Son Konu

Bid'atler

iltasyazilim

Yeni Üye
Katılım
25 Ara 2016
Mesajlar
2
Tepkime
1
Puanları
38
Yaş
35
Credits
-2
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Bid`atler




Sahâbei kirâm zamanında görülmeyen, onların tatbik etmemiş olduğu, müctehidlerin kıyaslarında da yeri olmayan ve ümmetin ittfiak etmiş olduğu meselelerin dışında kalan; dinde yeri ve dinle alakası olmayan, sonradan uydurulmuş veya icad edilmiş ve buna rağmen dîni bir mevzu imiş gibi gösterilen şeyler ve bunları tabik etmek yahut bunlara dindenmiş gibi inanmak, tek kelime ile BİD’AT olarak isimlendirilmektedir Bu sonradan icad edilen şey ister itikatta olsun, isterse amelde olsun farketmez, yine bid’attır

Böyle şeylere inanan ve dînî bir vazife gibi tatbik edenler de BİD’AT EHLİ ya da BİD’ATÇİ olarak isimlendirilir BİD’AT FIRKALARI demek de mümkündür

Bid’ati şöyle de tarif edebiliriz: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem zamanında olmayıp, hayatından sonra ibadet olarak ihdas olunan şeylerdir Zeynul Arab der ki: “Bid’at, dînin aslına dayanmayan kıyaslarla, ihdas olunan şeylerdir Herevî de şöyle der: “Bid’at, celî veya hafî olarak Kitab ve Sünnet’e dayanmayan, sonradan ihdas edilen görüşlerdir

BİD’ATÇİLERİ DİNLEMEK HARAMDIR! Bid’atçilerin sözlerini dinlemek, kitaplarını okumak, onlarla hemdem olmak ilmî ve itikâdî hatalardan biridir ve müslüman için bundan daha zararlı bir şey olmaz! Dîni bilgi ve şeriate uygun tatbikatı olmayan şahısların peşine düşmek hem haram, hem de zulümdür Ashab, tabiin ve tebei tabiin hazeratından oluşan, ehli sünnet vel cemaate uymayanların imanı ya zayıftır veya yoktur; yani, bid’at ehlidir

İmam Birgivi’nin bazı haşiyelerinden naklen, Tarîkati Muhammediyye’nin şarihleri Ebû Saîd Hâdumî ve Şeyh Receb’in tesbitlerine göre bid’atlerin en çirkini 10’dur:

1 Kur’ânı Hakîm’i ücret karşılığında okumakÖzellikle Kur’ân okunması için vakfedilmiş paradan alınmışsa Çünkü, Kur’ân okunması için yapılan vakıf bâtıldır Zikir, duâ, salavat, tesbih ve benzeri şeylerin de para karşılığında yapılması, çirkin bid’attir Camilerde, yardım almak amacıyla yapılan kıraatler de buna dahildir

2 Ölünün evinden yemek vermek Makberlerde mum yakmak Cenazenin önünde, gelin çıkarırken ve benzerlerinde cehrî zikir yapmak Kabirlerin üzerine bina inşa etmek Kabirleri süslemek ve kabirlerin yanında yatmak
3 Nafile namazları cemaat halinde kılmak Teravih müstesna, bütün nafilelerin cemaatle kılınması bid’attir

4 Namazda ta’dîli erkânı terk etmek, kıvrak namaz kılmak, karganın didiklemesi gibi secde etmek (namazda acelecilik)

5 Namazda kendisine uyduğu imamı geçmek (ondan önce rükû etmek vs) veya ona muhalefet etmek

6 Cemaat namazlarında safları düzgün tutmamak

7 Şarkı, türkü dinlemek ve söylemek Kur’ânı Kerîm’i dalgalı, yani tecvîd kurallarına uygunsuz biçimde okumak Yahud bu tarz ile zikir yapmak ve bununla kendinden geçerek, dengeyi kaybetmek

