Son Konu

Asit Yağmurları Dönem Ödevi

iltasyazilim

Yeni Üye
Katılım
25 Ara 2016
Mesajlar
2
Tepkime
1
Puanları
38
Yaş
35
Credits
-2
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Asit Yağmurları Ödev,
asit yağmurları kimya ödevi,
Asit Yağmurları Dönem Ödevi

ASİT YAĞMURLARI VE ÇEVREYE ETKİSİ Kimyasal incelenmesi

Asit Yağmurları kükürt ve azot dioksitlerin atmosferdeki nemle birleşerek sülfürik ve nitrik asitli yağmur kar ya da batmış oluşturması biçiminde kirliliğe yol açmasıdır Bu cins yağmurda tanecikler siste asılı olarak süspansiyon oluşturabilir veya en kuru halde birikebilirler

Asit yağmurlarının verdiği ileri sürülen zararın bir bölümünün fiilen bir takım doğal nedenlerden kaynaklandığı yapılan araştırmalar sonucunda anlaşılmışsa da petrol ve kömür yanmasından oluşan kükürt dioksit ile otomobil motorlarından çıkan azot oksidin asit yağmuru sorununu büyük ölçüde şiddetlendirdiği kesindir

Kirliliğe yol açan tanecikler kaynaklarından binlerce kilometre uzağa rüzgarla taşınabilir Sözgelimi ABD‘nin kuzey doğusundaki asit yağmurlarına Kanada'dan yayılanlar da katılmış Kanada'nın doğusundaki kükürt içeren yağış ABD 'den kaynaklanmıştır

Bilim adamlarının tümü asit yağmurlarının denetlenmesi için bir lahza önce yasalar çıkarılmasını istemektedirler Ne var ki söz konusu yasaların yol açacağı harcamalar fazla yüksektir bu yüzden de sorunun çözülmesi aralıksız ertelenmektedir

Idareli etkinlik kıtlığa karşı yapılan bir savaştır İnsan bu savaşta bazı değerleri üretip tüketirken diğer bir bedel olan kaliteyi ÇEVRE ’yi de tüketmektedir Hava su yeşil ve toprak gibi Biri kirlendiği zaman beraberinde zincirleme olarak diğerleri ve bunlardan yararlanan insanlar da kirlenmekte ve yok olmaktadır

Görüldüğü gibi hava doğal ve suni etmenlerce kirletilmektedir Yapay etmenlerin temelinde insan bulunmaktadır Fabrikadan evlerden ve araçlardan meydana çıkan dumanlar kadar atmosfer durmadan kirlenmektedir Bu kirlilik aracısız olarak olduğu gibi asit yağmurları yoluyla da bitkiye insana suya toprağa ve taşa etki etmektedir

Termik santrallerde ısıtmada ve endüstri kurumlarında kullanılan kömür atmosfere kül (kadmiyum arçelik kurşun) CO2 ve SO2 yaymaktadır Dünyada olduğu gibi Türkiye ’de kömür ve petrol tüketimi artan bir şekilde artmaktadır Çoğalan vasıta sayısı da petrol tüketimini dolayısıyla atmosferdeki karbon monoksit gazını yükseltmektedir Yanardağlar da havadaki SO2 ve CO2 gibi gazların miktarını arttırmaktadır Bu gazlar havadaki su buharı ile birleşirler




H2O+SO2 H2SO4 (sülfirikasit) ve

H2O+NO2 HNO3 (nitrik asit) olarak yere düşerler

Hava kirliliği ışınların yere ulaşmasını ve atmosfere yayılmasına da engelleyerek iklim üstünde negatif etki yapmaktadırAsit yağışları yapraklardaki klorofilin bozulmasına ve bitkinin sararıp kurumasına niçin olmaktadır




Bilindiği gibi bitki örtüsü fotosentez sırasında CO2 tüketir Asit yağmurları bitkileri kurutarak diğer yandan atmosferdeki CO2 (karbondioksit) tutarının artması için etraf hazırlamaktadır Başka bir anlatımla bir olumsuzluk bir başka olumsuzluğu üretmektedir

Bu asit yağışlarının etkilerini görebilmek için iki aşamadan oluşan deneylere girişilmiştir :

Birinci aşamada 16 saksıya kızıl çam 20 saksıya fasulye ve nohut ekildi

Kızıl çam ve fasulyeler 4 ’er saksıdan meydana gelmek üzere 5 ’er gruba ayrıldı Her grup PH3 PH45 PH6 yağmur suyu ve çeşme suyu gibi asidik değeri bambaşka sularla sulandı Alıştırma 2 ay sürdü Çalışmalara değişik sınıflardan 15 öğrenci katıldı

