Son Konu

Ataturk'un Doneminde Yapılan Yenilikler

bilgiliadam

Yeni Üye
Katılım
16 Ağu 2017
Mesajlar
1,516,397
Tepkime
29
Puanları
48
Credits
-6
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Ataturk'un Getirdiği Yenilikler

Ataturk Zamanında Yapılan Yenilikler

Saltanatın Kaldırılması (1 Kasım 1922)

Kurtuluş Savaşı'nın ilk yıllarında kurulan (23 Nisan 1920) Turkiye Buyuk Millet Meclisi, halktan kopuk Osmanlı yonetiminin yanında, halkın icinden secilen temsilcileriyle halk iradesinin gercek temsilcisi olmuş, iyice eskimiş ve yıpranmış kişisel saltanatsa, TBMM'yi, yani ulusun egemenliğini tanımamasının yanı sıra, Sevr Antlaşması'nı imzalamış, duşmanla işbirliği yapıp, cıkarttığı ayaklanmalarla Ulusal Kurtuluş Savaşı'nı engellemeye calışmıştı

23 Nisan 1920'den başlayarak ulusal egemenliğe dayalı devletin kurulmasıyla kişisel saltanata kalkmış gozuyle bakan Mustafa Kemal, İtilaf Devletleri'nin Lozan Barış Konferansı'na Ankara Hukumetinin yanı sıra Osmanlı Hukumeti temsilcileri de cağırmaları ustune, 1 Kasım 1922'de TBMM'de yaptığı konuşmada ulus'un akla aykırı olduğunu belirterek,saltanatın kaldırılmasını istedi Milletvekillerinin ateşli konuşmalarla Ataturk'u desteklemelerinden sonra, saltanatın İstanbul'un işgal tarihinden (16 Mart 1920) başlayarak kalkmış olduğu oybirliğiyle kabul edildi Saltanatın kaldırılmasıyla Padişahlık sıfatı kalkan Mehmet VI Vahdettin de, 17 Kasım gunu İngiliz Komutanlığına başvurarak, bir İngiliz zırhlısıyla İstanbul'dan ayrıldı

Cumhuriyetin İlanı (29 Ekim 1923)

Saltanatın kaldırılmasının ve Lozan Barış Antlaşması'nın ardından TBMM'de en cok tartışılan konulardan biri, yeni devletin niteliği sorunuydu Kendisi bir hukumet olan TBMM'nin ayrı bir hukumeti ve bu hukumeti yonetecek bir başbakanın bulunmaması, meclis icinden bakanların seciminde adayların gerekli oyu sağlamakta gucluk cekmeleri, surekli sorunlara yol acmaktaydı 27 Ekim 1923'te Ali Fethi (Okyar) Bey başkanlığındaki hukumetin istifası ve Cumhuriyet Halk Partisi grubunun yeni hukumet listesi ustunde anlaşmaya varamaması uzerine, Ataturk 28 Ekim gecesi arkadaşlarını toplayarak sorunun gercek cozumuyle ilgili duşuncesini acıkladı ve İsmet İnonu'yle o gece, devletin niteliğinin cumhuriyet olduğunu saptayan bir yasa tasarısı hazırladı Ertesi gun TBMM, yapılan işin coktan doğmuş olan cocuğun adını koymakolduğunun milletvekillerine acıklanmasından sonra, saat 2030'da Anayasa değişikliğini kabul ederek cumhuriyeti ilan etti veoybirliğiyle alınan bu karardan sonra cumhurbaşkanı secimine gecerek, gene oybirliğiyle Gazi Mustafa Kemal Paşa'yı Turkiye Cumhuriyeti'nin ilk cumhurbaşkanı olarak secti

Halifeliğin Kaldırılması (3 Mart 1924)

Saltanatın kaldırılmasından ve Mehmet VI Vahdettin'in İstanbul'dan ayrılmasından sonra, TBMM'nin 18 Kasım 1922'de halife secmiş olduğu Abdulmecit Efendi, eski rejim yanlılarının tek umudu haline gelmiş, bundan guc alan Abdulmecit Efendi de, yeniden torenler duzenlemeye, demecler vermeye bazı İslam ulkelerinin kendisine bağlılık bildirmeleri uzerine, İslam dunyasının onderi tavrı takınmaya başlamıştı Bu durumun yeni kurulmuş cumhuriyet yonetimi icin tehlikeli olabileceğini kavrayan Ataturk, İzmir'deki ordu tatbikatları sırasında ordu komutanlarına hilafetin kaldırılması konusunda duşuncesini acıklayıp, yasanın meclis gundemine getirilmesini kararlaştırdı 1 Mart 1924'teki butce goruşmelerinde halifeye ve Osmanlı hanedanına verilecek odenek konusunun gundeme getirilmesinden sonra, 3 Mart 1924't kabul edilen yasayla, halifelik kaldırılıp, ilerde saltanat ve halifelik iddiasında bulunmamaları icin Osmanlı hanedanı uyelerinin de yurt dışına cıkarılmaları kabul edildi