8 Hutbe esnasında salâvatı şerîfeyi, ashâba terdiyeyi(radiyallahu anh demeyi), âmin demeyi cehren (sesli ve dille) yapmak Bunları gizlide yani kalple yapmak bid’at değildir İbni Âbidin bunu tasrih etmiştir Biri duâ ederken, dinleyenlerin yüksek sesle “âmîn demeleri de bid’attir

9 Cami içinde dilencilik yapanlara, israfçılara, oyunculara sadaka vermek, raks etmek, Kur’ân hatmi ya da şöhret ve riya (gösteriş amacıyla) yemek hazırlamak (ziyafet vermek)

10 Kadınların bir yabancının evinde erkekle halvet olmaları, yabancı erkeği kutlamaları, taziye etmeleri, hastalandıklarında, kabirleri ziyaret ettiklerinde yabancı erkeklerin seslerini işteceği şekilde sesli kıraat, tevhid ve mevlit okumaları bid’attir Özellikle evli, genç, süslü ve koku sürünmüş olanları için daha şiddetli bid’attir İmam Şer’anî, Tenbihat’ında: kadınların büyük ibadet olarak addettikleri mevlid toplantıları bid’attir, diyor Hele de yanlarında bülûğ çağına yakın erkek çocuğu olması, nağmelerinin duyulması ve başka fitne fesadın olması durumunda haramdır! Şeyh Süleyman Zühdî: “Her halü kârda, farz ilimleri öğrenmek gayesi dışında, kadınların evlerinden çıkmaları bid’attir Çünkü, Asrı Saâdet’te böyle şeyler olmamıştır demektedir

Medreselerin inşa edilmesi, ilmî te’lîfler yapılması, ribatların (tekkelerin) bina edilmesi, minarelerin yükseltilmesi gibi şeylerin dînin önemli meselerinden olduğu hususunda ümmet ittifak etmiştir Bunlarda bid’at, aslâ söz konusu değildir! Bu tür yenilikler vacip de olabilir Aynı zamanda, sadâtların belirtmiş oldukları hususî edepler, nefyu isbat zikri, celâl zikri, teveccüh, hatme ve tarikat usulleri de bid’atlerin dışındadır Ayrıca, bunlara asırlardır inkâr ve itiraz söz konusu olmaksızın devam edilmektedir Bu da, bunların delillerinin var olduğunun bir ispatıdır Bizler, bu delilleri bilmiyor olsak bile, sadâtlar hakkında hüsnü zan etmek mecburiyetinde olduğumuzu unutmamalıyız!

Bid’atler, asıl itibariyle iki kısımdır Birincisi “bid’ati seyyiedir ve üç kısımdır:
A) Müslümanı küfre götürecek bid’atler Meselâ, Allah Teâlânın Zât ve Sıfât’ında olursa küfre götürür! Mücessime mezhebinde olanların Allah Teâlâyı cisimle vasıflandırması gibi! Bunun gibi, mu’tezile mezhebinde olanların, “Allah Teâlâ cüz’iyyatı bilmez! demeleri Yine, felsefecilerin cismânî haşri inkâr etmeleri, “madde kadim(ezelî)dir demeleri bu türden çirkin bid’atlerdir! Aynı şekilde, Peygamberleri mâsûm (günahsız) kabul etmemek, yahut onlara şirk veya küfür isnat etmek de böyledir! Peygamberlerden başkasının mâsûm olduğuna inanmak da böyledir Böylesine fikirlere kapılmak, bu konularda mücadeleye girmek çok tehlikelidir!