Çalışmalarımızda kullanılmak üzere topladığımız yağmur suyunun asidik değeri ölçüldü: Ilk yağış PH55 ikinci ve daha sonraki yağışlar PH6 olarak saptandı Bu da bize hava kirliliği ve onun oluşturduğu asit yağmurlarının çevremizde bir realite olduğunu kanıtlamaktadır

EVRE
A ) TOHUM GRUBU

20 saksıya fasulye ile nohut girift olarak ekildi Bu 20 saksı herkes 4 saksıdan oluşacak şekilde 5 gruba ayrıldı Ekildiği tarihiden itibaren her grup asidik değeri PH3 PH45 PH6 olan sularla sıradan su (musluk) ve yağmur suyu ile sulandı Her grupta 3 saksı esas alındı İki ay boyunca gözlem ve ölçümler yapıldı

Tohum – 1 Grubu (Yağmur suyu)

15111999 22121999 03012000 24012000
1 Saksı Ekim – Dikim
Çimlenme Nohut 22 cm
Fasulye 4 cm Nohut 23 cm
Fasulye kuru
2 Saksı Ekim – Dikim Çimlenme Nohut 30 cm
Fasulye 5 cm Nohut 30 cm
Fasulye 17 cm
İkisi de kansız
3 Saksı Ekim – Dikim
Çimlenme Nohut 26 cm
Fasulye 8 cm Nohut 38 cm
Fasulye 8 cm

Tohum – 2 Grubu (PH3)

15111999 22121999 03012000 24012000
1 Saksı
Ekim – Dikim Çimlenme Nohut 20 cm
Fasulye 4 cm Nohut beti benzi kaçmış
Fasulye kuru toprakta beyazcıklar
2 Saksı
Ekim – Dikim Çimlenme Nohut 31 cm
Nohut 24 cm
Fasulye değil Sararmış ve kurumuş
3 Saksı
Ekim – Dikim Çimlenme Nohut 10 cm
Nohut 10 cm
Fasulye yok İkisi de kurumuş

Tohum – 3 Grubu (PH45)

15111999 22121999 03012000 24012000
1 Saksı Ekim – Dikim Değil Değil Yok
2 Saksı Ekim – Dikim Değil Yok Değil
3 Saksı Ekim – Dikim Değil Değil Değil

Tohum – 4 Grubu (PH6)

15111999 22121999 03012000 24012000
1 Saksı Ekim – Dikim Fasulye 20 cm 22 cm 23 cm
2 Saksı Ekim – Dikim Fasulye 18 cm
Fasulye 11 cm 19 cm
13 cm 20 cm
135 cm
3 Saksı Ekim – Dikim Fasulye 19 cm
Fasulye 19 cm 20 cm
20 cm 21 cm
21cm

Tohum – 5 Grubu (PH6)

15111999 22121999 03012000 24012000
1 Saksı Ekim – Dikim Çimlenme Nohut 18 cm Nohut 21 cm
2 Saksı Ekim – Dikim Çimlenme Fasulye 9 cm Fasulye 11 cm
3 Saksı Ekim – Dikim Çimlenme Fasulye 5 cm Fasulye 7 cm



GENEL GÖZLEMLER :

a) Gövde ve renkte görülen değişimler

• PH3 Çimlenme yavaş önce seri olan büyüme yavaşlıyor İki ay sonradan sararma ve kuruma başlıyor

• PH45 Çimlenme yok

• PH6 Fasulye ve nohut öteki gruplara kadar erken çimleniyor ve hızla büyüyor

• Alışılagelmiş su : Nohut ve fasulye adi sürede çimleniyor ve büyüyor

• Yağmur suyu : Sıradan sürede çimleniyor Artma hızı alışılagelmiş Ancak 2 ayın sonunda sararma başlıyor

b) Bazı ot gibi yaşama topraktan çıkarıldı ve kök gelişmeleri incelendi

• PH3 Köklerin ince seyrek ve yukarıya içten kıvrıldıkları gözlendi

• Yağmur suyu (PH556) Gövde daha kalın köklerin sık ancak kısa olduğu gözlemlendi

• Bayağı su Köklerin uzun kalın ve sık olduğu gözlendi

• NETICE Suyun asitlik değeri arttıkça köklerin uzunluk kalınlık ve yoğunluk özelliklerinde normal olmayan gelişmeler görülmektedir



B) KIZILÇAM GRUBU

Kızıl çam –1 Grubu (PH3)

91299 221299 1000 Fark
1Saksı 85 cm 95 cm 98 cm 13 mm
2 Saksı 15 cm 155 cm 16 cm 10 mm
3 Saksı 2 cm 22 cm 23 cm 3 mm
4 Saksı 1 cm 15 cm 19 cm 9 mm

Sıradan Artma : 875 mm
Aylık Çoğaltma : 71 mm

Kızıl çam –2 Grubu (PH45)

