iltasyazilim
Yeni Üye
Atatürkün yaptığı bilimsel araştırmalar nelerdir
1923 birey başına düşen ulusal kazanç 50$
1925 kızılay hemşire okulu açıldı
1927 sanayi kuruluşlarını tevşik ve koruma nedeniyle tevşiki sanayi kurumu açıldı
1930 ilk türkçe kitap yazıldı
1931 okullar için dört ciltlik kitap oluşturuldu
1932 yılında kurulan Türk Dil Kurumu
1932 türk tarihi kongresi toplandı
1933 sümerbank kuruldu
1935 mta kuruldu
1936 ankara devlet konservuatarı kuruldu
Atatürk bilimin insan yaşamındaki kayda değer yerini Kurtuluş Savaşımızın sona ermesi sıralarından başlayarak hemencecik her vesile ile tekrarlamış, vurgulamıştır 22 Ekim 1922 ’de Bursa ’da yaptığı bir konuşmada, Atatürk, Türkçe'si birazcık sadeleştirilmiş şekliyle şöyle demiştir : Yurdumuzun en bayındır, en gözalıcı, en güzel yerlerini üç buçuk sene lekeli ayaklarıyla çiğneyen düşmanı mağlup eden zaferin sırrı nedir? Orduların sevk ve idaresinde bilim ve fen ilkelerinin kılavuz edinilmesindedir Milletimizin siyasi ve içtimai hayatı ile ulusumuzun düşünümsel eğitiminde de yol göstericimiz bilim ve fen olacaktır Türk milleti, Türk sanatı, Türk ekonomisi, Türk şiiri ile edebiyatı okul tamamen ve okulun vereceği bilim ve fen doğruca tüm doğaüstü incelikleri ve güzellikleriyle oluşup gelişecektir
Aynı yılın 27 Ekim günü de, yine Bursa ’da, Atatürk şunları söylüyor : Hiçbir mantıki kanıta dayanmaksızın birtakım geleneklere ve inançlara yan kalmakta ısrar eden milletlerin gelişmesi çok şiddet olur ve olur ya de hiç gerçekleşmez Gelişim yolunda bağları koparamayan ve engelleri aşamayan uluslar makul düşen ve gereksemelere ayak uydurabilen bir zihniyetle hayata bakamazlar Bunlar engin hayat felsefelerine sahip diğer milletlerin egemenliği altına girip onların tutsağı olmaktan kurtulamazlar
30 Ağustos 1924 günü Atatürk Dumlupınar ’da yaptığı konuşmada da şöyle diyor :
Yaşamanın şartı medenilik yolunda yürümek ve başarıya ulaşmaktır Bu yol üzerinde ilerlemeyi yok de geriye bağlılığı benimseyenler, böyle bir cehalet ve gaflette bulunanlar, evrensel uygarlığın coşup gelen seli aşağı bir gün boğulmaya mahkumdurlar
Tekrar aynı konuşmasında Atatürk şunları söylüyor : Uygarlığın yeni buluşlarının ve fennin harikalarının cihanı değişmeden değişmeye sürükleyip durduğu bir devirde yüzyılların eskittiği köhne zihniyetlerle, geçmişe kölecesine bağlılıkla varlığımızı sürdürmemiz muhtemel değildir
Atatürk ’ün “hayatta en reel mürşit ilimdir kısaltılmış şekliyle yaygınca tanıdık sözünün tam metni ise aynen şöyledir :
Dünyada her şey için, maddiyat için, maneviyat için, muvaffakiyet için, en gerçek mürşit ilimdir, fendir; ilim ve fennin haricinde mürşit çağırmak gaflettir, cehalettir, dalalettir Yalnız, ilim ve fennin yaşadığımız her dakikadaki safhalarının tekamülünü kavramak ve terakkiyatını vaktinde takip eylemek şarttır
Bilindiği üzere “ilim sözcüğünün anlamı, mana kapsamı, gayet geniştir Hatta aslı Arapça olan bu sözcüğün, Osmanlıca ’daki kullanışıyla, günümüzde artık yaygınlaşmış olan bilim sözcüğünden daha geniş manalı olduğunu söyleyebiliriz Fen, ise esas bilimler, yani matematik, astronomi, fizik, kimya, ve tabiî bilimler anlamına kazanç Liselerimize ilişkin olarak “fen kolu ve üniversitelerimize ilişkin olarak “fen fakültesi terimlerimiz bunu dobra dobra gösteriyor Çağırmak fakat kılavuzluğunda yürünmesini Atatürk ’ün öğütlediği bilim şümullü ve geniş ayrıntılı bir bilimdir Topluma ve insana ilişkin her türlü dizgeli veri ve bilimsel çalışmayı içermek durumundadır Fakat, hem, bilimler arasında temel bilimlere, matematiğe ve doğaya ilişkin bilimlere, burada özellikle işaret edilmektedir