B) Farz ve vacipleri terk ettirecek bid’atler Namazda ta’dîli erkânı terk etmek, fitneye yol açabilecek sözler söylemek, mutasavvıfların şatahatları (sekir halinde çok nadir de olsa söyledikleri şeriatin zahirine muhalif bazı şeyler) çirkin ve büyük günahlardandır! Tasavvuf ehlini (ve tasavvufu) inkâr da aynıdır! Bundan çıkış yolu, Mevlânâ’nın dediği gibi “Ya olduğu gibi görünmek yahut göründüğü gibi olmaktır

C) Müekked sünnetlerden birini terk ettirecek bid’atler
Bid’atin ikinci kısmı “Bid’atı hasenedir:
Bu tür bid’atler sonradan çıkarılmış âdetler olmasına rağmen, bid’atlere girmeyen bid’atı hasenedir Yukarıda bazı örneklerini vermiştik Bid’ati haseneyi şöyle tarif etmişlerdir: Sıfat olarak veya işâreten sünnette –aslında var olup, sonra maddeten meydana çıkandır İşte bu kısım bid’atlerin bazısı vâcib olur! Meselâ, ilim talep etmek şeriatin emridir Meselâ, hadîs ilminin tedvînine işaret olunmuştur Peygamber aleyhisselâm hayatta iken bu iş yapılmamıştı Yani, hadisleri bir araya toplama çalışması yapılmamıştı Ancak, şeriat buna izin verdiği ve şeriat ilminin öğrenilmesine faydası olduğu için, bu işi yapmak bid’atı hasene olur Şer’î ilimlere vesîle olan âlet ilimleri (sarf, nahiv, belağat gibi) ve bu ilimlerin öğrenilmesine imkân sağlayacak medrese de buna dahildir

Bid’atin hasene olabilmesi için şeriati icad edenin kavlen, fiilen ya da işareten buna izin vermiş olması şarttır Bunun içindir ki, âlimler: “İbadete vesile olmak da ibadettir Çünkü, vesîle (Kur’ân ile) emredilmiştir! dediler

Haklarında varîd olan hadislerin çoğu mevdû olduğundan dolayı kandil gecelerinde tesbih namazı ve diğer bütün nafile namazların cemaatle kılınması mekrûh, ve bid’attir Hem de çirkin bid’at! Bunları tek başına kılmakta hiç bir mahzûr yoktur; meşrû olmayan şey, bunları cemaatle kılmaktır Kur’ânı Kerîm’i tecvidsiz okumak da bid’attir Bezzaziye adlı eserde bunun ma’siyet olduğu ifade edilmiştir Bu hüküm zikirler için de aynen geçerlidir

Nevevî diyor ki: “Namazların akabinde halkın icad ettiği musafaha yapmak, çirkin bid’attir Çünkü, ashabın böyle bir şey yaptığı nakledilmemiştir Musafaha yapmanın meşrûluğu ancak karşılaşma anında olmasıyladır Özet olarak bid’ati hasene –buna bid’at ismi verilmesi uygun olmamakla birlikte dört kısımda açıklanabilir:

a) Mendûb olanlardır Minare, medrese yapmak, aruz ilmi öğrenmek, edebiyat kitapları yazmak Mantık ilmini de bunlara ilave edenler vardır Bazıları da mantık ilmini öğrenmenin, felsefe öğrenmek gibi çirkin bid’at olduğunu söylediler Hanefîlerin çoğunluğu bu görüştedir İtikâdından emîn olmayan için, mantık ilmi öğrenmek, ittifakla haramdır!

b) Vâcib olanlardır Yetkili olanların mülhidleri red etmesi Ehli sünnet velcemaat mezhebini takviye etmek, felsefecilerin delillerini reddetmek ve çürütmek İslâmî kaideleri muhkemleştirmek için tebliğ ve eserler te’lif etmek misal olarak verilebilir

c) Farzı kifâye olanlardır Halk tabakasının itikadını bozacak derecede olması durumlarında, bunu yapan ve yazanlara karşı sözlü ve yazılı olarak mücadele etmek kifâye yoluyla farz olur! Hâdumî der ki: “Zamanımızda şer’î (islâmî) kitapları te’lif etmek (yazmak) vaciptir Şeriate hizmet etmeyen felsefe kitaplarının yazılması haramdır! İmam Sübkî ise: “Ehli sünnet mezheplerinin birbirlerini red (tenkit) etmeleri gereksizdir Aksine, hak mezhebi temsil eden bu kesimin birbirlerini takviye etmeleri ve dalâlet fırkalarını red etmeleri gerekli bir vecîbedir demektedir Bedîüzzaman Saîdi Nursî ise şunları söyler: “Ey ehli hakîkat! Birbirinize karşı gelmeyin! Birleşin! Aksi halde, düşmanlarınız sizin kıyafetinize bürünerek, kolayca sizi saptıracaklardır!