91299 221299 1000 Ayrım
1Saksı 8 cm 8 cm 8 cm 0 mm
2 Saksı 6 cm 6 cm 7 cm 11 mm
3 Saksı 45 cm 45 cm 5 cm 11 mm
4 Saksı 5 cm 5 cm 6 cm 11 mm

Sıradan Çoğaltma : 85 mm
Aylık Çoğalma : 6083 mm

Kızıl çam – 3 Grubu (Sıradan Su)

91299 221299 1000 Ayrım
1Saksı 5 cm 55 cm 6 cm 11 mm
2 Saksı 1 cm 3 cm 4 cm 21 mm
3 Saksı 55 cm 6 cm 8 cm 25 mm
4 Saksı 45 cm 5 cm 6 cm 15 mm

Ortalama Çoğalma : 18 mm
Aylık Çoğalma : 14875 mm









Kızıl çam – 4 Grubu (PH6)

91299 221299 1000 Ayrım
1Saksı 3 cm 37 cm 5 cm 20 mm
2 Saksı 3 cm 38 cm 4 cm 20 mm
3 Saksı 15 cm 2 cm 25 cm 15 mm
4 Saksı 5 cm 6 cm 66 cm 16 mm

Sıradan Yükselme : 1775 mm
Aylık Çoğalma : 38416 mm



Tablolardan ve grafikten de anlaşılacağı gibi kızıl çamlardaki çoğaltma oranı PH değeri arttıkça azalma gösteriyor Ayrıca renkte koyulaşma ve eksik da olsa yaprak azalması görülüyor Bilindiği gibi hava kirliliği ve asit yağışları ilk önce yapraklardaki klorofili negatif olarak etkilemekte böylece yaprak fotosentez yeteneğini yitirmekte; besin üretemez duruma gelen bitki kurumaktadır
Gerçekte asit yağışlarının yaygın olduğu yerlerde çamların gövdesi kesilmek suretiyle incelenecek olursa (Resim – 5) yalnız kabuk çevresi (2 ile gösterilen yerler) kuru orta kesimler fazla derecede ıslaktır Böyle bir ağacın kereste değeri yoktur Insanlar aralarında bu şekilde hiçbir işe yaramayan insanlar için “su yutkunan adam nitelendirilmesi yapılır Görülüyor fakat hava kirliliği ve yağışlar bitkilerin yalnız morfolojik yapısını bozmakla kalmıyor aynı zamanda örneğin bir ağacı “hesaplı olmaktan da uzaklaştırabiliyor

Incelemeler iğne yapraklı ağaçların geniş yapraklara göre daha çok etkilendiği yargısını güçlendirmektedir

YATAĞAN ZİRAAT MD ’DEN YÜKSELEN SES

Yatağanda da termik santralin yarattığı hava kirliliği ve oluşan asit yağmurları çevreye büyük zararlar vermektedir




Yatağan Ziraat Müdürlüğü ’nden gelen feryada kulak verelim :

“TERMİK SANTRALİNİN BILINEN BAZI TÜMÖR ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ

Zeytin ağacının yapraklarında SO2 etkisiyle dağıtılmış form ve büyüklükte kırmızı kahve renkli parankima dokusunun tahribi ve çekmesi sonucu oluşmuş lezyonların meydana getirdiği bu lezyonların birleşmesine takiben normalde ağaçta 1820 ay kalması gereken yaprakların erkenden döküldükleri böylelikle ağaçların çıplaklaştığı ve verimlerinin azaldığı kaydedilmiştir SO2 ’nin (kükürt dioksit) neden olduğu bu prim er belirtiler yanında yeniden yaprak kaybı ve bunun sonucunda besin yetersizliğine yan olarak sürgün uzunluğunda ve yaprak boyutlarında küçülme biçiminde sekonder belirtileri de oluşmaktadır

Badem ağaçlarının yapraklarının damarlarında renk açılması biçiminde beliren SO2 yanıkları oluşmakta bu ağaçların erken yaprak dökmelerini ve meyve tutumlarının azalmasına neden olmuştur
Tütün Bitkisi : Kükürt dioksit (SO2) gazının hassas olan tütün bitkilerinin özellikle sulandırma sonrası açık durumda olan yapraklarındaki stomalarından tolore edilebilir Dozun üstünde alınan SO2 hücreler ve yaprak dokusu düzeyindeki kimyasal ve fizyolojik reaksiyonları etkileyerek akut bir şekilde tütün yapraklarında kahverengi eşit cepheli yaprak leke ve yanıklarının oluşmasına niçin olmaktadır

Bu feryat bindiği dünya gemisini delen insanoğlunun çığlığıdır Bu ses çevresel intiharın resmen belgelenmesidir

