevriye; evrenin ve insanın Tanrı'dan çıkıp, yeniden Tanrı'ya dönmesi felsefesine tarafından yazılan tasavvufi şiirlerdir
9)Şathiye
Dini ve tasavvufi halk müziği şiirinde genellikle mizahi manzumelere şathiye adı verilirŞathiyeler, mutasavvıf şairlerce söylenmiş veya yazılmış, tasavvufi inançları dile getiren, anlaşılması yorumlanmasına bağlı şiirlerdir
10)Tevhid
Allah'ı, yaratılış ve kainatın aslı gibi unsurları bir arada yorumlayan manzumelere tevhiddenirDivan edebiyatı nazım türlerinden gazel, kaside ve mesnevi biçimlerinde kaleme alınmışlardır
11)Söylev
Tekkelerde tarikat ulularının özellikle öğretici mahiyette edinmek üzere söyledikleri şiirlere bahşedilen addır
12)Deme
Alevi tarikatından olan tasavvuf şiirlerinin tarikatlarını ve hareketleriyle ilgili temaları işleyen, sorunlarını konu edinen şiirlerine demeadı verilir Genellikle 8'li hece ölçüsüyle yazılan demeler saz eşliğinde kendine özgü bir makamla söylenir
13)Duvaz
Düvaz imam, düvaze, imam da denilen duvazlar On İki İmam'ı öven nefeslerdir
Aşıklık Gelenekleri
Bir toplulukta vaktiyle olmalarından ötürü saygıdeğer tutulup, kuşaktan kuşağa iletilen kültürel kalıntılar, alışkanlıklar, veri, töre ve davranışlar olarak ifade edilen aşıklık geleneği diğer kültür değerlerinde olduğu gibi, açıklanmış bir işlevi yapmak, bir ihtiyacı karşılamak üzere geleneksel kültürün yarattığı kültür değeridir
Halk Müziği şiirinde aşıkların şiirlerini mısra düzenine kadar söylemesi gelenektendir Tekrar dörtlük düzeninde hece ölçüsünü ve bu ölçünün yedili, sekizli, onbirli olanlarını kullanmaları geleneğin belirgin örneklerindendir
Aşıklık geleneklerini şu şekilde hazırlamak mümkündür:
1 Mahlas alma
2 Rüya sonrası aşık olma (Bade içme)
3 Usta Çırak
4 Ağız Dalaşı tesadüf
5 Leb değmez (dudak değmez)
6 Askı (muamma)
7 Dedim dedi tarzı söyleyiş
8 Tarih bildirme
9 Nazire söyleme
10 Saz çalma
1 Mahlas Alma:
Mahlas, şairlerin yazdıkları şiirlerde asıl adlarının yerine kullandıkları takma ada denir
Halk edebiyatında mahlas geleneğe bağlı uygulanan bir kuraldır Aşıkların çoğunun başlıca ismi unutulmuş, mahlasları ad olarak kullanılır olmuştur Dadaloğlu'nun ana adı Veli, Sümmani'nin Hüseyin, Gevheri'nin Mehmet vb'dir
Aşık geleneğe uygun olarak kullanacağı mahlası şu yollarla alır:
a) Mahlasını Kendi Seçerek Alma:
Adını, soyadını mahlas olarak kullanır
Yaşayışına ve sanatına uygun olarak kendi seçtiği herhangi bir ismi mahlas olarak kullanır
b) Bir sanatçı aşıktan imam, pir ya da mürşitten alma
Usta aşık çırağı sınava tabi tutar
Sanatçı aşık çırağının durumuna göre bir mahlası yerinde görür
Şeyh ve pirin manevi tesiriyle mahlas alır
c) Rüyasında bade içerken alma
2 Rüya Sonradan Aşık Olma (Bade İçme) :
Rüya motifi Türk Irk Edebiyatında çoğu kez karşımıza çıkan bir motiftir Genelde halk müziği hikayelerinde yer alan bu motif bazı aşıkların hayat hikayeleri içinde de görülmektedir
Aşıklar aşıklığa başlamayı ya da yetişip sanatkâr aşık olmayı geleneksel bir unsur olarak gördükleri iki kayda değer yol, usta yanında yetişme ya da rüyada bade içerek badeli aşık olmaya bağlarlar
Bade, şerbet, su gibi içilecek bir mai olabileceği gibi elme, nar, ekmek, üzüm gibi herhangi bir yiyecek de olabilir