Bilimin insan yaşamındaki en reel yol gösterici olduğuna dikkatimizi çektiğine göre, çağrıda bulunmak ki Atatürk bilimden başka reel yol göstericilerimizin de bulunduğunu kabul etmiş olmaktadır Fakat, bu cümlesinin derhal gerisinde, bilim ile fennin dıştan mürşit aramanın, bunları dışta bırakan kılavuzlar peşinde yürümenin, dünyadan habersizlik, cehalet, ve sapıklık çağırmak olacağını vurgulayarak açıklama etmektedir
Aramak oluyor fakat, Atatürk, burada bilim dışında kılavuzlarımız olsa da, bunların bilimle bağdaşabilen, bilim anlayışına ters düşmeyen, yol göstericiler olmaları gerektiğine belli bir dille muhabere etmek ihtiyacını duymuştur Diğer bir açıklama ile, Atatürk, en öncelikle elbette bilim ulaşmak şartıyla, diğer birtakım hakiki kılavuzlarımızın da bulunduğunu, fakat bunların bilim usul ve kurallarından pay alabilen ve bilim değin olmasa da, yine de aşağı yukarı dizgilileşmiş, özgünleşmiş durumda bulunan veri ve gözlemlerimiz olduğuna, yoksa da bunların, mesela aklımız ve tecrübelerimiz gibi, bilimi yaratıcı temel öğeler arasında yer almaları gerektiğine isabetle parmak basmış oluyor
İcraât, eylem, daima bir karara ulaşmayı gerektirir Toplumun çeşitli sorunlarına ilişkin olarak, idareci ve işadamının, ister istemez, belirli evrelerde ve ara sıra, tatmin edici bilgiye sahip olmaksızın da kendine bir tutum yolu, eylem doğrultusu belirlemesi, yeğlemesi gerekir bu nedenle, bilimin ama güçsüz ışıklarından pay alabilen çeşitli alanlarda ve konularda aklımızdan, sağduyumuzdan ve kamu anlayışının bize göstereceği yollardan yararlanmak zorunluluğu vardır Ama, bunlar, bilimsel sınamalarla değerlendirilebilecek mahiyette ya da nitelikte olmadıkları zaman bile, ayrıntı bilgisinden ve bilimsel düşence ve zihniyet örneklerinden esinlendikleri veya bunların yardımına dayandıklarıoranda, bize daha faydalı olabilirler Seslenmek fakat gerçekten, diğer hakiki kılavuzlarımızda bulunmasına karşın, yine de bilim tek gerçek kılavuzumuz, en reel yol göstericimiz olmuş oluyor
Büyük Atatürk Türk ulusu için gerek fiziki ve gerekse dinsel, yani manevi alanlarda bağımsızlık, seçkinlik ve avantaj karşılamak ve Türk milletini gururlandırmak yolunda farklı alanlara yönlendirilmiş doğrultularda çaplı bazı süreçleri harekete getirmiş, hepimizin iyi bildiğimiz kalburüstü devrimlerini gerçekleştirmek için azimli girişimlerde bulunmuştur Atatürk bu devir ve reformlarında her zaman aklın kılavuzluğu aşağı ve geçmişte oysa uzun tecrübelere, tarihsel yaşantılarımıza dayanan sağlam data ışığında yürünmesi esas ilkesini defalarca için etkin ölçüde başatlı tutmaya itina göstermiştir
Bir yana da, yüce önderimiz, temelsiz ve bâtıl akıl ve inançlarla, muska, efsun ve üfürükçülük gibi ilkel ve çağdışı tutum ve uygulamalarla dizgeli ve yoğun bir mücadeleye girişmiş, ayrıca, üniversite inkılâbı veya reformu ile yüksek öğretim kurumlarımızda bilimsel araştırmayı canlı bir süreç durumuna yükseltme tutumunun benimsenip edimselleşmesine doğru yakın tarihimizdeki en etkin adımın atılmasında önayak olmuş, bu nedenle de yurdumuzda bilimin ve bilim zihniyetinin zafer yollarını açmıştır
Yukarıda aktarılan sözlerinin, kendisinden yapılan alıntıların, hepsinde Atatürk ’ün bilim ile medenilik aralarında yakın ilişki kurduğuna ve her ikisini de devingen yönleriyle vurgulamaya itina gösterdiğine şahitlik ediliyor Batılılaşma teşebbüsümüzde en büyük güçlüğü doğuran bir sorun, örnek gücenmiş olan Batının büyük devingenliği, kendi kendini geride bırakma vasfı idi Atatürk uygarlığın temeline bilimi koymakta ve Batı uygarlığının dinamizmini, itibariyle bilimden ve bilimin sınırsız gelişme yeteneğinden aldığına inanmaktadır *