MURGUL BAKIR İŞLETMELERİNİN ETKİNLİKLERİ

Murgul bakır fabrikalarının çevresine günde 560 mgm3 SO2 yaymakta olduğu bildiriliyor Çevredeki tarım alanlarında armut kiraz elma erik ve ceviz gibi meyve ağaçları bakır fabrikasının açılmasından sonraki 5 yılda kurumuştur Kurum hasar eden köylülere tazminat ödemek zorunda kalmıştır Göktaş vadisindeki ormanlar büyük hasar görmüştür

Ankara ’da topoğrafik etkilerin sonucu (çukurda bulunması) 698 mgm3 ’e değin yükselen SO2 rüzgar göre dağıtılamamış ve çevredeki ibreli ağaçlara zararlı olmuştur Yer yer kuruma olayları görülmüştür

Ankara ’da olduğu gibi İstanbul ’da da kış mevsiminde SO2 tutarı yükselmekte insan ve bitki sağlığını korkutma etmektedir

Soma Tavşanlı ve Elbistan santralleri da atmosferdeki kükürt toz ve CO2 tutarını artırarak canlı yaşamı riske sokmaktadır

Kentlere göç plansız kentleşme yakacak olarak kullanılan niteliksiz linyit tutarının artması ve alternatif enerji yerine elektrik üretiminde eski kalıntı kaynaklara (kömür petrol) ağırlık verilmesi; gelecekte hava kirliliğinin daha da artacağını göstermektedir

Ülkemizde demiryolları ve denizyolları gibi toplu ulaşım sistemleri yerine karayollarına yük verilmesi dumandan ve asitten daha uzun yıllar hasar göreceğimizin habercisidir





AVRUPA ORMANLARI

Avrupa ’da Büyük Sanayii Devrimi ile ademoğlu mal ve para olarak büyük kazanımlara kavuşurken diğer taraftan “ çevre gibi doğal bir zenginliği yitirdiğinin farkında değildi Yalnız kazanmaya ve varlıklı olmaya koşullanmıştı Zenginleştiği o ölçüde agresif tutumunu artırıyordu

20 yy başlarına gelindiğinde Avrupa Kıtası ormanlarını büyük ölçüde yitirmiş bulunuyordu Geniş orman alanları yer yer yangın görmüş gibi örselenmişti

Günümüzde dünyanın en lekeli kentlerini Avrupa kentleri oluşturuyordu :




Milano : 195 mgrS (mgKükürt)
Paris : 83 mgrS
Madrid : 71 mgrS
Frankfurt : 67 mgrS
Brüksel : 59 mgrS
Glasgow : 62 mgrS
Londra : 57 mgrS
New York : 55 mgrS

Okumamış bir Crée Kızılderilisi ’nin sözleriyle gelişmiş olduğu söylenen Avrupa uluslarının yaptıklarıyla karşılaştırırsak: “açık fikirli veya “yüksek öğrenim görmüş Avrupa ’lının bizde olduğu gibi yanlışlar içinde bulunduğunu görürüz

O süre en büyük doğal felaketlerin eğitimin içeriğine tabi olarak ortaya çıktığını söyleyebiliriz Eğitim sistemlerimizi kontrol etmek durumundayız!
Avrupa kentlerinin uzaktan olduğuna bakarak kendimizi asit etkisinden korumuş ya da kurtulmuş saymamalıyız Çünkü SO2 ve CO2 gazları rüzgarlar göre 2000 – 3000 km ötelere taşınabilmektedir Örneğin; İstanbul ’a kuzey ve kuzeybatı rüzgarları ile gelen yağışlar 42 PH – 45 PH arasında değişirken güneyden esen rüzgarlarla gelen yağışların PH oranı 6 – 7 düzeyine inmektedir

Hava sisli olduğu zamanlarda bu oran 38 PH olarak gerçekleşmektedir

Görüldüğü gibi asit yağmurları günümüzde milli olmaktan fazla uluslar arası bir özellik taşımaktadır Her ülke kendisi bazı önlemler alırken tüm dünya ülkelerinin birlikte almaları gereken daha büyük ölçekli önlemler bulunmaktadır

EĞİTİM VE ÇEVRE

Eğitim ile çevre arasındaki ilişkiyi ortaya düzenlemek nedeniyle bir anket düzenlendi Anket İzmir ’de yapıldı ve ankete 117 birey katıldı Katılanlardan 75 ’i yüksek okul mezunu idi Asit yağmurları konusunda bilginiz var mısorusuna 62 birey “evet yanıtı verdi Yüksek mektep mezunu (7562 ) 13 kişinin asit yağmurlarından habersiz olduğu anlaşıldı Eğitim bu ise bu nasıl eğitim? Bu değilse eğitim nedir?