d) Mübah olanlardır Sofrada çok yemek ve (çeşitli) meşrûbatlar bulundurmak gibi Bunlarda israfa kaçılırsa, haram olabilir! O zaman çirkin bid’at olur! Meselâ, bütçesi 5 lira harcamaya müsait olan birinin, 7 lira harcaması yahut gösteriş amacıyla böyle yapması tahrîmen mekrûh ve bazan da haram olan çirkin bir bid’attir! İbâdet namına değil de, örf ve âdet üzere elek kullanmak, mideyi devamlı tok bulundurmak mübah bid’atlere dahildir Giyim kuşamlar da âdete dayalı ise mübah bid’at olur Meselâ dar olmayan pantolon giymek, kravat takmak, yakalı frenk gömleği giymek gibi Kâfirlere mahsus kılık kıyafetler, onlara özenti ve benzeme gayesi taşıyarak kullanılırsa, çirkin bid’at olur! Bazan küfre bile götürür!

Netice olarak, bid’atlerin mübah olabilmesi için üç şart vardır:
1 Şer’î bir farz, vâcib veya sünnetin terkine sebep olmamasıdır Meselâ, geniş de olsa, örf ve âdet gereği de olsa KADINLARIN PANTOLON GİYMESİ HARAMDIR! Erkeğin edep yerlerini belli edecek derecede dar pantolon giymesi de tahrîmen mekrûhtur! Kadının ağlı şalvar yahut pijema; erkeğin ağsız fakat en az dört santim bolluk ihtiva eden genişlikte pantolon giymeleri bid’at olmaz

2 Giyimin kâfirlerin giyimine (özellikle onların dîni giysilerine) benzememesidir Meselâ, zünnar bağlamak gibi Yahut, şer’î bir hükmün hafife alınmamasıdır Bunun için denildi ki, erkeklerin baş açık namaz kılmaları mekrûhtur; fakat, baş açıklığını hafife almak, küfürdür!

3 Örf ve adete göre giyinmenin ibadet sayılmamasıdır Meselâ, ibadet olarak değil de, âdet olarak soğuk veya sıcaktan korunmak için ya da maksatsız olarak –sarıkla eş tutmksızın şapka yahut fotör takmak Eğer bunlar sarığa tercih edilir, sarıktan üstün tutulursa, küfür alâmeti olur! Küfre alâmet olan giysiyi giyenin küfrüne hükmedilip edilmeyeceği hususu ihtilaflıdır

Bütün bunlarda esas, Buhârî’nin rivayet ettiği: “Kim bizim dînimizde, dinden olmayan bir şey (bid’at) ihdas ederse, o şey merduttur! meâlindeki hadîsi şerîftir Merdut olan şey, aynı zamanda bâtıl ve sevapsızdır!

Ebî Şeddâd bin Evs şu hadîsi rivayet ediyor: “Peygamber aleyhisselâmın yanında idik “İçinizde garipten (ehli kitaptan) kimse var mıdır? diye sordu “Hayır dedik Bunun üzerine: “Haydi kapıyı kapatın Lâ ilâhe illallah, deyin buyurdu Biz de ellerimizi kaldırdık ve bir saat kadar ?lâ ilâhe illallah? dedik Sonra, Rasûlullah aleyhisselâm ellerini saldı, Allah Teâlâya hamd ettikten sonra şöyle buyurdu: “Allah’ım! Beni bu kelime ile gönderdin, bununla emrettin ve buna inanmak üzerine Cennet’i va’d ettin Ve Sen, gerçekte va’dine muhalefet etmezsin (sonra bizlere dönerek Sizlere müjdeler olsun! Muhakkak ki, Allah Teâlâ sizleri mağfiret etti! buyurdu Hatme ve teveccühün asıl delîli bu hadîstir Hâkim ve başkaları bu hadîsi naklettiler Aynı hadîs Ubbâde bin Sâmid, Utbe bin Ğazvan ve Rıfaa tarafından da rivayet edilmiştir Buhârî de, Bâbu İğlâkil Bâb başlığı ile bu hadîsin benzerini nakletmiştir