1923 birey başına düşen ulusal kazanç 50$
1925 kızılay hemşire okulu açıldı
1927 sanayi kuruluşlarını tevşik ve koruma nedeniyle tevşiki sanayi kurumu açıldı
1930 ilk türkçe kitap yazıldı
1931 okullar için dört ciltlik kitap oluşturuldu
1932 yılında kurulan Türk Dil Kurumu
1932 türk tarihi kongresi toplandı
1933 sümerbank kuruldu
1935 mta kuruldu
1936 ankara devlet konservuatarı kuruldu
Atatürk bilimin insan yaşamındaki kayda değer yerini Kurtuluş Savaşımızın sona ermesi sıralarından başlayarak hemencecik her vesile ile tekrarlamış, vurgulamıştır 22 Ekim 1922 ’de Bursa ’da yaptığı bir konuşmada, Atatürk, Türkçe'si birazcık sadeleştirilmiş şekliyle şöyle demiştir : Yurdumuzun en bayındır, en gözalıcı, en güzel yerlerini üç buçuk sene lekeli ayaklarıyla çiğneyen düşmanı mağlup eden zaferin sırrı nedir? Orduların sevk ve idaresinde bilim ve fen ilkelerinin kılavuz edinilmesindedir Milletimizin siyasi ve içtimai hayatı ile ulusumuzun düşünümsel eğitiminde de yol göstericimiz bilim ve fen olacaktır Türk milleti, Türk sanatı, Türk ekonomisi, Türk şiiri ile edebiyatı okul tamamen ve okulun vereceği bilim ve fen doğruca tüm doğaüstü incelikleri ve güzellikleriyle oluşup gelişecektir
Aynı yılın 27 Ekim günü de, yine Bursa ’da, Atatürk şunları söylüyor : Hiçbir mantıki kanıta dayanmaksızın birtakım geleneklere ve inançlara yan kalmakta ısrar eden milletlerin gelişmesi çok şiddet olur ve olur ya de hiç gerçekleşmez Gelişim yolunda bağları koparamayan ve engelleri aşamayan uluslar makul düşen ve gereksemelere ayak uydurabilen bir zihniyetle hayata bakamazlar Bunlar engin hayat felsefelerine sahip diğer milletlerin egemenliği altına girip onların tutsağı olmaktan kurtulamazlar
30 Ağustos 1924 günü Atatürk Dumlupınar ’da yaptığı konuşmada da şöyle diyor :
Yaşamanın şartı medenilik yolunda yürümek ve başarıya ulaşmaktır Bu yol üzerinde ilerlemeyi yok de geriye bağlılığı benimseyenler, böyle bir cehalet ve gaflette bulunanlar, evrensel uygarlığın coşup gelen seli aşağı bir gün boğulmaya mahkumdurlar
Tekrar aynı konuşmasında Atatürk şunları söylüyor : Uygarlığın yeni buluşlarının ve fennin harikalarının cihanı değişmeden değişmeye sürükleyip durduğu bir devirde yüzyılların eskittiği köhne zihniyetlerle, geçmişe kölecesine bağlılıkla varlığımızı sürdürmemiz muhtemel değildir
Atatürk ’ün “hayatta en reel mürşit ilimdir kısaltılmış şekliyle yaygınca tanıdık sözünün tam metni ise aynen şöyledir :
Dünyada her şey için, maddiyat için, maneviyat için, muvaffakiyet için, en gerçek mürşit ilimdir, fendir; ilim ve fennin haricinde mürşit çağırmak gaflettir, cehalettir, dalalettir Yalnız, ilim ve fennin yaşadığımız her dakikadaki safhalarının tekamülünü kavramak ve terakkiyatını vaktinde takip eylemek şarttır
Bilindiği üzere “ilim sözcüğünün anlamı, mana kapsamı, gayet geniştir Hatta aslı Arapça olan bu sözcüğün, Osmanlıca ’daki kullanışıyla, günümüzde artık yaygınlaşmış olan bilim sözcüğünden daha geniş manalı olduğunu söyleyebiliriz Fen, ise esas bilimler, yani matematik, astronomi, fizik, kimya, ve tabiî bilimler anlamına kazanç Liselerimize ilişkin olarak “fen kolu ve üniversitelerimize ilişkin olarak “fen fakültesi terimlerimiz bunu dobra dobra gösteriyor Çağırmak fakat kılavuzluğunda yürünmesini Atatürk ’ün öğütlediği bilim şümullü ve geniş ayrıntılı bir bilimdir Topluma ve insana ilişkin her türlü dizgeli veri ve bilimsel çalışmayı içermek durumundadır Fakat, hem, bilimler arasında temel bilimlere, matematiğe ve doğaya ilişkin bilimlere, burada özellikle işaret edilmektedir