Asit yağmurlarından etkileniyor musunuz sorusuna 45 kişi “evet yanıtını verdi Yüksek mektep mezunu (7545 ) 30 kişi başına yağan asit yağmurlarından bihaberdi Başına düşenin asit mi yahut su mu olduğunu bilmeyen yüksek okul mezunu olan 30 birey eğitimli midir?

Çevre sizin için manâlı mi sorusuna 45 kişi yanıtsız bırakmış 3 yüksek öğrenimli de çevrenin önemini kavrayamadığı için “ evet diyememiştir
27 kişinin herhangi bir çevre örgütünü tanımadığı 4 sorunun yanıtından anlaşılmaktadır Reel nerede? Eğitim nerede?

Çevre ile girişimleri olmayan veya çevre koruma ilgili girişimlerin ne olduğunu bilmeyen 71 kişinin bulunduğu 5 sorunun yanıtından anlaşılmaktadır
Okuduğunu yaşama uygulayamayan yüksek okul mezunu da olsa eğitimli midir?
6 soruda kayıtlı hava kirliliği ve asit yağmurlarının nasıl önlenebileceği sorusuna büyük bir ekseriyet (43 birey) “eğitimle yanıtını vermiştir “Eğitimle diyenlerin büyük bir bölümü de “mevcut eğitim sistemiyle yok uyarısında bulunuyordu
Crée Kızılderilisi ’nin ülkesinde 19yy dek Avrupa ’da ve 20 Yy değin Türkiye ’de hava kirliliği ve onun etkisiyle oluşan asidik yağışlardan eser yoktu: Orman kurumuyor toprak kirlenmiyor bitki örtüsü hayvanlar ve halk müziği zehirlenmiyordu

Endüstrinin zenginliğin ve buna bağlı olarak eğitimin gelişmesiyle daha sağlıklı bir çevre beklenirken insanoğlunun havayı solunamaz suyu içilemez ve bitkiyi yenilemez duruma getirdiğini görüyor ve dehşete düşüyoruz

Eğitim yükseldikçe havada duman suda asit artıyor!

Murgul ’u Ankara ’yı Soma ’yı Elbistan ’ı Yatağan ’ı kirletenler Gökovayı kirletecek olanlar mühendis bakan başbakan cumhurbaşkanı gibi “okumuşlar yok mi?

“İlim ilim bilmektir ilim kendini bilmektir Sen kendin bilmezsen bu nice okumaktır

Diyebildiğimiz vakit yemek yemek yediğimiz sofraya bıçak sokmaktan vazgeçeriz Somurtkan takdirde biz karadumanı yaratmaya karaduman da bizi karartmaya devam edecek; bir olumsuzluk başka bir olumsuzluğu üreterek :

Ankete katılanların eğitim durumu :
İlkokul: 17 kişi
Ortaokul: 25 kişi
Yüksek okul: 75 kişi

II FAZ (YOKLAMA) DENEMELERİ

Kontrol amacını güden ikinci safha çalışmalarımız 26022000 de başladı 12042000 tarihine dek sürdü
Yine tanesi keza fasulye ve ayrıca de nohut ekilmiş her biri 4 ’er saksıdan meydana gelecek şekilde 5 grup oluşturuldu

Nohut – fasulye (tohum) gruplarına ilk asit (PH) uygulaması 15 gün daha sonra başlatıldı 15 gün boyunca olağan su ile sulandı Bu şart II Evre çalışmaları ile I aşamadakiler arasındaki farklılıktır Amacımız; topraktaki tohuma 15 gün baştan başa çimlenme olanağı sağlamaktır Sonradan PH değeri farklı olan (PH2 PH3 PH45 PH6 adi su yağmur suyu) sularla sulandı

Tekrar kızıl çamlar da herkes 4 ’er saksıdan oluşacak şekilde 5 gruba ayrıldı bunlarda asidik değeri farklı sularla (PH2 PH3 PH45 PH6 yağmur suyu normal su) ile sulandı Periyodik aralıklarla boyları ölçüldü renk değişimleri gözlendi Her grup için elde edilen sonuçlar uygun bir şekilde kaydedildi Bu sonuçlara yerinde tablolar çıkarıldı Genel sonuçlara erişilmeye çalışıldı İtiraf etmek gerekir ama bu zaman çalışmalarımız için tatmin edici olmamıştır

TOHUM GRUBU

Tohum Grubu – 1 (PH2)

17032000 30032000 12042000
1 Saksı Çimlenme Değil Çimlenme Yok Çimlenme Değil
2 Saksı Çimlenme Yok Çimlenme Yok Çimlenme Değil
3 Saksı Çimlenme Değil Çimlenme Yok Çimlenme Değil


Tohum Grubu – 2 (PH3)

17032000 30032000 12042000
1 Saksı Çimlenme Değil Çimlenme Değil Çimlenme Değil
2 Saksı Çimlenme Değil Çimlenme Değil Çimlenme Yok
3 Saksı Yabani ot (mera) çıktı Mera 10 cm Çayır 10 cm