Aşık edebiyatında bade içme rüya motifi bir gelenek icabıdır İnanışa tarafından aşık olmak için ya ressam yanına yetişmek veya mutlaka pirelinden bade içmek gerekir
Bade aşığa;
Bir pir kadar,
Üçler kadar,
Beşler tarafından,
Yediler kadar,
Kırklar göre verilir
3 Sanatkâr Çırak:
Aşık edebiyatında yüzyıllar boyu yaşatılan geleneklerin en önemlilerinden biri de artist çırak geleneğidir Aşıklar genellikle bir ressam aşığın yanında onun çırağı olarak yetenekler ölçüsünde olgunlaşırlar
Gelenek gereği icracılık ve aşığın şairlikteki ustalığı için üstad da denilen bir aşığın yanına ders almaları gerekmektedir Genç aşığın ustasının yanında koskocoman bir tahammül göstermesi gerekmektedir Sabrın sonunda çırak ustasının hayır duasını alarak kimsesiz millet önüne çıkma iznine kavuşur
4 Aşık Karşılaşmaları:
Atışma, aşıkların dinleyenler aleyhinde, deyişme sırasında birbirini alaylı lakin espri çerçevesi içinde söyleşmeleridir
Karşılama,aşıkların rakibine üstün gelmek için soru cevaplı tarzı seçmesi yada onu mat etmenin yollarını aramasıdır
Aşıkların doğaçlama, karşılıklı olarak açıklanmış bir kaide çerçevesinde söyleşmelerine atışmadenir Atışma, en düşük iki aşığın dinleyici huzurunda karşı karşıya gelerek birbirlerini sazda ve iddiaya göre kesin kurallar çerçevesinde denenmeleri esasına dayanır
5 LebDeğmez:
Aşıkların ustalıklarını belli olmak için bir nevi söz hüneri olarak başvurdukları bir biçimdir İçinde (B,P,M,V,F) dudak ve dişdudak sesleri bulunmadan söylenilen şiir demektir Aşıkların dudakları arasına iğne koyarak yarıştıkları bir atışma biçimidir
6 Askı (Muamma
Muamma, ahali şiirinde bir kimsenin ya da varlığın adını gizleyen şiir demektir Aşık edebiyatında muammanın özel bir önemi vardır Aşıklarca muamma düzenlemek veya bir muammayı çözmek bilgi ve akıl ister
Murat Urazmuammanın uygulanışını şu şekilde anlatmaktadır:
Kahvelerde muamma teşhir edildiği gecelerde; sigara ve nargile içilmez, kimse sesli konuşmaz, cümbür cemaat intizam içinde oturur Irk şairi tarafından hazır muamma büyük ve uzakta okunabilecek bir yazı ile kağıda yazılır ve tahtaya yapıştırılır Tahtaya bir milimetre kalınlığında bal mumu sürülür Aşıklar nöbetle kahveye gelenlere işine ve insanlar arasındaki derecesine tarafından ağırlamalar söylerler Ağırlanan birey de ağırlığına tarafından muammanın etrafındaki bal mumu sürülmüş tahtaya para yapıştırır Muammayı kim çözerse paraları alır ve muammayı tertipleyen aşık da bir taksim çıkarırdı Olur Ya bu muamma birkaç gece kahve duvarında asılı kalır, kimse kadar da çözülmemiş olursa sahibi olan aşık bunun ne olduğunu söyler ve bütün paraları alırdı
7 Dedim Dedi Tarzı Söyleşi:
Insanlar şiirinde yaygın olarak kullanılan bir biçim olup koşma ve semailerdeki aşık ve sevgilinin (dedimdedi ifadesine ast) iki taraflı söyleşmeleridir
8 Tarih Bildirme:
Aşık, kıtlık, yangın,sel felaketleri, salgın rahatsızlık, kayda değer savaşlar vb toplumu yakından ilgilendiren sosyal hayatla ilgili olaylarla kendi doğum tarihini şiirlerinde tarihi birer evrak olmasını istemiş ve çoğunlukla ilk yada son dörtlükte ara sıra de ara yerde tarih belirtmiştir
9 Nazire Söyleme:
Nazire, bir şairin şiirini diğer bir şair kadar aynı uyak ve ölçüde aynı bir biçimde yazma demektir
10 Saz Çalma:
Saz, aşık için ilhamı kamçılayan bir cihaz olup aşıklık geleneğinin en kayda değer unsurlarından biridir
*