Her halukârda hatme, teveccüh ve nefyu isbâtın taşlarla, parmaklarla, tesbihle uygulaması yapılmıştır Ebû Davûd, Tirimizî ve Hâkim’de nakledilen şu hadîs de konuya bir delil teşkil etmektedir: “Siz kadınlara Tesbih, Tehlîl ve Takdîs gerek Parmaklarınızın eklemleriyle bunları sayınız Çünkü onlar, (yaptıklarından) sorumludurlar Lehte ve aleyhte konuşucudurlar Sakın ha, gaflete dalmayın; unutursunuz!
Tesbîh: “Subhânallah, Subhânallah, Tehlîl: “Lâ ilâhe illallah, lâ ilâhe illallah yani, nefy u isbat Takdis de: “Subbûhun Kuddûsün Rabbunâ ve Rabbul melâkiti verrûh zikirleridir

Adamlar sağa sola bakar vaziyette, kalbi çarşı pazarda dolaşırken, “Tevhîd ve Tehlîl hatmi diyerek birbirlerine taşları devrederler Mevtânın rûhuna okunurmuş Bunun aslı astarı yoktur! Hele de para karşılığında yapılırsa, daha çirkin bid’attir! Mevlâna Hâlid’in halîfelerinden İbnu âbidîn de bunun için yapılan vasiyetin bâtıl olduğunu söylemiştir

Namazdan sonra cemaat ferdleri yahut imamın tesbihleri dağıtmaları ve atmaları da çirkin bid’attir Cemaat fertlerinin ellerine aldığı tesbihlere hiç bir şey okumaksızın üflemeleri ve müezzinin komutunu beklemeleri de bid’attir! Müezzin ?Subhânallah? dediğinde jet hızıyla ve ne dediklerini kendileri de anlamıyacak derecede tesbih çevirmeleri de bid’attir Bazı kimselerin kapmaca tesbih çekmeleri vardır ki, bu da bid’atten çıkarılmış, yeni bir bid’attir!

Namaz sonu tesbihlerini parmakla yapmak sünnettir
Rasûlullah aleyhisselâmın takrîri ile tesbihatları ve zikirleri tesbih, taşlar veya iplerle yapmak aslâ bid’at değildir Aksine, müstehâb, hatta sünnettir! Sa’d bin Ebî Vakkâs radiyallahu anh, küçük çakıl taşlarıyla tesbihlerini sayardı Ebû Hureyre radiyallahu anh zikirleri için ikibin düğümü olan kendine mahsus bir ip kullanırdı Ebû Derda radiyallahu anhın da kendine mahsus bir zenbilin içinde taşları vardı

Kitab ve Sünnet ile sabit olmamış bazı vird veya sözleri belirli vakitlerde okumak, yahud şahsın kendi başına karar vererek uygun gördüğü zikir veya duâları vird edinmesi; evliyâların tabutlarını öpmek, şeriatte olmayan şeylere itikad etmek şiddetli bid’atlerdendir!

Bazı sofuların çakardıkları raks ve benzeri şeylerle Allah Teâlâya yaklaşmayı dilemeleri, bazı taşların yahut ağaçların mukaddes ve mübârek olduklarına inanmaları, hem de bunlardan medet beklemeleri, ihtiyaçlarını bizzat gidermeleri için belirli şahıslara gitmek hepsi bid’at olan işlerdir!