Tohum Grubu – 3 (PH45)

17032000 30032000 12042000

1 Saksı 3 fasülye: (25 cm 26 cm25 cm)
3 nohut : (155 cm 105 cm105 cm) 3 fasülye: (6 cm 4 cm45 cm)
3 nohut : (21 cm 20 cm16 cm) Fasülye sarardı
Nohut : (22 cm 21 cm 17 cm)
2 Saksı Çimlenme Yok Çimlenme Değil Çimlenme Yok
3 Saksı 1 Fasülye (4 cm)
1 Nohut : (8 cm) 1 Fasülye : 5 cm
1 Nohut : 18 cm 1 Fasülye : 5 cm
Nohut : 26 cm

Tohum Grubu – 4 (PH6)

17032000 30032000 12042000
1 Saksı Yalnız nohut var ve 3 cm Nohut : 4 cm Nohut : 6 cm
2 Saksı Çimlenme Değil Çimlenme Değil Çimlenme Değil

3 Saksı 1 Fasülye (5 cm)
1 Nohut : (10 cm) 1 Fasülye : 10 cm
1 Nohut : 13 cm 1 Fasülye : 12 cm
Nohut : 17 cm






Tohum Grubu – 5 (PH556 Yağmur suyu)

17032000 30032000 12042000
1 Saksı Çimlenme yok Çimlenme yok Çimlenme Yok
2 Saksı Çimlenme Değil Çimlenme Değil Çimlenme Yok
3 Saksı Çimlenme yok Çimlenme değil Çimlenme değil

SONUÇLAR :

Yüksek asitlerde (PH) çimlenme olayı bile görülmedi
PH45 asidik durumunda çimlenme bütün gerçekleşmedi (bazı saksılarda değil) Çimlenip büyüyenlerde de karoser ince uzun ve cansız kaldı
PH6 durumunda da çimlenme yok Fasulye ve nohut orta asitlikteki sulardan (Ör: PH45) hoşlanmıştı eksik aitli sularda (Ör PH6) hiçbir gelişme göstermedi
Yağmur suyundaki PH oranı çimlenmeye bile fırsat vermedi
Nohudun fasulyeye tarafından asitli sulara daha dayanıklı olduğu gözlendi
Asidik değeri PH2 olan sularla sulanan saksı açıldığında bütün tohumların asidik değeri PH3 olan sularla sulanan saksılarda ise bazı tohumların çürüdüğü görüldü
Çayırların asidik yağışlardan etkilenmediği gerçeği ortaya çıktı

b) KIZILÇAM GRUBU

Kızıl çam –1 Grubu (PH2)

17032000 30032000 12042000
1Saksı 41 cm 41 cm 41 cm
2 Saksı 37 cm 37 cm 37 cm
3 Saksı 45 cm 45 cm 45 cm
4 Saksı 33 cm 33 cm 33 cm

Kızıl çam –2 Grubu (PH3)

17032000 30032000 12042000
1Saksı 30 cm 305 cm 31 cm
2 Saksı 35 cm 35 cm 355 cm
3 Saksı 40 cm 40 cm 40 cm
4 Saksı 29 cm 295 cm 30 cm









Kızıl çam – 3 Grubu (PH45)

17032000 30032000 12042000
1Saksı 35 cm 36 cm 37 cm
2 Saksı 31 cm 32 cm 33 cm
3 Saksı 355 cm 355 cm 365 cm
4 Saksı 32 cm 32 cm 33 cm

Kızıl çam – 4 Grubu (PH6)

17032000 30032000 12042000
1Saksı 36 cm 37 cm 375 cm
2 Saksı 35 cm 355 cm 36 cm
3 Saksı 37 cm 38 cm 385 cm
4 Saksı 34 cm 355 cm 36 cm



Kızıl çam – 5 Grubu (PH55 6)

17032000 30032000 12042000
1Saksı 30 cm 31 cm 31 cm
2 Saksı 34 cm 345 cm 345 cm
3 Saksı 37 cm 38 cm 38 cm
4 Saksı 33 cm 33 cm 335 cm

SONUÇLAR :