Medeni Kanun'un Kabulu (17 Şubat 1926)

Osmanlı İmparatorluğu doneminde hukuk işleri din kurallarına gore yonetilmekte olduğundan, cağdaş toplumlar duzeyine erişmek isteyen Turk toplumunun temel gereksinmelerinin, soz konusu hukuk yapısıyla karşılanamayacağı anlaşılmıştı Tanzimat Donemi'nde hazırlanan Mecelle, bazı yenilikler getirmekle birlikte, kişilerin hak ve borcları, aile kurumu, işleyişi ve sona ermesi, mulkiyet ilişkileri, miras sorunları, kiralama, satın alma, odunc verme, vb ilişkiler acısından, gercek bir Medeni Kanun sayılamazdı Bu nedenle İsvicre Medeni Kanunu ormek alınarak hazırlanan Medeni Kanun, 17 Şubat 1926'da TBMM'de kabul edilerek, yururluğe kondu Bunu, obur temel yasalar ile, ceza hukuku alanındaki boşlukları gideren Ceza Kanunu'nun kabul edilip (1 Mart 1926) yururluğe konması izledi

Tarikatların, Tekke ve Zaviyelerin Kapatılması (30 Kasım 1925)

Başlangıcta yalnızca din konularıyla ilgilenen, farklı duşunce sistemleri geliştirerek taraftarlarını coğaltmaya calışan tarikatlar, zaman icinde siyasal olaylarda etkili rol oynamaya, cıkarları tehlikeye duştukce halkı ayaklandırmaya koyulmuşlardı Bu etkinliklerini cumhuriyetin ilanından sonra da surdurmeye kalkışmaları ve Menemen Olayı, Şeyh Sait Ayaklanması gibi şeriattan yana ayaklanmalara yol acmaları ustune Turkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, muritler memleketi olamaz Turkiye Cumhuriyeti her alanda doğru yolu gosterecek, uyaracak guctedir Biz uygarlığın bilim ve fenninden guc alıyoruz ve ona gore yuruyoruz Başka bir şey tanımayızdiyen Ataturk'un sozleri ışığında harekete gecilerek, 30 Kasım 1925'te cıkarılan yasayla tekkeler ve zaviyeler kapatıldı

Laikliğin Kabulu (19281937)

Saltanatın kaldırılması, hilafetin kaldırılması, Şeriye ve Evkaf Vekaleti'nin kaldırılarak yalnızca din işleriyle uğraşacak Diyanet İşleri Başkanlığı'nın kurulması, tarikat ve zaviyelerin kapatılması aşamalarından gecen laikliğin tam anlamıyla yasal tabana oturtulması icin, 1924 Anayasası'nda yeralan Turkiye devletinin dini İslam'dırdeyimini tartışmaya koyulan TBMM, 10 Nisan 1928'de Anayasa'nın ikinci maddesini değiştirip, 16 ve 38 maddeler gereğince milletvekilleri ile cumhurbaşkanının ant icerken soylemek zorunda oldukları vallahisozcuğunu maddelerden cıkardı Ayrıca, 26 maddedeki ahkamı şeriyenin tenfizi(şeriat hukumlerinin yurutulmesi) sozcukleri de Anayasa'dan cıkarıldı İnananların ibadetlerini kendi dilleriyle yapmalarını doğal bir hak olarak goren Mustafa Kemal'in, aydın din adamlarıyla yaptığı goruşmelerden sonra, 3 Şubat 1928'de hutbelerin Turkce okunmasının kabul edilmesini, dualar ve ezanın Turkceye cevrilmesi calışmaları izledi 5 Şubat 1937'de Anayasa'nın ikinci maddesinde laiklik ilkesine yer verilmesi ve Turkiye Cumhuriyeti'nin laik bir devlet olduğunun yazılmasıyla, laiklik devrimi tamamlanmış oldu

Kadın Haklarının Tanınması (19301933 ve 1934)

Osmanlı toplumunda hemen hicbir toplumsal ve siyasal hakkı bulunmayan kadınlara Medeni Kanun'la bazı haklar tanınmış olmakla birlikte, siyasal haklar acısından bir değişiklik yapılmamıştı Ataturk'un girişimiyle kadınların iktisadi ve siyasal yaşama katılmaları yonunde bir dizi değişiklik yapılarak, 1930'da belediye secimlerinde secme, 1933'te cıkarılan Koy Kanunu'yla muhtar secme ve koy heyetine secilme, 5 Aralık 1934'te Anayasa'da yapılan bir değişiklikle de milletvekili secme ve secilme haklarının tanınmasıyla, Turk kadını o yıllarda Avrupa devletlerinin coğundaki kadınlardan daha ileri haklar elde etti ve cok gecmeden toplumda erkeklerin calıştığı her alanda yerini aldı

Şapka ve Kıyafet Devrimi (25 Kasım 1925)