Şahısların sebep ve vesile değil de fâil olduklarına inanmak, küfürdür! Meselâ, cahil bir sofu çıkar: “Biz her şeyi şeyhimizden öğrendiğimizden dolayı, kitaba ihtiyacımız yoktur! Bizler şeyhimizin himmetiyle Allah’a kavuşuyoruz; o bizde tasarruf eder; bizi irşâd ve terbiye eder der ve bu bahaneye sığınırak tashîhi itikattan, ilmihal öğrenmekten geri ve âciz kalır Bu sözler korkunç hatadır! Şayet kitab ve Sünnet kast edilirse küfürdür!

İlimden istifade ve Üstâz’ın Üstâziyetinden istifâze ile Allah Teâlâya kavuşmak mümkündür Bu şekilde iki kanatla (zahiri ve bâtınî ilimlerle) kavuşanlar zülcenaheyndirler (iki kanatlıdırlar) Bunlardan birini inkâr etmek bid’at ve dalâlettir Allah Teâlânın huzuruna varmak için bâtınî ilim maksat ise de, zâhiri ilim de şarttır Namaz, abdest ve bunlara ait ilim ve bilgileri öğrenmek gibi

Vicdânî (bâtınî) şeyleri, zâhirî ilme (fıkıh ilmine) tercih etmek veya şeriate muhâlif olan şeylerin bile hakikat olduğunu iddia etmek zındıklıktır ve çirkin bid’attir!

Te’vîl imkânı olsa bile, sofilerin şeriatın zâhirine uymayan bazı sözleri de bid’at dahilindedir!

En büyük bid’at ashaba dil uzatmak ve düşmanlıktır!

Camilerde sünnet kılındıktan sonra, farz namaza kalkılmadan önce okunan üç İhlas ve bir Fatiha Bunu okumak bid'at değildir Bid'at olan, bunun farz namaza kalkılmadan önceki zamana tahsis edilmesidir Ashab böyle bir uygulama yapmamıştır

El,kol,baş işaretleriyle, yahut eğilerek selam vermek

Topluca yenen yemeklerin sonunda birinin yemek duâsı okuyup diğerlerinin ‘âmin’ demeleri bid’attir

Kur’ân hatmi sonunda topluca hatim duası yapılması, ya da hatmin başkasına dualattırılması da bid’attir Ancak, alimler ?Böyle yapanlara dokunmayınız! demişlerdir
Cemaat namazlarında safların sık ve rüzgün tutulmaması bid'attir

Rasûlullah aleyhisselâm anıldığında eli göğsüne koymak bid’attir

Cami içerisinde para toplamak bid’attir

Ölüler için kırkıncı gün, elli ikinci gece, senei devriye gibi isimler altında yapılan merasimler bid’attir Ölüye hayır yapmak için belli gün veya sati beklemek diye bir şey yoktur Aksine bu iş için beklemek yerine, acele yolu tercih edilmelidir!

Bid’at konusunu özet olarak da olsa dile getirdik


Rasûlullah aleyhisselâm Efendimiz, ümmetinin yetmiş üç fırka olacağını ve biri (fırkâi nâciye) hariç, hepsinin ateşte olacağını haber vermişlerdir! Bid’atlerden ve bid’at ehlinden sakınmayanlar, fırkai naciye adını verdiğimiz bu cemaate dahil olamazlar! Bid’atleri küfrü gerektirenler de gerektirmeyenler de, tevbe etmezse Cehennem’dedirler Birincisi ebedî olarak, ikincisi geçici olarak


Allah Teâlâ bizleri bid’atlere düşmekten, bid’atçilerin şerrinden ve bid’atçilerle olmak, bid’atçilerden olmak felâketinden muhâfaza buyursun! Âmîn! Yâ Rabbel Âlemîn Ve selâmün alel mürselîn Velhamdü lillâhi Rabil âlemîn


 
Üst Alt