PH2 olan sularla sulananlarda hiçbir gelişme olmadı Yapraklarda akma görüldü İkinci ayın sonunda renkler matlaştı
PH45 asitli sularla sulananlar ikinci ayın sonunda sarardılar
Yağmur suyu ile sulananlarda olağan suya kadar daha yavaş bir gelişme görüldü Tuğlarında küllenme ve dökülmelere rastlandı Kökler içe doğru kıvrılma özelliği gösterdi
Hava Kirliliği ve Asit Yağmurlarının Oluşturduğu Öteki Zararlar:
Hava : Ozan tabakası incelir Bu Nedenle güneşten gelen ültraviyole gibi zararlı ışınlar yere değin ulaşır Bu da cilt kanseri ve göz kataraktlarının oluşumuna yol açar
CO2 SO2 ve karbon monoksit gibi gazlar solunumu zorlaştırır Solunum yollarında dağıtılmış hastalıkların ortaya çıkmasına niçin olur
İklim : CO2 ve SO2 gazlarının artması sera etkisi yaparak atmosfer sıcaklığının yükselmesine neden olur Bu koşul buzulların erimesine; deniz suyunun yükselmesine yol açar Kıyı ovaları sular altında kalır Bazı ürünlerin üretilmesi güçleşir
Su : Asitik yağışlar yerüstü ve yeraltı sularını kirlendirir Ardından bu suların ulaştığı göl ve denizler buralarda yaşamış canlılar (balık bitki kuş ) hasar görür Kirlenmiş kaynak suyunu içen kirlenmiş göl ya da denizdeki balıkla beslenen insan da bu kirlilikten nasibini alır
AntikYapıtlar :
Atmosfer Yağış Taş ve metal Sonuç

H2O+SO2 H2SO4 + Ca CaSo4+H2
(Sülfirikasit) (Kalker)

H2O + SO2 H2SO4 + 2Al Al2(SO4)3+3H2
(Aliminyum)

H2O + NO2 HNO3 + Al Al(NO3)2+32H2
(nitrikasit)
Görüldüğü gibi yere düşen asitli sular taş ve metallerden yapılmış olan antik yapıtlarımızı da bozabilmekte böylece insanlığın iki taraflı mirasına zarar vermektedir
Tarihi bina ve yapılar son 20 yılda bir önceki 2000 yılına kadar daha çok yıpranmıştır Efes ’i ve Bergama ’yı düşünün; bir süre daha sonra İngiltere ’deki Westminister Manastır ’ı gibi kopyalarını yerine getirmek zorunda kalacağız Kaybettiğimiz geçmişimizi kaç dolara geri alabiliriz?

Kağıt ve dokuma de SO2 ve NOx gazlarını emiyor; emdikçe gevriyor Gerçekte Britanya kütüphanesindeki kolleksiyonlardan % 5 ’i sülfür gazından hasar görmüştür
Toprak : Asit yağmurları topraktaki minarellerle tepkimeye girerek toprağın yapısını bozmaktadır Hem topraktaki su asitik nitelik kazanmaktadır Yeni asitik ortama uymayan bitki türleri değil olurken bir bölümü de asitli suyu bünyesinde depolamaktadır
Böylece;
Bitki örtüsünün azalması bir taraftan erozyon ortamını hazırlarken bir de da fotosentez olayının azalmasına ve sonucuda atmosferdeki CO2 tutarının artmasına neden olmaktadır
Asitli su ile sulanan sebze ve meyvelerle beslenen insan hasar görmektedir

ÖNLEMLER :

Hava kirliliği ve asit yağışlarının çevreye bilhassa bitkilere olan etkisinin kesin sonucu ve buna karşı isabetli önlemler gücenmek isteniyorsa fazla sayıda bilimsel denemenin yapılması gerekir
Yakıtların (araç ve meskenlerde) kalitesi yoklama edilmeli
A ) Hava kirliliğine dayanıklı tümör (böğütlen ıspanak kızılcık) ekilmeli
B) Kışın yaprak döken ur ekilmeli
Kentlerin kurulma yerleri topografik açıdan iyi saptanmalı Diğer bir anlatımla Yerleşmeleri (kent köy) çanak şeklindeki alanlardan uzaklarda kurmalıyız
Bacalara filitre takılmalı
Araçların bakımı zamanında yapılmalı
Alternatif enerji kaynakları kullanılmalı
(Güneş rüzğar gelgit akıntılar biyokütle end ve evsel atıklar gibi)
Tüketim toplumu olduğumuz sürece yeni üretimlere yeni kirlenmelere niçin olmamız kaçınılmazdır Onun için tüketim çılgınlığı yerine mevcutlardan haz almayı öğrenmeliyiz
Yakıtlardaki kükürt oranı azaltılmalı
Çevre insanlara öğretilmemeli; ademoğlu çevreyi içselleştirecek şekilde şahsen kendisi öğrenmeli
Özetle; konunun sosyolojik ekonomik ve politik boyutları benzer anda alınmalı ve hemencecik uygulamaya geçilmelidir Bunların içinde en önemli olanı ise hayat ve eğitimi el ele tutuşturan uygulamalar olacaktır
Bu önlemler alınmadığı vakit en temiz kalan yerlerimizden biri olan Gökova Körfezi ve çevresi de son kurbanlardan biri olmaktan kurtulamayacaktır
Kirli hava ve asitik yağışlara etkileri lokal değildir Çünkü rüzgar benekli hava ve yağışları fazla uzaklara taşıyabilmektedir Asit yağışları düştüğü yerde kalmayıp akarsular ve denizler yoluylada dünyaya yayılmaktadır Onun için çözümler yerel yok küresel olmalıdır Ancak öncelikle lokal düşünmeyi ve yerel davranmayı öğrenerek bu felaketten kurtulabiliriz