Ulke halkını her alanda cağdaş ve uygar duzeye cıkarabilmek icin değişiklikler tasarlarken, dış gorunuşuyle de bunu vurgulaması gerektiğine inanan Mustafa Kemal'in, 25 Ağustos 1925'te Kastamonu'ya yaptığı bir gezide başına şapka giyip, Buna şapka derlerdiye halkı şapka giymeye ozendirmesinden sonra, 25 Kasım 1925'te Şapka Giyilmesi Hakkındaki Kanun cıkarılıp, dinsel giysilerle sokakta gezilmesi yasaklandı

Takvim, Saat ve Olculerde Değişiklik (1925 ve 1931)

Cumhuriyet doneminden once Batı uluslarından ayrı takvim, saat, sayı ve olculerin kullanılması, hafta tatillerinin cuma gunu olması, takvimin başlangıcı olarak Hazreti Muhammed'in Mekke'den Medine'ye goc ettiği tarih olan 622 yılının alınması (hicri takvim), sayı olarak eski sayıları, olcu olarak da okka, dirhem, arşın, endaze, vb olculerin kullanılması, Turk toplumu ile Batı toplumları arasındaki ilişkilerde buyuk karışıklık ve gucluklere yol acmaktaydı 26 Aralık 1925'te miladi takvimin kabul edilip, alaturka saat yerine Batı'da kullanılan alafranga saatin kabul edilmesiyle, 23 Mart 1931'de cıkarılan yasayla da gram, kilogram, ton, metre, kilometre gibi olculerin benimsenmesiyle, bir yandan Batı ulkeleriyle ilişkiler kolaylaştırılırken, bir yandan da yurdun her yerinde tutarlı bir olcu ve ağırlık duzeni kurulmuş oldu

Soyadı Yasasının Kabulu (21 Haziran 1934)

Soyadı bulunmamasının gunluk yaşamda yarattığı gucluk ve karışıklıkların onunene gecmek amacıyla 21 Haziran 1934'te cıkarılan yasayla, her Turk kendine uygun bir soyadı almakla yukumlu kılındı 24 Kasım 1934'te cıkarılan bir yasayla da TBMM Mustafa Kemal'e Ataturk soyadını verdi Aynı yıl cıkarılan bir başka yasayla ayrıcalıkları belirten eski unvanların yasaklanmasıyla, yasalar onunde eşitlik ilkesinin gercekleştirilmesinde onemli bir adım atılmış oldu

Eğitim ve Oğretim Devrimi (3 Mart 1924)

Osmanlı toplumundaki medreseler ile iptidai, ruştiye, idadi turunde okulların toplumun gereksinme duyduğu elemanları yetiştirme acısından ozellikle sayı bakımından yetersiz kaldığını gozleyen, eğitimin onemini yaptığı konuşmalarda sık sık vurgulayan Ataturk'un yol gostericiliği altında TBMM, eğitim ve oğretim işlerini Milli Eğitim Bakanlığı'na verip, 3 Mart 1924'te cıkardığı Oğretimin Birleştirilmesi yasasıyla, mahalle mektepleri ve medreseleri kaldırdı Anadolu'nun ceşitli kentlerinde meslek okulları, teknik okullar, oğretmen okulları, ortaokul ve liseler acılırken, cıkarılan Universiteler Kanunu'yla Darulfunun kaldırılıp, yerine İstanbul Universitesi kuruldu

Harf Devrimi (1 Kasım 1928)

Oğrenilmesi son derece guc olan Arap abecesinin okuryazar sayısının artmasını engellediğini, ayrıca Turkce sesleri dile getirmede gucsuz kaldığını anlayan Ataturk'un, 1926'dan başlayarak yaptırdığı araştırmalar sonucunda, Turkce'nin yapısına en uygun abece olduğuna karar verilen Latin abecesi alınıp, yeniden duzenlenerek, 1 Kasım 1928'de cıkarılan Turk Harfleri Hakkında Kanun'la yururluğe kondu ve Ataturk'un kendisinin de katıldığı yaygınlaştırma calışmaları sonucunda, kısa sure icinde benimsendi

Dil Devrimi (12 Temmuz 1932)

Osmanlılar doneminde aydınların buyuk olcude Farsca ve Arapca sozcuk ve dilbilgisi kuralı iceren Osmanlıca'yı kullanmalarından oturu, aydınlar ile halkın dil bakımından birbirlerinden kopmuş olmaları, cumhuriyet oncesindeki donemde de bazı aydınları rahatsız etmiş, Selanik'te cıkarılan (1911) Genc Kalemler dergisinde Yeni Dilhareketi başlatılmış, ama dilde yabancı sozluklerden yeterli bir arınma sağlanamamıştı Turkce'nin ozleştirilerek yeni Turk abecesiyle dunyanın en zengin dillerinden biri haline getirilmesini amac alan Ataturk, 12 Temmuz 1932'de, sonradan Turk Dil Kurumu adını alan Turk Dili Tetkik Cemiyeti'ni kurdurarak, Turkce'nin gercek bir bilim, edebiyat ve sanat diline donuşmesi calışmalarını hızlandırdı


alıntı
 
Üst Alt