Bilimin insan yaşamındaki en reel yol gösterici olduğuna dikkatimizi çektiğine göre, çağrıda bulunmak ki Atatürk bilimden başka reel yol göstericilerimizin de bulunduğunu kabul etmiş olmaktadır Fakat, bu cümlesinin derhal gerisinde, bilim ile fennin dıştan mürşit aramanın, bunları dışta bırakan kılavuzlar peşinde yürümenin, dünyadan habersizlik, cehalet, ve sapıklık çağırmak olacağını vurgulayarak açıklama etmektedir
Aramak oluyor fakat, Atatürk, burada bilim dışında kılavuzlarımız olsa da, bunların bilimle bağdaşabilen, bilim anlayışına ters düşmeyen, yol göstericiler olmaları gerektiğine belli bir dille muhabere etmek ihtiyacını duymuştur Diğer bir açıklama ile, Atatürk, en öncelikle elbette bilim ulaşmak şartıyla, diğer birtakım hakiki kılavuzlarımızın da bulunduğunu, fakat bunların bilim usul ve kurallarından pay alabilen ve bilim değin olmasa da, yine de aşağı yukarı dizgilileşmiş, özgünleşmiş durumda bulunan veri ve gözlemlerimiz olduğuna, yoksa da bunların, mesela aklımız ve tecrübelerimiz gibi, bilimi yaratıcı temel öğeler arasında yer almaları gerektiğine isabetle parmak basmış oluyor
İcraât, eylem, daima bir karara ulaşmayı gerektirir Toplumun çeşitli sorunlarına ilişkin olarak, idareci ve işadamının, ister istemez, belirli evrelerde ve ara sıra, tatmin edici bilgiye sahip olmaksızın da kendine bir tutum yolu, eylem doğrultusu belirlemesi, yeğlemesi gerekir bu nedenle, bilimin ama güçsüz ışıklarından pay alabilen çeşitli alanlarda ve konularda aklımızdan, sağduyumuzdan ve kamu anlayışının bize göstereceği yollardan yararlanmak zorunluluğu vardır Ama, bunlar, bilimsel sınamalarla değerlendirilebilecek mahiyette ya da nitelikte olmadıkları zaman bile, ayrıntı bilgisinden ve bilimsel düşence ve zihniyet örneklerinden esinlendikleri veya bunların yardımına dayandıklarıoranda, bize daha faydalı olabilirler Seslenmek fakat gerçekten, diğer hakiki kılavuzlarımızda bulunmasına karşın, yine de bilim tek gerçek kılavuzumuz, en reel yol göstericimiz olmuş oluyor
Büyük Atatürk Türk ulusu için gerek fiziki ve gerekse dinsel, yani manevi alanlarda bağımsızlık, seçkinlik ve avantaj karşılamak ve Türk milletini gururlandırmak yolunda farklı alanlara yönlendirilmiş doğrultularda çaplı bazı süreçleri harekete getirmiş, hepimizin iyi bildiğimiz kalburüstü devrimlerini gerçekleştirmek için azimli girişimlerde bulunmuştur Atatürk bu devir ve reformlarında her zaman aklın kılavuzluğu aşağı ve geçmişte oysa uzun tecrübelere, tarihsel yaşantılarımıza dayanan sağlam data ışığında yürünmesi esas ilkesini defalarca için etkin ölçüde başatlı tutmaya itina göstermiştir
Bir yana da, yüce önderimiz, temelsiz ve bâtıl akıl ve inançlarla, muska, efsun ve üfürükçülük gibi ilkel ve çağdışı tutum ve uygulamalarla dizgeli ve yoğun bir mücadeleye girişmiş, ayrıca, üniversite inkılâbı veya reformu ile yüksek öğretim kurumlarımızda bilimsel araştırmayı canlı bir süreç durumuna yükseltme tutumunun benimsenip edimselleşmesine doğru yakın tarihimizdeki en etkin adımın atılmasında önayak olmuş, bu nedenle de yurdumuzda bilimin ve bilim zihniyetinin zafer yollarını açmıştır
Yukarıda aktarılan sözlerinin, kendisinden yapılan alıntıların, hepsinde Atatürk ’ün bilim ile medenilik aralarında yakın ilişki kurduğuna ve her ikisini de devingen yönleriyle vurgulamaya itina gösterdiğine şahitlik ediliyor Batılılaşma teşebbüsümüzde en büyük güçlüğü doğuran bir sorun, örnek gücenmiş olan Batının büyük devingenliği, kendi kendini geride bırakma vasfı idi Atatürk uygarlığın temeline bilimi koymakta ve Batı uygarlığının dinamizmini, itibariyle bilimden ve bilimin sınırsız gelişme yeteneğinden aldığına inanmaktadır *