Anekdot : Deney Sonuçları http:wwwoiledutr adresinden alınmıştır

HAZIRLAYAN : Caner BOZKURT
Alanya Anadolu Teknik Lisesi
Bilgisayar Yazılım Bölümü
Kimya Dönem Ödevi

Asit Yağmurları
Kükürt ve azot dioksitlerin atmosferdeki nemle birleşerek sülfirik ve nitrik asitli yağmur kar ya da batmış oluşturması şeklinde kirliliğe bahşedilen genel ad Bu cins yağmurda tanecikler siste asılı olarak süspansiyon oluşturabilir ya da en kuru halde birikebilirler
Asit yağmurlarının verdiği ileri sürülen zararın bir bölümünün sahiden bir takım doğal nedenlerden kaynaklandığı yapılan araştırmalar sonucunda anlaşılmışsa dapetrol ve kömür yanmasından oluşan kükürt dioksit ile otomobil motorlarından çıkan azot oksitin asit yağmuru sorununu büyük ölçüde şiddetlendirdiği kesindir
Kirliliğe yol açan taneciklerkaynaklarından binlece kilometre uzağa rüzgarla taşınabilirSözgelimi ABD'nin kuzey doğusundaki asit yağmurlarınaKanada'dan yayılanlar da katılmışKanada'nın doğusundaki kükürt içeren yağışABD'den kaynaklanmıştır
Bilim adamlarının tümü asit yağmurlarının denetlenmesi için biran önce yasalar çıkarılmasını istemektedirlerNe varki laf konusu yasaların yol açacağı harcamalarçok yüksektirbu yüzden de sorunun çözülmesi sürekli ertelenmektedir
ASİT YAĞMURLARI

BIRIM 1
KÜKÜRT DÖNGÜSÜ VE BOZULMASI İLE OLUŞAN SORUNLAR

Kükürt hayat için gerekli kimyasal maddelerden biridir Tüm canlılarda yer alan bazı amino asitlerin yapısında bulunur Taşkürede bolca bulunduğundan genel olarak sınırlayıcı maddelerden biri sayılamaz böylece önemi daha çok hava kirliliği açısındandır
Kükürdün doğal kaynakları yanardağlar ve bataklıklardan çıkan hidrojen sülfit gazı (H2S) ve kayalardaki demir sülfit (FeS) gibi kükürtsü bileşiklerdir Bu bileşikler jeolojik aşınma sonucu taşkürenin yüzeyine çıkarlar : denizlerde sedimanter kayaların oluşması ile taşküreye geri dönerler Taşkürenin yüzeyine çıkan kükürtlü bileşiklerdeki kükürt havadaki oksijenle reaksiyona girerek kükürt dioksit (SO2) kükürt trioksit (SO3) ve sonunda su buharı ile bağlantı edince sülfirik asit (H2SO4) şeklini alır Havadaki kükürt genelde bu biçimiyle
Şekil –1
yani sülfirik asit olarak yağmurlarla toprağa döner ve çevrime girer (Kükürt Döngüsü Karadeniz ’in dip suları ve Haliç ’in bir takım yerlerinde olduğu gibi oksijensiz sistemlerde organik maddelerin ayrışmasından hidrojen sülfit (H2S) gazı oluşur Tipik çürük yumurta kokusu veren madde işte bu gazdır Oksijensiz sistemlerde kükürt iki grup bakteri arasında değişik kimyasal şekillerde alınıp verilmektedir Bir Takım çeşitleri (sülfür bakterileri) SO4 içeren (sülfatlı) maddelerdeki oksijeni kullanarak hidrojen sülfüre dönüştürürler Öbür çeşitlilik bazı bakteriler de H2S gazını güç kaynağı olarak kullanırlar Bu bakteriler kemosentetik bakteriler olarak adlandırılır
Son iki yüzyılda gerçekleşen sanayileşmenin kükürt dengesi büyük etkileri olmuştur Eski Kalıntı yakacak kullanımı ve madencilik atmosferdeki H2SO4 miktarını fazla artırmıştır Dolayısıyla kükürt hava kirliliğine niçin olan başlıca maddelerden biri haline gelmiştir Bir Takım şehirlerde insan sağlığını bazı ülkelerde de asit yağmuru denilen bir durum sonucu göl ve kara ekosistemlerini etkilemeye başlamıştır






*
 
Üst Alt